Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/428 E. 2023/1045 K. 01.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 13/10/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sözleşmeden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 01/06/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirkette sözleşmeli olarak çalışan … isimli şoför … plakalı araç ile 11/05/2018 tarihinde yaralamalı trafik kazasına karışdığını, bu kaza neticesinde kusur atfedildiğini, üflemeli cihazla yapılan ölçümde araç şoföründe alkole rastlanılmadığının tespit edildiğini, yapılan kan testinde ise kanındaki etanol miktarının 15.1 mğ/dl çıktığını, … Devlet Hastanesi tarafından kolluk birimlerine yapılan bildirim yazısı tutanaklarında olayın trafik kazaı+alkol olarak geçtiğini, araç şoförünün alkolsüz olduğunu, hastane tarafından kanda çok düşük miktarda etanol çıkmış olmasına rağmen bilimsel değerlendire ve kurallara aykırı bir şekilde hata şoförün alkollü yargısına varılması ve kayıtlara böyle geçirilmesi nedeniyle müvekkilinin hak kaybına uğradığını, bu durumun sigorta şirketi tarafından da kötü niyetli olarak kullanıldığını, bu davayı açmadan önce davalı … Sigorta A.Ş. Ye noter aracılığı ile ihtarname çektiklerini, trafik kazası neticesinde meydana gelen zararlarının tazmini amacıyla talepte bulunduklarına ancak ihtarnameye cevap vermediklerini ve zararların da karşılamadıklarını, kaza neticesinde aracın perte çıktığını, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile belirsiz alacak olarak şimdilik 10.00,00.-TL nin kazanın meydana geldiği 11.05.2018 tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizi ile birlikte karşı yandan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkil şirket nezdinde … no.lu Kasko Poliçesi ile teminat altında bulunan … plaka sayılı aracın, 12/05/2018 tarihinde karışmış olduğu kazada meydana geldiği ileri sürülen maddi zararın ödenmesi talebine istinaden açılan iş bu davanın haksız ve mesnetsiz olması sebebi ile reddi gerektiğini, dava konusu hasarın müvekkil şirkete bildirimi ile açılan hasar dosyası kapsamında inceleme yapılmış olup dosya,kan testinin incelenmesi ve sigortalı araç sürücüsünün kaza anında yasal sınırın üzerinde alkollü olduğunun tespiti ile reddedildiğini; yönetmelikte ticari araçlar için belirtilen miktarın (0,20 promil) altında olmasına rağmen, ilgili evraklar incelendiğinde alkol ölçümünün, kazanın meydana geldiği saatten 77 dakika sonra yapıldığını, görülmektedir. Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinin ikinci paragraf, b bendinin 3. fıkrasında; teknik cihazla yapılan ölçüm sonucuna itiraz edilerek tespitin sağlık kuruluşlarında yaptırılması halinde, her iki tespit arasındaki süre, teknik cihazla ölçüm yapılmasına izin verilmemesi halinde ise kaza saati ile sağlık kuruluşunda yapılan tespit saati arasındaki süre göz önünde bulundurularak sağlık kuruluşunda yapılan tespit sonucuna ilk ölçümü yapan trafik kuruluşu tarafından her bir saat için 0,15 promil eklenmek suretiyle alkol oranının belirleneceği ve çıkan sonuca göre işlem tesis edileceği belirtilmektedir. Sigortalı araç sürücüsünün alkol ölçümü kaza saatinden 77 dakika (1 saat 17 dakika) sonra yapıldığından, hastanede ölçülen değere (0,151 promil) söz konusu yönetmeliğin ilgili maddesi gereğince 0,1925 promil (77 x0,15/60) daha ilave edilmesi gerekir. Bu işlem sonunda kaza saatinde sigortalı araç sürücüsünün 0,3435 promil (0,151+0,1925) alkollü olduğunu,-Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 97. maddesinin ikinci paragraf ç bendinde; 0,50 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen hususi otomobil sürücüleri ile 0,20 promilin üzerinde alkollü olduğu tespit edilen diğer araç sürücüleri hakkında işlem yapılacağı belirtildiğini, Sigortalı araç sürücüsünün kaza anındaki alkol miktarı (0,3435 promil), yönetmelikte ticari araçlar için belirtilen miktarın (0,20 promil) üstünde olmasından dolayı, araçta meydana gelen zararlar, kasko genel şartlarının ilgili maddeleri uyarınca teminat dışı olduğunu, hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere; dava konusu kaza, haksız fiilden kaynaklanmış olup TTK m.3 kapsmında ticari iş olarak nitelendirilemeyeceğinden davanın kabulü yönünde hüküm kurulması halinde uygulanması gereken faiz yasal faiz olacağını, Kaza anında sigortalı araç sürücüsünün, yasal limitin üzerinde alkollü olduğu, dosya delilleri sabittir. TTK, Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları ve ilgili mevzuat kapsamında ilgili hasar teminat dışı olup davanın reddi, yargılama giderleri ve vekâlet ücretinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…dava konusu … plakalı aracın kaza tarihi itibariyle davacı sigortacı tarafından kasko sigortası poliçesi kapsamında sigortalandığı, kazadan sonra davacı tarafından hasar bedelinin ödenmesi talebinin kaza anında araç sürücüsünün alkollü olması nedeniyle reddedildiği görülmektedir. Yukarıda yer verilen açıklamalar dikkate alındığında sigorta şirketinin hasarın teminat kapsamında olmadığını, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil, iddia ettikleri şekilde gerçekleştiğini ve bu oluş şeklinin teminat dışında kalan hallerden olduğunu soyut iddialarla değil, somut delillerle kanıtlaması gerekmektedir. Mahkememizce Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda davacının kaza sonrası alındığı belirtilen kan örneğinde alkol ( Etanol, Metanol ) bulunmadığı, yapılan analiz sonucunun kanında şahıstan alındığı andaki alkol durumunu gösterdiği görülmektedir. Buna göre alınan raporlara göre davacı tarafın mevcut bilgi, belge ve delillere göre kaza anında alkollü olduğunun ve kazanın salt alkol etkisi ile gerçekleştiğini somut delillerle ile davalı sigorta şirketi tarafından ispatlanmadığının kabulü gerekmiştir. Bu doğrultuda davacı tarafın alınan bilirkişi raporlarıyla sabit olan 111.000,00 TL’lik zararını kasko poliçesi kapsamında davalıdan talep etmesinin yerinde olduğu” gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ıslah edilen alacağın zamanaşımına uğradığını, süresi içerisinde yapmış oldukları zamanaşımı itirazlarının değerlendirilmediğini, bilirkişi raporlarının çelişkili olduğunu, mahkemece bilirkişi raporlarındaki çelişki giderilmeden karar verildiğini, eksik inceleme ile karar verildiğini, kazadan sonra … Devlet Hastanesinde sigortalı araç sürücüsünden alınan kan örneğinde 15.1 MG/DL etanol tespit edildiğini, bunun kaza anındaki oranının 0,3435 promile tekabül ettiğini, aradan yaklaşık 1.5 yıl geçtikten sonra ATK Antalya grup başkanlığı tarafından düzenlenen raporda kan örneğinde etanol tespit edilemediğinin belirtildiğini, etanolün uçucu olduğunu, 15 mg’lık oranının 1.5 yıl içerisinde uçmasının muhtemel olduğunu, bilirkişi heyeti tarafından sunulan ek raporda trafik kazalarındaki alkol tespiti konusundaki en güvenilir yöntemin kazadan sonra ilk 2 saat içerisinde kan etanol düzeyinin belirlenmesi olduğunun belirtildiğini, oysa ki ATK raporunun yaklaşık 18 ay sonra alındığını, kanın hangi koşullarda muhafaza edildiği, gönderilen kanın sigortalı araç sürücüsüne ait olup olmadığının araştırılması gerektiğini, kazaya ilk raporda belirtildiği üzere uyku durumu ve kandaki alkolün etkisiyle sürücünün yalancı uyarılmışlık hali yaşamasına ve takip mesafesi algılama yeteneğini kaybetmesinin neden olduğunu, sigortalının hasar ile ilgili doğru beyanda bulunma yükümlülüğünü ihlal ettiğini, kazanın münhasıran alkolün etkisiyle meydana geldiğini, sovtaj değerinin düşük, rayiç bedelin yüksek belirlendiğini, aracın tramer kayıtlarının celp edilmediği gibi buna ilişkin bilirkişi raporunda da değerlendirmenin olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, ödenmeyen hasar bedelinin tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de; sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise; oluş şeklinin Kasko Sigortaları Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir. İlkeler yukarıda anlatılan şekilde olmakla birlikte, Kasko Poliçesi Genel Şartlarının 1/5 maddesi uyarınca sigortalı, rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde ihbar ederse; ispat külfeti yer değiştirip gerçekleşen rizikonun teminat içinde kaldığını ispat külfeti sigortalıya geçer.
Somut olayda, 11/05/2018 tarihinde davacının maliki, davalının ise 13/02/2018- 13/02/2019 tarihleri arasında genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın …’ın sevk ve idaresinde iken Fethiye’den Korkuteli istikametine seyri sırasında aracın ön tarafı ile aynı istikamette seyir halinde bulunan sürücüsü dava dışı … olan …. plaka sayılı araca arkadan çarpması sonucunda yaralanmalı ve maddi hasarlı trafik kazasının meydana geldiği, kazadan hemen sonra sigortalı araç sürücünün yapılan alkol muayenesinde alkollü olmadığının belirtildiği gibi ATK Antalya Grup Başkanlığı’nın 29/11/2019 tarihli raporu ve bu rapordan sonra Makine Mühendisi ve Nöroloji uzmanı bilirkişisi tarafından düzenlenen 13/03/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda da sigortalı araç sürücüsü …’a ait şahit kan numunesinin uygun koşullarda saklandığı, soğuk zincirde sevk edildiği ve HS/GC yöntemi ile çalışılarak hazırlanan ATK raporu dikkate alındığında sigortalı araç sürücüsünün kaza anında alkolsüz olduğunun belirtilmesi karşısında sigortalı araç sürücüsünün alkolsüz olduğu anlaşılmaktadır.
İlk Derece Mahkemesince Makine Mühendisinden alınan bilirkişi raporuna göre, aracın yaptığı kaza ile hasarın birbiri ile uyumlu olduğu ve aracın pert total olarak değerlendirilmesinin uygun olduğu belirtilmiştir.
Sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi, kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmekte olup, davalı sigorta şirketince rizikonun teminat dışı kaldığı hususu ispatlanamadığından ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılması nedeniyle dava tarihi itibariyle zamanaşımı kesileceğinden İlk derece Mahkemesince aldırılan bilirkişi raporuna göre davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 7.582,41 TL nispi istinaf karar harcından peşin alınan 1.895,60 TL harcın mahsubu ile bakiye 5.686,81 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.01/06/2023

….