Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/2743 E. 2021/2156 K. 13.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 10/11/2020
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 13/12/2021

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının Denizli 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasındaki takibe konu edilen çekte cirosu olan … ile evliyken tarafların boşandıklarını, …’un piyasaya borçlandığını ve tabiri caizse iflas ettiğini, borçlarını ödeyemediği için uzun süre ortadan kaybolduğunu, davacıya borç ve alacakları konusunda bilgi vermediğini alacaklıların sürekli davacının kapısını çaldığını, bunlardan birinin de … isimli kişi olduğunu, bu kişinin davacının eski eşi …’dan 3.960,00-TL’lik ve 4.840,00-TL 2 adet çek aldığını ve bu çeklerin ödemediğini belirterek davacıdan ödemesini istediğini, davacının eski eşinin nerede olduğunu bilmediğini söylemesine rağmen bu kişinin davacıyı sıkıştırdığını, Denizli 5.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasını incelediklerinde, icra takibine konu edilen … Denizli Şubesinden alınan … nolu 05.02.2007 vadeli 3.960-TL‘lik çek ile … nolu 30.01.2007 vadeli 4.840-TL’lik 2 adet çekin eski eşi … tarafından tanzim edildiğini, çekin arkasına kendi isminin yazıldıktan sonra imzasının taklit edildiğini ve bunun altına da eski eşi …’ un ciro ederek bu çeki …’a verdiğini gördüğünü, bunun üzerine Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına başvuruda bulunulduğunu ve … Hazırlık numarasıyla soruşturma açıldığını ileri sürerek Denizli 5.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının borçlusu bulunmadıklarının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı …, icra takibine konu olan iki adet çekin davalının bilgisi ve rızası ile alındığını, mobilya imalatı işi ile uğraştığını ve 2006 ve 2007 yıllarında davacı ve davacının kocasına 01/12/2006 tarihli sözleşme ile iki adet yatak odası takımı ile iki adet genç odası takımı imal edip 28/01/2007 tarihinde teslim ettiğini ve toplam 8.800,00 TL bedelli iki adet çekin tarafına teslim edildiğini belirterek davanın reddi ile %20 den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini dilemiştir.
Davalı … vekili, Denizli 5.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasının dayanağı iki adet çekin dayanağı, temeli, taraflar arasındaki mobilya alım ve satımından kaynaklanan 01/12/2006 TL li satım sözleşmesi olması sebebiyle görülmekte olan davadaki uyuşmazlığın çözümünde görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemesi olması nedeniyle görevsizlik kararı verilmesini, mahkemenin aksi kanaatte ise davanın esastan reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Diğer davalı …, davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece, davacı ile eski eşi … davalı …’ın işlettiği … isimli işyerinden 2 adet yatak odası takımı ile 2 adet genç odası takımı aldıkları, 01/12/2006 tarihli satış sözleşmesinin taraflarının alıcı davacı … ve …, satıcı davalı … ve dava dışı … olduğu, sözleşmenin ödenme şekli olarak … nolu 05.02.2007 vadeli 3.960-TL‘lik çek ile … nolu 30.01.2007 vadeli 4.840-TL’lik 2 adet çek gösterildiği, dolayısıyla takip konusu çeklerin taraflar arasındaki sözleşme nedeniyle verildiği ve davacının da sözleşmenin tarafı olması nedeniyle dava konusu uyuşmazlığın dayanağını taraflar arasındaki bu sözleşmeye dayandığı, davalının mobilya üretim ve satımını mesleki amaçla yapan satıcı sıfatını taşıdığı, davacının ise tüketici sıfatını haiz olduğu, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 3/1-ı. bendi uyarınca dava konusu satım sözleşmesinin tüketici işlemi olduğu, tüketici işlemlerinden doğan uyuşmazlıklara tüketici mahkemesinde bakılması gerektiği, bir davanın ticari dava sayılabilmesi için ya tarafların her ikisinin tacir olması ve uyuşmazlığın her iki tarafın ticari işletmesiyle ilgili hususlardan doğması, ya ticari nitelikte çekişmesiz yargı işi olması, ya da açılan davanın TTK’nun 4. maddesinde 6 bent halinde sayılan davalardan olması gerektiği halde dava konusu olayda bu şartların oluşmadığı gerekçesiyle görevsizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; dava dilekçesinde de belirttikleri üzere müvekkilinin davalının iş yerinden herhangi bir mal edinmediğini, bu hususun sadece davalı …’ın iddiasından ibaret olduğunu, zaten Ağır Ceza Mahkemesi ifadesinde de …’un kendisi ile muhatap olduğunu ifade ettiğini, dolasıyla davalı Tüketici Hukukunu ilgilendirmediğini, davanın imza sahteciliğinden kaynaklı çek iptali davası olup kambiyo senetlerini ilgilendiren bir dava olduğunu, ekteki rapordan da görüleceği üzere çekteki imzaların müvekkile ait olmadığının ortaya çıktığını, bu nedenle tüketici mahkemesinin yetkili ve görevli olmadığını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın görevsizlik nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re’sen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak söz konusu olmaz.
6502 sayılı kanunun 2. maddesinde; “bu kanun her türlü tüketici işleri ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsar” denilmekte, aynı kanunun 3. maddesinde “tüketici işlemi; eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dahil olmak üzere kurulan her türlü sözleşme ve işlemi ifade eder.” şeklinde yeniden tanımlanmıştır.
6502 sayılı kanunun, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamaların tüketici mahkemelerinde çözümünü öngören 73. maddesi hükmü ile, “taraflardan birini tüketicinin oluşturduğu işlemler ile diğer kanunlarda düzenleme olması bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun göreve ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceğini” düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacı taraf takibe dayanak iki adet çek nedeniyle davalıya borçlu olmadığının tespitini talep etmiş olup davalı tarafça dosya içerisine sunulan 01/12/2006 tarihli satış sözleşmesinde davacının alıcı olarak isim ve imzasının bulunduğu, davacının bu sözleşmedeki imzasını inkar etmediği sözleşme içeriğinde davalının iki adet yatak odası ve iki adet genç odası takımını dava konusu iki adet çek karşılığı sattığının belirtildiği borçlu olarak da davacının isim ve adresinin yazılı olduğu borçlu olarak ayrıca belirtilen bölümde de davacının imzasının bulunduğu, davacının satış sözleşmesi içeriğinin davacı tarafça sonradan doldurulduğu iddiasını yazılı bir belge ile ispat edemediği bu nedenle takibe dayanak davaya konu çeklerin satış sözleşmesi gereği tüketici ilişkisinden dolayı davalı tarafa verildiği anlaşılmakla somut uyuşmazlığa bakma görevi tüketici mahkemelerinin görev alanına girmesi nedeniyle İlk Derece Mahkemesinin görevsizlik kararının yerinde olduğu, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeninden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 13/12/2021
….