Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1685 E. 2022/989 K. 05.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ: 02/11/2017
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit – İstirdat
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 05/07/2022

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, istinaf incelemesi HMK’nın 356. vd. maddelerince duruşmalı olarak yapılan açık yargılama sonucunda dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, Antalya 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında takip konusu olan çeklerdeki keşideci imzasının şirket temsilcisine ait olmadığını, çeklerin davacı şirket adına şirketin vekili olan … ile … arasında teminat amaçlı hatır çeki olarak düzenlendiğini, çeklerin bedelsiz olduğunu, ancak muvazaalı şekilde takip alacaklısına ciro edilmek suretiyle takip başlatıldığını ileri sürerek davacı şirketin icra takibi nedeniyle borçlu olmadığının tespit ile % 20’den az olmamak üzere tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALILARIN SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı … vekili, takip konusu çeklerin davacı şirket yetkilisi tarafından diğer davalı ve ciranta …’e ileri tarihli olarak keşide edildiğini, şirketin aynı kişi tarafından imzalanmış başka çekleri ödediğini, müvekkilinin iyiniyetli hamil olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalı … yargılama aşamasında özetle; davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, dosya kapsamı, davacı şirketin ticari defter ve kayıtlarının incelenmesi sonucu düzenlenen mali müşavir bilirkişinin raporu ve tüm dosya kapsamına göre, çeklerdeki keşideci imzasının dava dışı …’a ait olduğu, bu kişinin davacı şirket yetkilisinin kardeşi olduğunu, şirket yetkilisi tarafından …’ın 16.05.2013, 30.11.2011 ve 02.05.2013 tarihli vekaletnameler ile şirketin vekili olarak atandığı, vekaletnameler 14.11.2014 tarihli azilname ile iptal edilmiş ise de, azilnamenin tebliğ edilmediği, takip ve dava konusu çeklerin keşide tarihlerinin azil tarihinden önceki dönemlere ait olduğu, çekleri ileri tarihli keşide edildiğine ilişkin iddianın ispat edilemediği, bu hali ile keşide tarihlerinde dava dışı …’ın şirketi temsile yetkili olduğu ve imzaladığı çeklerin şirketi bağlayıcı etki doğurduğu, davacının çeklerin hatır çeki olduğu ve bedelsiz olduğu yönündeki iddiasını ispata yönelik delil bildirmediği, açıkça yemin deliline de dayanmadığı gerekçesi ile davanın reddine, ihtiyati tedbir kararı uygulanmadığından davalı alacaklı lehine tazminat verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacının ticari defterlerinin incelenmesi sonucu düzenlenen bilirkişi raporu ile davacı şirket ile lehtar arasında ticari ilişkinin bulunmadığının tespit edildiğini, bu nedenle çeklerin bedelsizliğinin ispatlandığını, çeklerin dava dışı … ile … arasındaki ilişki nedeniyle düzenlendiğinin ceza dosyaları içeriği ile sabit olduğunu, çeklerin ibrazdan sonra davalı takip alacaklısına devir ve temlik edildiğini, bu işlemin dava dışı … ile davalı … arasında muvazaa ile gerçekleştirildiğini, takip alacaklısının kötüniyetli olduğunu istinaf başvuru sebebi olarak ileri sürmüş, davacı vekili ayrıca istinaf süresi geçtikten sonra ibraz ettiği ek dilekçe ile, çekleri imzalayan …’ın vekalet görevini kötüye kullandığını, vekilin kambiyo senedi düzenleme yetkisi bulunmadığını ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, çeklerdeki keşideci imzasının şirket temsilcisine ait olmadığı, çeklerin bedelsiz olduğu ve takip alacaklısına temlikin muvazaalı, kötüniyetli olduğu iddiası ile açılan menfi tespit davasıdır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizin 14/05/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı “Davacı şirket tarafından Antalya 4. Noterliğinin 16.05.2013 tarihli vekaletnamesi ile dava dışı …’ın vekil olarak atandığı, çeklerin 30.09.2014 ve 20.10.2014 tarihli olduğu, vekil 14.11.2014 tarihli azilname ile vekillikten azledilmiş ise de, çeklerin vekillik görevinin devam ettiği tarihlerde düzenlendiği, vekaletnamede tanınan yetkilerin bankacılık işlemlerinin yanı sıra bankaya çek karnesi almak için başvuruda bulunmaya, çek karnelerini teslim almaya, çek taahhütnamesi imzalamaya, gerekli evrak ve belgeleri tanzim ve imzalamaya, yanlışlıkları düzeltmeye, … hamili, alacaklısı olan çekleri ve senetleri ilgili özel ve tüzel makam ve kuruluşlardan elden teslim almaya, gerektiğinde protesto etmeye, protesto işlemlerini takip ve neticelendirmeye, imzalamaya, makbuz almaya, yanlışlıkları düzelttirmeye, … gibi bazı işleri yapmakla sınırlı olduğu, vekilin şirketin ticari mümessili olmadığı, ticari vekili durumunda olduğu, bu nedenle açıkla yetki verilmedikçe şirket adına kambiyo senedi tanziminde bulunamayacağı, vekaletnamede şirket adına çek keşide etme yetkisinin özel olarak verilmediği, bu hali ile dava dışı … tarafından imzalandığı uyuşmazlık konusu olmayan çeklerin şirketi borç altına sokmayacağı tartışmasızdır. Ancak, icra dosyasında dava dışı …’ın 17.09.2015 tarihli şirket adına imza yetkilisi olduğuna ilişkin tescil talepnamesini eklediği 12.10.2015 tarihli dilekçesi ile takip konusu alacağın ayrıntılı hesaplamasını da içerir şekilde ödeme taahhüdünde bulunduğu, alacaklı vekilinin 02.02.2016 tarihli dilekçesi ile şirket tarafından EFT yolu ile banka hesabına 119.338,00 TL ödeme yapıldığını bildirerek haricen yapılan bu tahsilatların dosya borcundan düşülmesini talep etmesi karşısında dava dışı …’ın vekillikten dahi azledildikten sonra takip ve eldeki menfi tespit istemli dava açıldıktan sonraki tarihte dahi şirket adına hareket ettiği, icra dairesine ödeme taahhüdünde bulunduğu, şirket tarafından alacaklıya haricen ödeme yapıldığı birlikte değerlendirildiğinde davacının çeklerdeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı yönündeki menfi tespit isteminin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacı tarafça, çeklerde lehtar … ile şirket arasında ticari ilişki bulunmadığının bilirkişi raporu ile tespit edildiği, ceza dosyaları içeriğinden çekleri imzalayan … ile dava dışı … arasında … lehine hatır çeki olarak düzenlendiği, bedelsiz olduğu ileri sürülmüştür. Takip alacaklısı ibrazdan sonra yapılan ciro ile hamildir. 6102 Sayılı TTK’nın 818/1-e. maddesinin yollaması ile aynı kanunun 687. maddesinde poliçeden dolayı kendisine başvurulan kişi düzenleyen veya önceki hamillerden biri ile kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri başvuran hamile karşı ileri sürümeyeceği, ancak hamilin poliçeyi iktisap ederken bile bile borçlunun zararına hareket etmesi halinde def’ilerin hamile karşı da ileri sürülebileceği düzenlenmiş, 687/2. maddede alacağın temliki yolu ile yapılan devirlere ilişkin hükümleri saklı olduğu düzenlemesi yer almıştır. Takip konusu çeklerin süresinde ibraz edilip karşılıksız işleminden sonra ciro edilmesi nedeniyle davacı çeklerin bedelsizliği iddiasını hamile karşı ileri sürebilir ise de, bedelsizlik iddiasının 6100 Sayılı HMK’nın 200 ve 201. maddeleri uyarınca yazılı delil ile ispatlanması gerektiği, davacının bu yönde yazılı delil bildirmediği, açıkça yemin deliline de dayanmadığı anlaşıldığından bedelsizlik iddiasının da yerinde olmadığı, davacı vekilinin süresinde verdiği istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, ek dilekçe ile ileri sürülen istinaf sebeplerinin ise süresinde olmadığı anlaşılmıştır. Bu durumda, her ne kadar İlk Derece Mahkemesinin kararı sonucu itibari ile doğru ise de, kararın gerekçesinin “davaya konu çeklerde imzası bulunan …’ın davacı şirketin vekili olduğu, vekilin görevinin vekaletnamede belirtilen sınırlar içerisinde belirlendiği, vekaletnamenin kambiyo taahhüdünde bulunmak yetkisini içermediği, buna rağmen … tarafından imzalanmış çeklere dayalı Antalya 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında başlatılan takipte vekil …’ın azil tarihi olan 14.11.2014 tarihinden sonraki 17.09.2015 tarihli, şirket adına imza yetkisini gösteren tescil talepnamesini ibraz ederek takip konusu borcun ödenmesi için ödeme taahhüdünde bulunduğu, bilirkişi …’in Dairemize ibraz ettiği 15.03.2019 tarihli bilirkişi raporu ile ödeme taahhüdü nedeniyle şirket tarafından alacaklıya 119.338,00 TL ödeme yapıldığı, bu hali ile davacı şirketin …’ın şirket temsilcisi olarak hareket edip çekleri şirket adına imzaladığını kabul etmiş sayılacağı, davacının çeklerin bedelsizliği iddiasını yazılı delil ile ispatlayamadığı”ndan davanın reddine şeklinde olması gerekirken çeklerdeki imzanın şirket yetkilisine ait olmadığı iddiası ile ilgili hatalı gerekçe ile karar verilmiş olması nedeniyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca kabulü ile, İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılması ile yeniden hüküm kurulmasına” karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyiz etmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 28/04/2021 tarih ve … Esas … Karar sayılı ilamı ile, “Dava, çek nedeniyle borçlu olunmadığının tespiti isteğine yönelik menfi tespit davasıdır. Gerekçeye dayanak oluşturulan ve dosyada bulunan 17.09.2015 tarihli “Tescil Talepnamesi” başlıklı belge davacı şirket tarafından düzenlenmiş bir belge olmadığı gibi davacı şirket adına yetkili temsilci tarafından imzalanmış bir belge de değildir. Anılan belge dava dışı … tarafından tek taraflı olarak düzenlenmiştir. Bu belgeye dayalı olarak düzenlenen 12.10.2015 tarihli ödeme taahhüdünde de “İş bu icra takibine ihtirazı kayıt altında ödeme ve taahhütte bulunmak istiyoruz.” denilmekte olup verilen ödeme taahhüdü ihtirazı kayıt altında verilmiş olduğu gibi ödeme taahhüdünün düzenlendiği tarihte dava dışı … 14.11.2014 tarihli Azilname ile vekaletten de azledilmiş bulunmaktadır. Bu itibarla dava dışı …’ın davacı şirket adına attığı imzanın davacı şirket yönünden bağlayıcılığının bulunmadığı gözetilerek davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi yerinde olmamış, kararın bozulması gerekmiştir.” şeklinde karar verildiği anlaşılmıştır.
Yargıtay bozma ilamı taraflara tebliğ edilmiş, davalı … vekili, önceki kararda direnilmesini, davacı vekili bozma ilamına uyulmasını talep etmiş, davalı … tebligata rağmen cevap vermemiştir.
Usul ve yasaya uygun bulunan Yargıtay bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir.
Tüm dosya kapsamına göre, davacının keşideci, davalı …’in lehtar, davalı …’in ise dava konusu çeklerin bankaya ibrazından sonra ciro ile hamili olduğu, davacının dava konusu Antalya …. … Şubesinin … nolu, 30.09.2014 keşide tarihli, 50.000,00 TL bedelli ve Antalya …. … Şubesinin … nolu, 20.10.2014 keşide tarihli, 50.000,00 TL bedelli çekler yönünden açmış olduğu menfi tespit davasında, davalı …’in davacı ve davalı …’e yönelik Antalya 5. İcra Dairesinin … Esas sayılı dosyasında yapmış olduğu takip sonucunda, davacının 02/02/2016 tarihinde 119.338,00 TL, 06/02/2016 tarihinde 11.000,00 TL haricen ödeme yaptığı, takip alacaklısına icra dosyasında yapılan ödeme nedeniyle bu davalı yönünden davanın istirdat davasına dönüştüğü, davacı vekilinin 06/12/2021 tarihli dilekçesi ile, haricen ödenen 130.338,00 TL’nin davalılardan yasal faiziyle birlikte iadesini ve yargılama gideri, vekalet ücretinin müşterek ve müteselsilen davalılardan tahsilini talep ettiği, dilekçe de istirdadı talep edilen tutar yönünden faiz başlangıç tarihinin belirtilmediği, bu nedenle faiz başlangıç tarihinin dilekçenin verildiği tarih olan 06/12/2021 tarihi olduğunun kabulü gerektiği, usul ve yasaya uygun uyulan Yargıtay bozma ilamına ve dosya kapsamından dosyadaki 17.09.2015 tarihli “Tescil Talepnamesi” başlıklı belge davacı şirket tarafından düzenlenmiş bir belge olmadığı gibi davacı şirket adına yetkili temsilci tarafından imzalanmış bir belge olmadığı, anılan belgenin dava dışı … tarafından tek taraflı olarak düzenlendiği, bu belgeye dayalı olarak düzenlenen 12.10.2015 tarihli ödeme taahhüdünde de “İş bu icra takibine ihtirazı kayıt altında ödeme ve taahhütte bulunmak istiyoruz.” denilmekte olup verilen ödeme taahhüdü ihtirazı kayıt altında verildiği gibi ödeme taahhüdünün düzenlendiği tarihte dava dışı … 14.11.2014 tarihli azilname ile vekaletten de azledildiği, bu itibarla dava dışı …’ın davacı şirket adına attığı imzanın davacı şirket yönünden bağlayıcılığının bulunmadığı gözetilerek açılan davanın davalı … yönünden menfi tespit istemi olarak kabulüne, davalı …’e yönelik istirdada dönüşen davanın da kabulüne karar verilmiştir. Menfi tespit davasının istirdada dönüşmesi ve yasal şartların oluşması halinde davacı lehine kötüniyet tazminatına hükmedilebilecektir. İİK’nın 72. Maddesinde düzenlenen kötüniyet tazminatına hükmedilebilmesi için davacının, davalıların kötüniyetli olduğunu ispat etmesi gerekir. (Y. 23. H.D 2015/1885 Esas 2016/362 Karar sayılı ilamı). Davacının, davalıların kötüniyetli olduğunu ispatlayamaması nedeniyle davacının tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir. Açıklanan gerekçeyle aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davanın KABULÜ İLE,
A)Davacının Antalya …. … Şubesinin … nolu, 30.09.2014 keşide tarihli, 50.000,00 TL bedelli ve Antalya …. … Şubesinin … nolu, 20.10.2014 keşide tarihli, 50.000,00 TL bedelli çekler yönünden lehtar davalı …’e borçlu olmadığının TESPİTİNE,
B)Davalı alacaklı …’e yönelik olarak Antalya 5. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı dosyasında dava konusu çeklerin takibe dayanak kılınması nedeniyle menfi tespitten dönüşen ve ödenen 130.338,00 TL’nin 06.12.2021 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
2-Şartları oluşmayan davacının tazminat taleplerinin REDDİNE,
3-492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 8.903,38 TL harçtan peşin alınan 1.707,75 TL harcın mahsubu ile bakiye 7.195,63 TL harcın müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsili ile Hazineye gelir kaydına,
4-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 1.707,75 TL peşin harç olmak üzere toplam 1.735,45 TL harcın müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
5-Davacı tarafından yapılan 310,00 TL tebligat gideri, 134,90 TL posta gideri, 350,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 794,90 TL yargılama giderinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
6-Davalılar tarafından yapılan yargılama giderlerinin davalılar üzerinde bırakılmasına,
7-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 16.332,11 TL vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
8-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
9-Davalılar tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davalılara İADESİNE,
10-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davacının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 sayılı harçlar kanunu gereğince peşin alınan 31,40 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davacıya iadesine,
b-Davacı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 151,20 TL tebligat gideri, 47,00 TL posta gideri, 600,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 883,90 TL istinaf yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
c-İstinaf incelemesi birden fazla duruşmalı yapıldığından ve davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
d-Temyiz başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 218,50 TL temyiz kanun yoluna başvurma harcı, 22,50 TL tebligat gideri, 68,80 TL posta gideri olmak üzere toplam 309,80 TL temyiz yargılama giderinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
11-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, davacı vekilinin yüzüne karşı, davalı tarafın yokluğunda 6100 Sayılı HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak oybirliği ile HMK’nın 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.05/07/2022