Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/2165 E. 2021/1580 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F K A R A R I

İNCELENEN ARA KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ : 16/04/2021
DAVANIN KONUSU : Alacak

Taraflar arasındaki Alacak davasının yargılaması sırasında verilen ara kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili;
Müvekkili banka ile … firması arasında 17/06/2015 tarihinde Genel Kredi Sözleşmesi imzalanarak kredi kullandırıldığını, sözleşmeyi diğer davalı … ve her iki şirketin tek ortağı …’ın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredinin ödenmemesi üzerine Denizli 7. Noterliğinin 23/06/2016 tarih … yevmiye sayılı muacceliyet ihtarnamesinin borçlu ve kefillerine gönderildiğini, yine … ile 17/06/2015 Genel Kredi Sözleşmesi imzalanarak kredi kullandırıldığını, bu kredi sözleşmesini de diğer davalı … ile … ve her iki şirketin tek ortağı … ‘ın müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladığını, kredinin ödenmemesi üzerine Denizli 7. Noterliğinin 23/06/2016 tarih … yevmiye sayılı muacceliyet ihtarnamesinin borçlu ve kefillerine gönderildiğini, kredi kullandırılan her iki şirketin firma merkezleri Denizli olmasına rağmen 10/06/2016 tarihinde firma merkezlerini İstanbul’a taşıdıklarını, ancak faaliyetlerine Denizli’de devam ettiklerini, adresin göstermelik olarak taşındığını, 17/06/2016 tarihinde İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile iflas erteleme talepli dava açıldığını, dosyada kapsamlı ihtiyati tedbir kararı verildiğini, müvekkili banka dahil alacaklıların cebri icra işlemlerine başlayamadıklarını, ihtarnameye rağmen borcun ödenmediğini, alacaklarının muaccel olduğunu, alacağı tahsil amacıyla Denizli 3. İcra Müdürlüğünün … ve … esas sayılı dosyaları ile takip başlattıklarını, ancak iflas dosyasındaki tedbir kararı nedeniyle icra takiplerinin durduğunu, iflas erteleme davasının 28/12/2018 tarihinde reddine karar verildiğini, bunun üzerine ödeme emrinin tebliğe çıkarıldığını ve takibin kesinleştiğini, haciz işlemleri için 02/01/2018 tarihinde şirket merkezi olan “… / Denizli” adresine hacze gidildiğini, borçlu davalı şirketin adreste bulunmadığını, adreste diğer davalı …’nin faaliyete başladığının tespit edildiğini, borçlu firmaların adreslerini İstanbul’a taşıyarak iflas erteleme davasını İstanbul’da açtıklarını, … İstanbul Merkezli kurulduğunu, ancak 31/12/2016 tarihinde şirket merkezini Denizli’ye taşıdıklarını, müvekkili bankaya borçlu şirketlerin faaliyet gösterdikleri adreste faaliyetlerini sürdürdüklerini, … hisselerinin tamamının 13/04/2017 tarihinde …’e devredildiğini, tek ortaklı anonim şirket olarak faaliyetlerini sürdürdüğünü, …’in … firmasının eski çalışanı olduğunu, … ile … bankalara bildirilen iletişim bilgilerinin ve telefon numaralarının dahi aynı olduğunu, şirketlerin faaliyet konularının aynı olduğunu, … ile borçlu şirketler arasında fiili ve organik bağ olduğunu, mal kaçırmak amacıyla hile yolu ile bu şirket üzerinden faaliyetlerine devam ettiklerini, borçlu şirketlerin icra dosyalarında gidilen hacizde maddi değeri çok düşük olan menkuller dışında dosya borcunu karşılayacak haczi kabil mal bulunmadığının zapta geçildiğini, alacaklarının tahsilinin güç hale geldiğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak ve tahsilde tekerrür olmamak kaydıyla … tüm mal varlığı üzerine ve şirketin tüm hisseleri ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine takdiren teminatsız olarak ihtiyati haciz konulmasına ve kararın hüküm kesinleşinceye kadar devamına, … merkezi olan “… /Denizli” ve belirtilecek başkaca faaliyet adreslerinde bulunan menkuller üzerine alacak bedeli ile sınırlı olmak üzere ihtiyati haciz konulmasını ve kararın hüküm kesinleşinceye kadar devamına, davalı firma ve şahıslar hakkında tazmin kararı verilebileceğinden davalılar adına kayıtlı gayrimenkuller ile menkul ve üçüncü şahıslardaki hak ve alacakları üzerine ihtiyati haciz konulmasına ve kararın hüküm kesinleşinceye kadar devamını, … tespit edilecek diğer tüm malları yönünden ilgili yerlere müzekkere yazılarak sahiplerinin … aidiyeti olduğunun bildirilmesini ve kayıtlarının buna göre düzeltilmesinin hüküm altına alınmasını, müvekkili bankaya menkul ve gayrimenkuller üzerinde cebri icra yapabilme yetkisi verilmesini, kredi borçlularının müvekkili bankaya borçlarından şimdilik 100.000,00 TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece 17/02/2021 tarihli tensip zaptı ile; iddia yargılamayı gerektirdiğinden İİK 257.madde gereği yasal koşulları oluşmayan ihtiyati haciz talebinin reddine karar verilmiştir.
Davacı vekili 02/03/2021 tarihinde sunduğu dilekçesinde; talebini yineleyerek, ihtiyati haciz taleplerinin kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece; 16/04/2021 tarihli duruşma ara kararı ile ihtiyati haciz talebinin reddine dair verilen karara ilişkin ek karar ile gerekçe yazılmasına karar verilmiştir.
Ara karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde; talep dilekçesindeki hususları tekrarla mahkemenin ihtiyati haciz talebinin reddi ara kararının kaldırılarak. İhtiyati haciz kararı verilmesini istinaf sebepleri olarak belirtmiştir.
Dava,organik bağ iddiasına dayalı alacak istemine ilişkin olup, istinafa konu karar ihtiyati haciz talebinin reddine dair ara karardır.
Davacı vekili, dava dilekçesi içeriğindeki anlatımı ile davalı … ile müvekkili bankaya borcu olan şirketler arasında organik bağ olduğunu,borçluların yeni kurulan şirketle perdenin arkasından ticari faaliyetlerini sürdürdüklerini iddia etmektedir. Bu iddia ile açılan davada ihtiyati haciz için öncelikle davacının alacağın varlığı ve sonra davalılar ile borçlular arasındaki organik bağı yaklaşık olarak ispat etmesi gerekmektedir.
İhtiyati haciz, alacaklının bir para alacağının zamanında ödenmesini güvence altına almak için mahkeme kararı ile, borçlunun mallarına geçici olarak el konulması olarak tanımlanmaktadır. İhtiyati haciz talep edebilmek için, İİK’nın 257/1. maddesine göre alacağın para alacağı olması, vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş olması ya da İİK’nın 257/2. maddesindeki şartların gerçekleşmiş bulunması gerekir.
İİK’nın 258/1. maddesinin ikinci cümlesinde “Alacaklı alacağı ve icabında haciz sebebi hakkında mahkemeye kanaat getirecek deliller göstermeye mecburdur.” şeklinde yapılan düzenleme ile alacaklının ihtiyati haciz talep edebilmesi ve ihtiyati haciz kararı verilebilmesi için alacağın varlığı ve istenebilir olduğunun tam ve kesin olarak ispat edilmesi gerekliliği aranmamış, bu konuda mahkemeye kanaat getirecek delillerin sunulması yeterli kabul edilmiştir. Maddi hukuka göre kimin haklı veya haksız olduğu İİK’nın 264. maddesi kapsamında yapılacak inceleme veya açılacak menfi tesbit, itirazın iptâli ya da istirdat davasında araştırılacak ve değerlendirilecektir.
Somut olayda; davacı bankadan kredi kullanan borçlu şirketlerle davalı … arasında organik bağa ilişkin sunulan deliller bu aşamada yaklaşık ispatı gerçekleştirecek nitelikte görülmemiştir. İlk Derece Mahkemesinin de benzer gerekçelerle ihtiyati haciz talebini reddetmesinde usul ve yasaya aykırı bir bulunmamaktadır.
Bu nedenle davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi ara kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 59,30 TL harcının peşin olarak alındığından başkaca harç alınmasına yer olmadığına,
3-İhtiyati haciz talebinin reddine kararına itiraz eden davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına
6-Kararın ilk derece mahkemesince taraf vekillerine tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy birliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nun 362/1-f maddesi gereğince kesin olarak karar verildi.06/10/2021

….