Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/2387 E. 2021/1750 K. 19.10.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
ARA KARAR TARİHİ: 25/05/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
MAHKEME ARA KARARI: HMK 209/1 İhtiyati tedbir talebinin Reddi
KARAR YAZIM TARİHİ: 24/10/2021

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yargılaması sırasında verilen ara kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacı ile davalının kızının anlaşmalı olarak boşandığını, evli olduğu sırada borç aldığı arkadaşı … vermek üzere hazırladığı boş senedi davalının kızının sakladığını ve sonrasında takibe koyduğunu, şikayetleri üzerine senedi dolduran davalının kızı hakkında sahtecilikten dava açıldığını, müvekkilinin bu senet nedeniyle davalıya borcunun bulunmadığını, davalının kötü niyetli olduğunu ileri sürerek, HMK’nın 209. Maddesi gereğince icra takibinin dava sonuna kadar durdurulması için teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece 25/05/2021 tarihli tensip ara karar ile; icra takibinden sonra davanın açıldığı, tedbir şartlarının mevcut olduğu, HMK 209/1 maddesi uyarınca teminatsız tedbir verilmesi talebinin yerinde olmadığından reddine, menfi tespit davasının takipten sonra açılmış olması nedeniyle İİK 72/3 maddesi uyarınca Antalya Genel İcra dairesinin … esas sayılı takibinin (tarafların iş bu davanın tarafları ile aynı olması koşuluyla); dava konusunun %15’i olan 46.990,50 TL yi teminat olarak yatırması halinde icra veznesindeki paranın tedbiren alacaklıya ödenmemesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davalı ile kızı hakkında sahtecilikten dava açıldığını, senedin üst kısımlarını kızı … doldurtarak takibe koyduğunu, davalı ve kızının senedi sonradan doldurduklarını ikrar ettiklerini, HMK 209/1 maddesi uyarınca tedbir taleplerinin reddedilmesinin yerinde olmadığını istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkin olup, istinafa konu ara karar ise davacının HMK 209/1 maddesi uyarınca takibin durdurulması talebinin reddi ara kararıdır.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Senet bir kimsenin düzenlediği kendi aleyhinde delil teşkil eden yazılı belgedir. Kambiyo senetleri medeni usul hukukunda adi senet kabul edilmesine karşı ceza hukukunda resmi senet hükmündedir. 6100 sayılı HMK.nun 208/1.maddesinde “taraflardan biri, kendisi tarafından düzenlendiği iddia edilen bir belgedeki yazı veya imzayı inkar etmek isterse sahtelik iddiasında bulunmalıdır; aksi halde belge aleyhine delil olarak kullanılır” hükmünü düzenlemekte olup, aynı kanunun 209/1.maddesinde ise “adi senetteki yazı veya imza inkar edildiğinde bu konuda bir karar verilinceye kadar, o senet herhangi bir işleme esas alınamaz” hükmü yer almaktadır.
Daha önce aynı hususu düzenleyen mülga 1086 Sayılı HUMK.nun 317.maddesinde adi senet resmi senet ayrımı gözetmeksizin sahteliği iddia edilen senedin herhangi bir işleme esas alınmamasını, mahkemece bilirkişi incelemesine ve tanık dinlenmesine karar vermesi şartlarına bağlamıştır. Oysa, 6100 Sayılı HMK.nun 209.maddesinin 1.bendi sahtelik iddiası ile ilgili davanın açılmasını yeterli görmekte olup, sahtelik incelemesini düzenleyen 211.maddesi incelendiğinde, açılan bu davanın ceza davası veya hukuk davası olması konusunda bir ayrım yapılmamıştır.
2004 Sayılı İİK.nun 170.maddesinde kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takiplerde imzaya itiraz düzenlenmiş olup, sahtecilik iddiasından dolayı ceza veya hukuk mahkemesinde dava açılması durumunda bu tür bir davanın icra takibine etkisinin ne olacağına ilişkin açık bir yasal düzenleme bulunmamaktadır. İcra İflas Takip Usulü İcra İflas Kanununda düzenlendiğinden, Hukuk Muhakemeleri Kanunu ancak niteliğine uygun düştüğü ölçüde veya ilgili kanunlarda açık bir gönderme olması durumunda uygulanmaktadır. Bu nedenle imza itirazının nasıl inceleneceği ve takibin nasıl durdurulacağı İİK.nun 170.maddesinde ayrıntılı olarak düzenlendiğinden, sadece imza inkarı dışındaki nedenlere dolayı sahtelik iddiasına dayalı olarak hukuk veya ceza davasının HMK.nun 209.maddesi uyarınca icra takibini durdurabileceği sonucuna varılmalıdır.
6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununda adi senetlerdeki sahtelik iddiasının derdest davada ön sorun olarak veya ayrı bir dava açılarak ileri sürülebileceği kabul edilmiştir. (HMK.208/3 madde) Ancak derdest bir davada sahtelik iddiasında bulunulmuşsa, ayrı bir sahtelik davası açılmasında hukuki yarar yoktur.
Sahtelik iddiası ister derdest davada ileri sürülsün, isterse ayrı bir davanın konusunu teşkil etsin, diğer tüm iddia ve savunma sebepleri gibi somutlaştırılarak bildirilmelidir. Her sahtelik iddiası senedin derdest davada veya icra takibinde işlemlere esas alınmasını engellemeye yetmeyecektir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda sahtelik iddiasının somutlaştırılmasını öngören açık bir hüküm olmamakla beraber, taraflara gerek ileri sürdükleri vakıaları, gerekse dayandıkları delilleri somutlaştırma yükü getirildiğine göre ( HMK.194.madde) adi senetteki sahtelik iddiasının da somutlaştırılarak bildirilmesi gerekir. Bu çerçevede en azından belirli, kabul edilebilir ve akla yatkın bir sahtelik iddiasında bulunulması icap eder. Asılsız, kötü niyetli veya salt başkasına zarar vermek amacıyla yapılan kötü niyetli sahtelik iddiaları mahkemece dikkate alınmamalıdır. Sahtelik iddiasının ne zaman somutlaştırılmış sayılacağı ise somut olayın özelliklerine göre değişir.
Somut olayda her ne kadar davalı ve kızı hakkında sahtecilikten ceza davası açıldığı belirtilmekte ise de, ceza davasının henüz sonuçlanmamış olması, davacı tarafın dava dilekçesine eklediği deliller, davanın bulunduğu aşama itibariyle HMK 209/1 maddesinin uygulanmasını gerektirecek nitelikte değildir. İlk Derece Mahkemesinin bu yöndeki talebi reddetmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön görülmemiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL maktu istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 sayılı HMK’nın 362/1-f. maddesi gereğince kesin olarak karar verildi. 24/10/2021