Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 21/04/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 11/04/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili aleyhine Antalya 10.İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine dayalı icra takibi başlatıldığını, davalının araç kiralama işi ile uğraşmaktayken araç kiralayan kişilerden teminat senetleri aldığını ve aracın kendisine teslim edildiği anda bu senetleri iade etmesi gerekirken iade etmediğini ve haksız yere icraya koyduğunu, müvekkilinin teminat senedini imzaladığı sırada üzerinin boş olduğunu, senet metninin daha sonradan doldurularak Antalya 3.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyası ile müvekkili aleyhine icra takibi başlatıldığını, takibe konu bono nedeniyle müvekkilinin borçlu olmadığını belirterek icra takibinin iptaline ve kötüniyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı her hangi bir cevap dilekçesi vermediği anlaşılmıştır.
Mahkemece, “… davacının yemin teklifinin de davalı tarafça eda edilmesi, davacının davasını ispatlayamaması karşısında davanın reddine…” şeklinde karar verilniştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davalı/Alacaklı şahsın zamanında araç kiralama (rent a car) işiyle uğraşmakta iken; kendisinden araç kiralayan kişilerden teminat senetleri alıp ve araç kendisine iade edildiğinde bu senetleri vermesi gerekirken türlü bahanelerle senetleri iade etmediğini ve aradan geçen uzun zaman sonra bu senetleri haksız yere icra takibine koyarak haksız kazanç elde etmeyi meslek haline getirdiğini, davalının hali hazırda bu yöntemle tabiri caizse dolandırdığı bir çok mağdur ve müşteki bulunduğunu, insanların ve davacı müvekkilinin, sadece senetteki imzaları kendilerine ait olduğu için bu senetlerin her hangi bir karşılığı olmamasına rağmen haciz tehdidiyle borçlandırıldığını ve bu borcu ödemek mecburiyetinde bırakıldığını, nitekim; senetteki imza dışındaki kısımların boş olmasına rağmen kötü niyetli davalı tarafından bu kısımlar sonradan doldurularak icra takibine konu edildiğini, ayrıca; kambiyo senedi üzerinde zorunlu unsurları ihtiva etmesi gereken bedelin neye istinaden alındığını belirten kısım ile noktalı boşluklarda yer alan ve borçlu tarafından bizzat doldurulması gereken kısımların doldurulmadığını ve hali hazırda boş bırakıldığından hukuken hükümsüz halde bir belge olduğunu, davalı alacaklı ile müvekkili arasında 19.000,00 TL gibi yüksek bedelli bir senedin düzenlenip verilmesini gerektiren hiç bir hukuki, fiili ve ticari irtibatın bulunmadığını ve müvekkilinin alacaklıya her hangi bir borcu bulunmadığını, kaldı ki; emsal davalarda aynı davalının isticvaben dinlenildiğini ve yine 18.500,00 TL gibi bir rakamı elden verdiğini ve borcu tahsil için 10 sene hiç arayıp sormadan bir anda icra takibine konu ettiğini beyan ederek kötü niyetini ortaya koyduğunu, alacaklı tarafın borcun dayanağının ne olduğunu ve neye istinaden iş bu senedi icra takibine konu ettiğini ispatlaması gerektiğini, senet metni üzerindeki imzalar ve diğer yazıların hiçbirisinin müvekkiline ait olmadığını, müvekkilinin icra takibindeki diğer borçlunun araç kiralama işinde ehliyeti olması dolasıyla senedi imzaladığını ve arkadaşına o gün itibariyle araç kiralaması için yardımcı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dava konusu bononun zorunlu unsurlarını ihtiva ettiği, davalı hakkındaki soruşturmanın koyuşturmaya yer olmadığı kararı ile sonuçlandığı, davalının yemin ettiği hususları da gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.11/04/2023
….