Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/347 E. 2022/1935 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 20/10/2020
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 30/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasında 13.02.2018 tarihinde müşteri taşıt tanıma sözleşmesi imzalandığını, sözleşme şartlarına uyulmaması neticesinde oluşan fesihle icra takibi yapıldığını, davalının öncelikle yetkiye sonra borcun tamamına, faize ve borcun tüm ferilerine karşı yaptığı itiraz ile takibin durduğunu, 04.04.2019 tarihli arabuluculuk anlaşamama tutanağını ekte sunduklarını, yetkiye yönelik itirazların haksız olduğunu, sözleşmenin 11. madde de “Taraflar arasında vuku bulacak anlaşmazlıklarda Antalya Mahkemeleri ve İcra daireleri yetkilidir.” Şeklinde yetki kuralının belirlendiğini, sözleşmenin 5.2.11 maddesinde “Müşteri aylık 1m3 akaryakıt tüketeceğini taahhüt etmektedir.” Ve 5.2.2 maddesindeki düzenleme ise “ Müşteri, mülkiyeti altındaki veya herhangi bir sebeple uhdesinde bulunan taşıtların akaryakıt tüketimini münhasıran Shell taşıt tanıma sistemi ile ikmal edecektir.” Şeklindedir. Ancak müşteri en son yakıt alımını 10.10.2018 tarihinde yaptığını, bu sebeple sözleşme şartlarına uymadığını, 5.2.10 maddesindeki düzenleme ise “Müşteri, her ne sebeple olursa olsun iş bu sebeple sözleşme tahtında düzenlenmiş olan maddelere koşulsuz riayet etmekle yükümlüdür. İşbu sözleşme kapsamından müşterinin bu sözleşmede belirtmiş olan maddelere uymaması, Shell taşıt tanıma sistemini kullanmaması veya sistemden çıkması, bu işi başka bir kurum ile yapması, müşteriye ait araç/araçların bir ay süre ile yakıt almaması veya yakıt tüketiminin yüzde ellinin altına düşmüş olması dahil olmak üzere bayiye işbu sözleşmeyi tek taraflı fesih etme hakkı vermektedir. Bayinin bu sözleşmeyi tek taraflı fesih etmesi durumunda müşteri sisteme dahil ettiği her bir araç için bayiye beşyüz Amerikan doları ve katma değer vergisini ceza-i şart bedeli olarak koşulsuz ödeyeceğini beyan ve taahhüt eder.” Şeklindedir. Sisteme kayıtlı olan davalı 4 aracına ait taşıt tanıma sistemi cihazları için 5*500=2000USD+KDV olmak üzere ceza-i şarta ilişkin borcu bulunduğunu, her iki tarafın tacir olduğunu, ticari işlere uygulanan temerrüt reeskont avans faizi uygulandığını ve fahiş olmadığını, bu sebeplerden ceza-i şart için açılmış Antalya 1. İcra Dairesinin … esas sayılı takibin devamını, alacağın %20’sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekâlet ücretinin davalılara yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, Müvekkilinin davacı ile 13.02.2018 tarihinde taşıt tanıma sözleşmesi yaptığını, bu sözleşmenin aynısı 13.02.2019 tarihinde …’in ortağı olduğu diğer müvekkilimiz olan … Deposu İnşaat İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi ile de yapıldığını, söz konusu iki sözleşme de içerikleri bakımından aynı olup iki sözleşme için müvekkilleri … ve … Deposu İnşaat İthalat İhracat Tic. Ltd. Şti’ne ortak kota verildiğini, sözleşmede bu husus dan bahsedilmese de davacı taraf ortak kotayı vermiş ve buna göre hareket edilmiş, sözleşmelere uyulmasına rağmen davacı sözleşme yükümlülüklerini yerine getirmediği gibi icra takibine başvurduğunu itiraz sonucu davayı açmanın hasıl olduğunu, sözleşmenin 5.2 maddesi; “Bayi müşterinin aldığı yakıt üzerinden kdv hariç tutardan 7.5 iskonto yapacaktır.” 5.2.1.1 maddesi ise; “müşteri aylık 1 m3 akaryakıt tüketeceğini taahhüt etmektedir. İş bu sözleşmede müşterinin taahhüt ettiği yakıt miktarı karşılığında indirim söz konusu olmuş ve sözleşmenin 5.2. maddesinde belirtilmiştir.” Şeklinde düzenlenmiştir. Müvekkilinin 13.02.2018 tarihinde taşıt tanıma istemi için başvurmuş haziran ayında onay alıp kullanıma başladığını, bu süreçten sonra davacı vekilinin de sunduğu belgeden anlaşılacağı üzere sözleşmede ki kotayı hiçbir zaman ulaşamadığını, bunun sebebinin kotayı tutturamaması değil … deposu inşaat ithalat ihracat tic. Ltd. şti ile ortak kotası olması olduğunu, kulanıma başladıktan sonra sözleşmede bulunan iskonto bedelini uygulamayacağını müvekkiline bildirmeden fatura düzenlemeye başladığını, haklı olarak itiraz etmesine rağmen iskonto uygulamayarak sözleşmeyi davacının ihlal ettiğini, sözleşme kurulduğundan itibaren 1m3 kullanımı hiç yapmadığını buna rağmen bir uyarı almadığını çünkü … deposu ile olan ortak kota her zaman doldurulmuş ve iskonto uygulanmamasına rağmen 10. Aya kadar yakıt alımı devam ettiğini, 10. Aya gelince yakıt kullanımını kesmesi bir bildirimde de bulunmaması kötü niyet ve haksız kazanç elde etme amaçlı olduğunu, herhangi bir uyarıda bulunmaması güven verdiği anlamına geldiği, bununla ilgili örnek Yargıtay kararını dayanak gösterdiği, belli süreçte sorun çıkarmayıp, uyarı yapmayıp süreçten 1 yıl geçtikten sonra dava açılmış olması kötü niyet göstergesi olduğunu, müvekkilinin yükümlülüklere uymadığını ve bu sebeple tek taraflı olarak feshedildiği belirtildiği, sözleşmenin 9. Maddesi; “Tarafların herhangi birinin bu sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimlere uymaması durumunda diğer taraf özleşmeyi beş gün önceden bildirmek şartı ile tek taraflı olarak fesih etme hakkına sahiptir.” Müvekkile herhangi bir bildirimde bulunmadan sözleşmeyi feshettiğini, dava dilekçe ekinde sunulan sözleşme fesih ihbarnamesini müvekkiline gönderilmediğini, incelendiğinde sözleşmenin tebliğ edildiğini gösteren herhangi bir ibare bulunmadığını, fesih bildirimi noterden gönderildi ise kesinleşme şerhi, iadeli taahhütlü posta ile gönderildiyse gönderim belgesinin sunulması gerektiğini, dosyaya sunulan dilekçe ise vekilin bile imzası bulunmayan bir bilgisayar çıktısından ibaret olduğunu, fesih ihbarnamesi yollamadığı gibi mahkemeyi yanıltmaya çalıştığını, açıklanan nedenler ve mahkemece resen dikkate alınacak nedenler ile haksız davanın reddine, %20’den aşağı olmamak üzere icra inkâr tazminatına mahkûm edilmesini, vekâlet ücreti ve yargılama giderlerinin davacı tarafa yükletilmesini talep etmiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, her ne kadar davacı tarafından 13/02/2018 tarihli müşteri taşıt tanıma sözleşmesi uyarınca davalı tarafından sözleşme şartlarına uyulmaması nedeniyle sözleşmenin feshedilerek cezai şart talebinde bulunulmuşsa da taraflar arasındaki sözleşmenin 9. Maddesi ile belirtilen ihbar şekilleri ve Türk Ticaret Kanunu’nun 18. Maddesi uyarınca tacir olan taraflar arasındaki fesih ihbarının belirli şekil şartlarına bağlandığı kuşkusuzdur. Sözleşmede yer alan açık hüküm uyarınca fesih ihbarının elektronik posta ya da KEP yoluyla yapılabilmesi ancak ilgili elektronik postanın müşteri tarafından tanıtılması halinde mümkün olacaktır. Buna göre davacı tarafından davalının kullandığı iddia edilen elektronik posta adresine 30/11/2018 ve 25/12/2018 tarihli elektronik posta gönderildiği ve sözleşmenin feshedildiği belirtilmiş ve bu maillerin davacı tarafından gönderildiği bilirkişi raporuyla sabit hale gelmiş ise de “…” adresli elektronik posta adresinin davalı tarafından sözleşme uyarınca tanıtılmış bir adres olduğu hususu veya gönderilen elektronik postanın davalı tarafından okunduğu hususu somut ve kesin şekilde davacı tarafından ispat edilememiştir. Bu doğrultuda ortada geçerli bir feshin bulunmadığı mahkememizce kabul edilmiştir. Geçerli bir fesih söz konusu olmadığından davacı tarafın cezai şart talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılarak davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarla davalı ile müvekkili arasında müşteri taşıt tanıma sözleşmesi imzalandığını, davalının en son yakıt alımını 10/12/2018 tarihinde yaptığını ve sonrasında yakıt alımı yapmadığını, davalının sözleşmenin şartlarına uymaması nedeniyle sözleşmeye uygun şekilde sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, davalıya mail yoluyla gönderilen bilgilendirme yazısı ve fesih ihbarnamesinin dosyaya sunulduğunu, mahkemece eksik inceleme ile yapılan tespite dayanarak hukuka aykırı karar verildiğini, davalının hem kendisi ile hem de dava dışı … deposu ile imzalanan sözleşme gereği ortak kota olduğunu savunduğunu, ancak taraflar arasında tek sözleşme ve tek kota olduğunu, iş bu davaya konu sözleşmenin davalı ile yapılan sözleşme olduğunu, sözleşmede ortak kotaya ilişkin herhangi bir maddenin bulunmadığını, davalının da bu hususu cevap dilekçesinde kabul ettiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, taraflar arasında imzalanan 13/02/2018 tarihli müşteri taşıt tanıma sözleşmesi nedeniyle davalının akaryakıt almaması iddiası ile davacı tarafça sözleşmenin feshedilerek sözleşmenin 5.2.10. maddesi uyarınca belirlenen cezai şart ve KDV alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Varlığı ihtilafsız 13/02/2018 tarihli müşteri taşıt tanıma sözleşmesinin 9. maddesine göre ” taraflardan herhangi birinin bu sözleşme ile yüklenmiş olduğu edimlere uymaması durumunda diğer taraf sözleşmeyi beş gün önceden bildirmek şartı ile tek taraflı olarak fesih etme hakkına sahiptir.” Sözleşmenin ihtarlar ve ihbarları düzenleyen 12. Maddesinde ise “taraflarca yapılacak olan ihtar ve ihbarlar yazılı olarak faks mesajı, müşterinin tanımlatmış olduğu elektronik posta mesajı, KEP (Kayıtı elektronik posta), iadeli taahhütlü posta veya noterden gönderilme şekli ile tarafların sözleşmede belirtilen adreslerine yapılacaktır.” hükümlerinin düzenlendiği görülmüştür.
Bilgisayar Mühendisi bilirkişisi … tarafından ibraz edilen 07/07/2020 havale tarihli raporda, dava dilekçesine ekli … taşıt tanıma sistemi müşteri araç kayıt formunda, davalının mail adresinin … olarak yazıldığının tespit edildiği, davacı tarafça davalıya ait e-posta adresine 30/11/2018 tarihinde davalının yakıt alımı yapmadığı bu durumun sözleşme şartlarına aykırı olduğu, yakıt alımının yapılmaması halinde sözleşmenin feshedileceği, kendilerine 03/12/2018 tarihine kadar bilgi verilmesi hususunda bilgilendirme yazısının, 25/12/2018 tarihinde de fesih ihbarnamesinin gönderildiği, davalının mevcut e-posta adresinin müvekkiline ait bir adres olmadığına ilişkin bir savunmasının da bulunmadığı, davacının sözleşmenin fesih başlığı altında düzenlenen 9 ve ihtarlar ve ihbarlar başlığı altında düzenlenen 12. maddelerine uygun şekilde bilgilendirme ve sözleşmenin feshi ihbarnamesini davalıya bildirdiği, dolayısıyla davacının sözleşmede belirtilen şekilde e-posta ile fesih iradesini davalıya bildirmesi karşısında mahkemenin geçerli bir fesih söz konusu olmadığına ilişkin ret gerekçesinin hatalı olduğu anlaşılmıştır. Ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden karar kaldırılarak yeniden hüküm kurulabilecektir.
Varlığı ihtilafsız 13/02/2018 tarihli müşteri taşıt tanıma sözleşmesinin 3 yıl süreli olduğu, sözleşmenin 5.2.2. Maddesine göre “müşteri her ne şartla olursa olsun akaryakıt araçlarının yakıtlarını münhasıran … taşıt tanıma sistemi üzerinden yapacaktır.” , 5.2.10. maddesine göre “müşteri her ne sebeple olursa olsun iş bu sözleşme tahtında düzenlenmiş olan maddelere koşulsuz riayet etmekle yükümlü olduğu, müşterinin iş bu sözleşme kapsamında belirtilmiş olan maddelere uymaması, … taşıt tanıma sistemini kullanmaması veya sistemden çıkması, bu işi başka bir kurum ile yapması müşteriye ait araç yada araçların bir ay süreyle akaryakıt almaması, farklı tedarikçiden yakıt alması veya yakıt tüketiminin %50′ nin altına düşmüş olması dahilinde bayiye iş bu sözleşmeyi tek taraflı feshetme hakkını vermektedir. Bayinin bu sözleşmeyi tek taraflı feshetmesi halinde müşteri sisteme dahil ettiği her bir araç için bayiye 500 USD ve KDV’ sini cezai şart bedeli olarak bayiliğin keseceği faturaya istinaden derhal ve koşulsuz olarak ödeyeceğini kabul, beyan, taahhüt eder.”, 5.2.11. Maddeye göre “müşteri aylık 1 m³ akaryakıt tüketeceğini taahhüt etmektedir. İş bu sözleşme tahtında müşterinin taahhüt ettiği yakıt miktarı karşılığında indirim söz konusu olmuş ve sözleşmenin 5.2 maddesinde belirtilmiştir. Her ay yapılacak kontroller sonrasında müşteri taahhüt ettiği tüketimi yapmaması / yapamaması durumunda, bayi vermiş olduğu indirimi tamamen geri alabileceği gibi, insiyatifi dahilinde belli bir oranda da geri çekebilecektir…” hükümlerinin düzenlendiği anlaşılmıştır.
Davalı taraf, davacının müvekkili ile 13/02/2018 tarihinde, müvekkili …’in ortağı olduğu dava dışı … Deposu İnşaat İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi ile de 13.02.2019 tarihinde taşıt tanıma sözleşmesi imzalandığını, söz konusu iki sözleşmenin de içerikleri bakımından aynı olup iki sözleşme için müvekkilleri … ve … Deposu İnşaat İthalat İhracat Tic. Ltd. Şti’ne ortak kota verildiğini, … deposu ile olan ortak kotanın her zaman doldurulduğunu, ayrıca davacının sözleşmenin 5.2 maddesine aykırı davranarak iskonto uygulamadığını ileri sürmüş ise de, cevap dilekçesinde davalının da kabulünde olduğu üzere 13/02/2018 tarihli taşıt tanıma sözleşmesinde, davalıya dava dışı … Deposu İnşaat İthalat İhracat Tic. Ltd. Şti. ile birlikte ortak kota verildiğine ilişkin herhangi bir düzenlemenin bulunmadığı, davalı tarafça buna ilişkin yazılı bir delilin sunulmadığı, dava dışı … Deposu İnşaat İthalat İhracat Ticaret Limited Şirketi ile imzalandığı belirtilen sözleşme tarihinin 13/02/2019 olduğu, davaya konu sözleşmenin ise anılan sözleşme imzalanmadan 25/12/2018 tarihi itibariyle davacı tarafça feshedildiği gibi davalının cevap dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı, mali müşavir bilirkişisi tarafından düzenlenen 08/02/2020 tarihli bilirkişi ek raporunda, davalının 2018 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim ve Kasım aylarında taahhüt ettiği aylık 1 m³ akaryakıt tüketimini yapmadığı, sözleşmenin 5.2.11. maddesi uyarınca, müşterinin taahhüt ettiği tüketimi yapmaması durumunda, bayinin iskonto uygulamayabileceği dikkate alındığında davalının savunmalarına itibar edilmemiştir.
Dosya kapsamından, davacının sözleşmede belirtilen şekilde e-posta ile fesih iradesini davalıya bildirdiği, davacının sözleşmedeki asgari akaryakıt alım taahhüdüne uyulmadığından dolayı sözleşmeyi haklı nedenle feshettiği anlaşılmıştır. Sözleşmede düzenlenen cezai şartın ifaya ekli nitelikte olduğu, tarafların tacir olması nedeni ile cezai şartın fahiş olduğunu iddia edemeyecekleri, davalının 5 aracının sisteme dahil edildiği ve araç başına 500-USD olmak üzere toplan 2.500-USD cezai şart talebinin de yerinde olduğu, alacak likit olduğundan asıl alacağın %20’sine tekabül eden 2.731,30.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır.
Davacının cezai şart alacağı için KDV talebine ilişkin yapılan değerlendirmede;
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 1 inci maddesinde ticari, sınaî, zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde Türkiye’de yapılan teslim ve hizmetler ile bu maddenin 3 üncü bendinde sayılan teslim ve hizmetlerin katma değer vergisine tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Buna göre, işlemin katma değer vergisine tabi olabilmesi için bir teslim veya hizmetin bulunması ve söz konusu teslim veya hizmetin katma değer vergisinin konusuna giren işlemlerden olması gerekmektedir. Konuya ilişkin açıklamaların yer aldığı 60 No.lu KDV Sirkülerinin “1.2. Tazminatlar” başlıklı bölümünde, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olarak ortaya çıkmayan tazminat ve benzeri ödemelerin prensip olarak KDV’nin konusuna girmediği, bu kapsamda, işin sözleşme şartlarına uygun yapılmaması, işin verilen süre içerisinde tamamlanmaması, sözleşmenin feshedilmesi gibi nedenlerle tazminat, cayma bedeli vb. adlarla yapılan cezai şart mahiyetindeki ödemelerin, herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden, KDV’ye tabi tutulmayacağı belirtilmiştir. Nitekim Yüksek Yargıtay’ın yerleşik kararlarında da belirtildiği üzere cezai şart miktarı hesaplanırken KDV’nin cezai şart bedeline dahil edilmesi mümkün değildir. Gelir İdaresi Başkanlığı’nın aşağıdaki özelgelerinde de bu durum belirtilmiştir:
“Cezai şart olarak alınan tazminatlar, bir teslimin veya hizmetin karşılığını teşkil etmediğinden, bu ödemeler KDV ye tabi olmayacaktır.” (GİB.in 05/09/2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.34.19.02-019.01-1476 sayılı Özelgesi)
“Bir mal teslimi veya hizmetin karşılığını teşkil etmeyen veya buna bağlı olarak ortaya çıkmayan dolayısıyla malın süresinde teslim edilmemesi nedeniyle sadece sözleşme şartlarına uyulmaması sonucu ortaya çıkan tazminatlar katma değer vergisinin konusuna girmediğinden, tazminat tutarı üzerinden katma değer vergisi hesaplanması söz konusu olmayacaktır.” (GİB.in 23/02/2012 tarihli ve B.07.1.GİB.4.35.16.01-176300-240 sayılı özelgesi)
“Sözleşme hükümlerine uyulmaması nedeniyle kesilen ceza bedelleri herhangi bir teslim veya hizmetin karşılığı olmadığından KDV nin konusuna girmemektedir. Dolayısıyla, ticari imtiyaz sözleşme hükümlerine istinaden tahsil ettiğiniz ancak bir teslim veya hizmetin karşılığı olmayan ceza ve tazminat bedelleri üzerinden KDV hesaplanmasına gerek bulunmamaktadır.” (GİB’in 13/07/2011 tarihli ve B.07.1.GİB.4.35.17.01-35-02-315 sayılı özelgesi)
3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanunu, yerleşik Yargıtay içtihadları ve Gelir İdaresi Başkanlı’ğının görüşleri doğrultusunda taraflar arasındaki sözleşmelerden kaynaklı cezai şart bedeli, bir hizmet veya mal karşılığı olmadığı, her ne kadar davalının araçlarına takılan cihazlar olsa da sözleşmenin 10. Maddesinde göre sözleşmenin feshi halinde cihazların iadesi şartının düzenlendiği anlaşıldığından bu alacak kalemi için KDV talep edilmeyeceği kanaatine varılmakla davacının cezai şart alacağına yönelik KDV talebinin yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/10/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a-Davanın KISMEN KABULÜ ile,
Davalının Antalya 1. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyasına yaptığı itirazın kısmen iptali ile takibin; 2.500,00.-USD cezai şart alacağı üzerinden DEVAMINA, USD cinsinden olan alacağa takip tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 4/a maddesi uyarınca belirlenen faiz oranının UYGULANMASINA,
13.656,50.-TL asıl alacağın %20’sine tekabül eden 2.731,30.-TL icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
Fazlaya ilişkin istemin REDDİNE,
b-Alınması gerekli 932,88.-TL nispi karar ve ilam harcından peşin alınan 194,36.-TL harcın mahsubu ile bakiye 738,52.-TL harcın davalıdan TAHSİLİ ile hazineye gelir KAYDINA,
c-Davacı tarafından yatırılan 44,40.-TL başvurma harcı ile 194,36.-TL peşin harcın toplamı 238,76.-TL’ nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
d-Davacı tarafından yapılan (davetiye, müzekkere ve bilirkişi gideri olmak üzere) toplam 920,25 TL yargılama giderinden davanın kabul ve red oranı gözetilerek hesaplanan 779,87 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
e-Davacı vekille temsil olunduğundan istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 9.200,00.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
f-Davalı vekille temsil olunduğundan istinaf karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.458,17.-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
g-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davacının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davacıya İADESİNE,
b-Davacı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 59,50 TL posta masrafı olmak üzere toplam 208,10 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.30/12/2022

….