Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/401 E. 2023/150 K. 02.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 09/12/2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 02/02/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin emlakçılık işi yaptığını, dalı şirketin satıcı olduğunu, 09.10.2019 tarihli Gayrimenkul Alım-Satım Sözleşmesi ile davalı şirkete ait Antalya İli … İlçesi … Mahallesi … Ada … Parsel … Blok … Bodrum Kat … Nolu Bağımsız Bölümün satılması hususunda aracılık ettiğini, aynı sözleşmede satıcının müvekkil şirkete hizmet komisyon bedeli olarak satış bedelinin %3+KDV sini ödeyeceğini taahhüt ve kabul ettiğini, sözleşmede hem satıcı hem dava dışı alıcı (alıcı yönünden aynca takip başlatılmıştır) hem de müvekkil şirketin üçlü imzası bulunduğunu, satıcı ile alıcı arasında tapuda devir yapıldığını, ancak; haricen edindikleri bilgiye göre tarafların müvekkilinin komisyonunu devre dışı bırakmak için sözleşmede yazılı …. Blok … nolu bağımsız bölüm yerine, tapuda aynı sitede aynı ada parselde bulunan …. Blok …. nolu bağımsız bölümü tescil ettirdiklerini, ancak müvekkilinin davalı satıcı ile dava dışı alıcıyı bir araya getirerek sözleşmenin kurulmasını sağladığını, simsarlık sözleşmesinin 6098 Sayılı TBK.nun 520. maddesinde düzenlendiğini, sözleşmenin 4.1 maddesi gereği satış bedeli olan 890.000,00 TL üzerinden 31.506,00.-TL ücret alacağını hak ettiğini, Yargıtay Hukuk genel Kurulunun 15.03.2017 tarih ve 2017/13-644 E. 2017/460 K.ile Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 30.01.2019 tarih ve 2016/5395 E. 2019/839 Ksayılı ilamlarının bu yönde olduğunu, alacaklarının tahsili amacıyla Antalya Genel İcra Dairesi … sayılı dosyası üzerinden icra takibi başlatıldığını, takibe kötü niyetle itiraz edildiğini, arabuluculuk girişimlerinin sonuçsuz kaldığını, davalının takibe yaptığı haksız itirazm iptali ile takibin kaldığı yerden faizi ile birlikte devamı ve kötü niyetli davalıdan alacağın %20 si oranında İcra inkar tazminatı alınması, kötüniyetle hareket eden davalının mal kaçırma, adres değiştirme, malvarlığını eş, akraba ve başka kişiler üzerine geçirmiş ve/veya geçirmek üzere olduğundan, alacaklarının tehlikede olduğunu, müvekkilinin gelecekte alacağına kavuşmasının imkansız hale gelmemesi, olası hak kayıplarının önlenmesi için mevcut dosya kapsamındaki delil durumu nazara alınarak, karşı tarafa tebligat ve duruşma yapılmaksızın ve teminatsız olarak (aksi takdirde uygun miktarda teminat karşılığı), borca yetecek miktarda menkul, gayrimenkulleri ile 3.şahıslardaki hak ve alacaklarının İhtiyaten haczine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, her ne kadar … Blok …. nolu bağımsız bölümün satışının yapılması konusunda sözleşme imzalanmış ise de bu taşınmazın satışının ve devrinin gerçekleşmediğini, simsarın özen borcuna ve dürüstlük kuralına aykırı davranarak sözleşmeden caymasına sebebiyet verdiğini, ek sözleşme ile komisyonun % 2’ye düşürüldüğünü belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “… taraflar arasında sözleşme imzalanması ile davacı taraf ücrete hak kazanmış olup, sözleşmeye konu taşınmazın alıcı tarafından devir alınıp alınmadığı önemsizdir. Zira söz konusu sözleşmenin alıcının vazgeçmesi hallerini düzenleyen 5. ve devamı maddelerinde simsarın ücretinin ödenmeyeceği ile ilgili bir hüküm bulunmamaktadır. Davalının cevap dilekçesinde, davacı simsarın özen borcuna ve dürüstlük kuralına aykırı davranarak sözleşmeden caymasına sebebiyet verdiği yönündeki iddiaları soyuttur. Somut iddialara ve anlatımlara yer verilmemiştir. Yasadaki hükmün tekrarı ile yetinilmiştir. Davacının ne gibi davranışlarla alıcının ilgili daireyi almaktan vazgeçirdiği anlatılmamıştır. Bu iddiaları ispatlar hiç bir delil sunulamamıştır. Bu hususta davacıya görevlerini yerine getirmesi için çekilmiş bir ihtarname vb.de yoktur. Bu nedenle davalının bu iddialarına değer verilmemiştir. Ancak, daha sonra davacı ile davalı anlaşarak komisyonu %2’ye indirmişlerdir. Cevaba cevap dilekçesinde davalı taraf bu durumu kabul etmektedir. Fakat bu indirimin şarta bağlı olduğunu, dava yoluna gidilmesine hacet kalmaksızın, davacıyı buna mecbur etmezse bu indirimi kabul ettiklerini ileri sürmekte ise de buna ilişkin hiç bir yazılı delil sunamamıştır. Bu nedenle iddiaları yerinde görülmemiştir. Sonuç olarak davacının sözleşmede açıklanan satış bedeli olan 890.000,00.-TL üzerinden % 2 komisyon ücretini hak ettiği, bu miktarın ise 17.800,00.-TL olduğu anlaşılmaktadır. Bu tutara % 18 KDV tutarı olan 3.204,00.-TL’nin ilavesi ile davacının 21.004,00.-TL ücreti hak ettiği kabul edilmiştir. Yapılan bu hesaplama teknik bir uzmanlık gerektirmediğinden, HMK.nun 30.maddesindeki dava ve usul ekonomisi gereği bilirkişi incelemesi yaptırılmaya gerek duyulmamıştır. Her ne kadar icra takibinde işlemiş faiz talep edilmiş ise de davalının temerrüde düşürülmediği, diğer bir anlatımla davalının temerrüde düşürüldüğüne ilişkin bir delil sunulamadığı anlaşıldığından, davalının icra takibi açılmakla temerrüde düşürüldüğü kabul edildiği” gerekçeleriyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin satıcıdan talep edebileceği komisyon alacağının 26.700,00 TL olduğunu, bu miktarın KDV’sinin 4.806,00 TL olup, toplamda 31.506,00 TL yerine yanılgılı değerlendirme ile komisyon alacağının %2 olduğundan bahisle bu miktar ve bu miktar üzerinden hesaplanan KDV miktarında hukuka uygunluk bulunmadığını, mahkemece verilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; ön incelemenin mahkemece usule aykırı olduğunu, gerekçenin eksik olarak incelemeye dayandığını, sözleşmede geciktirici koşulun bulunduğunu, simsarın kanun gereği vekil gibi olduğunu, tanıklarının dinlenmesinin gerektiğini, tarafları davacının tanıştırmadığını, tanıştırma işini yerine getiren simsara ücret ödemesi yapıldığını, mahkemece bu hususta inceleme yapılmadığını, vekalet ücretinin hatalı hükmedildiğini, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tellallık sözleşmesinden kaynaklı alacağın tahsili istemiyle takibe geçmiş vaki itiraz üzerine duran takibin devamı için eldeki itirazın iptali davasını açmıştır.
Uyuşmazlığın çözümü için simsarlık sözleşmesinin hukuki niteliği üzerinde durulmasında yarar vardır:
I-)Simsarlık sözleşmesi 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun(TBK) 520-525 maddeleri arasında düzenlenmiştir.
TBK. m. 520/1’e göre simsarlığın(tellallığın) tanımı şu şekilde yapılmıştır: “Simsarlık sözleşmesi, simsarın taraflar arasında bir sözleşme kurulması imkanının hazırlanmasını veya kurulmasına aracılık etmeyi üstlendiği ve bu sözleşmenin kurulması halinde ücrete hak kazandığı sözleşmedir”. Bu hüküm, mehaza uygun olarak, “Simsarlık, simsarın bir ücret karşılığında, ya diğer tarafa bir sözleşmenin kurulması fırsatını göstermeyi ya da ona bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmeyi borçlandığı bir sözleşmedir” şeklinde anlaşılmalıdır.
Bu tanımlardan hareket edilerek simsarlığın unsurları şu şekilde tespit olunabilir:
a)Simsarlık ilişkisinin tarafları simsar ile iş sahibidir ve simsar, iş sahibi için, konusu özel olarak belirlenmiş bir vekalet edimi üstlenmiştir. O (simsar), iş sahibi için yerine getireceği faaliyetin karşılığında ücret alacaktır.
b)Simsarlık faaliyetinin konusu, çeşitli işlere ilişkin sözleşmelerin kurulması hususunda aracılık etmektir. Bu aracılık faaliyeti, bir sözleşme kurma fırsatı vermek şeklinde olabileceği gibi bir sözleşme görüşmesi için aracılık etmek şeklinde de olabilir. Simsarın kural olarak iş sahibini temsil yetkisi yoktur; fakat sözleşme ile kendisine bu yetki verilebilir.
c)Simsarlık ilişkisi, simsar ile iş sahibi arasında yapılan bir sözleşme ile kurulur.
Simsar ile iş sahibi arasında sürekli bir hukuki bağlantı yoktur. Simsarlık sözleşmesinin geçerliliği bir şekle bağlı değildir; ne var ki TBK. m. 520/3 taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi için bir geçerlilik şekli kabul etmiştir. Buna göre, “taşınmazlar konusundaki simsarlık sözleşmesi, yazılı şekilde yapılmadıkça geçerli olmaz”. Simsarlık faaliyeti sonucu kurulacak sözleşme (asıl sözleşme), herhangi bir nitelikte sözleşme olabilir.
Simsarlık sözleşmesi, vekalet sözleşmesinin konusu belirli (akit yapma hususunda aracılık faaliyetinde bulunma) ve simsarın her zaman ücrete hak kazandığı özel bir çeşididir. Bu sebeple TBK. m. 520/2’ye göre “simsarlık sözleşmesine, kural olarak vekalete ilişkin hükümler uygulanır” denilmiştir.
Simsarlığın önem ve yararı şu şekilde açıklanmaktadır: Bir akdin yapılması için tarafların birbirleriyle buluşmaları lazımdır. Fakat bu buluşma her zaman kolay bir şekilde olmaz; hatta çoğu zaman bazı zorluklarla karşılaşılabilir. Mesela taraf olacakların birbirlerini tanımamaları, ayrı ayrı mahallerde bulunmaları, aynı dili konuşmamaları gibi sebepler onların birbirini bulmalarına ve sözleşmeyi yapmalarına mani olabilir. İşte çeşitli sebeplerden ötürü bir araya gelemeyen kimseleri birbirlerine yaklaştırmak hususunda aracılık yapmayı kendilerine meslek edinen şahıslardan müteşekkil bir sınıf olup, eski zamanlardan beri mevcuttur. Zamanımızda iş aleminin zaruri kıldığı ihtisaslaşma ve iş bölümü dolayısıyla tellallık mesleği ticaret hayatının vazgeçilmez bir unsuru haline gelmiştir.
Simsarlık sözleşmesi, simsar ile iş sahibi arasında haklar ve borçlar meydana getirmektedir. TBK. m. 521-525 arasında sadece simsarın ücret alacağı düzenleme konusu yapılmıştır. Simsarlık sözleşmesi ile ilgili diğer hususlarda, TBK. m. 520/2’nin yollaması gereği vekalete ilişkin TBK. m. 502 vd. hükümleri uygulama alanı bulacaktır.
Simsarın ücrete hak kazanma zamanı ve giderlere ilişkin alacağı TBK. m. 521 ‘e göre “simsar, ancak yaptığı faaliyet sonucunda sözleşme kurulursa ücrete hak kazanır” (521/1); “simsarın faaliyeti sonucunda kurulan sözleşme geciktirici koşula bağlanmışsa ücret, koşulun gerçekleşmesi halinde ödenir” (521/2); “simsarlık sözleşmesinde simsarın yapacağı giderlerin kendisine ödeneceği kararlaştırılmışsa, simsarın faaliyeti sözleşmenin kurulmasıyla sonuçlanmamış olsa bile giderleri ödenir” (521/son). Böylece simsar, sözleşme konusu hizmetin bir akdin kurulmasıyla sonuçlanması durumunda ücrete hak kazanmaktadır. Simsar, söz konusunu hizmeti yerine getirmezse, ücret alacağı elde edemeyecektir. Ancak sözleşmede aksi kararlaştırılabileceği gibi işin niteliğinden de aksi sonuca varılabilir.
TBK. m. 521 vd. düzenleme içinde, simsarın ücret alacağının doğumu için şu şartların birlikte gerçekleşmesi gerekir:
a) Simsarın aracılık ettiği asıl sözleşmenin iş sahibi (vekalet veren) ile üçüncü kişi arasında kurulması gerekir. Bu şart, iş sahibinin, kendisine teklif olunan üçüncü kişilerle sözleşme yapmayı sebepsiz olarak red etmesi halinde de gerçekleşmiş sayılmalıdır. Bu konu, TBK. m. 175’in kapsamı çerçevesinde değerlendirilmelidir. Fakat asıl sözleşmenin geçerli olarak kurulması lazım ve yeterlidir. Ücret alacağının doğumu için, bu sözleşmenin ifa edilmesi gerekli değildir. Geciktirici şarta bağlı olarak yapılmış sözleşmelerde, şartın gerçekleşmesi beklenmelidir. Bu düzenlemeyi getiren TBK. m.521/1 hükmü, emredici değildir. Taraflar, asıl akit kurulmamış olsa bile, ücret ödenmesini kararlaştırabilecekleri gibi ücretin, sözleşmenin ifa edilmesi halinde ödeneceğini de kararlaştırabilirler.
b) Asıl sözleşmenin kurulması ile simsarın faaliyeti arasında nedensellik ilişkisi bulunmalıdır. TBK. m. 521/1 bu şartı, “yaptığı faaliyet sonucunda” sözleriyle ifade etmiştir. Bu şartın aksi de kararlaştırılabilir.
c) TBK. m. 523’de düzenlenen ve simsarın ücret ve giderlere ilişkin alacağının kaybı sonucunu doğuracak durumlardan birinin gerçekleşmemesi gerekir (Yavuz, Cevdet: Borçlar Hukuku Dersleri Özel Hükümler, 9. Baskı, İstanbul 2011, s.604 vd).
Somut olayda, sözleşme konusu taşınmaz, … Mh. … Sok. No:… D:… …. / Antalya adresindeki … ada … parsel … Blok … nolu dairedir. Sözleşmede davalı satıcı tarafından ödenecek hizmet satış bedelinin %3 + KDV olduğ belirtilmiştir. Taşınmazın dava dışı alıcıya satılmamış olduğu, bu taşınmaz haricinde başka taşınmazın satıldığı taraflarında kabulündedir. Sözleşme konusu taşınmaz haricindeki taşınmazın dava dışı alıcıya satılması halinde de ücret alınacağına ilişkin sözleşmede hüküm bulunmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya uygun değildir. Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar kaldırılarak yeniden hüküm tesis edilebilecektir.
Davacı talebinin sözleşmeye dayalı olduğu, ancak talebin haklılığının yargılamayı gerektirdiği, bu nedenle davacının takibinde kötüniyetli olduğu kabul edilemeyeceğinden, yasal şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekir.
Sonuç olarak, davacının istinaf başvurusunun reddine, davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
3-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 09/12/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a-Davanın REDDİNE
b-Yasal şartları oluşmayan davalının tazminat talebinin reddine,
c-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harcın peşin olarak alınan 542,69 TL harçtan mahsubu ile fazla alınan 362,79 TL harcın talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/02/2021 tarih ve … Esas – … Karar sayılı, … Harç sayılı Harç Tahsil Müzekkeresinin ilk derece mahkemesince İPTALİNE,
ç-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,
d-Davalı tarafından ilk derece mahkemesinde herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
e-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
f-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
4-İstinaf incelemesi yönünden;
a-492 sayılı harçlar kanunu gereğince davacı tarafından alınması gerekli 179,90 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL harcın davacıdan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
b-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 359,00 TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE,
c-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
ç-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 48,50 TL posta masrafı, 62,00 TL tebligat gideri olmak üzere toplam 272,60 TL istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.02/02/2023