Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/416 E. 2023/931 K. 15.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 09/10/2020
DAVANIN KONUSU: Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 15/05/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirket …. marka araçların Türkiye Distribütürö olduğunu, tek yetkili satıcısı ve dağıtıcısı konumunda olduğunu, bu kapsamda Türkiye genelinde şirket ve şahıslara sözlemelerle bayilikler veren distribütörü olduğu markanın imaj ve değerini artırıcı faaliyetlerde bulunan aksi davranışların önlenmesi içinde azami gayret sarf etmekle yükümlü olan bir şirket olduğunu, davalı ile 19.09.2013 tarihli 5 yıl müddetli …. araç bayilik ve de ssanyong yedek parça ve yetkili servis sözleşmeleri aktedildiğini, davalıya müteaddit kere şifahi yazılı uyarılara rağmen sözleşmeye aykırı eksiklikleri gidermemesi üzerine Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. D. İş sayılı dosyasıyla delil tespit talebinde bulunduklarını, alınan rapora rağmen karşı taraf eksiklikleri yine gidermediğini, bunun üzerine fesih öncesi son olarak yine Denizli 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin …. D. İş sayılı dosyasıyla 2. Kez yapılan tespitte aynı aykırılıkların devam ettiğinin tespiti üzerine Beyoğlu 20 Noterliğinin 19.01.2017 tarih …. Yevmiye nolu ihtarıyla sözleşmelerin feshedildiğini, davalı hiçbir iyiniyet girişiminde bulunmadığını, kamuyonuda itibarlı prestijli bir şirket olan bayileriyle bir iş disiplini olan müvekkili şirket ve SSANGYONG markasının şirket merkezinde girişte duvarlarında içerisinde asılı olmasından bahisle yetkili bir bayi izlenimiyle 3. Şahıslara karşı hukuka aykırı eylem ve işlere girişmeye başladığını, davalının müvekkili şirket ile olan 19.09.2013 tarihli Ssangyong araç bayilik sözleşmesi ile aynı tarihli ssangyong yedek parça ve yetkili servis sözleşmelerinin b. Oğlu 20. Noterliğinin 19.01.2017 tarih …. Y nolu fesih ihtarıyla sona erdirilmesine rağmen halen SSANGYONG ibareli tabela afiş borşür evrak tanıtım ve reklam donanımlarını materyallerini kullanarak 3. Şahıslara karşı halen yetkili bayi olduğu intibaını uyanıdırır şekilde ki eylem ve söylemlerde bulunması karşısında öncelikle TTK 61. Maddesi uyarınca davalının haksız rekabet oluşturduğu maddi durumun TTK 56/1-b ve c fıkralarında öngörüldüğü şekilde kullanıldığı tüm yerlerde ortadan kaldırılması haksız rekabetin önlenmesi yanıltıcı beyanların düzeltilmesi ve sair gerekli tedbirlerin alınması amacıyla HMK 389 vb maddelerine göre ihtiyati tedbir kararı verilmesine, dava nihayetinde davalının belirtili fiillerinin haksız olduğunun tespitine haksız rekabetin menine, tedbire konu edilen haksız rekabetin işlenmesinde etkili olan araçların ve malların imhasına HMK 107 maddesi gözetilerek özellikle davalının haksız rekabet sonucunda elde etmesi mümkün görülen menfaatine karşılığı ile müvekkilinin imaj ve itibar kaybı uğradığı zarar kalemlerine karşılık şimdilik 10.000,00 TL maddi tazminatın hüküm tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalıya usulüne uygun dava dilekçesinin tebliğine rağmen davalının cevap dilekçesi sunmadığı anlaşılmıştır.
Mahkemece, “…6102 Sayılı T.T.K nun 56/1-d maddesi uyarınca haksız rekabet eyleminde kusur varsa zarar ve ziyanın tazmini istenebilir hükmü uyarınca, mevcut olayımızda davalının kusurunun olduğu ve ve bu eylemi sebebiyle davacının zararının olması sebebiyle davacının maddi tazminata hak kazandığı kanaatine varılmıştır. Davalının 2016 yılı ticari defterlerini sunamaması ve davalı vekilinin 09/10/2020 tarihli celsedeki beyanında davalı şirketin gayri faal olmasından dolayı ticari defterleri sunulamadığının bildirilmesi karşısında; haksız rekabet ile oluşan maddi tazminat hesaplanamaması sebebiyle Borçlar Kanunu’nun 50/2 Maddesinin ” uğranılan zararın miktarı tam olarak ispat edilemiyorsa hakim, olayların olağan akışını ve zarar görenin aldığı önlemleri göz önüne tutarak zararın miktarını hakkaniyete uygun olarak belirler.” hükmüne göre mahkememizce ilgili kanun maddesine göre 7.500,00 TL maddi tazminat hesaplanmış ve T.T.K 56/1-d maddesine dayalı maddi tazminat istemlerinin kısmen kabulü ile hüküm tarihinden itibaren işleyecek ticari avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Sulh Hukuk mahkemesince yaptırılan tespit ile tek taraflı olarak sözleşmenin feshedildiğini, sözleşmenin fesihine gerekçe teşkil edecek hiçbir somut ve geçerli bir şeyin bulunmadığını, sözleşmeye aykırı davranın davacı taraf olup müvekkilinin sözleşmeden kaynaklanan haklarını engellemeye çalıştığını, İlk derece mahkemesince bu hususların dikkate alınmadığını, öncelikle dikkate alınması gereken hususun sözleşmenin feshinin geçerli olup olmadığına ilişkin olduğunu, müvekkilinin Ssangyong markası adına en çok satış yapan ve davacıya kazanç getiren bayiliklerden birisi olduğunu, yargılama sırasında yaptırılan bilirkişi incelemesinde müvekkili şirketin ana bayi ile sözleşme ilkesi çerçevesinde hangi kural ihlali sebebi ile haksız rekabete sebebiyet verdiğinin ifade edilmediğini, sadece sözleşmenin feshinden sonrada bu tabela ve marka haklarından kaynaklı ibarelerin kullanılmış olup olmadığı üzerinde durduğunu, tarafların itirazının ise sözleşmenin feshinin haklı olup olmadığına ilişkin olduğunu, 2016-2017 resmi defterlerin mevcut olmaması sebebiyle haksız rekabete ilişkin meydana gelen zarar ile ilgili bilirkişilerce inceleme yapılamadığının belirtildiğini, davacının bu hususu ispat ile mükellef olup zararına ilişkin hiçbir delil sunmadığını, dolasıyla davasını da ispat edemediğini, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesinin hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, haksız rekabetin meni ve maddi tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Haksız rekabet, 6102 sayılı TTK’nın 54 ila 63. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, anılan Kanun’un “Amaç ve İlke “ başlığını taşıyan 54. maddesinde, haksız rekabete ilişkin bu hükümlerin amacının bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanması olduğu belirtilmiş, aynı maddenin 2. fıkrasında ise, rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamaların haksız ve hukuka aykırı olduğu ve ilke olarak haksız rekabet teşkil ettiği düzenlenmiştir. Kanun koyucu TTK.54’te haksız rekabet hükümlerinin amacını ve genel hükmü ortaya koyduktan sonra, 55. maddede altı bent halinde, oldukça ayrıntılı bir sayımla haksız rekabet hallerini belirlemiştir. Ancak bu sayım sınırlı olmayıp, zikredilen maddede sayılan haller haksız rekabet teşkil eden eylemlerin başlıcaları olarak örnekleme kabilinden belirtilmiştir. 55. maddede haksız rekabet teşkil ettiği özellikle belirtilen bu hallerden ikisi de, aynı maddenin 1/a-1 bendinde düzenlenen, başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek ve aynı maddenin 1/b-1 maddesinde düzenlenen müşterilerle kendisinin bizzat sözleşme yapabilmesi için, onları başkalarıyla yapmış oldukları sözleşmelere aykırı davranmaya yöneltmek fiilleridir.
TTK 55/1-b-1’de düzenlenen haksız rekabet fiilinin oluşabilmesi için, sözleşenler arasında Borçlar Kanunu hükümlerine uygun olarak kurulmuş ve halen ayakta olan bir sözleşmenin olması gerekmektedir. Ancak bir ön sözleşmenin varlığı halinde bunu ihlale yöneltme de kapsamda görülebilir. Anılan hükümle düzenlenen haksız rekabet halinin oluşabilmesi için aranan bir diğer şart ise, 3. kişinin, sözleşmenin taraflarından birisini onunla bizzat sözleşme yapabilmek için sözleşmeyi ihlale ve sona erdirmeye yöneltmesidir. Piyasada bulunan her aktörün dilediği kişiyle ve dilediği şartlarda sözleşme yapma yetkisine sahip olduğu bir serbest piyasa ortamında sözleşmeyi ihlale veya sona erdirmeye yönelik her davranışın haksız rekabet teşkil ettiği söylenemeyecek olup, sözleşmeyi ihlale yönelten davranışların belli bir yoğunluğa ulaşması aranacaktır. Örneğin, 3. kişinin sözleşenlerden birisine onunla sözleşme yapmak istediğini ima etmesi veyahut salt teklif götürmesi haksız rekabet teşkil etmeyecekken, sözleşene sözleşmeyi sona erdirmesi için baskı kurmak, diğer tarafla olan sözleşmesini feshetmesi halinde doğabilecek tazminat sorumluluğunu üstleneceğini taahhüt etmek gibi eylemler haksız rekabet teşkil edecektir.
TTK’nın 58’nci maddesinde haksız rekabet nedeniyle zarar gören kimsenin maddi tazminat isteyebileceği belirtilmiştir. Kural olarak böyle bir istemin kabul edilebilmesi için davacının uğradığı zararı kanıtlaması gereklidir. Bu şekildeki tazminat davasında asıl olan, haksız rekabet nedeniyle davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, bu tür zararın ispat edilmesindeki güçlüğü dikkate alan kanun koyucu, TTK’nın 58/e maddesinde eylemin mali bakımından karşılıksız kalmaması bakımından haksız rekabette bulunanın davranışı sonucu elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığını da maddi tazminat olarak hükmetme yetkisini hakime vermiştir. Davacı taraf da işbu davada tazminat talebini TTK’nın 58/e bendine dayandırmıştır.
Somut olayda, davacı tarafça davalının bayilik sözleşmesinin feshedilmesine rağmen davalının halen Ssangyong firmasına ait amblem, afiş ve tabelaları kullanmaya devam ederek söz konusu firmanın bayisi gibi çalışmaya devam ettiği dosya kapsamından anlaşılmış olup sözleşmenin haksız feshedilmesine yönelik davalının savunmasının ve itirazının davalıya haksız fesih nedeniyle tazminat için talep imkanı sunabileceği ancak haksız rekabet eyleminin gerçekleşmediğine ilişkin hukuka uygunluk nedeni içeren geçerli bir savunma niteliği taşımadığı, İlk Derece Mahkemesince haksız rekabetin menine karar verilmesinde ve davalının 2016 ve 2017 yılları resmi defterlerinin bulunamaması sebebiyle TTK 58.madde gereğince takdir edilen tazminata hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 512,33 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 170,78 TL harcın mahsubu ile bakiye 341,55 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 15/05/2023