Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/2710 E. 2021/2123 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 30/06/2021
DAVANIN KONUSU: Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 08/12/2021

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin, davalının Aksaray şubesine ait, … seri numaralı, keşidecisi … , keşide yeri Aksaray olan 31/01/2020 keşide tarihli, 115.000,00 TL bedelli çekin yetkili hamili olduğunu, çekin keşide tarihi geldiğinde davalının Mersin şubesinde çekin ibraz edildiğini, şube tarafından, “İş bu çek üzerindeki keşideci imzası tutmadığından tarafımızca işlem yapılmamıştır” şeklinde şerh yapılarak çek bedelinin ödenmediğini, ekli çek örneğinden de görüleceği üzere bu işlemin tarihinin de yazılmadığını, bu eksikliğin giderilmesi için davalı banka ile yapılan sözlü görüşmelerden ve şubeye yapılan başvurudan sonuç alınamadığını, taraflarınca keşideci ve iki ciranta aleyhine Antalya Genel İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile takip yapıldığını, icra dairesince çekin bankaya süresinde ibraz edilip edilmediği anlaşılmadığında, çekin kambiyo vasfına sahip olmadığı gerekçesiyle ve kambiyo senetlerine mahsus takip yapılamayacağından taleplerinin reddedildiğini, ibraz tarihi olmaması nedeniyle şikayette de bulunmadıklarını, çünkü bu suçun unsurlarının oluşmadığını, davalı bankanının kusurundan kaynaklı sorumluluğunun olduğunu, bankaların güven kurumu olduklarını, adam çalıştıranın sorumluluğu yönünden tazminle yükümlü olduğunu ileri sürerek şimdilik 10.000,00 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili, davada konu olan çekin davacı tarafından müvekkiline ibraz edildiğini, müvekkilinin kendisinde bulunan imza sirkülerindeki imza ile çekteki imzanın karşılaştırılması ile imzaların farklı olması nedeniyle çek bedelini ödemediğini, basiretli tacir gibi davranma yükümlülüğünün gereğini yerine getirdiğini, gerekli şerhi dercettiğini, davacının ilmasız takip yapmasında bir engel olmadığını, müvekkilinin bir kusurunun olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı, mevzuat hükümleri, emsal yargı kararları ışığında, çekteki keşideci imzasının sıhhatinden şüphelenen bankanın ödeme yapmaması, basiretli iş adamı gibi hareket etmenin bir gereği olması, ibraz tarihinin yazılmasının da yasal gereklilik olması ancak, çek hamilinin ibraz tarihi yazılı olmayan çek nedeniyle çek borçlularına karşı tüm yasal yolları tükettikten sonra alacağını tahsil edememesi durumunda davalı bankadan bunu isteyebileceği, ancak davacı tarafından tüm yasal yolların henüz tüketilmeden davalı banka hakkında açmış olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkilinin hamili olduğu çeke davalı bankanın ibraz tarihini yazmadığını ve bu kusurun davalı bankadan kaynaklandığını tartışmasız olduğunu, ibraz tarihinin yazılmaması nedeniyle çek kambiyo vasfını yitirmesininde itilaf konusu olmadığını, böylece davalı bankanın kusuru nedeniyle müvekkilinin çek dolasıyla TTK, Çek Kanunu ve İİK gereğince çeke tanınan ayrıcalıklardan istifade edemediğini çekin tahsil imkanında ortadan kalktığını, davalı bankanın objektif özen yükümlüklüğünün altında bulunduğunu adam çalıştıran sıfatıyla sorumluluğunun da mevcut olduğunu, bankanın kusurlu eylem olması müvekkilinin kolayca işlem yapabileceğinin ve çek bedelini alabileceğini, tamamen göz ardı edilerek karar verilmesinin hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3.maddesine göre; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, Yargıtay’ın yerleşik içtihatları doğrultusunda davacının tüm çek borçlarına karşı yasal yolları tükettikten sonra alacağını tahsil edememesi durumunda davalı bankadan tazminat talep edebileceği hususu da gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığında yeninden alınmasına yer olmadığına
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 78.630,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 08/12/2021