Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/2209 E. 2023/291 K. 20.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ:ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 28/04/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Taşınmaz Kira Sözleşmesinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 20/02/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; Hollanda vatandaşı olup Türkçe bilmeyen mü- vekkili ile davalının birlikte şirket kurduklarını, davalının müvekkilinin Türkçe bilmemesin- den dolayı hile ile imzalattığı bonoya dayalı olarak Antalya 15. İcra Müdürlüğü’nün …. sayılı dosyası üzerinden takibe giriştiğini, takibe dayanak bonadan dolayı müvekkilinin davalıya borcunun olmadığını belirterek; borçlu olmadığının tespitine, hakkındaki takibin ip- taline ve takibe girişmekte kötüniyetli olan davalıdan alacağın %20 si oranındaki tazminatın tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde özetle; müvekkili ile davacının 2012 yılında tanıştıkları, birlikte … Gıda Tur. Tic. Ltd. Şti.’ni kurduklarını, bu şirket adına …. kantin ihalesini alıp 1 yıl süre ile kantini işlettiklerini, ancak kantinin iyi işletilemediği için kapatıldığını, bu şirketin tüm gelir ve giderlerinin şirketin ticari defter ve kayıtlarına işlendiğini, dolayısıyla davacının kantin kiralanması ile ilgili bir iş yapılmadığı iddiasının doğru olmadığını, davacının evlenmesinden sonra aralarında anlaşmazlıklar çıkma- sı üzerine aralarındaki ortaklığı bitirmeye karar verdiklerini, yaptıkları hesapta müvekkilinin davacıdan 140.000,00.-TL alacaklı çıktığını, davacının bu alacak için takibe dayanak bonoyu imzaladığını, borcu ödememek için de müvekkilini dolandırıcılıkla suçladığını, davacının Türkçe bildiğini ve bu yüzden de bir çok Türkçe sözleşmeyi de imzaladığını belirterek; dava- nın reddine, % 20’den aşağı olmamak kaydıyla icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; davalı hakkında Antalya 4. Ağır Ceza Mahkemesinde Dolandırıcılık ve Resmi Belgede Sahtecilik suçundan açılan kamu davasının delil yetersizliğinden beraatle sonuçlanması, hükme karşı yapılan istinaf talebinin de red edilerek kesinleşmesi, davacının senedin hile ile düzenlendiğini ispatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
Karara karşı, davacı tarafça istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; soruşturma aşamasında alınan rapordan, bononun üst kenar kısmının kesildiği, senedin bütün haldeki bir belgenin alt kısmının kesilmesi suretiyle elde edildiği, bonodaki yazıların katılana ait olmadığı hususları ortaya çıktığı, bu bononun ise matbu olarak hazırlanmış bonolardan ol- mayıp A4 kağıdından hazırlandığının anlaşıldığı, davalının da kağıdın üst tarafının ne sebeple kesildiğini izah edemeyip senedin hazırlanmış halde kendisine verildiğini belirttiği, davalının, müvekkiline 140.000,00 TL verebilecek kadar bir malvarlığının olmadığını, ceza yargılaması sırasındaki savunmasında alacağının dayanağı olarak belirttiği aylık 1.000 Euro luk ücret ala- cağı olduğu iddiasının da senedin gerçek bir borç ilişkisi için düzenlenmediğini gösterdiğini, davalıya aylık ücret verilmesi konusunda aralarında bir karar olmadığını, şirkete eşit hisseli ortak olan taraflardan birisi için aylık ücret kararlaştırılmasının da mümkün olmadığını, taraf- ların bir şirketin ortağı olmaları karşısında varsa bir alacağın şirket kayıtları incelenerek belir- lenebileceğini, müvekkilinin ortağı olduğu şirkete çeşitli zamanlarda ödemeler yapmış olması karşısında bu ilişkinden dolayı davalının müvekkilinden bir alacağının olması durumunun mümkün olmayacağını, Müvekkilinin Türkçe bilmediğini, davalı ile de İngilizce konuşarak anlaştıklarını, Ceza Mahkemesince verilen beraat kararının mahkemeyi bağlamayacağını be- lirterek; kararının kaldırılmasına, … Ltd. Şti.’nin ticari defter ve kayıtlarının bilirkişi tara- fından incelemesine, davamızın kabulüne, borçlu olmadığının tespitine, icra takibinin iptaline ve tazminata karar verilmesini talep etmiştir.
Dava hileye bağlı irade fesadına dayandırılan menfi tespit davasıdır.
Mahkeme davacının hile iddasını uspatlayamadığı gerekçesi ile davanın reddine karar vermiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı menfi tespit davasını hakkındaki takibe dayanak bononun kendisinden hile ile alındığı iddiasına dayandırmaktadır. Davacının davalıya isnat ettiği eylem dolandırıcılık fiiline ilişkin olup davalı hakkındaki yargılama sonunda davalının beratine karar verilmiştir. Yani dolandırıcılık iddiası ispatlanamamıştır. Taraflar arasında önceye dayalı bir ticari ilişki- nin olduğu da ihtilaf konusu değildir. Davalının bu bononun bu ilişki sebebiyle düzenlendiği iddiası davacı tarafından belirtilen ilişki sebebiyle bir bono düzenlenmediği yönünde ispat- lanmış da değildir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, ispat yükü kendisine düşen davacının isnat ettiği dolandırıcılık iddiasını ispatlayamamış olması, davalının alacağını aralarındaki ticari ilişkiye dayandırması ve taraf- lar arasında geçmişte bir ticari ilişkinin olduğunun ihtilaf konusu olmaması karşısında; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf baş- vurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurul- muştur.
Sonuç olarak; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldı- ğından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.20/02/2023

…..