Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/239 E. 2022/1893 K. 26.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 09/10/2020
DAVANIN KONUSU : Tespit, Alacak (Ticari Satımdan Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 26/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; davalı kooperatifin üyesi olan müvekkilinin koo- peratife olan borçlarını ödemediğinden bahisle üyelikten çıkarılacağına ilişkin ihtarın tebliği üzerine, davalı kooperatife kendilerinin herhangi bir borcunun olmadığı, üyelikten ancak ge- nel kurul kararı ile çıkarılabileceği yönünde bir ihtarname gönderildiğini, buna rağmen mü- vekkilinin 18/06/2017 tarihinde yapılan kooperatif genel kuruluna alınmadığını, adının hazi- run listesinde de bulunmadığını belirterek; eğer kooperatiften çıkarılmış ise bu çıkarma işle- minin iptaline, çıkarma işleminin usulüne uygun bulunması halinde şimdilik 1.000 TL çıkma payının işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline ve kooperatife ait taşınmazlar üzerine ihtiyati tedbir konulmasına, tasfiyesinin durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde özetle; davacının taşınmazının kooperatife ait 2. Etabın bir bölümünde yer aldığını, davacının taşınmazının bulunduğu bölümle ilgili 2004 yılında alı- nan genel kurul kararı ile (1. Etapta yapılan kısımlardan farklı olarak) aidat alınmamasına ilişkin karar alındığını, ancak bu kararın kooperatifin 30.05.2010 tarihli genel kurulunda kal- dırılarak davacının bulunduğu 2. Etapta oturanlardan da aidat alınması yönünde karar alına- rak değiştirildiğini, davacının ise aidat alınmasına ilişkin bu sonraki karara uymayarak aidat borçlarını ödemediğini, kendisinden bahsi geçen noter ihtarnamesi ile aidat borcunu ödeme- sinin istendiğini, bu ihtarnamenin davacıya tebliğine rağmen gerekli ödemeyi yapmadığı için üyelikten çıkarıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; davalı kooperatifin 30/05/2010 tarihli genel kurul toplantısında, içinde davacının da bulunduğu 2. Etaptaki üyelerden aidat alınma- masına ilişkin 2004 yılı genel kurul kararının kaldırılması ve kendilerinden aidat alınması yönünde yönetim kuruluna yetki verilmesine yönelik karar alındığı, bu hususun gündeme alındığına ilişkin dosyada bir belge olmaması ve 248 üyeli kooperatifte ¼ oranındaki toplantı yeter sayısına (62) ulaşılmadan 57 üye ile alınması sebebiyle bu karırın geçersiz olduğu, ayrı- ca davacının bu toplantıya davetine ilişkin belgelerin dosyaya sunulmadığı, bu sebeple dava- cıdan da aidat alınmasına ilişkin kararın Kooperatifler Kanunu 46. Maddesine aykırı olduğu, yine dosyada davalı kooperatif tarafından davacının ödemesi gereken aidat miktarı ve ödeme tarihlerini gösteren ve bu yüzden davacının üyelikten çıkarıldığına ilişkin kararın da davacıya tebliğ edildiğine dair bir belge bulunmadığı, dolayısıyla ortaklıktan çıkarma kararının kesin- leşmediği, davacının ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin 29.01.2016, 28.06.2017 ve 30.06.2017 tarihli kararların geçerli olmadığı davacının üyeliğinin devam ettiği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının müvekkili kooperatifin 2. Eta- bında yer alan 35 evler için üye olduğunu, 2004 yılında kooperatifin 2. Etabına üye ortakla- rından aidat alınmamasına karar verildiğini, daha sonra ortaya çıkan lüzum üzerine 30/05/2020 tarihli genel kurul kararı ile bu üyelerden de aidat alınmasına karar verildiğini, 34 üyenin ortaklıktan ayrıldığını, davacının ise hem ortak olarak kalmaya devam ettiği hem de aidat borcunu ödemediğini, müvekkilinin davacının da içinde bulunduğu 2. Etap üyelerinden aidat alınmasına ilişkin kararının ve bu karara uymayarak gereken ödemeyi yapmayan davacı üyenin üyelikten çıkarılmasına ilişkin işlemin usulüne uygun olduğunu, bilirkişi raporunun kendilerine 09/04/2020 tarihinde tebliğ edildiğini, pandemi sebebi ile HMK daki sürelerin 15/03/2020 ile 30/04/2020 tarihleri arasında durduğu, müvekkilinin rapora karşı itirazlarını içeren dilekçeyi mahkemeye süresinde 16/06/2020 tarihinde sunduğu, mahkemenin bu dilek- çenin süresinde verilmediğinden reddine dair kararının doğru olmadığını; bilirkişinin toplantı yeter sayısına uyulmadan davacıdan aidat alınmasına ilişkin karar alındığına dair değerlen- dirmesinin doğru olmadığını zira müvekkili kooperatifin tasfiye halinde bir kooperatif olup, Kooperatifler Kanunu 80. Maddesine göre tasfiye halindeki kooperatiflerde ana sözleşme ile özel bir nisap belirlenmemiş ise genel kurul kararlarında nisap aranmayacağının belirtildiğini, bu yüzden genel kurul kararlarının oy çokluğu ile alınabileceğini, bu hususun hükme esas alınan bilirkişi raporunda gözetilmediğini, ayrıca davacının kooperatif üyeliğinden önce ver- miş olsa bile geçerli olduğunun kabulü gereken taahüdünde, davacının üyesi olacağı koope- ratifin sadece belirtilen taşınmazı için üye olacağını, kooperatifin kalan taşınmazları üzerinde bir hak iddia etmeyeceğini kabul ettiğini, bu taahüdü karşısında iş bu davayı açamayacağını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Dava, kooperatif üyeliğinin tespitine istemine, aksi halde çıkma payının tahsiline ilişkindir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporunda özetle; 30/05/2010 tarihli Genel Kurul Toplantısında, davacının da içerisinde bulunduğu üyelerden aidat alınmaması hakkındaki daha önceki kararın kaldırılarak belirlenecek aidatın alınması yönünde yönetim kuruluna yetki verilmesi ile ilgili kararın Kanunun 45. Maddesindeki toplantı nisabına uyul- maması sebebiyle geçersiz olduğu, yine 30/05/2010 tarihli Genel Kuruldan önce kooperatif üyelerine toplantı gündemine ilişkin tebligat yapıldığına ve gündemin belirlendiğine dair dosyada bir kayıt olmadığı, aidat alınmasına ilişkin bu 30/05/2010 tarihli gündem dışı alınan kararın da Kanunun 46. Maddesine aykırı olduğu, dosyada bu toplantıda alınan kararın dava- cıya tebliğ edildiğine dair bir kayıt da bulunmadığı, dolayısıyla davacının aidatın başlangıç ve ödeme tarihleri hakkında bilgilendirilmediğinin kabulünün gerektiği, davacıya Kanunun 27. Maddesi gereğince gönderilen ihtarnamelerin de kendisinden istenilen borç miktarının hangi dönemler için olduğu, ne kadarının ana para ne kadarının faize ilişkin olduğu ve faizin hangi tarihten itibaren istendiği hususlarının yazılmadığı gerekçesiyle geçersiz olduğu, davacının çıkarılmasına ilişkin alınan 3 ayrı kararın da davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bir kaydın da bulunmaması nedeniyle çıkarma kararının da kesinleşmediği, 3.090 TL olarak belirlenen aidat borcunun 10 gün içerisinde ödenmesine ilişkin ihtarnamenin davacıya tebliğ edildiğine ilişkin kayıt bulunmadığı, 1 ay içerisinde ödeme yapılması ile ilgili 2. İhtarnamenin davacıya 29/05/2017 tarihinde tebliğ edildiği, davacının bu ihtarnameye itiraz ettiği belirtilmiştir.
Davacı kendisinden aidat alınmasına ilişkin kararın, bu karara dayanılarak aidat istenmesinin ve ödemediğinden bahisle üyelikten çıkarılmasının usulsüz olduğunu, mahkeme aksi kanaatte ise kendisine çıkma payının verilmesini talep etmiştir. Davalı ise kooperatifin tasfiye sürecine girdiği Kooperatifler kanunu 81. Madde gereğince tasfiyeye giren koope- ratiflerde toplantı nisabı aranmayacağı, kararların da oy çokluğu ile alınabileceği, bu sebeple davacıdan aidat alınmasına ilişkin kararın usulüne uygun olduğu, davacının aidat borcunu ödemediği kaldı ki kendisinin kooperatifin 2. Etabı dışındaki kısmı itibarıyla hak iddia etmeyeceği konusunda taahüdünün bulunduğunu iddia etmektedir.
Kooperatifler kanunun 81/4, maddesinde “Anasözleşme ile özel bir nisap belirlen- memiş ise, tasfiye halinde kooperatiflerin genel kurul toplantılarında nisap aranmaz. Kararlar oy çokluğu ile verilir.” denilmektedir. Dosyada mevcut kayıtlardan davalı kooperatifin 19/06/2007 tarihli genel kurul kararı ile tasfiyeye girdiği anlaşılmaktadır. Hükme esas alınan bilirkişi raporunda kooperatifin toplantı nisabına uyulmadığından bahisle 30/05/2010 tarihli genel kurul kararlarının geçersiz olduğu belirtilmekte ise de davalı kooperatifin 19/06/2007 tarihinde tasfiyeye geçmiş olması karşısında bilirkişinin bu belirlemesi ve mahkeme gerekçe- sinin bu yönü Kooperatifler kanunu 81/4 maddesi kapsamında yerinde değildir.
Bilirkişinin ve mahkemenin, 30/05/2010 tarihli genel kurul gündeminde, 2004 yılın- da yapılan genel kurulda aidat alınmamasına karar verilen 35 dairedeki ortakların aidat öde- mekle yükümlendirilmeleri hususuna ne yer verildiğine ve bu yöndeki gündemin süresinde üyelere bildirildiğine dair belge ibraz edilmediğine ilişkin tespiti ve bu yüzden alınan bu yön- deki kararın geçersiz olduğuna ilişkin değerlendirmesi ise kooperatifler kanununun 46. Mad- desine uygundur. Zira sözleşmede aksi yönde bir hüküm olmadığı gibi tasfiye sürecine giren bir kooperatifte ortaklığın devamı halinde alınabilecek bir karar alınmıştır.
Davacının üyelikten ihraç sürecine gelince; Kooperatifler Kanunun 27. Maddesinde “… Kooperatif, sermaye yüklemlerinde borçlu veya sair ödemelerle yükümlü bulunan ortaklarından elden yazılı olarak veya taahhütlü mektupla, bu husus mümkün olmazsa ilanla ve münasip bir süre belirterek yükümlerini yerine getirmelerini ister. İlk isteğe uymıyan ve ikinci istemeden sonra da bir ay içinde yükümlerini yerine getirmiyenlerin ortaklığı kendi- liğinden düşer. …
” denilmektedir.
Davalının düzenlediği ve bilirkişi tespitinde ifade edildiği gibi davacı borcunun, davacıya tebliğ edilmediğine ilişkin kayıt sunulmayan 11/10/2015 tarihli ihtarnamede 3.090 TL, tebliğ edilen 24/05/2017 tarihli ihtarnamede 3.510 olarak gösterildiği ve bu borcun ayrın- tılarına ilişkin bir bilgi içermediği görülmektedir. Yine hükme esas asılınan bilirkişi rapo- runda da belirtildiği üzere, ortaklıktan çıkarma kararının davacıya tebliğ edildiğine ilişkin bir kaydın dosyaya sunulmaması, sunulan kayıtlarda da davacıdan talep edilen aidatların dönem- lerinin, muacceliyet tarihleri ile uygulanan gecikme faizlerinin belirtilmemesi, ihtarnamelerde farklı miktarlar gösterilmesi, davalı kooperatif tarafından davacıya gerçek borç durumunu yansıtan ihtarname tebliğ edildiğine dair herhangi bir bilgi yada belgenin dosya kapsamında mevcut olmaması karşısında davacının usulüne uygun olarak üyelikten çıkarıldığından da söz edilemez.
Davalı kooperatifin, davacının üyeliğinden önce imzaladığı belgeye dayanarak hak iddia etmeyeceği yerle ilgili üyelik iddiasının haksız olduğu belirtilmeş ise de bu hususun davacının üyeliğinin tespiti ile ilgili dava yönünden sonuca bir etkisinin olmadığı anlaşılmak- tadır.
Yukarıda ayrıntıları belirtilen gerekçe ile mahkemenin kısmen hatalı olan gerekçesi- nin düzeltilerek davalının istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.26/12/2022