Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/3040 E. 2021/2245 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 01/11/2021
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 28/12/2021

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “…… ortağı …’e borç senetleri ile davalı tarafından tarafından usulsüz kredi kullandırıldığını, kredinin usulsüz kullandırıldığı kontrolör … tarafından hazırlanan 30/10/2015 tarih ..sayılı raporunda da belirtildiği üzere … nolu ortak …’e mevzuata aykırı kredi kullandırıldığı ve bu kredi tahsil edilmeyerek davacı kooperatifin zarara uğramasına neden olunduğunu, iş bu zararın tahsil edilebilmesi için Çal İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasından icra takibi başlatıldığı, icra takibine itiraz edilerek takibin durması sağlandığını, kooperatifin avukatının tutuklanması nedeniyle itirazın iptali davası açılamadığı, bu kez de Çal İcra Dairesinin … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığı, Davalının Çal İcra Müdürlüğünün …esas sayılı dosyasına yaptığı itirazın iptaline, dava değerinin %20 den az olmamak üzere icra inkar tazminatı ödemeye mahkum edilmesine, yarılama giderleri ile ücreti vekaletin davalı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini..” talep ve dava etmiştir.
B-) Cevap ve Karşı Talepler :
Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle “…. zarar nedeniyle tazminat davasının açılmasının süresi Borçlar kanunu gereği zararın öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl,her halde 10 yıl olduğunu, Dava dilekçesinde de bildirildiği gibi Kontrolör … tarafından 30.10.2015 tarih66 ayılı rapor ile tespit edildiği belirtildiğini, Dolayısıyla aradan geçen 15 yıl içerisinde dava açılmaması nedeniyle zananaşımına uğrayan dava nedeniyle zamanaşımı süresi dolduğundan zamanaşımı nedeniyle davanın reddi gerektiğini, Yukarıda numarası belirtilen dosya ile dava dilekçesinde belirtilen hadiseler uydurulmuş,1581 sayılı yasa ve Tarım Kredi Kooperatifleri Birliğinin Uygulamalarına da aykırıdır.Müvekkilin kusuruda bulunmadığını, Kooperatif defter ve kayıtlarının dosyaya 22.06.2016 tarih ve 1873 sayılı Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliğinin Personelin Mali Sorumluluğu hakkındaki yönetmeliğinde dahi B gerekçe maddesinde Personel Üzerinde mali sorumluluğun baskı ve motivasyon bozukluğu oluşturduğundan bahisle gerekçe gösterilerek düzenleme yapıldığını, Yukarıda arz ve izah ettiğimiz nedenlerden dolayı Davanın reddine karar verilmesini, %40 tazminatın davacıdan alınarak müvekkiline verilmesine; Yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davacıya yükletilmesine karar verilmesini..” talep etmiştir.
C-)İlk Derece Mahkemesi Kararı :
İlk derece mahkemesi tarafından”..davanın açıldığı tarihinin 01/09/2021 tarihinden önceki bir tarih olan 03/03/2020 tarihi olduğu da göz önüne alınarak HSK’nın yukarıda anılan kararı nedeniyle istek üzerine veya doğrudan doğruya görevsizlik yada devir kararı ile derdest dosyaların Denizli Asliye Ticaret Mahkemesine gönderilmesine olanak bulunmadığı, uyuşmazlığın meydana geldiği ve davanın açıldığı tarihte görevli olan mahkemenin uyuşmazlığı çözmesi gerektiği yönündeki ara kural doğrultusunda mahkemenin görevsizliğine..”karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde “…1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 98. maddesi yollaması nedeniyle kooperatiflere de uygulanması gereken 6102 sayılı TTK’nın 367/(1). maddesi “Yönetim kurulu esas sözleşmeye konulacak bir hükümle düzenleyeceği bir iç yönergeye göre, yönetimi, kısmen veya tamamen bir veya birkaç yönetim kurulu üyesine veya üçüncü kişiye devretmeye yetkili kılınabilir…” hükmünü, aynı Kanun’un 370/(2). maddesi, ” Yönetim kurulu, temsil yetkisini bir veya daha fazla murahhas üyeye veya müdür olarak üçüncü kişilere devredebilir. En az bir yönetim kurulu üyesinin temsil yetkisini haiz olması şarttır.” hükmünü içermektedir. Esasen 1163 sayılı Kanun’un 58. maddesi de aynı ilkelere göre düzenlenmiştir. Anasözleşmede yönetimin üçüncü kişiye devri konusunda bir hüküm sevk edilmemişse, yönetimde TTK’nın 365. maddesi uyarınca sadece yönetim kurulu yetkilidir. Davalı müdürün, Merkez Birliği Yönetim Kurulunun 26.07.2005 tarih ve … sayılı kararı ile müdür olarak atandığı Dairemizin müzekkeresine 18.05.2017 tarih ve 574 sayılı Türkiye Tarım Kredi Kooperatifleri Merkez Birliği tarafından verilen cevaptan anlaşılmaktadır. Bu durumda, anasözleşme ve yönetim kurulu kararında özel düzenleme ve açıklama bulunmadığı, diğer anlatımla, TTK’nın 367/(1) maddesi uyarınca davalının sorumlu olduğu işler belirlenip ayrılmadığı anlaşıldığından, davalı müdürün, şartları oluştuğu takdirde TTK’nın 367/(1) ve 553. madde hükümleri uyarınca kooperatife verilen zarardan sorumlu olduğunun kabulü gerekir ve dava ticari dava olmakla Denizli Ticaret Mahkemesi görevlidir …” denilerek kararın kaldırılmasını talep ve istinaf etmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava ; kooperatifin yönetim kurulunca atanan müdür davalının, usulsüz veya yasaya aykırı işlemleriyle kooperatifi zarara uğrattığı iddiasına dayalı olarak kooperatif zararının tazmini için açılan sorumluluk davasıdır.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Öncelikle Çal Asliye Hukuk Mahkemesi’nin kararı gerçek anlamda bir görevsizlik kararı olmayıp, teknik olarak ” devir” ” gönderme” niteliğinde bir karar olup, ortada bir olumsuz görev uyuşmazlığı bulunmamaktadır.Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1 -Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2- İstinaf eden davacıdan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına YER OLMADIĞINA
3- İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA
4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362/1/c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/12/2021 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.

….