Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/2642 E. 2022/1616 K. 09.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ :ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 11/06/2021
DAVANIN KONUSU : Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 09/11/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; bilgi ve rızası olmadığı halde müvekkilinin eski eşi …’nın müvekkiline ait davalı bankadaki … nolu hesaptan 59.500,00 TL para çektiğini, buna imkan veren davalı bankanın bu ağır kusuru sebebi ile müvekkiline karşı sorumlu olduğunu belirterek; belirtilen paranın bankadan çekildiği 07/07/2009 tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde özetle: husumetin davacının hesabından para çeken …’ya yöneltilmesi gerektiğini, kaldı ki dava konusu işlemin davacının bilgisi dahilinde yapıldığını, davacı ile eski eşinin birbirlerinin hesaplarından daha önce de işlem yaptığını, davacının dava konusu ettiği işlemden sonra 02/02/2010 tarihinde kendi hesabından para çektiğini, eğer dava konusu para çekme işlemi davacının rızası dışında yapılmış olsaydı davacının bunu daha önce dava konusu yapmasının gerektiğini, bunun bu para çekle işlemine davacının zımmen rıza gösterdiğine delalet ettiğini belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; mevduat sözleşmesinin ödünç ve usulsuz tevdi sözleşmelerinin özelliklerini taşıyan kendine has bir sözleşme olduğu, BK’nın 306. ve 307. maddeleri uyarınca ödünç alanın, ödünç verilen parayı kararlaştırılmışsa faizi ile birlikte iadeye mecbur olduğu, 472/1. maddesi uyarınca usulsüz tevdide paranın nef’i ve hasarının mutlak şekilde saklayana geçtiği, bu açıdan usulsüz işlemle çekilen paraların bankanın zararı niteliğinde olduğu, mevduat sahibinin ise bankaya karşı alacağı aynen devam ettiği (Y. 11. H.D. 28/11/2019 T. 2019/2734 E. 2019/7636 K. Sayılı ilamı); davacıya ait hesapta bulunan paranın 57.500,00.-TL sinin davacının yazılı talimatı olmadan, dava dışı … hesabına aktarılıp, yine aynı hesaptan mevduat sahibi davacının izni olmadan çekilen 2.000 TL nin de dava dışı …’ya nakit olarak verildiği; davacının kendi banka hesabından belirtilen şekilde para çekilmesinde bir kusuru bulunduğunun davalı tarafça ispatlanamadığı gerekçesi ile davanın kabulüne ve yasal faiz işletil- mesine karar vermiştir.
Karara karşı, davacı, davalı ve ihbar olunan istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemece müvekkiline ödenmesine hükmedilen alacağa yasal faiz yerine mevduata uygulanan en yüksek faiz oranın uygulanması gerektiğini belirterek kararın kaldırılıp buna göre hüküm tesis edilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Dava konusu para çekme işleminin davacının bilgisi dahilde yapıldığı, zira daha önce de dışı … tarafından davacının hesabından para çekildiğini, davacının bu dava konusu para çekme işleminden sonra da hesabından işlemler yaptığını ve dava konusu para çekme işlemini gördüğünü buna rağmen uzun süre sonra dava açmasının davacı ve …’nın organize şekilde hareket ettiğini göster- diğini, ağır ceza dosyasının gereğince incelenip değerlendirilimediğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının iş bu davayı açarken kötü niyetli olduğunu, ağır ceza mahkemesindeki yargılamada davacının bu para çekme işleminden 2009 yılı ağustos ayında haberdar olduğunu beyan ettiği, …’nın da bu parayı çektinten 1 ay kadar sonra davacıya durumu bildirdiğini beyan ettiğini, çekilen paranın yüksek bir miktara ilişkin olduğunu öğrenmeden itibaren 3-4 yıl sonra davanın açılmasının davacının bu para çekme işlemine zımmen muvafakat ettiğini gösteren bir durum olduğunu, mahkemece davacının taleplerine rağmen isticvap edilmediğini, bu para çekme olayından sonra davacının hesabındaki paranın tamamının kızı tarafından çekilmesi için yazılı talimat verdiğini, bu talimatın da daha önce … tarafından çekilen paradan davacının haberdar olduğunu gösterdiğini, paranın davacının eşi … tarafından kendi imzası ile çekilmesinin ortada usulsüz bir işlem yapma gayesinin olmadığını gösterdiğini; ağır ceza mahkemesindeki ifadelerde, …’nın … daki hesabında bulunan 100.000 TL nin 80.000 TL sinin davacıya ödendiği, dava konusu paranın ödenen bu 80.000 TL içinde değerlendirilmesi mümkün bir para olduğunu, bu konuda gereken araştırmanın yapılmadığını, davanın … açılması gerektiğini, zamanaşımı itirazlarının mahkemece dikkate alınmadığını, eksik incelemi ile karar verildiğini belirterek kararın kaldırılması ve eksik inceleme sebebi ile dosyanın mahkemesine iade edilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava, davacının davalı banka hesabındaki parasının rıza ve muvafakati olmadan eski eşi dava dışı 3. Kişi tarafından çekilmesi sebebiyle uğranıldığı iddia edilen zarara ilişkin alacak davasıdır.
Uyuşmazlık konusu husus, davacının bu paranın davalı bankadaki hesabından çekilmesine muvafakatinin olup olmadığı ve zararının asıl sorumlu 3. Kişi … tarafından karşılanıp karşılanmadığı, alacağın zamanaşımana uğrayıp uğramadığı noktasındadır.
Davacının ağır ceza mahkemesindeki ifadesinde kendisine sorulan soruya, boşanma sırasında …’nın …’ daki hesabında bulunan 100.000 TL nin 80.000 TL sinin kendisine ödenme sebebi hakkında “çektiklerime ve emeğime karşılık olarak aldım” … çocuğumuz benimle olduğu için ben fazla aldım yönünde cevap verdiği görülmüştür.
İhbar olunan vekilinin esas hakkındaki beyanında ise, dava konusu olayın meydana geldiği tarihten iki yıl sonra tarafların boşandıkları, aralarında düzenledikleri boşanma protokolü ile mal paylaşımı yaptıkları ve davacının eşi …’yı ibra ettiği belirtilerek davanın reddine karar verilmesinin talep edildiği görülmektedir.
Ağır ceza dosyası incelendiğinde, davacı tarafından 10/07/2013 tarihinde banka yetkilileri hakkında şikayette bulunulduğu, savcılıkça davanın ilk önce eski eşi hakkında açıldığı, banka yetkilileri hakında verilen takipsizlik kararı üzerine davanın banka yetkilileri ihbar olunan … ve dava dışı … hakkında da açıldığı anlaşılmaktadır.
Dava konusu olan olayda meydana gelen zarardan nihayi zorumlu olanan davacının eski eşi … olduğu açıktır. …’nın davacının zararını karşıladığı yönünde de bir beyanına rastlanmamıştır. … nın davacıya boşanma sırasında 80.000 TL ödediği de anlaşılmaktadır. Bu anlamda uyap üzerinden incelenen Aile mahkemesi dosyasında bulunan ve davacı ile … tarafından verilen dava dilekçesinde tarafların “bankada bulunan 100.000 TL nakit paranın 80.000 TL sinin davacı …’ya verileceği belirtildikten sonra “başkaca da birbirimizden herhangi bir isteğimiz yoktur” dedikleri görülmektedir.
Dosyada davalı bankanın cevaba cevap dilekçesinde zamanaşımı def inde bulunduğu, bu def’inin mahkemece uyuşmazlığın sözleşmeye aykırılık niteliğinde bulunarak eski TBK 125 maddesi kapsamında red edildiği görülmüş olup bu red kararı mahkememizce de yerinde bulunmuştur. Zira davalıya isnat edilen fiil aynı zamanda bir akte aykırılık niteliği arzetmekte olup bu durumda zamanaşımı süresi 10 yıldır.
Diğer bir konu da, davacının bu para çekme işlemine muvafakatinin olup olmadığı hususundadır. Tarafların, davacının bu para çekme işlemine müşahhas bir muvafakati olduğu yönünde bir iddiaları yoktur. Öte yandan dosyada ayrıca bir araştırma yapılmamış olmakla birlikte davacı eşinin bir kısım para çekmelerine muvafakat vermesi bu para çekme işlemine de muvafakat verdiği anlamına gelmeyeceğinden davalı tarafın bu yönden yaptıkları istinaf talebi de yerinde bulunmamıştır.
Davacının bu borcun nihai borçlusu …’yı aile mahkemesinde boşanma sırasında ibra ettiği ile ilgili iddiaya gelince, yukarıda belirtildiği gibi tarafların mahkemeye birlikte verdiği delekçede “başkaca da birbirimizden herhangi bir isteğimiz yoktur” dedikleri açıktır. İbradan söz edebilmek için ibranın hangi borca ilişkin olarak yapıldığının, ibraya konu borcun kesin ve bütün kapsamının ibra beyanında belirtilmesi gerekir. Somut olayda belirtilen ibare, davacının …’dan olan dava konusu alacak yönünden de yapılmış bir ibra olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
Davacı ise hükmedilen alacağa mevduata uygulanması gereken faizin uygulanması yönünde hüküm kurulması gerektiği gerekçesi ile kararı istinaf etmiştir. Davacının dava dilekçesi ile reeskont faizi talep etmesi, davacı yönünden dava konusu işin ticari iş niteliğinde olmaması karşısında davacının bu yönden yaptığı istinaf talebi yerinde değildir.
Belirtilen sebeplerle davacı ve davalı ile ihbar olunan tarafın istinaf taleplerinin ayrı ayrı reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, davacı, davalı ve ihbar olunan vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı, davalı ve ihbar olunan vekillerinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının ESASTAN REDDİNE,
2-a-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 4.064,44 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 1.016,11 TL harcın mahsubu ile bakiye 3.048,33 TL istinaf karar harcının davalı ve ihbar olunandan ayrı ayrı tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacı, davalı ve ihbar olunanın istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerlerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı, davalı ve ihbar olunan lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 09/11/2022

….