Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/269 E. 2023/156 K. 03.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 08/10/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 03/02/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili şirket tarafından … plakalı aracı ile taşınan emtiların göndericisi … firması olduğunu, bu emtianın gümrük işlemleri de gönderici firma tarafından yapılmış olup, müvekkili şirketin sadece emtianın taşıma işlemini gerçekleştirdiğini, keza emtialar serbest dolaşımda olan emtia niteliğinde olup, daha önce Türkiye’den beyannameli olarak yurtdışına çıkarılmış ve alıcı firma tarafından iadeli olarak gönderildiğini, Çeşme Gümrük Müdürlüğü tarafından araçta tespit edilen boş kaplar ve paletler gönderici firma tarafından yüklenmiş olup, yüklenen kaplar kapalı olduğundan dolayı müvekkili şirketin CMR Konvansiyonu gereği içeriğini araştırma yetkisinin olmadığını, kapalı kaplar içerisinde makaraya sarılı bakır telden dolayı müvekkili şirkete Çeşme Gümrük Müdürlüğü tarafından 17/09/2014 tarihinde … sayılı kararı ile 20.332,00 TL idari para cezası kesildiğini, söz konusu idari para cezanın iptali için İzmir 1. Vergi Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında dava açılmış ve davanın reddedildiğini , tüm yargı yolları taraflarınca tüketilip 06/06/2017 tarihinde kesinleştiğini, müvekkili şirket tarafından taşıması yapılan davalının göndericisi a olduğu emtialar hatalı ve eksik evrak vermiş olması nedeniyle Çeşme Gümrük Müdürlüğü tarafından idari para cezası kesildiğini, iş bu nedenle CMR Konvansiyonu 11. Maddesi ve ilgili sair mevzuat gereği müvekkili şirkete kesilen idari para cezasından bizatihi davalının sorumlu olduğundan dolayı müvekkili şirkete kusur izafe edilemeyeceği ve davalının sorumluluğunun mevcut olduğunu, bu nedenlerden dolayı Çeşme Gümrük Müdürlüğü tarafından müvekkili şirkete kesilen 17.09.2014 tarihli … sayılı kararı ile ödenen 20.332,00 TL nin yasal faizi ile birlikte müvekkili şirkete ödenmesini, yargılama giderleri ve ücreti vekaletin karşı tarafa tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, husumet bakımından davanın yersiz olduğunu, dava dilekçesinden Çeşme Gümrük Müdürlüğünün davacı şirket hakkında söz konusu cezayı kestiği anlaşılmakla demek ki cezanın muhatabı yasalarına göre davacı şirket olduğu içindir ki cezanın davacı şirkete kesildiğini, bu itibarla davacı yanın muhatabı ve sorumlusu olduğu bir idari para cezası ödediğinden bahisle malı taşıtan olmayan davalı müvekkilerine karşı zarara uğradığını ileri sürerek talepte bulunmasını, yasal olmadığı gibi hukuken de mümkün olmadığını, davalı şirketin bir zarara uğradığını iddia ediyorsa bunu davalı şirkete değil dava dışı malı taşıyan yabancı şirkete yöneltmesi gerektiğini, bu nedenlerden dolayı davacı yanını yasal dayanaktan yoksun davasının reddi ile yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı yana yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Taşıyan davacı, davalının yük ile ilgili bilgisinin olmasının kendisinden beklenemeyeceği, kendisinden beklenenin salt şeklen tutarlılık incelemesi yapmak olduğu, bunu yapmayan davalının bilirkişilerin yöntemine uygun raporunda ifade edildiği üzere davacı tarafından ödenmek zorunda kalınan 20.332 TL para cezasının % 20’si olan 4.066,4 TL’sinden sorumlu olduğu, davacının bunun dışında kalan zararı sorumluluk durumuna göre diğer sorumlulardan talep edebileceği, davalının sorumluluğunun şeklen tutarlılık incelemesi yapmamaktan kaynaklanmakla, ancak zararın % 20’si olabileceği sabit olduğundan; davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 16.265,60 TL alacağın ödeme tarihi olan 21/01/2014 tarihinden itibaren işleyecek değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesi kararının kabule göre hükmolunan faiz başlangıç tarihi itibariyle hatalı ve yasaya aykırı olduğunu, ıslah ile zamanaşımı definde bulunulmasının HMK ve Yüksek Mahkeme İçtihatları ile tanınmış bir hak ve bu haklarını kullanmış olmalarına ve ıslah yolu ile zamanaşımı definde bulunmuş olmalarına rağmen bu hususta bir karar verilmediğini, İlk Derece Mahkemesince aşamalardaki dilekçelerinde belirttikleri üzere eksik inceleme yapıldığı gibi aldırılan bilirkişi raporlarının da eksik inceleme dayalı olduğunu, raporlarda davacı yanın bahse konu İdari para cezasına karşı açtığı İzmir Vergi Mahkemesi dosyasının incelenmediği gibi 09/01/2020 tarihli dilekçelerinde ekinde sundukları belgelerin de incelenmediğini, bilirkişi raporunun hüküm kurmaya yetersiz ve olduğunu, diğer yandan takdir edileceği üzere bahse konu gümrük İdari para cezasının muhatabının davacı şirket olduğundan ve idarece davacı şirkete ceza düzenlendiğinde kuşku olmadığını, T.C. Anayasasının “Suç ve cezalara ilişkin esaslar” başlıklı 38. maddesinin 7. fıkrası “Ceza sorumluluğu şahsidir ” hükmü 5237 Sayılı Türk Ceza Kanunu’nun “ Ceza Sorumluluğunun Esasları ” başlıklı ikinci kısmında yer alan 20. maddesi de “Ceza sorumluluğu şahsidir. Kimse başkasının fiilinden dolayı sorumlu tutulamaz.” hükmünün amir olduğunu, belirtilen yasa hükümleri karşısında davacı yanın , yasal bakımdan muhatabı olduğu bir cezadan dolayı zarara uğradığından bahisle davalı şirketten talepte bulunması yasal ve yerinde olmadığını, aynı gerekçelerle söz konusu idari para cezasından dolayı müvekkilinin her hangi bir sorumluluğunun doğmadığı ve bulunmadığının da ortada olduğunu ileri sürerek istinaf talebinde bulunmuştur.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, taşıma sözleşmesi gereğince düzenlenen gümrük beyannamesindeki bilgilerin hatalı olması nedeniyle davacının ödediği para cezasının davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davaya konu taşıma CMR konvansiyonu hükümlerine tabi olup anılan Konvansiyonun 11. maddesi, gönderenin taşıyıcıya vermesi gereken belgelere ilişkindir. Buna göre malların tesliminden önce tamamlanması gereken gümrük ve diğer formalitelerin yerine getirilmesi için, gönderici, lüzumlu belgeleri sevk mektubuna iliştireceği yahut taşımacıya vereceği, talep ettiği diğer bilgileri kendisine sağlayacağı, göndericinin belgelerin bulunmaması, yetersiz olması veya usule aykırı oluşundan doğacak zarar, ziyan ve hasardan taşımacıya karşı sorumlu olduğu düzenlenmiştir.
Somut olayda; davacıya düzenlenen 17/09/2014 tarihli para cezası kararı ve bölge müdürlüğüne verilen itiraz üzerine 03/11/2014 tarihli kararda davacının taşıdığı malların beyanname eki olarak belirtilen 08/09/2014 tarihli 866 nolu faturada belirtilen mallardan farklı mallar bulunduğunun tespit edilmesi üzerine para cezasının düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Dosya arasına alınan 08/09/2014 tarihli 866 numaralı faturanın … şirketi tarafından düzenlendiği görülmüş olup, davalının dosya içerisindeki savunmalarına göre davalının, … firmasına bakır tel ihracatı yaptığı bu ihracat gereğince davacının söz konusu malları yurt dışı firmasına götürdükten sonra bakır tellerin sarılı olduğu boş makaraları ve paletleri davalı şirkete geri getirdiği, bu geri getirme sırasında beyan edilmeyen malların çıkması üzerine para cezasının düzenlendiği anlaşılmakta olup, İlk Derece Mahkemesince CMR taşımacılığında uzman bir bilirkişiden söz konusu para cezasının düzenlenmesine sebebiyet veren bildirim yükümlülüğü ihlalinin nasıl gerçekleştiği ve tarafların sorumluluğuna ilişkin rapor aldırılması gerekirken dosya konusu ile ilgili uzmanlığı bulunmayan bilirkişilerden rapor aldırılarak dosya ile tam örtüşmeyen Yargıtay içtihatına gerekçede yer verilmek suretiyle karar verilmesi hatalı olmuş olup, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 08/10/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 280,00 TL nispi istinaf karar harcının davalıya İADESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.03/02/2023