Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1817 E. 2022/1677 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 01/06/2021
DAVANIN KONUSU : İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 18/11/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, dava dışı iş ortağı … A.Ş ile Antalya … ilçesi … Mahallesi … Ada … Nolu parsel üzerinde bulunan bağımsız bölümlerin alım satımlarına ilişkin birden fazla işlemin gerçekleştirildiğini, alım satımın, sözleşme düzenlenmesi, kaparonun satıcıya verilmesi, tapu devrinden sonra satış bedelinin ödenmesi ve devir edilen bağımsız bölümler üzerindeki ipoteğin kaldırılması aşamaları ile gerçekleştirildiğini, anılan parsel üzerinde bulunan 4-6-7-8-9-11-12-13 nolu (9 adet) bağımsız bölümlerin satışının gerçekleşmesi üzerine ana parsel üzerinde lehine ipotek oluşturulan davalı bankaya ipoteğin kaldırılmasının bedelinin sorulduğunu, bankanın 12/9/2018 tarihli yazı ile anılan bağımsız bölümleri üzerinde banka lehine 2.775.000,00 TL tutarlı ipotek tesis edilmiş olduğunu bu bağımsız bölümlere ait ipoteğin bankadaki firma hesabına 2.500.000,00 TL yatırılması halinde 30 gün içinde kaldırılacağının taahhüt edildiğini, bankanın belirttiği ipotek bedelinin satıcı şirket temsilcisi ile birlikte şirketin hesabına yatırılmasına rağmen bankanın ipoteği kaldırmadığını ileri sürerek adı geçen bağımsız bölümler üzerindeki ipoteklerin kaldırılmasına, bu talebin reddi halinde ipoteklerin kaldırılması için gerekli tutarın tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, Davacı tarafça kaldırılması talep edilen ipotek bedelinin 20.000.000,00 TL olduğunu davacının ipotek bedeline göre harç yatırılması gerektiğini, davacının dava değerinin 2.5000.000,00 TL olduğunu göstermek suretiyle dava açtığını bu nedenle öncelikle eksik harcın tamamlanması gerektiğini ileri sürmüş, ayrıca davacının yabancı uyruklu olması nedeni ile teminat yatırması gerektiğini, müvekkili bankanın yatırılan tutarın konut satışı ile ilgili olduğunu bilmesinin mümkün olmadığını davacı tarafça yatırılan tutarın banka müşterisi şirket tarafından çeşitli ödemeler için kullanıldığını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Davacı ipoteklerin fekki talepleri kabul edilmediği takdirde, fek için gerekli miktarın Mahkememizce belirlenmesi talebinde bulunmuş ise de; dava dışı firmanın davalı banka ile olan kredi ilişkisinin ve ticari faaliyetlerinin devam etmesi karşısında, ancak dava tarihi veya karar tarihi itibariyle tespit edilebilecek bu miktarın Mahkemece ileriye dönük olacak ve davalı bankayı bağlayacak şekilde hüküm altına alınmasının yasal olarak mümkün olmadığı, dolayısı bu talep yönünden davacının hukuki menfaatinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin davalı bankanın taahhüt ettiği 2.500.000,00 TL’nin yatırılması halinde ipoteklerinin feshedileceğine ilişkin miktarın dava dışı şirketçe hesaba yatırılmasından bir gün sonra paraların başka hesaplara serbestçe aktarıldığı gerekçesiyle davalı bankanın hukuken sorumlu olmayacağı tespitinin hatalı olduğunu, zira ipoteğin kaldırılması yetki ve sorumluluğunun dava dışı şirkette olmayıp davalı bankada bulunduğunu, davanın temelinin davalı bankanın ağr kusuru ve 12/09/2018 tarihli fek taahhüttü ile yüklendiği sorumlulukları yerine getirmemesine dayandığını, davalı bankanın 12/09/2018 tarihli taahhüt vermemiş olması durumunda davacının taşınmazları bu şekilde almayacağını, davalı bankanın satıştan önce davacıda oluşturduğu güven ve satıştan sonra almadığı tedbirlerden dolayı ağır kusurlu bulunduğunu, Antalya Bölge Adliye Mahkemesinin 11. Hukuk Dairesinin … Esas, … karar sayılı ilamı ile banka tarafından tesis edilen ipoteğin 2.750.000,00 TL olduğunu kabul gördüğünü, bu kararın sadece harca ilişkin netice meydana getirmeyip 12/09/2018 tarihli mektubun davalı banka tarafından bağlayıcı bir karar olduğunu, davalı bankanın bu taahhüdünden sonraki süreçte yükümlülüklerini yerine getirmeyip dava dışı şirketin hesaplarına bloke koymadığından ağır kusurlu olduğunun açık olduğunu, müvekkili tarafından yatırılan paranın davalı bankaca dava dışı şirketin borcuna mahsup edilmediğinin davalı banka cevabından da açıkça görüleceğini, dava dışı şirketin hesabına yatırılan paranın müvekkiline ait olduğunu, takipsizlik kararıyla kaldırılan Yargıtay 15. Ceza Dairesinin kararı ile sabit olduğunu, müvekkili tarafından yapılan ödemeye ilişkin bir dekontta … ada … parsele ilişkin ödeme olduğunun açıkça yazıldığını, davalı bankanın bu ibareye rağmen ipoteği fek etmediğini, netice olarak davalı bankanın kusurlu olduğunu, davanın kabulü gerektiğini, iLk Derece Mahkemesinin ret gerekçesi incelendiğinde davanın husumet nedeniyle usulden reddedildiğini aşikar olduğunu, buna rağmen nispi değer üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesinin de yasaya aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Hukuki yararlarının olması sebebiyle hükmün gerekçe kısmı hakkında istinaf yoluna başvurduklarını, ilk derece mahkemesinin gerekçesinde müvekkili davalı bankaya yatırılan toplam 395.500,00 USD’nin davacı tarafından yatırıldığının ihtilafsız olduğunun ileri sürüldüğünü, bu tespitin gerçek durumu yansıtmayan dosyadaki hiçbir delil ile desteklenmeyen davacının bile bu şekilde bir iddiası bulunmazken müvekkilini hukuki sorumluluk altına sokan ve muhtemel yeni uyuşmazlıklara sebebiyet verecek bir gerekçe niteliğinde bulunduğunu, her iki işleme ait dekont örneğinden de görüleceği üzere her iki bedelinde davacı tarafından değil dava dışı borçlu şirket yetkilisi tarafından müvekkili davalı bankaya yatırıldığını, davacının da sunmuş olduğu dilekçeler ve ceza dosyasında vermiş olduğu ifadelerde bu bedelin kendisi tarafından davalı bankaya yatırıldığının beyan edilmediğini, dava dışı şirket yetkililerinde savcılık ifadelerinde söz konusu bedeli davacıdan aldıklarını, bedelin kendilerine ait olduğunu, bu sebeple davalı bankaya kendi adlarına yatırdıklarını, davacının söz konusu bedel haricinde bankaya ödeme yapacağını bildiğini ifade ettiklerini ayrıca Yargıtay 15.Ceza Dairesi bozma ilamında da söz konusu bedelin davacı tarafından dava dışı şirket yetkililerine teslim edildiğini ve bu kişiler tarafından bankaya yatırıldığının belirtildiğini, tüm bu sebeplerle davanın reddine ilişkin karar doğru ise de, gerekçe kısmının hukuka aykırı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava,ipoteğin fekki istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK.’un 297. maddesinde de, verilecek hükümde tarafların iddia ve savunmalarının özetinin, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususların, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delillerin, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesinin, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerin yer alması gerektiği açıkça vurgulanmıştır. Kararın gerekçesinde maddi olay saptanmalı, hukuki niteliği ve uygulanacak hukuki kurallar belirlenmeli, bu konuda gerekli inceleme ve delillerden söz edilmeli, hukuk kuralları somut olaya uygulanmalı ve sonunda hüküm kurulmalıdır. Maddi olgularla hüküm fıkrası arasındaki hukuki bağlantı da ancak bu şekilde kurulabilecek, ayrıca yasal unsurları taşıyan bu gerekçe sayesinde, kararların doğruluğunun denetlenebilmesi mümkün olacaktır.
Somut olayda, davalı bankanın davacıya hitaben 12/09/2018 tarihli davacının 13/09/2018 tarihinde satın aldığı taşınmazlara ilişkin olarak dava dışı … A.Ş’nin maliki olduğu taşınmazlar üzerindeki ipoteğin bu şirketin bankadaki hesabına 2.500.000,00 TL yatırılması halinde taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin 30 iş günü içerisinde fek edileceği taahhüt edildiği, uyuşmazlık konusu olmayıp tarafların kabulündedir.
Davacı taraf, 13/09/2018 tarihinde söz konusu taşınmazları satın almış olup, davalı bankanın 12/09/2018 tarihli taahhüdü gereğince 13/09/2019 tarihinde davalı bankanın Antalya … Şubesine birlikte gittikleri dava dışı … A.Ş’nin şirket yetkilisi …’a davacının 329.000,00 USD verdiği ve …’ın dava dışı şirketin Alanya … Şubesi hesabına gönderilmek üzere … ada … parsel daire bedeli açıklamasıyla bu parayı yatırdığı, yine aynı şekilde 66.500,00 USD’nin de hiçbir açıklama yapılmadan aynı hesaba yatırıldığını iddia etmiş ise de, bu paranın davacı tarafından davalı bankanın 12/09/2018 tarihli taahhüdüne binaen yatırıldığına ilişkin hiçbir açıklamanın dekont üzerinde bulunmadığı görülmüştür.
12/09/2018 tarihli taahhütte belirtildiği şekilde davacının, davalı bankanın, davacının taşınmazları satın aldığı önceki malik dava dışı … A.Ş’nin Alanya …. Şubesine giderek 2.500.000,00 TL’yi dava dışı … A.Ş’nin TL hesabına 12/09/2018 tarihli taahhüt gereğince ipoteklerin fekki için yatırıldığına dair bir açıklama yapılarak da bu bedelin yatırılmadığı anlaşılmaktadır.
Davacının, davalı bankanın taahhüdü gereğince yatırdığını iddia ettiği toplam 395.500,00 USD’nin, davalı bankanın 12/09/2018 tarihli taahhüdüne binaen yatırıldığına ilişkin bu para yatırma işleminin hemen akabinde bir bildiriminin de bulunmadığı gibi dava dışı … A.Ş’nin dolar mevduat hesabına yatırılan bu bedelin 300.000,00 USD’sinin İnternet Bankacılığı aracılığıyla 14/09/2018 tarihinde dava dışı …A.Ş’nin dava konusu taşınmazlara ilişkin ipoteğin sebebi borçlarına değil başka işlerine dair TL’ye çevrilerek kullanıldığı banka cevabından anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca, davacının para yatırma işlemi sırasında, dekont içeriğinde veya işlemin hemen sonrasında, davalı bankanın 12/09/2018 tarihli taahhüdüne binaen bu bedelin yatırıldığına ilişkin bankaya bir bildiriminin bulunmadığı, davacının, davalı bankaya dava dışı … A.Ş’nin 14/09/2018 tarihinde 300.000,00 USD’yi kullanmasından sonra 30/10/2018 tarihli Antalya 10. Noterliğinin … yevmiye nolu ihtarnamesini gönderdiği hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Öte yandan, Yargıtay 15. Ceza Dairesinin, Cumhuriyet Savcılığının kovuşturmaya yer olmadığına dair kararını kaldırılması üzerine dava dışı … A.Ş’nin yetkilileri :.., …. ve …. hakkında nitelikli dolandırılıcılık suçundan iddianame düzenlenip Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında yargılamaya devam ediliyor olsa da yargılanan sanıklar arasında davalı bankanın yetkililerinin bulunmadığı, davacının iddia ettiği gibi Yargıtay bozma ilamı ve Ağır Ceza Mahkemesi dosyası gereğince 395.500,00 USD’yi davacının ipoteğin fekki amacıyla dava dışı … A.Ş’nin hesabına yatırdığı ve davalı bankanın bu nedenle ipoteklerin fekkini yapması gerektiği sonucu ve kabulüne ulaşılamayacağı anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince bu dosyanın bekletici mesele yapılmadan davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Kabule göre de davacının, üzerinde davalının ipoteği bulunduğu taşınmazların yeni maliki olması sebebiyle ipoteğin fekkini talep etmekte aktif husumetinin bulunduğu değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince işin esasına girilerek davanın esastan reddine karar verilip davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin ve diğer istinaf taleplerinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Ancak, İlk Derece Mahkemesince, davacının, 395.500,00 USD’yi dava dışı … A.Ş’nin Alanya … Şubesindeki hesabına gönderilmek üzere davalı bankanın Antalya … Şubesi hesabına, söz konusu taşınmazlar üzerindeki ipoteğin kaldırılması amacıyla davalı bankanın yatırılması halinde ipoteklerin fekkini taahhüt ettiği 2.500.000,00 TL’nin karşılığı olarak yatırdığının tarafların kabulünde olduğuna ilişkin gerekçesinin hatalı olduğu anlaşılmaktadır.
Davalının bu şekilde bir kabulü dosya içeriğinde bulunmadığı gibi dosya arasında alınan Antalya 7. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasındaki sanıkların kolluk ifadelerinde de söz konusu bedelin davacı tarafça, taşınmazların satış bedeli olarak yatırıldığına, davacının ayrıca taşınmazların üzerindeki ipotekten haberdar olup, ayrı bir para yatırması gerektiğini bildiğine ilişkin beyanları da birlikte değerlendirildiğinde, İlk Derece Mahkemesinin ne şekilde bu kabule ulaştığı anlaşılamayan, davalının sorumluluğuna yol açabilecek bu yöndeki gerekçesinin hatalı olduğu, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve gerekçesinin Dairemiz kararındaki belirtilen gerekçe şeklinde değiştirilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE
2-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
3-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 01/06/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
4-a-Davanın REDDİNE,
b-Alınması gerekli 59,30 TL harcın, peşin (42.693,75TL) ve tamamlama harcı (4.696,31TL) olarak alınan toplam 4.696,31‬ TL harçtan mahsubu ile artan 47.330,76 TL harcın istek halinde davacıya iadesine,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d-A.A.Ü.T. uyarınca hesaplanan 113.775,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
e-Sarf edilmeyen gider avansının HMK 333.maddesi uyarınca davacıya iadesine
5-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,
b-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı 48,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 210,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
c-Alınması gerekli 80,70 TL istinaf karar harcından peşin alınan 59,30 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
d-Davacı tarafça yapılan istinaf masraflarının kendi üzerine bırakılmasına,
İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
e-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
6-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.18/11/2022

….