Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/2610 E. 2023/1872 K. 01.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 01/06/2021
DAVANIN KONUSU: Şirketin İhyası
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 01/12/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, …’ın şirket hissesinin tamamını, kanuna uygun şekilde yapılan pay devri sonucu 21.10.2003 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere devrettiğini, vekil edenin 21.10.2003 tarihinden itibaren şirket hissedarı olmadığının ve ayrıca vekil edenin 21.10.2003 tarihinden itibaren şirket müdürü olmadığının tespiti ile bu hususun Antalya Ticaret Siciline Tesciline ve Sicil Gazetesinde İlanına karar verilmesi için açtıkları davanın Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin ….. Esas sayılı dosyasıyla görüldüğünü, ancak mahkemece dava konusu şirketin sicil dosyası üzerinde yapılan incelemede şirketin TTK. Geçici 7. Maddesi uyarınca davalı Antalya Ticaret Sicili Müdürlüğü tarafından 31.03.2014 tarihli ve …. sayılı Türkiye Ticaret Sili Gazetesinde yayımlanan ilana rağmen süresi içinde sermayesini 6103 Sayılı Kanunun 20. Maddesi gereği asgari sermaye miktarına yükseltmemesi ve bunu davalı kuruma bildirmemesi nedeniyle 26.06.2014 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edildiğinin öğrenilmesi üzerine; bahsi geçen şirketin İhya edilmesine ilişkin dava açmak için Mahkemece kendilerine kesin süre verildiğini, ilgili dosyada taraf teşkilinin sağlanması açısından hukuki yararlarının bulunduğunu belirterek ….. Pazarlama Otomobil İnşaat Kuyumculuk Kimya Testil Nakliye Petrol Tarım Turizm Ticaret ve Sanayi Limited Şirketi’nin sınırlı ihyasına, yargılama giderleri ile avukatlık ücretinin davalı taraf üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiş, bu talebini duruşmada tekrarlamıştır.
Davalı vekili, ihyası istenen şirketin 6103 sayılı kanunun 20. Maddesi uyarınca sermayesinin asgari sermaye miktarına yükseltilmemesi nedeniyle 14/02/2014 tarihinde münfesih sayıldığı, münfesih olmalarına ve sayılmalarına rağmen TTK’ın geçici 7. Maddesi uyarınca kendilerine yapılan ihtar ve 31/03/2014 tarihli Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nden yayınlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunmadığından 26/06/2014 tarihinde ticaret sicilinden resen terkin edildiğini, münfesih olmasına veya sayılmasına rağmen tasfiye edilmemiş anonim ve limited şirketler ile kooperatiflerin tasfiyelerine ve ticaret sicili kayıtlarının silinmesine ilişkin tebliğin 16-2 maddesine göre ihya davasının silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde açılabileceği, iş bu davanın beş yılık süre geçtikten sonra açıldığından usulden reddedilmesi gerektiğini, Türk Ticaret Kanunu Geçici 7. Maddesi kapsamına giren şirketler ve kooperatiflerin tespitinin yapılması, gerekli ihtar ve ilanların yapılarak ilgililerin haberdar edilmesi ve terkin işleminin mevzuata uygun gerçekleştirilmesi noktasında yükümlülük altında bulunduklarını, …..Gıda Pazarlama Otomotiv İnşaat Kuyumculuk Mobilya Maden Kimya Tekstlik Nakliye Petrol Tarım Turizm Ticaret ve Sanayi Limited şirketine tüm ihtar ve ilanların usulüne uygun yapılarak sermaye miktarını anılan asgari tutara çıkarmayan şirketin resen terkininin müdürlüklerince ilan edilmiş bulunduğunu, söz konusu şirketin ticaret sicilinden terkin işleminin müdürlüklerince mevzuata uygun bir şekilde yerine getirildiğini, aleyhlerine açılan davanın usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, davanın kabul edilmesi halinde Antalya …’nün yasal hasım konumunda olduğundan bahis ile aleyhlerine yargılama masrafı ve vekalet ücretine hükmedilmemesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… Mahkememizce verilen kesin süreye rağmen davalı kurum tarafından ihyası istenen şirkete veya şirket temsilcisine tebligat yapıldığına ilişkin herhangi bir bilgi belgenin veya tebligatın dosyaya sunulmadığı, bu hale göre şirket temsilcisine tebligat yapılmadığı anlaşılmıştır. Dolayısıyla 6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesinin 1-4.a ve 11.bentleri uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da yetkilerine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılan ihtarın usule aykırı olduğu, bu nedenle dava konusu ihyası istenen şirketin terkin işleminin hukuka uygun olmadığı açıktır. Terkin işlemi hukuka uygun olmadığından 5 yıllık hak düşürücü sürenin dikkate alınmaması gerektiği ve davanın süresinde açıldığı kanaatine varılmıştır. Aynı sebeple terkin işlemi usulsüz olduğundan şirketin belirli bir nedenle sınırlı olacak şekilde ihyasına ve tasfiye memuru atanmasına da gerek yoktur. Terkin işlemi hukuka aykırı olduğundan şirketin bütünü ile ihyasına karar verilmesi ve yargılama giderlerinden davalı kurumun sorumlu tutulması gerekmektedir. Konu ile ilgili emsal nitelikteki Konya Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi’nin …. Esas …. Karar sayılı ilamı Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 21/10/2020 tarih …. Esas …. Karar sayılı ilamı ile onanmıştır. Yargıtay’ın ilgili ilamında “İlk derece mahkemesince, iddia savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; dava dışı ihyası istenen şirketin 02.09.2013 tarihinde TTK’nun geçici 7.maddesi gereğince sicil kaydının silindiği, davanın 08.04.2019 tarihinde açıldığı, terkin tarihinden dava tarihine kadar 6102 sayılı TTK’nun geçici 7/15.maddesinde ön görülen 5 yıllık sürenin hak düşürücü sürenin geçmiş olduğu gerekçesiyle, davanın usulden reddine karar verilmiştir. Karar, davacılar vekili tarafından istinaf edilmiştir. Bölge Adliye Mahkemesince tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; davalı … müdürlüğünün terkin işlemleri sırasında kanunda olmayan bir hali esas alarak TTK Geçici 7.madde uygulamak sureti ile terkin işlemin gerçekleştirmesi normlar hiyerarşisine aykırı olduğu, 6102 sayılı TTK’nın Geçici 7.maddesinin 1-4.a ve 11.bentleri uyarınca terkin işlemi öncesinde yapılması öngörülen ihtarın öncelikle şirkete ya da yetkilerine tebliğ edilmeksizin doğrudan Ticaret Sicil Gazetesinde ilan suretiyle yapılmasının usule aykırı olduğu, ihyası talep edilen şirketin dava dosyalarının kesinleşmediği, böylece şirketin taraf olduğu davalar varken şirketin ticaret sicil kaydının silinmesinin 6102 sayılı Kanunun Geçici 7.maddesine aykırı olduğu, bu nedenle hak düşürücü sürenin söz konusu olmadığı, ihyası istenilen şirketin terkin sebebinin münfesihlik durumunu gerektirmeyen oda kaydı silinmesi olması nedeniyle şirketin sermayesine 6102 Sayılı Kanunun 332.maddesinde belirtilen kanuni asgari sermaye haddine yükseltilmediğinden de münfesih şirketlerden sayılması hususunun incelenemeyeceği, ihyasına karar verilen şirkete tasfiye memuru atanmasına gerek bulunmadığı, davalı ….. Odasının yargılama giderleri ve vekalet ücretinden sorumlu olacağı gerekçesiyle, davacılar vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak ve yeniden hüküm kurularak, davanın kabulüne, …. Ticaret Sicili’nin …. sicil numarasında kayıtlı ….. Ticaret A.Ş.’nin ihyasına, davacı tarafça yatırılan peşin harç ile 3.400TL vekalet ücretinin davalı … müdürlüğünden alınarak davacılara verilmesine karar verilmiştir. Karar, davalı tarafından temyiz edilmiştir. İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK’nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK’nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına, ihyası istenen anonim şirketin Ticaret sicilinden silindiği tarih itibariyle davacı yanın derdest davası bulunmakta olup, 6102 sayılı TTK’nın geçici 7.maddesinin 2.fıkrası hükmü gereğince davacı veya davalı sıfatıyla devam eden davaları bulunan şirket ve kooperatiflere bu madde hükmünün uygulanamayacak olmasına göre, usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.” denilmiştir. Açıklanan sebeplerle ve yukarıda belirtilen emsal nitelikteki Yargıtay kararı dikkate alınarak davanın kabulü ile şirketin ihyasına” karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı istinaf dilekçesinde özetle; ihyası istenilen şirketin sicil müdürlüğüne 27/09/2000 tarihinde kayıt olduğunu, 12/06/2002 tarihinde tescili yapılan hisse devri ve 19/03/2002 tarihli genel kurul kararına mevcut en son şirket ortaklarının davacı (40 hisseye karşılık 1.000,00 TL) ile dava dışı …in (120 hisseye karşılık 3.000,00 TL) paylarından oluştuğunu, 6103 sayılı yasanın 20. maddesi uyarınca asgari sermaye miktarına yükseltilmemesi nedeniyle 14/02/2014 tarihinde şirketin münfesih sayıldığı, TTK’nun geçici 7. maddesi uyarınca kendilerine yapılan ihtar ve 31/03/2014 tarihli sicil gazetesinde yayınlanan ilana rağmen süresi içerisinde bildirimde bulunulmadığından 26/06/2014 tarihinde ticaret sicilinden re’sen terkin edilerek kaydının silindiğini, 30 Aralık 2012 tarih ve 28.513 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Münfesih Olmasına veya Sayılmasına Rağmen Tasfiye Edilmemiş Anonim ve Limited Şirketler ile Kooperatiflerin Tasfiyelerine ve Ticaret Sicili Kayıtlarının Silinmesine İlişkin Tebliği’n 16. Maddesinin 2. Fıkrasında aynen; “bu tebliğ hükümlerine göre ticaret sicilinden kaydı silinen şirket veya kooperatif alacaklıları ile hukuk menfaatleri bulunanlar haklı sebeplere dayanarak silinme tarihinden itibaren 5 yıl içinde mahkemeye başvurarak şirket veya kooperatifin ihyasını isteyebilir.” denildiğini, davanın 5 yıllık dava açma süresinde açılmadığını, öncelikle usulden reddi gerektiğini, TTK geçici 7. Maddesi gereğince ticaret sicil müdürlüklerine ilgili madde kapsamına giren şirketlerin re’sen tespiti yapılarak şirket ve temsilcilerine ihtar yollanılması hususunda sorumluluk yüklenildiğini, söz konusu ihtarın, ilan olunmak üzere ticaret sicil gazetesine gönderilmesinin hukuki gereklilik arz ettiğini, ihtarın ulaşmadığı hallerde ilan tarihinden itibaren 30. gün akşamı itibariyle yapılmış bulunan ilanın tebligat yerine geçtiğini ve buna yönelik hukuki sonuçları doğurduğunu, tebliğ tarihinden 2 ay içerisinde ilana veya ihtara cevap vermeyen şirket ya da kooperatiflerin ticaret sicilinden terkinine ilgili yasa ile imkan tanındığını, mahkemece şirket yetkilisi …’a gönderilmek üzere hazırlandığı anlaşılan ihtarnamenin şirket yetkilisine tebliğine ya da tebliğ edilemediğine ilişkin belgenin gönderilmesi için …ne uyarılı ihtar gönderildiğinin belirtilmesine rağmen dava dosyasındaki e-tebligat mazbatasının incelenmesinde …ne ait olduğu yazılan UETS adresinin ….. Ticaret İl Müdürlüğüne ait olduğunu, bu nedenle cevap verilmediğini, bu hususun mahkemece gerekçe yapılmasının usule aykırı olduğunu, ihtarın ve ilanın yapıldığını, yasal süre içerisinde bildirimde bulunulmadığından şirketin kaydının 26/04/2014 tarihinde terkin edildiğini, yapılan terkin işlemlerinin mevzuata uygun olduğunu, bu nedenle müdürlüklerine husumet yöneltilmesinin isabetli olmadığını, davanın kabulü halinde de yasal hasım konumunda olunduğundan aleyhlerine yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmemesi gerektiğini, bu nedenlerle usul ve yasaya aykırı olan kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, 6102 sayılı TTK’nun geçici 7. maddesi nedeniyle Ticaret Sicilden re’sen silinen şirketin tüzel kişiliğinin ihyası istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın geçici 7.4 fıkrasının “a” bendinde; kapsam dâhilindeki şirketlerin sicilde kayıtlı son adreslerine ve şirketi temsile yetkili kişilere bir ihtar yollanacağı, ihtarın, ilan edilmek üzere Ticaret Sicili Gazetesine aynı gün gönderileceği, ilanın, ihtarın ulaşmadığı durumlarda, ilan tarihinden itibaren 30.günün akşamı itibarıyla, TK hükümlerine göre yapılmış tebligat yerine geçeceği, aynı maddenin 11.bendinde ise; yapılan ihtar ve ilana rağmen süresi içerisinde cevap vermeyen veya …getirmeyen veya faaliyetini adres ve kanıtları ile birlikte bildirmeyen şirketin unvanının ticaret sicilinden re’sen silineceği düzenlenmiştir.
İlk derece mahkemesince terkin evraklarının getirtildiği, getirilen evraklar içerisinde …nce düzenlenen ihtarın ihyası istenilen şirkete ya da yetkilisine tebliğine ya da tebliğ edilemediğine ilişkin belgenin bulunmadığı, …ne uyarılı ihtarname gönderilmiş ise de, tebligattaki UETS adresinin ….. Ticaret İl Müdürlüğüne ait olduğu, bu nedenle cevap verilmediği istinaf dilekçesinde dile getirildiğinden yeniden celp edilmesi gerekmektedir.
İhyası talep edilen şirketin 6103 Sayılı Kanun’un 20. Maddesinde öngörülen sürede sermaye artırımını gerçekleştirmeyerek münfesih hale geldiği anlaşılmaktadır. 559 sayılı TTK’nun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ile eklenen geçici 10. maddesi gözetildiğinde asgari sermaye şartını süresinde arttırmadığından münfesihlik durumu ortadan kalkmadığından tasfiye ile sınırlı olmak üzere ihya kararı verilebilir. 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 7/15. maddesi uyarınca sicilden sermaye artırımı yapmayarak münfesih duruma düşmesinden ötürü, terkin işlemi TTK’nın Geçici 7. maddesi uyarınca yapılsa da ihya davasının sebebi olarak bildirilen işlemle sınırlandırılmak suretiyle ve münfesih şirkete ihya kararı ile birlikte tasfiye memuru atanması gerekmektedir. (Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin …. Esas – ….Karar sayılı 11/10/2023 tarihli kararı) Bu husus re’sen dikkate alınmalıdır.
Açıklanan nedenlerle; Ticaret Sicili Müdürlüğünden terkin işlemi ve yapılan tebliğler getirtilerek terkinin usulüne uygun yapılıp yapılmadığı incelenerek yargı giderine hükmedilmesi gerektiği, şirketin münfesih bulunduğu da gözetilerek ihyanın sınırlandırılarak tasfiye memuru atanması gerekirken anılan hususlar incelenmeden davacı yararına yargı gideri ve vekalet ücretine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle:
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas – ….Karar sayılı 01/06/2021 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davalı vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE,
6-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.01/12/2023