Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/3039 E. 2021/2242 K. 28.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 03/11/2021
DAVANIN KONUSU: Ticari Şirket (Tasfiyeye İlişkin)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 28/12/2021

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
İLK DERECE MAHKEMESİNE AÇILAN DAVADA
A-)Açılan dava ve iddia :
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle “…. müvekkilinin davalı şirketin %50 ortağı olduğunu, davalı şirketin diğer ortağının da diğer davalı … olduğunu, davalı şirket, yönetim ve işletmesinin diğer ortak davalı … tarafından yapıldığını, davalı şirketin iştigal alanının kekik, adaçayı gibi bitkisel çay ve baharat ihracatı olduğunu, davalı şirket ortağı ve yetkilisi olan davalı … davacı müvekkile davalı şirketle ilgili bilgi, belge, defter ve kayıtlar gösterilmediğini, şirketin elde ettiği kardan müvekkile herhangi bir ödeme de yapılmadığını, şirketin kuruluşundan bu yana müvekkilin davalı şirketten herhangi bir kar payı almadığını, müvekkilinin şirketten dava tarihinden itibaren geriye dönük son 5 yıllık kar payını alabilmek için Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi’nin … E, … K sayılı dosyasında dava açtığını, davanın mahkemece kabul edilmediğini, kar payına ilişkin mahkeme ilamı uyarınca davalı şirket hakkında icra takibi yapıldığını, ancak davalı şirket tarafından müvekkile ödeme yapılmadığını, müvekkilinin halen davalı şirketten, şirketin kurulduğu günden bu yana kar payı alamadığını, davalı şirketin diğer ortağı şirketi dilediği şekilde işlettiğini, müvekkile ise hiç hesap vermediğini, müvekkilin şirketin gelir ve giderlerinden haberdar olmadığını, davalı şirketten hiç kar payı da alamadığını, davalı …’nın bu tutum ve davranışları nedeniyle, şirket ortaklığı müvekkil için çekilemez bir hal aldığını, müvekkil haklı nedenle şirketin tasfiyesini istemekte veya TTK’nın 531. maddesi kıyasen uygulanarak müvekkile şirket payının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek pay değerinin ödenip, müvekkilin şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen kabul edilebilir diğer bir çözüme karar verilmesini istediğini, davalı şirkete ait; Antalya İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, … Ada … Parsel sayılı taşınmaz bulunduğunu, şirketin diğer hissedarı olan ve şirket yetkilisi olarak imza yetkilisi olan hissedar davalı … şirkete ait olan bu taşınmazı satmaya çalıştığını belirterek iki ortaklı davalı şirketin feshi ile TTK hükümlerine göre tasfiyesine ve Ticaret Sicil Müdürlüğü’nden terkinine, tasfiye sonucu müvekkilin hissesine karşılık gelen bedelin müvekkile ödenmesine veya TTK’nın 531. Maddesi kıyasen uygulanarak müvekkile şirket payının karar tarihine en yakın tarihteki gerçek pay değerinin ödenip, müvekkilin şirketten çıkarılmasına veya duruma uygun düşen, kabul edilebilir diğer bir çözüme hükmedilmesine, davalı şirkete ait Antalya İli, … İlçesi, … Mahallesi, … Mevkii, …Ada … Parsel sayılı taşınmazın üçüncü şahıslara devir ve temlikinin önlenmesi için teminatsız veya uygun görülecek teminat mukabilinde tapu kaydı üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, davalı …’nın, davalı şirket ile ilgili müdürlük ve imza yetkisinin teminatsız veya uygun görülecek bir teminat mukabilinde tedbiren kaldırılmasına ve bu hususta Kumluca Ticaret Sicil Müdürlüğü’ne müzekkere yazılmasına, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini…” talep ve dava etmiştir.
B-)İlk Derece Mahkemesi Kararı
İlk derece mahkemesince “…. HSK’nın 07/07/2021 gün ve 608 s. kararında 01/09/2021 tarihinden önce açılan davaların da, Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderileceğine ilişkin bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu yönde herhangi bir yasal düzenleme de yoktur. 01/09/2021 tarihinden önce açılan ve derdest olan davaların görevsizlik kararı ile Antalya Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesi, Yargıtay HGK emsal içtihadında belirtilen tabii hakim ilkesine de aykırıdır. …” denilerek görevsizlik kararı verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Kararı davacı yan istinaf etmiş ve dilekçesinde özetle “…. Somut olayda HSK kararı uyarınca Kaş Asliye Hukuk Mahkemesince verilen devir kararı yerinde olup; Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen görevsizlik kararının kaldırılması gerekmektedir. …” denilerek kararın kaldırılması talep ve istinaf edilmiştir.
DELİLLERİN TARTIŞILMASI VE GEREKÇE :
Dava ;fesih ve tasfiye isteminden ibarettir.
İnceleme, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun(HMK) 355. maddesi hükmü uyarınca istinaf dilekçelerinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Öncelikle ; Kaş Asliye Hukuk Mahkemesi’nin verdiği karar bir görevsizlik kararı olmayıp bir devir kararı niteliğinde olup, devir kararı görevsizlik kararından farklı bir karardır. Bu nedenle de iki mahkeme arasında bir görev uyuşmazlığı bulunmamaktadır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 1’inci maddesi uyarınca mahkemelerin görevi ancak yasa ile belirlenebilir. Göreve ilişkin kurallar kamu düzenine ilişkindir.
Anayasa’nın 37’nci maddesinde “Hiç kimse kanunen tabi olduğu mahkemeden başka bir merci önüne çıkarılamaz.” denilerek görev ve kesin yetki kurallarının gücü, tabii hakim ilkesi olarak ifade edilen evrensel bir ilkenin anayasa hükmü haline getirilmesi suretiyle ortaya konmuştur. Tabii hakim ilkesi gereği yargılanacak olan uyuşmazlığın gerçekleşmesinden önce, yürürlükte bulunan yasalar aracılığıyla görevi, yetkisi ve işleyişi belirlenmiş olan mahkemede görülmesi gereklidir.
Dava açmanın maddi hukuk ve yargılama hukuku bakımından birtakım sonuçları vardır. Dava açmanın yargılama hukukuna ilişkin en önemli sonuçlarından biri davanın açılması anında görevli ve yetkili olan mahkemenin artık sabit hale gelmesidir (perpetuatio fori). Bu ilkeye göre sonradan ortaya çıkan değişiklikler görevi ve yetkiyi etkilemez. Bu çerçevede ortaya çıkan ikinci önemli sonuç da mahkemenin davayı inceleme zorunluluğunun doğmasıdır. Nitekim yasa değişikliklerinde dahi ayrı ve açık bir geçiş hükmü yoksa mahkemeler görevsizlik kararı vererek ellerinde derdest bulunan dosyaları yeni kurulan mahkemeye gönderemezler; bunlara bakıp sonuçlandırmak zorundadırlar.
6087 sayılı Hâkimler ve Savcılar Kurulu Kanunu’nun 4/1-a ve 7/2-f düzenlemelerine göre Adalet Bakanlığının bir mahkemenin kaldırılması veya yargı çevresinin değiştirilmesi konusundaki tekliflerini karara bağlamak, Kurul Genel Kurulunun görevleri arasındadır.
Ancak yargı çevresi bir mahkemenin hangi coğrafi alandaki davalara bakacağıyla ilgili olup, bir görev kuralı niteliğinde değildir. Bu karar ancak bundan sonra o yerde görülecek davaların yargılamasını yapacak mahkemeyi belirlemek maksatlıdır.
Nitekim karar 07.07.2021 günü alınmış, ancak yürürlük tarihi 01.09.2021 olarak belirlenmiştir. Kurul’un yargı çevresi belirlemeye ilişkin kararı, sadece bu kararın yürürlük tarihinden sonra açılacak davaları ilgilendirir. Aksi fikrin kabulü halinde Kurul’un tabii hakim ilkesini çiğneyerek derdest davaları dilediği mahkemede inceletme yetkisinin bulunduğu yolunda, Anayasa’ya aykırı bir sonuca varılacaktır.
Açıklanan nedenlerle; ilk derece mahkemesinin görevsizlik kararı yerinde olup, istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M :Yukarıda açıklanan gerekçe ile
1 -Davacı yanın istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-Davacı yandan alınması gereken 59,30 TL karar ve ilam harcı peşin alınmış olmakla ayrıca alınmasına YER OLMADIĞINA
3- İstinaf eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA
4- İstinaf incelemesi duruşmasız olarak yapılmış olmakla ücreti vekalet tayin ve takdirine YER OLMADIĞINA
Dair; dosya üzerinde yapılan istinaf incelemesi sonucu HMK’nun 362 /1-c maddesi gereğince KESİN olmak üzere 28/12/2021 tarihinde ve oy birliğiyle karar verildi.

….