Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/286 E. 2023/41 K. 12.01.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 14/12/2020
DAVANIN KONUSU: Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 12/01/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının satıp teslim edeceği mallara kar- şılık müvekkilinin davalıya 82.449,22.TL ödeme yaptığını, ancak davalının sözleşme konusu malları müvekkiline teslim etmediğini, davalının satış konusu malları teslim ettiğine dayanak gösterdiği fatura altındaki imzanın müvekkiline ait olduğunu fakat müvekkilinin gerçekte teslim almadığı halde davalının dayanağı irsaliyeli faturadaki imzayı bankadan kredi çekebil mek için imzaladığını, gerçekte teslim edilmeyen mallar için bilahare iade faturaları düzenle- diğini bu iade faturalarına davalının teslim almasına rağmen dava konusu miktarı ödemedi- ğini belirterek 82.449,22.TL yi ihtarname tarihi olan 01/06/2016 tarihinde itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin davacının iade faturasına konu ettiği malları davacıya 22/08/2014 tarihli irsaliyeli fatura ile satıp teslim ettiğini, müvekkilinin defterlerinde davacıya borçlu olduklarına dair bir kayıt olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…Yukarıda görüldüğü gibi davacının iade faturasına konu edip de davalının vergi dairesine verdiği BA formlarına konu edilen irsaliyeli fatura sayısı üç, bu faturalarda geçen teslim edilen mal bedeli ise KDV dahil toplam 67.795,29.TL dir. Davalı defterlerini ibraz etmemiş teslim olgusu davaya dayanak bu dört adet irsaliyeli faturadan üçü yönünden davacı tarafından ispatlanmıştır. Davacının toplam 67.795,29.TL beddelli irsaliyeli faturayı davalıya teslim ettiğinin anlaşılması karşısında davanın bu fatura bedelleri üzerinden kabulü gerekmiştir. Davacının faiz talibine gelince, davacı 01/06/2016 tarihinden itibaren faiz istemektedir. Dayanak olarak da aynı tarihli ihtarnameyi göstermiştir. Bu ihtarnamenin davalıya ulaşma tarihi dosya arasına sunulmamıştır ancak, davalının daha önceki tarihli yani 09/05/2016 tarihli ihtarnamesinde “82.449,22.TL…Paranın iadesini talep etmiş bulunmaktasınız” ifadesini kullanmış olması karşısında davalının davacının belirttiği 01/06/2016 tarihinden daha önce temerrüte düştüğü kanaatine varıldığından davacının daha sonraki tarih üzerinden faiz talebi tarafların tacir olması gözetilerek yerinde bulunduğundan aşağıdaki şekilde ticari faize hük- medilmiştir. …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacının müvekkiline 2014 yılında ödenen bedelin iadesini talep ettiğini, iade talebinin sebepsiz zenginleşmeye dayalı olması sebebiyle 2 yıllık zamanaşımı süresi dolduğundan davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, dosya kapsamında alınan 07/03/2019 tarihli hüküm kurmaya elverişli bilirkişi raporunda davacının para iade talebinin yerinde olmadığının anlaşıldığını belirtiltildiğini, davacı tarafça bu rapora yasal süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığından müvekkili lehine usulü kazanılmış hak olduğunu, davacının muvafakatlarının olmamasına rağmen iddiasını genişlettiğini, HMK 141. Maddesine aykırı davrandığını, ticari defter kayıtlarının BA ve BS formlarını kapsamadığını, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, müvekkili ile davacı arasında 2014-2015 yılları arasında ticari ilişkinin mevcut olduğunu, müvekkilince davacıya mal satışının gerçekleştirildiğini, bu bağlamda birçok işlemin söz konusu olduğunu, mahkemece istenilen BA-BS formlarının 2014-2015 yıllarını kapsadığını, tarafların ticari ilişkilerinin devam edip etmediği ve sonradan alacak borç ilişkisi olup olmadığı tespiti ve değerlendirmesinin hiç yapılmamış olduğunu, bu konuda da eksikliklerin bulunduğunu, davacının faturadaki imzanın kendisine ait olduğunu açıkça ikrar ettiğini, ispat yükünün davacı üzerinde bulunduğunu, salt bir kısım iade faturalarının 2014-2015 yıllarına ait BA-BS formlarında işlemiş olması sebebiyle fatura karşılığı yapmış ödemelerin iadesini talep edemeyeceğini, neredeyse bir yıl sonrada davacının iade faturası düzenlemesinin kötü niyeti ve haksızlığını gösterdiğini, davanın tümüyle reddine karar verilmesi gerektiğini,istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dava konusunun genel zamanaşımına tabi olup, davalının zamanaşımı savunmasının yerinde olmamasına, davacının iade faturalarından İlk Derece Mahkemesince kabul edilenlerinin BA formunda bildirilmiş olmasına, davacının iade faturalarına ilişkin davalının BA bildirimi nedeniyle bu iadelerin başka bir ticari alış verişe ait olduğuna dair ispat yükünün davalının üzerinde bulunmasına rağmen davalının buna dair kesin ve yazılı delil sunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 4.631,09 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 1.158,00 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭3.473,09‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.12/01/2023