Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/256 E. 2022/1884 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 19/10/2020
DAVANIN KONUSU : Tazminat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 26/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkilinin 24/03/2010 tarihinde davalı bankanın üç kapılar şubesinde mevduat hesabı açtığı, bu hesaba 8.000,00 TL yatırdığını, bilahare 06/05/2010 tarihinde ev kirası ödemek için çalıştığı yere ait lojmanda bulunan valizi içinde sakladığı nüfus cüzdanı ile banka hesap cüzdanını aradığında olmadığını fark ettiğini, bunun üzerine bankaya gittiğini, 8.000,00 TL anapara ile 1 aylık faiz getirisinin 30/04/2010 tarihinde banka personeli tarafından üçüncü bir şahsa ödendiğini öğrendiğini, parayı çeken … ’ın çalıştığı iş yerinin lojmanında kalan diğer işçi olduğunu, bu paranın iade edilmesi için 4. Asliye Hukuk Mah.de açtığı davanın kısmen kabulüne karar verildiği, red edilen kısım itibarıyla temyiz ettiğini, çekilen paranın tamamından davalı bankanın sorumlu olduğu gerekçesiyle Yargıtay 11. H.D.nin bu kararı bozduğunu belirterek kalan 6.000,00 TL nin 30/04/2010 tarihinden itibaren işleyecek en yüksek mevduat faizi ile davalı bankadan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, dava konusu olayın 30/04/2010 tarihinde gerçek- leştiğini, davanın açıldığı tarih itibarıyla alacağın zaman aşımına uğradığını, dava konusu ola- yın davacının kusuruyla meydana geldiğini, hesaptaki paranın çekilmiş olduğunun kendisi- ne söylenmesi üzerine yanındaki şahsın davacıya “oğlum ben sana kimliğini kimseye verme demedim mi” şeklinde ikaz ettiğini, bunun üzerine davacının ben kimliğimi vererek PTT deki hesabımdan para çektiriyordum, diye cevap verdiğini, müvekkili bankanın üzerine düşen tüm dikkat ve özeni gösterdiğini, paranın davacı dışında bir kişiye ödenmesinde kusuru olmadığı- nı, ayrıca hesap sahibinin imzası ile parayı çeken şahsın imzalarının bir birine %90 oranında uygunluk gösterdiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davalı açılan davaya olayın meydana geldiği tarih üzerinden haksız fiil zaman aşımı süresinin dolduğu iddiasıyla davanın zaman aşımı yönünden karar verilmesini talep etmiş ise de davalının davacıya karşı sorumluluğunun sözleşmeye dayanması, sözleşme gereğince davacının mevduatını muhafaza görevinin kusurlu olup olmadığının yargılama konusu olması karşısında mahkememizce davanın zamanaşımı def’i yerinde bulunmamıştır. Davalının kusura ilişkin itirazına gelince yukarıda belirtilen hukuk genel kurul kararında da ifade edildiği üzerine davalı banka bir itimat kurumu olup en hafif kusurundan dahi sorumludur, onun özen borcu ağırlaştırılmış bir özen borçtur, yine genel kurul kararında belirtildiği üzere davacının kendisini … olarak tanıtan kişiye daha önce kimliğini vererek PTT ve banka işlemleri yaptırdığını savunması, ceza soruşturması kapsamında dinlenilen davalı banka çalışanın tanık beyanına dayanmakta olup, bu dava- da bu hususun ispatlanmadığı açıktır, bu nedenle davacıya atfedilebilecek bir müterafik kusurdan söz edilemez, bütün bunlar gözetildiğinde davacının haksız olarak mevduat hesabından alınan paranın davacıya iadesinin gerektiği açıktır. Davacının ilk davayı 09/08/2010 tarihinde açtığı anlaşılmaktadır. Bu, 12/02/2020 tarihli 4. Asliye Hukuk Mah.nin … karar sayılı ilamının hüküm fıkrasından çıkarılan sonuçtur. Kaldı ki davacı cevap dilekçesi ekindeki 07/05/2010 havale tarihli belgede zararının karşılanmasını istemektedir. Zarar verici olay 30/04/2010 tarihinde gerçekleşmiş ise de davanın açılmasıyla davalı temerrüde düşürüldüğünden 15/10/2014 tarihli eski direnme kararında dava tarihinin 08/09/2010 tarihi olarak belirtilmesi sebebiyle ve açıkça faiz türü belirtilmediğinden yasal faize hükmetmek gerekmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin davalı bankanın işleyişindeki kusuru sebebiyle mal varlığında kayba uğradığını, tashih kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; zamanaşımı itirazı reddinin hatalı olduğunu, kesinleşmenin beklenmediğini, müvekkili bankanın kusurlu olduğu ve zararın tamamından sorumlu olduğuna dair hüküm gerekçesinin hukuka aykırı olduğunu, davacı tarafın 06/05/2010 tarihli hesap sahibi bankaya başvurusundan önce de hesabından para çekildiğinin haberdar olduğunun anlaşıldığını, delillerinin tamamen incelenmeden karar verildiğini, 09/08/2010 tarihinden itibaren faize hükmedilmesinin hatalı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı, davalı bankada bulunan mevduat hesabından usulsüz şekilde çekilen paranın tazmini istemiyle eldeki davayı açmıştır.
Davacı ile davalı banka arasında ticari nitelikte sözleşme bulunmayıp mevduat hesabı sözleşmesi bulunmaktadır. Buna göre davacı, 6502 sayılı yasanın 3. Maddesi gereğince tüketici konumundadır.
28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 2. maddesi gereğince kapsamını her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları oluşturmaktadır. Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 3. maddesinin (k) bendinde Tüketici “ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi”, (l) bendinde ise Tüketici İşlemi “Mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi” ifade eder şeklinde tanımlanmıştır.
Aynı Kanun’un 73. maddesinde, bu Kanun’dan kaynaklanan uyuşmazlıkların tüketici mahkemesinin görevine girdiği düzenlenmiş, 83. maddesinde ise, taraflardan birinin tüketici olduğu işlemler ile ilgili diğer Kanun’larda düzenleme olmasının, bu işlemin tüketici işlemi sayılmasını ve bu kanunun görev ve yetkiye ilişkin hükümlerinin uygulanmasını engellemeyeceği belirtilmiştir.
Bu durumda dava tarihi 19/08/2014 tarihi itibariyle yürürlükte olan 6502 sayılı yasaya göre davaya bakma görevi tüketici mahkemesine ait olduğu halde görevsiz Asliye Ticaret Mahkemesince davaya bakılması usul ve yasaya uygun değildir. Nitekim aynı olaya ilişkin ilk kısmi davanın 6502 sayılı yasanın yürürlüğe girmesinden önce o tarihte görevli Asliye Hukuk Mahkemesinde görüldüğü, kararın Yargıtay denetiminden geçtiği, mahkemece bu hususun dikkate alınmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, taraf vekillerinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurularının sair hususları incelenmeksizin 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-3. Maddesi gereğince esastan kabulü ile, ilk derece mahkemesi kararın kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı ve davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-3 maddesi gereğince Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19/10/2020 tarih ve … Esas – … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-İlk derece mahkemesinin görevsiz olmasına rağmen davanın esası hakkında karar vermiş olması nedeniyle 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi ve tüketici mahkemesine görevsizlik kararı verilmesi için dosyanın Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından taraf vekillerinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine yer olmadığına,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davalı tarafından peşin olarak yatırılan 102,46 TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davalıya iadesine,
6-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince davacı tarafından peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davacıya iadesine,
7-Taraflarca yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
8-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
9-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
10-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-3. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.26/12/2022