Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/236 E. 2022/1923 K. 30.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/10/2020
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 03/01/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya avans çekler verdiğini, davalının teslim etmesi gereken ürünlerin bir kısmını teslim etmeyerek taahhüdünü yerine getirmediğini, henüz ödenmemiş olan toplam bedeli 65.000,00 TL’den 5 adet tutarındaki çeklerden dolayı borçlu olunmadığının tespitini talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının yaptığı ödemelerin karşılığı ürünlerin teslim edildiğini savunarak, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığını savunmuştur.
Mahkemece, “…taraf defterleri arasında 18.326,10 TL farkı oluşturan kalemler bakımından, 11.376,10 TL ve 1.200,00 TL ödeme de göz önüne alınarak, davacının, davalıya, dava konusu;-… şubesinin IBAN … numaralı hesaba yönelik … numaralı 28/08/2015 tarihli, 15.000,00 TL miktarlı bir adet çekten …. Bankası …. şubesinin … IBAN numaralı hesaba ilişkin …. numaralı 30/09/2015 tarih, 15.000,00 TL miktarlı, … numaralı 30/11/2015 tarihli, 15.000,00 TL miktarlı, …. numaralı, 30/10/2015 tarihli, 15.000,00 TL bedelli üç adet çekten Dava dışı 3. Kişi …. keşideli 5.000,00 TL miktarlı 30/07/2015 vadeli bonodan kaynaklanan toplam 65.000,00 TL’nin 59.496,10 TL sinden borçlu olmadığının, bu bedeli karşılayacak kadar söz konusu kambiyo senetlerinin bedelsiz kaldığının tespitine (davacı lehine defterler gereği fark olan 46.620,00 TL + 11.676,10 TL + 1.200,00 TL = 59.496,10 TL), inkar tazminatı talebinin reddine, bu şekilde, davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiştir. …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili ve davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; 11.676,01 TL miktarlı mal iadesinin davalının kabulünde olduğunu, sipariş verilen malların tamamını teslim ettiğini iddia eden davalının teslim iddiasını ispatlar tek bir delil ve belge ibraz edemediğini, 29/12/2015 tarihli 35.105,00 TL miktarlı fatura muhteviyatının müvekkiline teslim edilmediğini, iyi niyetli olduğunu iddia eden davalının ödenmiş çek asıllarını halen teslim etmediğini, davalının teslim alınan mallar ile iade edilen mallar farklı gibi göstermeye çalışarak 60.056,01 TL tutarında mal teslim alındığını ikrar edildiğine yönelik iddiasının dayanaktan yoksun olduğunu, müvekkilinin 16/12/2015 tarihinde davalıya banka kanalıyla 5450,00 TL gönderdiğini ancak davalının teslim almaması nedeniyle iade geldiğini, bu durumun yargılama aşamasında bankadan gelen cevap ile öğrenildiğini, bu ödemenin yapılamamasının da tamamen davalının kusurundan kaynaklı olduğunu, davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davanın kötü niyetli açıldığını, müvekkilinin iyi niyetli olduğunu, zira müvekkilinin çekleri bir başka 3. Şahsa ciro edebilecek durumda iken bunu yapmadığını, bilirkişi raporunun sonuç bölümünde taraflara ait ticari defterler arasındaki 18.326,10 TL lik farkın iade edilen 11.676,10 TL ürün bedeli davacının davalıya EFT yolu ile yaptığı 5.450,00 TL ödeme ve 30/09/2015 tarihli çeke ilişkin çek karşılıksız olması nedeniyle davalının bankadan tahsil ettiği 1.200,00 TL garanti bedeli sebeplerinden oluştuğunu, bu işlemlere ilişkin belge sunulmaması halinde davacının davalıya 18.380,00 TL borçlu olacağının belirtildiğini, banka tarafından güvence bedellerinin ödendiğini mahkemeye bildirildiğini, EFT yolu ile ise ödeme yapılmadığının belirtildiğini, bu sebeple davacının müvekkiline karşı 5.400,00 TL ödenmemiş bir borç kalemi olduğunu, mahkemenin de bu yönde karar verdiğini, iade edildiği iddia edilen ürün hakkında ayrı bir başlık açmak gerektiğini, sadece nakliye belgesinin ibrazının malın davalı müvekkiline teslim edildiğini göstermeyeceğini, kaldı ki davacı tarafça sunulan nakliye belgesinden müvekkiline ait herhangi bir imza bulunmadığını, nakliye teslim alındığına dair de davacı tarafça sunulmuş bir belge olmadığını, bu nedenle somut olayda ispat külfetinin davacı tarafta olduğunu, ispat külfetinin tayininde yanılgılaya düşülerek eksik inceleme ile hüküm kurulmasının doğru olmadığını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 sayılı 05/08/2017 tarih 7035 sayılı kanunla değişik HMK’ nın 352.maddesinin 1.fıkrasında “Bölge Adliye Mahkemesi Hukuk Dairesince dosya üzerinde yapılacak ön inceleme sonunda; aşağıdaki durumlardan birinin tespiti halinde öncelikle gerekli karar verilir,
a-İncelemenin başka bir dairece veya bölge adliye mahkemesince yapılmasının gerekli olması
b-Kararın kesin olması
c-Başvurunun süresi içerisinde yapılmaması
ç-Başvuru şartlarının yerine getirilmemesi
d-Başvuru sebeplerinin veya gerekçesinin hiç gösterilmemesi ” hükmü düzenlenmiştir.
Anılan düzenlemeye göre istinaf başvuru dilekçesinde, asgari başvuru şartlarını yerine getirilmemesi halinde istinaf talebinin usulden reddine karar verilmesi gerektiği, dilekçede istinaf başvuru sebepleri veya gerekçesinin hiç gösterilmemiş olması halinde ise HMK ‘nın 355. maddesi uyarınca istinafa konu kararda resen gözetilmesi gereken kamu düzenine aykırılık teşkil eden bir hal yok ise istinaf başvuru dilekçesinin 6100 Sayılı HMK’ nın 352/1-d.maddesince esastan reddine karar vermek gerekir.
Somut olayda, davacı vekili istinaf dilekçesi olarak sunduğu dilekçede davalı vekilinin istinaf dilekçesine ilişkin cevaplarını sunmuş olup, istem ve sonuç bölümünde de davalının istinaf başvurusunun reddine karar verilmesini talep ettiği, istinaf sebebi olarak herhangi bir sebep sunmadığı anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 352/1-d.maddesi gereğince usulden reddine karar vermek gerekmiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, aldırılan bilirkişi raporlarına göre taraf defterlerindeki 18.326,10 TL lik farkın davacının iade ettiğini belirttiği, 11.676,10 TL ürün bedeli, davacının davalıya EFT yolu ile yaptığı 5.450,00 TL ödeme ve 30/09/2015 tarihli çeke ilişkin çek karşılıksız olması nedeniyle davalının bankadan tahsil ettiği 1.200,00 TL garanti bedeli sebeplerinden oluştuğu, davalının cevap dilekçesinde davacı ile davaya konu bu iş haricinde davalıyla hiçbir iş yapmadığını belirtip davacının davalıya teslim edildiğini belirttiği çeklerin teslim alındığının kabul edildiği, davacının mal iadesinde bulunduğunun da cevap dilekçesinde iade edilen malların TL cinsinden karşılığı düşüldükten sonra ibaresi ile kabul edildiği, yine dosya arasına alınan davalının cevabi ihtarnamesinde de bir kısım malların iade edildiğinin belirtildiği böylece malların iadesine ilişkin, davalının miktar belirtilmese de bir kabulünün bulunduğu, böylece davalının ispat külfetini üzerine alarak, davacının dava dilekçesinde iade ettiğini belirttiği 11.676,10 TL’lik malların iade edilmediğini ispat etmesi gerekirken bu külfeti yerine getiremediği, 1.200,00 TL’lik çek teminat bedelinin de davalıya ödendiğinin davalının da istinaf dilekçesindeki kabulünde olduğu, banka cevabına göre 5.450,00 TL’lik davacının davalıya EFT işlemine ilişkin bir ödemenin bulunmadığının belirtildiği, istinafa gelen tarafın sıfatı da gözetildiğinde İlk derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmakla HMK m. 353/1-b-1.gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1- Davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 352/1-d.maddesi gereğince USULDEN REDDİNE
2-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.954,13 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 961,64 TL harcın mahsubu ile bakiye ‭1.992,49‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Taraflarca istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından Taraflar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.getTarih.30/12/2022