Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/3200 E. 2022/148 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 29/09/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Alım Satım)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 31/01/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Başkanın inceleme raporu okundu ve değerlendirildi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “… müvekkilinin Denizlide tekstil işi ile uğraştığını, şirket ana sözleşmesinde belirtilen alanda faaliyette bulunduğunu, davalı şirketin ise … ilçesinde kömür işi ile uğraştığını ve bu alanda faaliyet gösterdiğini, bu kapsamda davalı şirket ile kömür alışverişi ile ilgili faaliyetleri olduğunu, ancak dava konusu olan … nolu 31/03/2021 tarihli 129.800,00 TL meblağlı faturanın düzenlenmesine rağmen mal teslim edilmediğini, her ne kadar irsaliye numarası belirtilse de irsaliyenin tek numara olarak gösterildiğini, müvekkile teslim edilmediğinden müvekkil şirket yetkilileri tarafından imza edilmediğini, fatura içeriğine bakıldığında 200 ton teslim edilmesi gereken kömürden dolayı düzenlenen faturanın 98.000,00 TL , nakliye bedeli olarak da 12.000,00 TL olarak gösterildiğini, müvekkilinin mal teslimi olmaması ve naylon fatura olmasından ve pişmanlığından dolayı şirket yetkilisini araması ve bunun düzeltilmesini, alacağının olmamasından dolayı vergi kayıtlarında da düzeltme yapılması gerektiğini, devlete olan vergi borcunu da bildirimde bulunarak ödediğini, 129.800,00 TL’lik fatura için icra takibi başlatılmasının önlenmesi, icrada takip başlatılması halinde de takibin tedbiren dava sonuna kadar durdurulması için ihtiyati tedbir kararı verilmesini..” talep ve dava etmiştir.
B-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk derece mahkemesi tarafından”..Davacı taraf, dava konusu olan … nolu 31/03/2021 tarihli 129.800,00 TL meblağlı faturaya konu malların teslim edilmediğini iddia etmektedir. Bu haliyle dava konusu faturaya konu ürünlerin teslimi hususunda ihtilaf bulunmakta olup, mevcut delillerle bu hususun yaklaşık olarak ispatı mümkün değildir. Uyuşmazlık yönünden ticari defter ve kayıtların incelenmesi gerekmekte olup tedbir talep edilen husus yargılamaya muhtaç olduğundan, dosyanın mevcut haliyle yaklaşık ispat unsuru ve dolayısıyla İİK’nın 72/2. maddesi gereğince tedbir şartlarının gerçekleşmediği kanaatine varıldığından, tedbir talebinin reddine..”karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dava dilekçesinde yazdığı tüm hususları tekrar ederek, WhatsApp yazışmalarının dikkate alınması gerektiğini davalı yan şirket yetkililerinin fiilen aynı kişi olmasına dayandırmış ve kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava ;menfi tespit davasıdır.
İstinaf edilen husus ihtiyati tedbirin reddi kararı hakkındadır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Geçiçi hukuki koruma yargılamasını asıl hukuki koruma yargılamasından ayıran özelliklerden biri ispat ölçüsü noktasındadır. HMK’nın ihtiyati tedbirle ilgili 390. maddesinin gerekçesinde geçici hukuki korumalarda ispat hususu üzerinde durulmuştur.“ Kanun da açıkça öngörülmemişse ya da işin niteliği gerekli kılmıyorsa, bir davada ( normal bir yargılamada yaklaşık ispat değil, tam ispat aranır. Çünkü, hakim, mevcut ispat ve delil kuralları çerçevesinde, tarafların iddia ettiği bir vakıa konusunda tam bir kanaate varmadan o vakıayı doğru kabul edemez. Ancak kanun koyucu bazen ya doğrudan kendisi düzenleme yaparak ya da işin niteliği ve olayın özelliği gereği hakime, bu durumu belirterek, ispat olgusunu düşürme imkanı vermiştir. Bu düşürülmüş ispat ölçüsü çerçevesinde, tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel, yaklaşık bir kanaat yeterli görülmektedir. Doktrinde bu yön karar verilmesi için tam ispat ölçüsü yerine yaklaşık ispat ölçüsü olarak ifade edilmektedir. Ancak, yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmez. Bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibarettir. İddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerekir. Tam ispatın arandığı durumlardan bu ölçü tereddütsüz ortaya konmalıdır. Yaklaşık ispat durumundan ise hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte, zayıf bir ihtimal de olsa, aksinin mümkün olduğunu gözardı etmez. Bu sebepledir ki, genelde geçici hukuki korumalara, özel de ihtiyati tedbire ve ihtiyati hacze karar verilirken haksız olma ihtimalide dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. Geçici hukuki korumalarda, bazen karşı tarafın dinlenmemesi, tüm delillerin ayrıntılı bir biçimde incelenmesine yeterli zamanın olmaması gibi sebeplerle yaklaşık ispat yeterli görülmüştür. Bu çerçevede aslında ispat ölçüsü bakımından bir yenilik getirilmemekle birlikte, “ Yaklaşık ispat” kavramı kullanılarak doktrinde kabul gören ifade tasarıya alınmış, ayrıca burada hem tam ispatın aranmadığı belirtilmiş hem de basit bir iddianın yeterli olmadığı vurgulanmak istenmiştir.(HMK’nın 390. Madde Gerekçesi)
Davacı vekilinin gerek dava dilekçesinde ve gerekse bizzat kaleme aldığı istinaf dilekçesinde de sık sık tekrar edildiği üzere; iddialarının tarafların ticari kayıtları incelendiğinde kanıtlanacağı dile getirilmektedir. Bu aşamada dilekçeler teatisi devam etmekte ve tahkikata geçilmemiş olmakla elbette bu yönde bir inceleme bulunmamaktadır.
Ancak buna rağmen davacının mal tesliminin olmadığı yönünde mahkemede yaklaşık da olsa kanaat getirecek nitelikte delil sunması gerekmektedir. Sunulan delillerin bu nitelikte olduğu kabul edilemeyeceğinden hatta davacı dilekçelerine göre itiraz edilen kayıtların kendi ticari defterlerinde dahi kayıtlı olduğu, düzeltilmesi gerekeceği yönünde beyanların da bulunması karşısında ilk derece mahkemesinin kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1-Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-İstinaf eden taraftan alınması gereken 80,70 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL harcın davacı yandan alınıp HAZİNEYE GELİR KAYDINA, buna ilişkin harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-İstinaf eden davacı yan tarafından yapılan istinaf yargılama yargılama giderinin KENDİ ÜZERİNDE BIRAKILMASINA
4-İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
5-İstinaf incelemesi için yatırılan ve artan istinaf gider avansının yatıranına ilk derece mahkemesince İADE EDİLMESİNE
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nın 362/1-f maddesi gereğince KESİN olmak üzere 31/01/2022 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.