Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/466 E. 2023/438 K. 07.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 27/10/2020
DAVA : Menfi Tespit (Ticari İlişkiden Kaynaklanan), Menfi Tespit (Kıymetli Evraktan Kaynaklanan)
DAVA TARİHİ : 24/04/2017
BİRLEŞEN DOSYA : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 07/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, Müvekkil şirket aleyhinde Antalya 5. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile alacaklı-davalı ….. Pet. San. Tic. Ltd. Şti. iki adet faturayı dayanak göstererek ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili şirket ile davalı arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, bu nedenle davalı tarafın müvekkilden bir alacağı bulunmadığını, takip dayanağı faturalarda bahsi geçen malların müvekkil tarafından satın alınmadığı gibi hiç bir surette de teslim alınmadığını, iş bu faturaların kötü niyetli olarak tanzim edilip takip konusu yapıldığının açık olduğunu, nitekim, bahse konu faturalar ve içeriğinin gerçek olmadığı(naylon fatura olduğu) …. Vergi Dairesi’ nce de tespit edildiğini, bahse konu tespitten sonra, müvekkil şirket tarafından sehven deftere işlenen faturaların çıkarıldığını, Antalya 5. İcra Müdürlüğü …. E. Sayılı dosyası ile müvekil şirket aleyhine başlatılan takipten dolayı şimdilik 9.000,00 borçlu olmadıklarının tespiti ile, Antalya 5. İcra Müdürlüğü …. E. Sayılı dosyadan davalı şirkete haksız ödenen şimdilik 1.000,00 TL paranın istirdatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosya davacısı vekili dava dilekçesinde özetle: Müvekkili şirket aleyhinde Antalya 5. İcra Müdürlüğü’nün …. esas sayılı dosyası ile davalı tarafından iki adet fatura dayanak gösterilerek ilamsız icra takibi başlatıldığını, müvekkili ile davalı arasında hiçbir ticari ilişki bulunmadığını, takip dayanağı faturalarda bahsi geçen malların müvekkili tarafından satın alınmadığı gibi hiçbir surette de teslim alınmadığını, işbu faturaların kötü niyetli olarak tanzim edildiğini, belirterek müvekkilinin söz konusu icra dosyasından şimdilik 936.836,52.-TL borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini, ayrıca dosyanın Antalya 1. ATM’nin …. esas sayılı dosyası ile birleştirilerek birlikte görülmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, Davacı ile aralarındaki ilişkinin 2011 yılında başladığını, bu firmaya yaptıkları işlerden dolayı söz konusu faturaların kesildiğini, bu faturaların davacının defterlerine ve kendi defterlerine işlendiğini, bunların gerçek iş ve işlemlere dayalı olduğunu, davacı tarafın icra takibinden sonra hemen menfi tespit davası açmadığını, uzun süre beklediğini, vergi affından yararlanmak için bu şekilde faturaların gerçeğe aykırı olduğunu belirterek düzeltme beyannamesi verdiğini, aradan 6 yıla yakın bir zaman geçtikten sonra bu faturaların naylon olduğun belirterek düzeltme verilmesinin manidar olduğunu, 1 trilyon liraya yakın faturaların sehven işlendiğini ileri sürmenin hayatın olağan akışına uygun olmadığını, davacı ile aralarındaki ticari ilişkinin fatura ve belgelerle sabit olduğunu, dilekçesi ekinde sunduğu 13/08/2012 tarihli davacı şirket yetkilisi ve sorumlu müdür …’ın imzasını taşıyan belgeden de anlaşılacağı üzere davacı taraf ile aralarında 945.786,52 TL ‘lik iş yapıldığını, bakiye 895.000,00 TL borçları bulunduğunu, bu belgenin gerçek olup Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. E sayılı dosyasında bulunduğunu, … öldükten sonra çocuklarının bu şekilde dava açmalarının borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, Mahkemece sadece dosyanın 10.000,00 TL’lik kısmı için tedbirin devamına karar verilmesini geri kalan miktar için tedbir kararının kaldırılmasını talep ettiğini, neticeten haksız açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …vekili cevap dilekçesinde özetle: Ana dosyaya bilirkişi incelemesi esnasında sunulan 13.08.2012 tarihli davacı şirket yetkilisi ve sorumlu müdürü …’ın imzasını taşıyan belgeden de anlaşılacağı üzere davacı taraf ile müvekkil davalı arasında 945.786,52 TL’lik iş yapılmış olup, bakiye 895.000,00 TL borçları bulunduğunu, bu belgenin gerçek olup, Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi …. Esas no’lu dosyasında olduğunu, bu belgenin getirtilerek üzerindeki imzanın şirket yetkilisi ….‘a ait olup olmadığının tespiti için Adli Tıp Kurumuna gönderilmesini talep ettiklerini, kaldı ki bu imzanın …’a ait olduğunu bilen davacı şirket yetkililerinin aksi bir iddia da bulunmadıklarını, …’ın hayatta iken bu faturaların gereceğe aykırı olduğunu söylememiş bu konuda dava açmamış ve müvekkil davalı şirketin yetkelisi ….e borcunu belirten ayrıntılı belge verdiğini, … öldükten sonra çocuklarının bu şekilde dava açmalarının borçtan kurtulmaya yönelik olduğunu, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Ticaret sicili kayıtlarına göre bu tarihte …’ın 50.000,00 TL’nin üzerinde kalan işlemlerde münferit imza yetkisinin bulunmadığı görülmekle birlikte, tarafların %18 KDV li haliyle 945.786,52 TL tutarında olan faturaları ticari defterlerini kaydederek BA ve BS formlarında bildirdikleri, tarafların usulüne uygun tutulmayan ticari defterlerinin HMK 222/4 maddesi uyarınca ancak sahibi aleyhine delil teşkil edeceği dikkate alındığında , davacının BA formunda bildirerek teslim edildiğini de kabul ettiği malların bedelini ödediğine dair dosyaya kesin delil sunmadığı, faturaları 31.12.2015 tarihli dilekçe ile düzenlenme tarihlerinden yaklaşık 5 yıl sonra kayıtlarından çıkartarak faturalar nedeniyle borçlu olmadığının iddia ettiği görülmekle ve yine gelen müzekkere cevaplarından faturaların sahteliği ile ilgili Vergi Dairesince yapılmış bir işlem, tahkikat bulunmadığı, davacının bu yönde yapmış olduğu bir şikayet de bulunmadığı anlaşılmakla, ispatlanamayan asıl ve birleşen davanın reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm tesis edilmiştir.
Mahkememizce asıl davada dava miktarı olan 10.000,00 TL üzerinden İİK 72/3 maddesi uyarınca tedbir kararı verildiğinden icra inkar tazminatı da buna göre hüküm altına alınmıştır….” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; muris …’ın ofisinin 25/01/2021 tarihinde boşaltılması sırasında ortaya çıkan 13/04/2014 tarih 1 nolu tahsilat makbuzu ile davalı yana 895.000,00 TL menfi tespit davasına konu olan icra takibi dayanağı 2 adet faturanın ödemelerinin yapıldığına dair tahsilat makbuzu bulunduklarını, aslının taraflarında olduğunu, bu evrakın borcu ortada kaldırır nitelikte olması sebebiyle yargılamanın her aşamasında mahkemelerde dikkate alınması gerektiğini, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları ile sabit olduğunu, bu nedenler ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması gerektiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Asıl ve birleşen dava menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Borcu sona erdiren ödeme belgesinin temyiz aşaması da dahil yargılamanın her aşamasında ileri sürülebileceği dikkate alındığında, sunulan bu tahsilat makbuzuna ilişkin davalı tarafın beyanı da alınarak, gerekli inceleme yapılmak suretiyle bir karar verilmesi gerekir.
Buna göre, mahkemece yapılacak iş; davalı şirket adına imzalanan tahsilat makbuzu üzerinde durulması, davalıdan; davacının savunma iddiasına ve sunulan tahsilat makbuzuna karşı diyeceklerinin sorulması, bundan sonra gerekirse imza incelemesi ve gerekli araştırmada yapılmak suretiyle oluşacak sonuca göre bir karar verilmesinden ibarettir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 27/10/2020 tarih ve …. Esas …. Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 4.156,78 TL nispi ve 59,30 TL maktu istinaf karar harcının davacıya İADESİNE,
5-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.07/03/2023

….