Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/235 E. 2022/1761 K. 02.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 16/07/2020
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 02/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının, kendisine ait …. ada …. parsel …. nolu bağmsız bölümü davalı şirket ile yapmış oldukları sözleşme gereği davalı şirketten satın alacağı inşaat malzemelerine karşılık olarak davalı şirkete devrettiği ancak davalı şirketin sözleşmeye uymayarak söz konusu malzemeleri müvekkiline teslim etmeyerek oyaladığı sonra da davalı şirketin, iflas ettiğini ve söz verdiği hiçbir malı teslim edemeyeceğini ilan ettiği, davalılardan …’ın söz konusu davalı şirketin gayri resmi ortağı olduğu ve davalı şirket adına hareket ettiği, davalı şirket ve davalı …’ın piyasadaki onlarca şirket ve şahıstan aynı yöntemle para, tapu, araç vs. aldığı ve karşılığı olan malları teslim etmediği, davalı … ve davalı şirketin resmi olarak tüm mallarını muvazaalı bir şekilde devrederek kaçırdıkları, davalıların, davacıdan almış oldukları taşınmazı da diğer davalı …’ya devrederek kaçırdıklarından bahisle, davacının davalılar ile yapmış olduğu sözleşmenin feshi ile ediniminin iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılara usulüne uygun dava dilekçesi ve tensip zaptının tebliğ edildiği, davalıların herhangi bir cevapta bulunmadıkları anlaşılmıştır.
Mahkemece, “…davacının ticari defter ve belgelerinden davalı şirketten inşaat malzemesi aldığı ve karşılığında dava konusu bağımsız bölümün davalı şirkete devretmeyi taahhüt ettiği, taşınmazın tapusunun davalı şirket adına tescil edildiği, bu şirket tarafından da diğer davalı …’ya taşınmazın devredildiği anlaşılmıştır. Davacının ticari defter ve belgelerinde davalı şirket ile yaptığı ticari ilişki nedeniyle 180.767,84 TL alacaklı olduğu, davalı şirketin süresinde usulüne uygun ihtarnameye rağmen ticari defter ve belgelerini ibraz etmediği görülmekle davacının ticari defter ve belgelerindeki kayıtlara itibar edilmiş, diğer davalı …’ın ise açılan davada tapunun davalı şirket tarafından kendisine devredilmesinde kötü niyetli olduğuna dair dosyada somut delil bulunmadığı, tapu siciline güvenerek taşınmazı devralan … yönünden davanın reddine karar verilmesi gerektiğinin kabulü ile davacının davasının kısmen kabul, kısmen reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı … yönünden yeterli ve ayrıntılı tahkikat yapılmadığını, iddialarının değerlendirilmediğini, delillerin toplanmayıp mevcut deliller ile eksik incelendiğini, 15/12/2016 tarihli delil dilekçelerinin dikkate alınmadığını, davalı …’nın davaya konu daireyi satın almaya yeterli ekonomik gücünün olup olmadığı hususunda mali sosyal durum araştırmasının yapılmadığını, bu şekilde yatırım için kaç daire alıp sattığının da araştırılmadığını, davalılardan başka taşınmaz alıp almadığının da araştırılması gerektiğini, isticvap edilerek ifadesinin alınmadığını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, davalı şirkete devredilen taşınmaz karşılığında mal teslim edilmediği için sözleşmenin feshi, tapu iptal tescil olmadığı takdirde de taşınmaz bedelinin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.” ve aynı Kanun’un 1025/1 inci maddesi ”Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir.” denilmektedir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
Bilindiği üzere, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 706., 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 237. ve 2644 sayılı Tapu Kanunu’nun 26. maddeleri uyarınca tapulu taşınmazların satışının resmi şekilde yapılması zorunludur. Bu nedenle harici satışlara mülkiyetin devri anlamında hukuksal bir değer verilemez.
Somut olayda, davacı tarafın, dava konusu Antalya ili …. İlçesi … ada …. parsel …. nolu bağımsız bölümün, dosya arasına celp edilen tapu kaydına göre resmi olarak maliki olmadığı görülmektedir.
Dava dilekçesinde de, davacı taraf söz konusu taşınmazı … ten harici olarak satın aldığını ancak yakın zamanda satacağı ve gereksiz tapu masrafı ödememek için tapuyu üzerine almadığını belirtmiş olmakla tapu kaydında malik olarak görünmemesi sebebine açıklık getirmiştir.
Hal böyle olunca, İlk Derece Mahkemesince dava konusu taşınmazın tapu kaydında malik olarak görünmeyen davacının, tapu iptal tescil talebinde bulunamayacağı gözetilmeksizin taşınmazı …’dan satın alan davalı …’nın kötü niyetli olduğuna dair somut delil bulunmadığı yanılgılı gerekçesiyle ret kararı verilmesi hatalı ise de, istinaf talebinde bulunan tarafın davacı olduğu gözetildiğinde davacı vekilinin istinaf talebinin reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, tarafların yokluğundan 6100 sayılı HMK.nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu oybirliğiyle HMK’nun 361/1 maddesi gereğince dairemiz kararının tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içerisinde Yargıtay temyiz yolu açık olmak üzere karar verildi.02/12/2022