Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/177 E. 2022/1727 K. 28.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 05/11/2020
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Kambiyo Senetlerinden Kaynaklanan)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 28/11/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, davalı … vekili tarafından müvekkili aleyhine Antalya 3. İcra Müdürlüğünün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, müvekkilinin taşınmazının haczedildiğini, kıymet takdiri yapıldığını ve satış işlemlerinin tamamlandığını, müvekkilinin aralarında ciro ilişkisi bulunan davalılara borcunun bulunmadığını, bonodaki imzaların müvekkiline ait olduğunu, ancak müvekkilinden hile yoluyla aldatılarak alındığını, müvekkilinin Antalya ili, … Bulvarındaki … Ada, ,,, Parsel sayılı arsanın … oranında maliki olduğunu, sözleşmenin diğer hissedarlarla birlikte müteahhit … ile kat karşılığı inşaat sözleşmesi imzaladıklarını, müteahhit …’nin arsayı kazarak inşaata başlama görüntüsü verdiğini ve aradan bir ay kadar geçtikten sonra da davalı … ile yanına gelerek inşaattaki dükkanı bu şahsın almak istediğini ve teminat olarak da 150.000 TL’lik bir adet bonoyu imzalamaları gerektiğini söylediğini ve bu şekilde müvekkilinin kefil olduğunu düşünerek bonoyu imzaladığını ve bu sırada da protokol başlıklı belgeye imza attırdıklarını, daha sonra müteahhidin iflas ettiğini öğrendiğini, 2007 yılı temmuz ayında müvekkili aleyhine imzaladığı senetle ilgili icra takibi başlatıldığını ve ödeme emri geldiğini, davalı …’ın da kendisinin de dolandırıldığını söylediğini, müvekkilinin dolandırıldığını, bu nedenle Cumhuriyet Başsavcılığına şikayetçi olduğunu, … ve müteahhit olarak tanınan …’nin çete üyeleri olduğunu, davalılar arasında takibe konu olan senet ile ilgili ciro ilişkisi bulunduğunu, müvekkilinin söz konusu bono nedeniyle borçlu olmadığını, imzanın müvekkiline ait olduğunu ancak müvekkilinin kandırılarak bu bonoya imzasının alındığını, bononun geçersiz olduğunu, HMK’nun 203.maddesi gereğince tanık dinletmelerinin mümkün olduğunu belirterek müvekkilinin davalılara borçlu olmadığının tespiti ile Antalya 3. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasındaki takibin iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALILARIN SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; davanın hile ve gabin iddiasına dayandığını, TBK uyarınca 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacı tarafından açılan Antalya 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin … Esas-… Karar sayılı dosyası ile davanın takip edilmemiş olması sebebiyle açılmamış sayılmasına karar verildiğini, dolayısıyla zaman aşımının kesilmediğini, hile var ise bunun davacı tarafından 2008 yılında öğrenildiğini, 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, esasa ilişkin olarak da Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasının karara çıktığını, müvekkilinin beraat ettiğini, bu dosyanın Yargıtay aşamasında olduğunu, müvekkilinin müteahhitlik yapan … ‘den yer almak üzere anlaştığını ve ödemenin garanti altına alınması için de davacının senede kefil olarak imza attığını, irade fesadı iddialarının doğru olmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …; Ağır Ceza Mahkemesinde beraat ettiğini, 2007 yılı içerisinde aynı şekilde davacının Asliye Hukuk Mahkemelerinde dava açtığını ve davasını takip etmediği gerekçesiyle davanın sonuçlandığını, davanın zamanaşımına uğradığını, kendisinin de mağdur olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, davacının 05/12/2007 tarihli dilekçesi ile Antalya Cumhuriyet Başsavcılığı’na müracaatla davalılar dahil bir kısım kişilerden şikayetçi olduğu, iptal hakkının şekle tabi olmaması nedeni ile Cumhuriyet Başsavcılığı’na yapılan şikayetin iptal beyanı olarak kabul edilmesi gerektiği, dolayısıyla iptal hakkının süresinde yapıldığı, icra takibinden sonra açılan menfi tespit davasında davalı takip alacaklısı ise de, davacının hile iddiasına dayanması, hilenin de her iki davalı tarafından yapıldığının ileri sürülmesi nedeni ile takip alacaklısı davalı … gibi davalı lehtar …’a husumet yöneltilebileceği ve bu davalının da pasif husumet ehliyetinin bulunduğu, davacının dolandırıldığı ve hile ile senetlerin alındığı iddiası ile Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin … E. sayılı dava dosyasında yapılan yargılamada böyle bir durumun olmadığı, taraflar arasındaki ihtilafın hukuki mahiyette olduğu belirtilerek içinde davalıların da bulunduğu sanıklar hakkında beraat kararı verildiği ve bu kararın kesinleştiği, bu durumda arsa sahibi olarak yüklenici ile sözleşme imzalayan davacının henüz inşaatın ruhsatı alınmamış ve inşaata başlanmamışken yüklenici ile birlikte daire sattığı ve söz konusu senedin de dairenin teslim edilmemesi halinde teminat olarak düzenlenip davalıya verildiği, yüklenicinin inşaatı tamamlamadan ve henüz ruhsat dahi almadan borca batık hale gelmesi nedeniyle sözleşmedeki yükümlülüklerini yerine getirmediği, bu durumda davaya konu senetlerden dolayı arsa sahibi sıfatıyla senetleri imzalayan davacının da davalı …’a karşı keşideci ve diğer davalı ile birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; Davacı vekili, takip konusu bonodaki imza müvekkiline ait ise de, bononun müvekkilinin iradesi dışında hile ile aldatılması sonucu imzalandığını, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında davalı hakkında resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından açılan kamu davası sonucunda davalının beraatine karar verildiğini, ceza dosyası içeriğinden davalının hilesi nedeniyle davacının kandırıldığının sabit olduğunu, sözleşmeyi yüklenici olarak imzalayan … ile davalıların birlikte hareket ettiğini, davacının senedi alıcı olarak ortaya çıkan …’ın yaptığı ödemenin teminatı olduğu düşüncesi ile imzaladığını, ancak senedin dolandırıcılık amacıyla kullanıldığını, davanın hakdüşürücü süre nedeniyle reddine rağmen davalı lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, istinaf başvuru sebepleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, takibe konu bononun hile ile imzalatıldığı iddiasına dayalı icra takibinden sonra açılan menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacının borçlu olmadığını talep ettiği icra takibine dayanak bono altındaki imzaya bir itirazının olmadığı, ancak bu bononun hile ile kendisinden alındığının iddia edildiği gözetildiğinde ispat yükü davacı taraftadır. Davacı taraf hile iddiasında bulunmuş ise de, dayandığı deliller hile iddiasını ispata elverişli olmadığı ve davacının şikayeti üzerine davalılar … ve …’ın da aralarında bulunduğu sanıkların resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarını işledikleri iddiasıyla açılan kamu davasında, Antalya 3. Ağır Ceza Mahkemesinin … Esas sayılı dava dosyası üzerinden yapılan yargılama sonucunda mahkemenin 08/10/2012 tarih, … Esas ve … Karar sayılı kararı ile sanıkların eyleminin suç teşkil etmediği, ihtilafın hukuki mahiyette olduğu belirtilerek sanıkların CMK’nın 223/2-a maddesi uyarınca ayrı ayrı beraatlerine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 20/04/2017 tarihinde kesinleştiği, bononun taşınmaz satışı için taşınmazın teslim edilmemesi halinde teminat olarak verildiği, yüklenicinin edimini yerine getirmemesi nedeniyle taşınmaz devrinin gerçekleşmediği, dolayısıyla bononun teminat fonksiyonunun devam ettiği, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 11/07/2012 tarih, 2012/6338 Esas, 2012/11554 Karar sayılı ilamı uyarınca Cumhuriyet Başsavcılığına şikayetin iptal beyanında bulunmak olarak kabul edilerek davanın hak düşürücü süre nedeniyle de reddedilmediği, dolayısıyla kendisini vekil ile temsil ettiren davalı … lehine nispi vekalet ücretine hükmedileceği hususları da birlikte gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.28/11/2022

….