Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/349 E. 2023/10 K. 06.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 02/12/2020
DAVANIN KONUSU : Alacak (Satım Sözleşmesinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 06/01/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
Davacı vekili, müvekkili şirket ile Antalya 16. Noterliğinde yapılan 28/12/2018 tarih ve … yevmiye numaralı devir sözleşmesi ile davalı …’nin devralmış olduğu … arasında okul kıyafetleri satış sözleşmesi ve ciro prim sözleşmesi imzalandığını, … LTD ŞTİ’nin sözleşmeler karşılığında müvekkili firmaya 10 adet senet verdiğini ancak senetlerin ödenmemesi sebebi ile tahsili için Denizli 1. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosya ile icra takibine başlandığını, borçlu … LTD ŞTİ ile Antalya 16 noterliğinde yapılmış olan devir sözleşmesinden bir gün sonra davalı şirketin “okulu devraldığını” öğrenci velilerine mesajla bildirdiği ve ödemeleri bildirecek olduğu hesap numaralarına yapmaları gerektiği hususunda bilgilendirme mesajı gönderdiğinin sabit olduğunu, bu nedenle TTK m. 11 ve TBK m. 202 gereği davalıların müteselsilen sorumlu olduğunu, davalıların yapmış oldukları sözleşmede her ne kadar “sözleşme tarihinden önceki borç ve alacaklardan satıcı, satış sonrası borç ve alacaklardan alıcı şirketin sorumlu olduğunu” belirtmiş iseler de bu hükmün üçüncü kişileri bağlamayacağını, bu nedenlerle, davanın kabulü ile, şimdilik 25/11/2017 vadeli 10.000,00 TL tutarlı senet bedelinin ticari faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, mahkemenin görevsiz olduğunu, müvekkilinin diğer davalı şirket ile “… Okulları” adı altında işlettiği okulun işletmesini devralmak için teşebbüste bulunduğunu, diğer davalının ekonomik olarak çok zor durumda olmasına rağmen bunu müvekkilden sakladığını, devir görüşmeleri devam ederken, müvekkilinin, sözü edilen şirketin büyük bir ekonomik çöküntü ve haciz batağında olduğunu fark ettiğini ve bu sebeple de, devir görüşmelerinin olumsuz sonuçlandığını, devir işleminin gerçekleşmediğini, 5580 sayılı kanun ve bu kanun gereği çıkartılan yönetmelik gereği de devrin gerçekleşmediğini, devir gerçekleşmediğinden sorumluluklarının olmadığını, zaman aşımı itirazlarının da olduğunu, devir gerçekleşeceği umudu ile sadece dört adet veliden tahsilat yapıldığını ve bu dört tahsilatın da derhal iade edildiğini, yine devir işleminin gerçekleşeceği umudu ile çok az sayıda personele ve sadece bir kereye yönelik ödeme yapıldığını, kurucu tescilin gerçekleşmediğini beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …, her hangi bir cevap dilekçesi vermemiş ve böylelikle 6100 sayılı HMK m. 128 gereği, davacının dava dilekçesinde ileri sürdüğü vakıaların tamamını inkâr etmiş sayılmıştır.
Mahkemece, somut dosyada, kurucu nitelikte aranan, ticaret siciline tescil edilen yazılı bir devir sözleşmesinin olmadığı, aksi bir delil ve iddia dosyada mevcut bulunmadığı, davalıların kendi aralarındaki sözleşmede bazı borçları kapsam dışında bırakılmasının da geçerli bir sözleşmenin ortaya çıkmasına da engel olduğu, kanuna (TTK m. 11, TBK m. 202) uygun bir devir sözleşmesinin, kurucu nitelikteki tescilin mevcut olmaması nedeni ile davalı … AŞ’nin, davalı … LTD ŞTİ’nin borçlarından sorumlu tutulamayacağı, davacı tarafça sunulan Bölge Adliye Mahkemesi ve yerel mahkeme kararlarındaki kabullerin de mahkemeyle aynı yönde olduğu, davalı … LTD ŞTİ’nin borcu için davalı … AŞ’ye pasif husumet yüklenemeceğinden davalı … AŞ’ye yönelik açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, diğer davalı … LTD ŞTİ yönünden bakıldığında ise, dava dilekçesi ekinde davacı tarafın, davalı … LTD ŞTİ ile aralarındaki sözleşmeleri sunduğu, dava konusu 10.000,00 TL’lik senedi bu sözleşmelerde (konsinye sözleşmesi) açıkça yer aldığı, Denizli 1. İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası da borçlu/davalı şirket için itiraza uğramadığı için kesinleştiği, dava konusu senetten dolayı davalı … LTD ŞTİ’nin davacıya borçlu olduğu kabul edilerek, adı geçen davalı yönünden davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Antalya 16. Noterliğinde yapılan 28/12/2018 tarihli devir sözleşmesi uyarınca devrin gerçekleştiğini, davalı … Mimarlığın devir sözleşmesinden sonra velilere bilgilendirme mesajı gönderildiğini, TBK’nın 202. ve TTK’nın 11. maddeleri uyarınca devralınan şirketin borçlarından dolayı müteselsilen sorumlu olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, bonoya dayalı alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın davalı … AŞ yönünden davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davalı … LTD ŞTİ yönünden ise davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık; davalı Ltd. Şti ile davalı … İnş. Turz. Yat. Tan. ve Mağ. Tic. AŞ arasında yapılan Antalya 16. Noterliğinin 28/12/2018 tarih ve … yevmiye nolu işletmenin devri sözleşmesi ile TBK’nun 202. Maddesi hükümlerine göre hukuken geçerli olarak devredilip devredilmediği, devir hususunun devralan davalı şirket tarafından usulünce alacaklılara bildirilip bildirilmediği, davalı şirketin devralan sıfatıyla davacının … Okullarının kıyafetlerine ilişkin davalı … Özel Eğitim Limited Şirketi ile yaptığı sözleşme uyarınca verilen senet bedelinden müteselsilen sorumlu olup olmadığının tespiti noktasında toplanmaktadır.
Bir malvarlığını veya bir ticari işletmeyi aktif ve pasifleriyle birlikte bir bütün olarak devralma, TBK.202de düzenlenmiştir. Bir işletmenin başka bir işletme ile aktif ve pasiflerin karşılıklı devralınması ya da birinin diğerine katılması yoluyla birleştirilmesi de aynı hükme tabi kılınmıştır ( TBK.203). Her iki madde de düzenlenen husus malvarlığı devirleridir. Şahıs unsurları bu devrin kapsamı dışındadır. Dolayısıyla, birleşen ve devralınan işletme veya şirketin sahip veya ortakları yer değiştirmez. Bu cihetiyle, Borçlar Kanunundaki düzenlemeler Ticaret Kanunundaki düzenlemelerden farklıdır. Ticaret Kanunu ile getirilmiş olan malvarlıklarının da birleşmesini gerektiren işletme birleşmelerinde, şahıs unsuru da birleşmenin-devrin- kapsamına dahildir. Bu nedenle, bir şirketin bir başka şirketin sadece ticari işletmesini devralması TBK.202ye tabi iken, bir şirketin bir başka şirket tarafından devralınması yoluyla sona erdirilmesi ve sona eren şirket pay sahiplerine devralan şirket paylarından verilmesi hali Ticaret Kanununa tabidir.(TTK.136 vd.)
Sadece malvarlığının devrini düzenleyen TBK. 202 hükmü ve TTK hükümlerine göre; devir prosedürü şu şekildedir: Devir sözleşmesi yazılı şekilde yapılmalı ve ticaret siciline tescil ve ilan ettirilmelidir. Yazılı şekil geçerlilik şartı olup, tescilin niteliği tartışmalıdır. (TK.11/III). Tescile kural olarak açıklayıcı işlev yükleyen ticaret hukuku sistemimizde TK.11/III hükmünde tescilin kurucu olduğuna dair hiçbir ifadeye yer verilmemiş olması nedeni ile açık bir belirsizlik bulunmaktadır.
Devir alacaklılara bildirilmeli veya ilanla duyurulmalıdır. Alacaklılara bildirim şekle bağlı değildir. Telefon, mektup, noter ihtarı, faks vb. ile yapılabilir. Bununla birlikte, uyuşmazlık halinde ispatı mümkün bir aracın tercih edilmesinde yarar vardır. İlanla duyuru ise, Ticaret Sicil Gazetesinde yapılmalıdır.(TK.11/III, BK.202/I)
Pasiflerin devralana intikali için ayrıca alacaklıların rızasının alınması gerekmez. Bildirim veya duyuru tarihinden itibaren, başka bir işleme gerek kalmaksızın, alacaklılara ve üçüncü kişilere karşı devralan sorumlu olur.(BK.202/I) Bu sorumluluk, her bir borcun tabi olduğu zamanaşımı süresince devam eder.
Ticari işletmenin devri halinde borç, esas itibariyle taraf iradeleri nedeniyle değil, kanun gereği devralana intikal ettiği için, devralan kendisi tarafından bilinmeyen borçlardan da sorumlu olur. Hatta, taraflar aralarında belirli borçlardan devralanın sorumlu olmayacağını veya belirli bir miktara kadar sorumlu olacağını kararlaştırmış olsalar bile, bu anlaşma sadece iç ilişkide-taraflar arasında- hüküm ifade eder, alacaklılara karşı ileri sürülemez.
Ticari işletmeyi devreden, devrin gerçekleşmesi ile birlikte borç ödeme yükümlülüğünden kurtulmuş olmaz. Borçlar Kanununa göre, devreden, muaccel borçlar için devrin devralan tarafından alacaklılara bildirimi veya duyurulması tarihinden itibaren; daha sonra muaccel olacak borçlar için muacceliyet tarihinden itibaren iki yıl süreyle devralanla birlikte müteselsil sorumlu kalmaya devam eder (TBK.202/II).
Bildirim ve duyuru yükümü devralan tarafından yerine getirilmelidir.(TBK.202/I,IV). Bu yükümlülük yerine getirilmedikçe, aktif ve pasifler devralana geçmez ve devredenin sorumluluğunun azami zaman sınırını belirleyen iki yıllık süre işlemeye başlamaz (TBK.202/I,IV) İki yıllık bu süre, hak düşürücü nitelikte olup hakim tarafından resen nazara alınır.
Yine, davalı Anonim şirket olup sözleşmenin imzalandığı tarihte yürürlükte bulunan 6102 Sayılı TTK’nın16. Maddesi uyarınca tacirdir. 6102 Sayılı TTK’nın18/II maddesi uyarınca her tacirin ticaretine ait faaliyetlerinde basiretli bir işadamı gibi hareket etmesi gerekir. Basiretli işadamı gibi davranma yükümü aslında objektif bir özen ölçüsü getirmekte ve tacirin ticari işletmesiyle ilgili faaliyetlerinde, kendi yetenek ve imkânlarına göre ondan beklenebilecek özeni değil aynı ticaret dalında faaliyet gösteren tedbirli ve öngörülü bir tacirden beklenen özeni göstermesinin gerekli olduğunu vurgulamaktadır. Tacir özellikle ticari işletmesiyle ilgili sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli işadamı gibi davranmak zorundadır. Tacir, ister icapta bulunan, isterse kabul eden durumunda olsun akdin kurulmasından önce ve kurulması sırasında ticaretinin özelliğini gözönünde tutan tedbirli ve ileriyi makul ve mutad bir oranda gören bir tacir gibi davranmak zorundadır. Araştırma yapmaksızın ve tedbirsiz bir şekilde hareket ederek icapta ve kabul beyanında bulunan tacir basiretli işadamı gibi davranma mükellefiyetini yerine getirmemiş sayılır.
Yukarıda yapılan açıklamalara göre somut uyuşmazlık değerlendirildiğinde; davacının,… Özel Eğitim Limited Şirketinden bu şirket tarafından işletilen … Okulunun kıyafetlerine ilişkin yazılı sözleşme yaparak bu sözleşme kapsamında davaya konu bonoyu aldığı, vadesi gelmesine rağmen bedelin ödenmediği, davalı …Özel Eğitim Limited Şirketi ile davalı … Mimarlık İnş. Turz. Yat. Tan. Ve Mağ. Tic. AŞ arasında yapılan Antalya 16. Noterliğinin 28/12/2018 tarih ve … yevmiye nolu işletmenin devri sözleşmesi ile okulun davalı şirkete devredildiği, devir sözleşmesinde borçlardan devralanın sorumlu olmayacağı kararlaştırılmış olsa dahi bu anlaşmanın sadece iç ilişkide-taraflar arasında- hüküm ifade edeceği, alacaklılara karşı ileri sürülemeyeceği, davalı tarafından MEB Özel Eğitim Kurumları Yönetmeliğine dayanılarak devir sözleşmesinin hükümsüzlüğü savunulmuş ise de; davalı tarafından bu hususta Milli Eğitim Bakanlığına başvuru yapılmamakla birlikte devir sözleşmesinin geçerli olup olmadığının Borçlar Kanunu genel hükümleri ve 202. maddesi gereğince değerlendirilmesi gerektiği, Rekabet Kurulundan izin alınmasını gerektiren durumlar dışında hukukumuzda işletmenin devrinin başka bir izne bağlanmadığı, tacir olan davalının sözleşmeleri yaparken ve bu sözleşmelerden doğan borçlarını yerine getirirken basiretli işadamı gibi davranmak, ister icapta bulunan, isterse kabul eden durumunda olsun akdin kurulmasından önce ve kurulması sırasında ticaretinin özelliğini gözönünde tutan tedbirli ve ileriyi makul ve mutad bir oranda gören bir tacir gibi davranmak zorunda olduğu, kaldı ki davalı şirketin ileri sürdüğü Milli Eğitim Müdürlüğüne işletme devrinin bildirilmemesi, Türkiye Ticaret Sicil Gazetesinde ilanın yapılmaması ve diğer şekil eksikliklerinin davalı şirket tarafından yerine getirilmesi gerektiği halde gerçekleştirilmemiş olmasına göre bu aşamada alacaklılara karşı ileri sürülmesinin TMK’nun 2. maddesi anlamında hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğu anlaşıldığından davacının dava dilekçesinde devralan davalı şirket tarafından öğrenci velilerine öğretmenlere ve çalışanlara devir hususunun bildirildiği, bir kısım öğrenci velisinden devir alan şirket tarafından eğitim hizmeti bedellerinin tahsil edildiği hususlarına ve devre ilişkin tüm hususlara ilişkin delilleri toplanmak suretiyle bu hususlar sabit olduğu takdirde davalı şirket tarafından yapılan bu bildirimlerin TBK’nın 202/1 maddesinde belirtilen bildirim niteliğinde olduğu, TBK’nın 202. Maddesine uygun olarak davalı şirket ile borçlu Uraz… Ltd.Şti arasında işletme devrinin gerçekleştiği, alacaklılara karşı adı geçen şirketin yanında davalı devralan şirketin de borçlardan müteselsilen sorumlu olduğu kabul edilerek karar verilmesi gerekirken eksik incelemeyle yazılı şekilde karar verilmesinde usul ve yasaya uygunluk bulunmadığı anlaşılmıştır.
06/12/2018 tarihli, 7155 sayılı Kanun’un 20. maddesiyle TTK’ya eklenen 5/A maddesi uyarınca, “Bu Kanunun 4 üncü maddesinde ve diğer kanunlarda belirtilen ticari davalardan, konusu bir miktar paranın ödenmesi olan alacak ve tazminat talepleri hakkında dava açılmadan önce arabulucuya başvurulmuş olması dava şartıdır.”
6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’ nun 18/A maddesi uyarınca, ” İlgili kanunlarda arabulucuya başvurulmuş olması dava şartı olarak kabul edilmiş ise arabuluculuk sürecine aşağıdaki hükümler uygulanır.
Davacı, arabuluculuk faaliyeti sonunda anlaşmaya varılamadığına ilişkin son tutanağın aslını veya arabulucu tarafından onaylanmış bir örneğini dava dilekçesine eklemek zorundadır. Bu zorunluluğa uyulmaması hâlinde mahkemece davacıya, son tutanağın bir haftalık kesin süre içinde mahkemeye sunulması gerektiği, aksi takdirde davanın usulden reddedileceği ihtarını içeren davetiye gönderilir. İhtarın gereği yerine getirilmez ise dava dilekçesi karşı tarafa tebliğe çıkarılmaksızın davanın usulden reddine karar verilir. Arabulucuya başvurulmadan dava açıldığının anlaşılması hâlinde herhangi bir işlem yapılmaksızın davanın, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddine karar verilir.”
Bu bakımdan davacı ile davalı …Özel Eğitim Ltd. Şti arasındaki davanın ticari dava olmasına rağmen davadan önce bu davalı yönünden arabuluculuğa başvurulmadan dava açıldığı anlaşılmakla mahkemece davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya uygunluk bulunmadığı, dava şartınını kamu düzenine ilişkin olduğu değerlendirilmiş olup re’sen bu sebepten dolayı davalı …Özel Eğitim Ltd. Şti. yönünden verilen kararın da kaldırılması gerekmiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi uyarınca esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılarak yukarıda açıklanan şekilde değerlendirme yapılarak ulaşılacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun re’sen nedenlerle ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/12/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davacı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya İADESİNE,
6-Davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalılar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi. 06/01/2023

….