Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/2678 E. 2021/2120 K. 08.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 07/07/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 08/12/2021

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davalının, müvekkili hakkında, Antalya Genel İcra müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile icra takibi başlattığını ve müvekkiline ödeme emri gönderildiğini, bu takibin, takip çıkış miktarının 88.851,10 TL olduğunu, bu takibe ilişkin ödeme emrinin müvekkiline 27/07/2020 tarihinde tebliğ olduğunu, takibin usul, yasa ve hakkaniyete aykırı olduğunu, davalının müvekkilinin eski eşi olduğunu, müvekkil ile davalının 15/08/2003 tarihinde evlendiklerini, evliliklerinden … isimli çocukları olduğunu, tarafların Antalya 6. Aile mahkemesinin 17/12/2012 tarih … esas … karar sayılı kararı ile boşandıklarını ve müşterek çocuğun velayetinin davalı da olduğunu, bu kararın 23/01/2013 tarihinde kesinleştiğini, aile mahkemesi dosyasında da belirtildiği üzere taraflar yaklaşık olarak 2011 yılının 11 inci ayından itibaren fiili olarak ayrıldıklarını ve bir daha bir araya gelemediklerini, müvekkilinin bu süre içinde çocuğunu bir kez görebildiğini, davalının boşanma aşamasında tazminat talebinde de bulunmadığını, müvekkili ile davalının evlilik birliği devam ederken tarafların evliliklerinde sıkıntılar yaşadığını ve aralarında sorunlar meydana geldiğini, bu olaylar nedeniyle, Karabük 2. Asliye Ceza mahkemesinin 22/12/2011 tarih ve … esas, … karar sayılı kararı ile müvekkil hakkında hüküm kurulduğunu ve HAGB uygulandığını, bu yaşanılanların üzerine davalı önceden müvekkilden ayrılmak istemiş sonrasında da davalı ile babasının müvekkilden boş senede imza atmasını davalının ancak bu şekilde evliliğe devam edebileceğini aksi halde devam etmeyeceğini söyleyerek müvekkile boş senede imza attırdığını, müvekkilinin, sadece imzasının bulunduğu bu senedi davalı ile barışmak için verdiğini, sonunda tarafların barışamadığını ve boşandıklarını, taraflar boşandığında müvekkilinin senedi davalıdan ve babasından geri istediğinde senedi yırtıp attıklarını beyan ettiğini, davalının belirtilen ve hiç bir hukuki karşılığı olmayan sadece tarafların boşanması için verilen ve müvekkilinin sadece imzasının yer aldığını, boş senet üzerindeki boşlukları kendi lehine doldurarak ya da doldurtarak Antalya Genel İcra Müdürlüğünün … esas sayılı icra takibine başladığını, senet üzerindeki yazıların davacının el ürünü olmadığının sabit olduğunu, bilirkişi incelemesi sonucu da bu durumun anlaşılacağını, müvekkilinin asgari ücretle çalıştığını, müvekkilinin ailevi durumunun oldukça iyi olduğunu, davalının ise ev hanımı olduğunu ve bu miktarda borç verecek parası olmadığını, senet düzenleme tarihi 2016 tarihi olarak düzenlenmiş ise de hem takip konusu senet kambiyo vasfını kaybetmesin hem de faiz nedeniyle alacak artırılsın diye senet vadesinin 07/08/2017 olarak düzenlendiğini, bu durumun dahi davalının kötü niyetini gösterdiğini beyan ederek; borçlu olmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili, dava dilekçesindeki iddiaları kabul etmediklerini, davacının borçtan kurtulma çabası içinde olduğunu, senetle ispatın gerektiğini, tanık dinletilmesine muvafakat etmediklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının iddiasını ispatlayamadığı anlaşılmıştır. Senetle ispat kuralının bir diğer ve doğru olan adının kesin delille ispat kuralı olduğu yukarıda belirtilmekle beraber, ispat yükü altında bulunan tarafın başvurabileceği delillerden biri de yemin delilidir. Yemin, taraflardan birinin davanın çözümlenmesine etkili olan bir vakıanın doğru olup olmadığı hakkında kanunun belirlediği şekilde mahkeme (hakim) önünde beyanda bulunmasıdır. Bir başka deyişle; Yemin, taraflardan birinin davanın çözümünü ilgilendiren bir olayın doğru olup olmadığı konusunu, kanunda belirtilen usule uyarak, mahkeme önünde, kutsal sayılan değerlerle teyit eden ve kesin delil vasfı yüklenmiş sözlü açıklamalardır (03.03.2017 tarihli ve 2015/2 E., 2017/1 K. sayılı YİBK). Medeni Usul Hukukumuzda yemin delili kesin delil niteliğinde olduğu, davacı taraf, dava dilekçesinde “yemin” deliline açıkça dayandığı, ancak mahkemece bu hak hatırlatılmamış, kullandırılmadığı, HMK’nın 226/1-c. Maddesine göre, “yemin edecek kimsenin namus ve onurunu etkileyecek veya onu ceza soruşturması ya da kovuşturması ile karşı karşıya bırakacak vakıalar” yemine konu olamayacağı, bu nedenle, yemin delili davalıya kullandırılmadığı, davacının iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; müvekkili ile davalının 15/08/2003 tarihnde evlendiklerini, davalının asılsız iddiaları sonucunda müvekkilinin Karabük 2. Asliye Ceza Mahkemesince yargılanıp HAGB kararının verildiğini, bu olay nedeniyle evlilik birliğinin sarsıldığını, davalının önceki müvekkilinden ayrılmak istediğini sonrasında davalı ve babasının müvekkilinden boş senede imza atmasını davalının bu şekilde evliliğe devam edebileceğini söyleyip istediklerini, müvekkilinin de boş senedi imzaladığını, bunun üzerine tarafların bir süre beraber yaşadıktan sonra Antalya 6. Aile Mahkemesinin 23/01/2013 tarihinde kesinleşen kararı ile boşandıklarını, müvekkilinin teminat olarak verdiği senedi davalıdan ve babasından geri istediğinde senedi yırtıp attıklarını beyan ettiklerini, yerel mahkemenin tanık delillerini dikkate almayıp tanıklarını dinlemediğini, davalının müvekkiline gönderdiği mesajda dava konusu senedin evlilik birliği içerisinde boş olarak verildiğinin gösterdiğini bu nedenle yerel mahkemenin tanık dinlememesinin hatalı olduğunu, tarafların ekonomik ve sosyal araştırmaları ile de sabit olduğu üzere müvekkilinin asgari ücret ile çalıştığını, müvekkilinin ailesinin maddi durumunun oldukça iyi olduğunu, davalının ise ev hanımı olup müvekkilinin böyle bir tutarda para verebilecek ekonomik güce sahip olmadığını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3.maddesine göre; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının senetteki imzasını inkar etmemesine rağmen senedin teminat amacıyla boş olarak verildiğini ve davalı tarafça sonradan doldurulduğunu HMK 200 ve 201.maddeleri gereğince yazılı delil ile ispat edemediği davacı tarafça, gönderildiği iddia edilen mesajın davalı tarafça kabul edilmediği İlk Derece Mahkemesince HMK 200. ve 201.maddeleri gereğince tanık dinlenilmemesinin yerinde olduğu hususları birlikte gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığında yeninden alınmasına yer olmadığına
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara tebliğine,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1 bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 08/12/2021