Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/29 E. 2022/1563 K. 01.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 07/11/2019
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 01/11/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Davalıya 05/10/2015 gün ve … sayılı 5.292,40-TL’lik, 0810/2015 gün ve … yılı 8.635,50-TL’lik, 09/10/2015 gün ve … sayılı 6.110,50-TL’lik, 22/10/2015 gün ve … sayılı 3.232,00-TL’lik, 22/10/2015 gün ve … sayılı 372,69-TL’lik, 24/10/2015 gün ve … sayılı 11.261,50-TL’lik, 29/10/2015 gün ve … sayılı 29.163,75-TL’lik, 30/10/2015 gün ve … sayılı 372,69-TL’lik, 12/11/2015 gün ve … sayılı 1.939,20-TL’lik, 28/11/2015 gün ve … sayılı 5.625,70-TL’lik, 11/01/2016 gün ve … sayılı 16.665,00-TL bedelli faturalar karşılığında mal verdiğini, davalının bu bedeli ödememesi sebebiyle mersin 2 noterliğinin 29/01/2015 tarih ve … Yevmiye No’lu ihtarnamesi ile ihtar çekildiğini, ancak davalı borcunu ödemeyince Mersin 6. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyasında icra takibi başlatıldığını, hakkında icra takibi başlatılan davalı, takip tarihinden sonra muhtelif tarihlerde 853,00-TL, 311,60-TL, ve 912,15-TL ödeme yaparak 10.987,00-TL kadar borcunu ödemediğini, davalının itirazının haksız olduğunu, davalının icra takibine itiraz dilekçesinde müvekkili şirketten aldığı ürünlerin ayıplı olduğunu iddiasını kabul etmediklerini, buna ilişkin iddiaları kabul etmediklerini, yetki itirazlarının yerinde olmadığını, hukuki dayanaktan yoksun itirazın iptalini, takibin devamını ve davalı aleyhinde %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalı firma üzerinde bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin adresinin İstanbul ilinde olduğunu yetkili mahkemelerin İstanbul Anadolu Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın yetki ve usul bakımından reddi gerektiğini, müvekkili şirketin davacı şirketten bakliyat satın aldığını, müvekkili şirkete … Bakanlığı tarafından yapılan 19/11/2015 tarihli resmi kontrol sırasında davalıdan alınan yeşil mercimek ve nohutlardan numuneler alındığını, söz konusu numuneler üzerinde bakanlıkça yaptırılan analiz sonucunda yeşil mercimek numunesinde böcek kemirici hayvan ve hayvansal kalıntı olduğunu, akabinde … Kaymakamlığı İlçe … Müdürlüğü’nün 22/01/2016 tarihli idari yaptırım kararı ile müvekkili şirkete 14.649,00-TL idari para cezası verildiğini, müvekkilinin söz konusu ceza bedelini ödemek durumunda kaldığını, taraflar arasındaki itilafın temelini alım ve satım işindeki miktarın ödenip ödenmediği olmadığını, itilafın esas sebebinin davacının müvekkiline satışını yapmış olduğu ürünlerin gıda tüzüğüne uygun olmaması sebebi ile müvekkili şirkete kesilen cezadan davacının sorumluğunun bulunduğunu, idari para cezasının kesilmesine neden olan ürünlerin davacıdan alınmış olduğundan müvekkilinin elindeki satılmamış ürünleri iade etmiş ve ödemek durumunda kaldığı ceza bedelini de tenzil ettikten sonra ödemesi gereken bedelleri de ödeyerek davacı ile ticari ilişkisine son verdiğini, tacir olan davacının gıda tüzüğüne aykırı olarak müvekkili şirkete teslim etmiş olduğu ürünlerin nihai tüketicilere satılması için müvekkili raflarına konulduğunu, Sağlık Bakanlığı görevlilerince alınan ürünler üzerinde yapılan inceleme sonucu ürünlerin insan sağlığına aykırı unsurlar içerdiği tespit edildiği ve insan sağlığına aykırı ürünleri satılması esas tutularak müvekkiline ceza kesildiğini, kesilen bu cezaının müsebbibinin davacı şirket olduğunu, kendi kusuru ile ceza kesilmesine neden olan davacı, bu yüzden müvekkilinin ödediği tazminattan sorumlu bulunduğunu, müvekkilinin ödediği ceza kadar davacıdan alacaklı konumuna geldiğini, davacının müvekkili şirkette mevcut cari hesabından kesilen ceza miktarı tenzim edilmiş bu tenzil sonrası da davacının bir aalcağının kalmadığını, davacı ise bu ceza miktarını tenzil etmeden cari hesabından indirmeden bakiye hakkında takip yaptığını, kendi kusuru ile sebep olduğu ve müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı miktarı, cari hesabına borç olarak kayıt yapması gerektiğini, açılan davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, “…davacı 10.987,00 TL üzerinden takibin devamını istediği ve davacının 10.986,75 TL alacağı tespit edildiğinden davanın kısmen kabul kısmen reddine, alacak fatura alacağı olup likit nitelikte olduğundan davacı lehine %20 icra inkar tazminatı takdirine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemelerin bilirkişi raporu ile bağlı olmadığını, bilirkişi raporuna uymak zorunda olmadıklarını, davacının müvekkiline sattığı yeşil mercimekten alınan numune gereğince bakanlıkça idari para cezası verildiğini, bunun üzerine müvekkilinin diğer tüm ürünlerini davacıya iade ettiğini, bu iade sonucu cari hesaptaki davaya konu olan miktar dışında tüm ödemeleri müvekkiline yaparak cari hesabı sıfırladığını, yani idari para cezası dışında kalan bütün alacakların müvekkilinin ödediğini, asıl sorunun ise idari para cezasından kimin sorumlu olduğuna ilişkin olduğunu, bakanlığın denetimi ile ürünlerin ayıplı olduğunun ortaya çıktığını, bunun hemen akabinde ihtar keşide etmiş olsaydı bile bakanlığın yinede taraflarına ceza keseceğini, uyuşmazlığın temelinin bu sorun olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davalının takip ve dava konusu malları teslim almadığına dair bir itirazın bulunmayıp malların ayıplı olduğuna ilişkin süresinde yapılmış bir ihtarı bulunmadığı gibi davacı tarafça da ayıp ihbarının süresinde yapılmadığına dair itirazın mevcut olduğu, davalının takip ve dava konusu malları iade ettiğine dair yazılı bir belge sunamadığı, davacı tarafça da bu iddianın kabul edilmediği, takip, faturaya dayalı bir takip olup faturalar nedeniyle ödeme yapıldığına ilişkin bir belgenin dosya kapsamında mevcut olmadığı, davalının idari para cezası kadar defterinde fiyat farkı açıklamalı ceza yansıtma faturası kaydetmesinin davacının alacağını ortadan kaldırmayacağı, davacı tarafça idari para cezasına ilişkin davalı iddiasının da kabul edilmediği, davalının idari para cezasına ilişkin bu savunmasının başka bir yargılamaya konu olabileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması 750,50-TL harçtan peşin alınan 320,84-TL harç düşüldükten sonra kalan ‭429,66‬ TL nin davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.01/11/2022

….