Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/423 E. 2023/908 K. 08.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 08/05/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 23/12/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 08/05/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalının, müvekkil şirketin bir kısım nakliyesinin davalı tarafından yapılması hususunda anlaştıklarını, müvekkil şirket yapılacak nakliye borcuna karşılık; Akbank …. Şb. … No’lu, 27.10.2018 gün ve 120.000.-TL tutarlı, Akbank … Şb… No’lu, 28.12.2018 gün ve 125.000.-TL tutarlı, Anadolubank … Şb … No’lu , 28.01.2019 gün ve 100.000.-TL tutarlı 3 adet çeki tanzim ederek davalıya teslim ettiğini, davalının yüklendiği nakliye hizmetini vermediği için çeklerin ödenmediğini, davalının, müvekkilinin borçlu olmadığı bu çeklere karşılıksız şerhi işlettiğini, aynı (120.000.-TL ve 100.000.-TL tutarlı) çekler için hem Denizli 1.İcra Müd.nün … ve Kula İcra Müdürlüğünün … E.sayılı dosyalarıyla icra takibine geçmiş ve hem de karşılıksız çek şikayetinde bulunduğunu, karşılıksız çek şikayetine ilişkin davalar Denizli 3. İcra Ceza Mahkemesinin … ve … E. sayılı dosyalarında derdest olduğunu, müvekkilinin dökümü yapılan çeklere ilişkin borcunun, davalı yükümlülüklerini yerine getirmediğinden doğmadığını, tarafların ticari defter ve kayıtları incelendiğinde müvekkilinin borçlu olmadığının açıkça görüleceğini, bu nedenle davanın kabuluyle, dava konusu çeklere ilişkin olarak müvekkil şirketin borçlu olmadığının tespiti ile çeklerin iptaline, çek bedellerinin %20’inden az olmamak üzere tazminatın kötüniyetli davalıdan tahsiline, yargılama gideri ve avukatlık ücretinin davalıya yüklenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı vekili, davacıya ait çeklerin davacı şirket ortaklarından …in oğlu …e ait … adlı şirketin borcu için müvekkili şirkete verildiğini, süresi içinde ödenmediğini, çekin bir ödeme aracı olup nakit hükmünde bulunduğunu, borcunu ödemeyen davacının haksız ve kötü niyetli olarak açtığı işbu davanın karşılıksız çek nedeniyle haklarında açılan davalardan ceza almalarını ve müvekkili şirketin alacağına ulaşmasını geciktirmek için açıldığını, bu nedenlerle haksız davanın reddine, davacı hakkında %20 kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “Dava, 3 adet toplam 345.000,00 TL bedelli bedelli çekler nedeniyle davacının borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir. 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 72.maddesi gereğince borçlu icra takibinden önce veya takip sırasında borçlu olmadığını ispat için menfî tespit davası açabilir. Kural olarak, bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran; iddia eden taraf, o vakıayı ispat etmeye mecburdur (4721 sayılı TMK ‘ nın 6.maddesi). İspat yüküne ilişkin bu genel kural, menfi tespit davaları için de geçerlidir. Yani, menfi tespit davalarında da, tarafların sıfatları değişik olmakla beraber, ispat yükü bakımından bir değişiklik olmayıp, bu genel kural uygulanır. Bu davalarda da bir vakıadan kendi lehine haklar çıkaran (iddia eden) taraf o vakıayı ispat etmelidir. Menfi tespit davasında borçlu, ya borçlanma iradesinin bulunmadığını ya da borçlanma iradesi bulunmakla birlikte daha sonra ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürebilir. Borçlu borcun varlığını inkar ediyorsa, bu durumlarda ispat yükü davalı durumunda olmasına karşın alacaklıya düşer. Davacı borcun varlığını kabul ettiği borcun ödeme gibi bir nedenle düştüğünü ileri sürüyorsa, bu durumda doğal olarak ispat yükü kendisine düşecektir.Davacı tarafça dava konusu 3 adet çekin davalıya davacı şirketin bir kısım nakliye işinin yapılması için avans olarak verildiği, davalının ise nakliye hizmetini gerçekleştirmediği iddia edilmiş ise de davalı tarafça çeklerin davacı şirket ortaklarından …in oğlu …e ait … adlı şirketin borcu için verildiği bildirildiğinden ispat yükünün davacıda olduğu, davacının yazılı belge ile taraflar arasındaki nakliye hizmeti alım ilişkisinin avans ödemesi ile başlayacağının kanıtlanamadığı, çekin bir ödeme aracı olduğu, alım-satım ilişkisinde asıl olan peşin satış olup bu ilişkide malın teslimiyle birlikte çekin satıcı lehtara satış bedelinin ödenmesi için verildiği, aksini iddia eden davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlayamadığı ve yemin deliline de dayanmadığından davanın reddine karar verilmiştir. Dava sebebiyle verilmiş bir tedbir kararı bulunmadığından davalının şartları oluşmayan kötü niyet tazminatı talebinin reddine” karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında ticari ilişki bulunduğunu, davalının bir nakliye şirketi olduğunu, davalı defterlerine göre davalının müvekkili şirkete hiçbir hizmet üretmediğini, ürün satmadığını, fatura, irsaliye tanzim etmediğini, taraflar arasında borç – alacak ilişkisi doğmadığının açıkça görüldüğünü, müvekkili şirketin en önemli delillerinin toplanmadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1 gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davacının iddiasını yazılı ve kesin delillerle ispat edememesine, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1 gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/05/2023