Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/41 E. 2022/1783 K. 08.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 22/10/2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 08/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili tarafından Antalya 5. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibine geçildiğini, davalının 07/09/2009 tarihinde itiraz etmesine rağmen bu zamana kadar kendilerine tebliğ edilmediğini, Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin …. esas sayılı dosyası takip edildiğinden takibe itiraz edilip edilmediği hususunun takip edilmediğini, icra takibinin konusunun fatura alacağı olduğunu, kesilen faturaların toplamının 249.250,00 TL olduğunu ve bunun 109.250,00 TL’sinin bugüne kadar ödenmediğini, bu nedenlerle yapılan itirazın iptaline, takibin devamına, davalının %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava ettiği görüldü.
Davalı vekili, dava dilekçesine, ihtarnamede, icra takibinde iddia edilin fatura veya faturaların ortaya çıkarılmadığını, davacı şirket ile müvekkili şirket arasında 01/09/2006 tarihli taşeronluk sözleşmesi imzalandığını, aradaki ticari ilişkinin eser sözleşmesi olduğunu, taşeron davacı şirket kendisine düşen edimlerini yerine getirmediğini, davacı sözleşme şartlarının yerine getirilmesinde beceri eksiksil ve acizlik gösterdiğini, sözleşmeyi karşılıklı görüşme ile tüm personeli müvekkili şirket personeli haline getirilerek SSK girişleri yapılarak taşeronluk ilişkisi 01/07/2017 tarihi itibariyle sona erdiğini, taşeronluk ilişkisi 01/09/2006 ile 01/07/2007 tarihleri arasındaki süre olan 10 ay içinde olduğunu, davacının sözleşme gereği aylık 20.000,00 TL alacağının doğduğunu, toplam 200.000,00 TL alacağı olduğunu ve bu miktarın fazlasıyla ödendiğini, davacının müvekkili şirkette bir alacağı olmadığın gibi ödenmemiş ve müvekkiline intikal edip de ödenmeyen bir fatura ve faturalarda söz konusu olmadığını, alacağın 5 yıllık zamanaşımına uğrayan bir alacak olduğunu, bu nedenlerle birleştirmeye yönelik talebin reddini, zaman aşımı yönünden davanın reddini, iddia edilen bir borç alacak ilişkisi olmadığından dolayı davanın reddini, müvekkili lehine inkar tazminatına hükmedilmemesini talep ettiği görüldü.
Mahkemece, dosya kapsamından taraflar arasında taşeronluk sözleşmesi nedeniyle daha önceden hukuki ilişki bulunduğu ve bu nedenle iş bu davanın 10 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğu anlaşılmıştır. Davacının delil listesinde belirmiş olduğu Alanya 3. Noterliği 28.04.2009 tarihli …. yevmiye nolu ihtarnamesi tebliğ mazbatası ile getirtilip incelendiğinde; davacının faturalardan dolayı 109.250 TL’yi davalıdan talep ettiği ve ihtarnamenin davalıya 04.05.2009 tarihinde tebliğ edildiği anlaşılmıştır. Davalı tarafından davacıya gönderilen Antalya 11.Noterliği 05.05.2009 tarihli …. yevmiye nolu ihtarnamesi tebliğ mazbatasıyla getirtilip incelendiğinde; davalının alacak talebini kabul etmediği anlaşılmaktadır. İcra dosyası uyaptan incelendiğinde ;davacının gönderdiği ihtarnamede belirttiği 109.250 TL’yi asıl alacak kalemi altında talep ettiği anlaşılmaktadır. Davacı, delil listesiyle birlikte icra takibine konu ettiği 14 adet faturanın fotokopisini dava dosyasına sunmuştur. Hüküm kurmaya elverişli olarak kabul edilen bilirkişi raporunda; davacının davalıya kestiği tüm faturaların ( davacının sunmuş olduğu 14 fatura dahil ) davalının defterinde kayıtlı olduğu, ticari defter kayıtlarında ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığı, davalının ticari defterlerinde kayıtlı ödemelerin tümünün banka dekontlarının dosyaya sunulduğunun görüldüğü ve davacının 31.12.2008 tarihi itibariyle davcıya bir borcunun olmadığı belirtilmesi, davacının yaptıkları ilave işlerin ne olduğunu ve bedelini belirmemiş olması ve davanın itirazın iptali davası olması nedeniyle sadece icra dosyasına konu yapılan alacağın incelenebilecek olması ve davacının yaptığı anlaşılan ödemelerin taraflar arasındaki sözleşmeyle beyanlardan anlaşılan 236.000 TL’ den fazla olması ve tüm dosya kapsamı birlikte göz önünde bulundurulduğunda; davalının icra takibi nedeniyle borcunun olmadığı anlaşılarak davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafın 4 adet banka makbuzu ile ödeme yaptığını, fakat ödemelerin hangi ilişkiye ait olduğunu bu makbuzlarla açıklamadığını, ödemelerin davaya konu faturalara ait olduğunun davalı tarafından ispat edilmesinin gerektiğini, davalının 2006 yılına ait defterlerinin kapanış tasdiklerinin olmadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, takibin 14 adet faturadan kaynaklı bakiye alacak nedeniyle yapılmasına, davacının defterlerini sunmamasına, davalının sunmuş olduğu defterler üzerinde yapılan bilirkişi incelemesi sonucunda düzenlenen 15/06/2020 tarihli bilirkişi raporuna göre, dayanılan 14 adet faturanın davalının ticari defterinde kayıtlı olup, fatura bedellerinin banka yoluyla ödendiğinin tespit edilmiş olmasına, raporun ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli olup, hükme esas alınabileceğine, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/12/2022