Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/260 E. 2022/1925 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 12/11/2020
DAVANIN KONUSU: İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 02/01/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili ile borçlu şirket arasında gerçekleşen ticari ilişki nedeni ile 01.03.2019 tarihli 120.000,00.-TL bedelli fatura düzenlendiğini, davalı tarafa teslim edildiğini, …. Başkanlığı sisteminde yapılan sorgu neticesinde, faturanın ticari defterlerine işlendiğinin tespit edildiğini, hizmetin gerçekleştirildiğini ancak müvekkiline borcun ödenmediğini, Antalya 7. İcra Müdürlüğünün … numaralı dosya ile icra takibi yapıldığını, takibin itiraz üzerine durduğunu, haksız itiraz eden borçlu aleyhine alacağın %20sinden aşağı olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesini, mahkeme masrafları ve vekalet ücretinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkili şirkete hizmet verilmediğini, mal teslimi yapılmadığını, irsaliyeli fatura üzerinde teslim alan imzasının da bulunmadığını, davacı ile herhangi bir ticari ilişki ve sözleşmede bulunmadığını, tek taraflı fatura düzenlenmesi ve dayanağı kanıtlanamayan bu faturanın davacının ticari defterlerinde kayıtlı olması ve faturaya itiraz edilmemiş olması tek başına akdi ilişkinin kanıtı olamayacağını, ispat yükünün davacıda olduğunu, müvekkilin davacı şirkete ne takip dayanağında belirtilen ne de başkaca hiçbir borcu olmadığını, haksız açılan davanın reddini, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak kaydıyla kötü niyet tazminatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… davacının davalıdan 120.000,00-TL asıl alacağı olduğundan bahisle Antalya 7. İcra Dairesinin …. Esas sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlattığı, davalının süresinde ibraz ettiği itiraz dilekçesi ile borca itiraz etmesi üzerine takibin durduğu, davacı vekilinin takibin devamı için 120.000,00-TL asıl alacak üzerinden eldeki itirazın iptali davasını ikame ettiği, davalı vekili cevap dilekçesinde, taraflar arasında akdi ilişkinin olmadığını ve faturalara konu malların müvekkiline teslim edilmediğini belirterek davanın reddini talep ettiği, davalının takip ve dava konusu edilen faturanın BA formunu ibraz ettiği, dolayısıyla taraflar arasında akdi ilişkinin olduğu anlaşılmıştır. Hem delil olarak dayanılması hem de tarafların tacir olmaları nedeni ile HMK 222 ve TTK 83. Maddeler kapsamında tarafların ticari defterlerinin incelenmesine karar verildiği, davacının işletme defteri tuttuğu, icra takibine ve davaya konu edilen 120.000,00.-TL bedelli faturanın 2019 yılı işletme defterinin gelir kısmının 3 nolu sırasında açık fatura olacak şekilde kayıtlı olduğu, işletme defterinde sadece gelir ve giderlerin kaydedilmesi nedeniyle ödeme olup olmadığının anlaşılamadığı, davalının ibraz edilen 2019 yılına ait ticari defterlerinin usulüne uygun tutulduğu, açılış ve kapanış tasdiklerinin süresinde yapıldığı, icra takibine ve davaya konu edilen 120.000,00.-TL bedelli faturanın davalının ticari defterlerinde kayıtlı olduğu, davalının ticari defterlerine göre davacıdan 120.000,00 TL.- borçlu olduğunun belirtildiği, davalı taraf, takibe itiraz ve cevap dilekçelerinde, akdi ilişkiyi ve mal teslimini kabul etmese de takip dayanağı faturayı form BA belgeleriyle vergi dairesine bildirildiği, bu nedenle söz konusu akdi ilişkinin ve fatura içeriği malzemenin teslim edildiğinin kabulü gerektiği, davacının alacağını ispat etmesine rağmen davalının defterine kayıtlı olan fatura bedelinden dolayı borcu olmadığını yahut ödendiğini ispat edemediği, davanın asıl alacağa ilişkin olduğu gözetilerek davanın kabulüne, likit olan alacağın %20’si oranında tazminatın davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; salt fatura düzenlenmiş olmasının borcun varlığı için delil olmadığını, Yargıtay içtihatlarının da bu yönde olduğunu, müvekkilinin defterinde kayıtlı olan faturanın sehven deftere kaydedildiğini, fatura deftere kayıtlı olsa bile davacı tarafın müvekkili şirkete mal teslimi yapmayıp herhangi bir hizmet sağlamadığını, bu nedenle ilk derece Mahkemesinin alacağını ispat ettiğine ilişkin tespitinin hukuka ve Yargıtay kararlarına açıkça aykırı olduğunu, müvekkili şirket ile davacı şirket arasında herhangi bir ticari ilişki yada imzalanmış bir sözleşme bulunmadığını, Yargıtay içtihatları ile de belli olduğu üzere davacının davasını yazılı delillerle ispat etmesi gerekirken ispata yarar bir delilin bulunmadığı halde davanın kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı tarafça, davalı hakkında Antalya 7. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası kapsamında 16/09/2019 tarihli 120.000,00 TL bedelli faturaya dayalı olarak 120.000,00 TL fatura bedeli için 16/09/2009 tarihinde genel haciz yolu ile ilamsız icra takibinin başlatıldığı, davalı borçluya örnek 7 ödeme emrinin 01/10/2019 tarihinde tebliğ edildiği, davalı borçlunun vekili aracılığıyla icra müdürlüğüne sunduğu 07/10/2019 havale, 03/10/2019 dilekçe tarihli itirazında takibe, borca ve ferilerine açıkça itiraz ettiği, eldeki davanın yasal süresi içerisinde açıldığı anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince dosya arasına alınan davalının BA formunda ve davalının defterlerinde yaptırılan incelemede takip ve dava konusu faturanın kayıtlı olduğu, davalının usulüne uygun olarak defterinde de davacıya 120.000,00 TL borçlu olduğunun yazılı olduğu anlaşılmaktadır.
Davacı taraf, takip ve dava konusu faturanın davalının defterinde ve dosya arasına alınan BA formunda kayıtlı olması nedeniyle fatura içeriğindeki mal ve hizmetin verilmiş olduğunu ispatlamasına rağmen davalının bu mal veya hizmet karşılığında ödeme yaptığına ilişkin yazılı ve kesin bir delil sunamaması nedeniyle İlk Derece Mahkemesince davanın kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 8.197,20 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 2.050,00 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭6.147,2‬0 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 30/12/2022