Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1643 E. 2023/686 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 24/11/2020
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 30/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, Davalının alacaklı sıfatı ile davacı borçlu adına Antalya 4. İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyasından dava konusu bono ile icra takibi başlattığını, davacının evinin Antalya 4. İcra Müdürlüğü’ nün … Esas sayılı dosyası ile satışa çıkarıldığını, ilk ihale gününün 08.06.2018 tarihinde olması üzerine davacının satıştan hemen 3 gün önce alacaklı görülen kişinin babası …’ a 20.000,00 TL verdiğini ve bu para karşılığında belge aldığını, bu paranın alımından sonra … ‘ nin ihalenin düşürüleceğine yönelik söz verildiği halde ihale ile resmi satışınn yapıldığını, oğlunun alacağına karşılık bu taşınmazı satın aldığını, daha sonra ihale bedelinin bu kişi tarafından yatırılmadığını, ihalenin ve satışın son bulduğunu, davacının ödeme yaptığı 05.06.2018 tarihi itibariyle askerde olması nedeniyle paranın davalının babasına verdiğini, bu ödemenin satıştan 3 gün öncesinde yapıldığını, …’ ın bu belgeyi inkar etmesi halinde bu kişi hakkında ayrı bir dava açma hakkının ve iki davanın birleştirilmesi talebinde bulunma hakkını saklı tuttuklarını, müvekkilinin 20.000,00 TL’ yi elden alacaklı kişiye teslim ettiğini, davalı ve babasının TCK.m. m.156 gereği bedelsiz kalmış senedi işleme koymak, 157 gereği dolandırıcılık, TCK.m.241 gereği tefecilik suçlarını işledikleri gerekçesi ile Antalya Cumhuriyet Başsavcılığına ve tefecilik hususunda idari işlem ve gerekmesi halinde vergilendirmek adına Antalya Defterdarlığına suç duyurusunda bulunduklarını, …’a yapılan ödeme sebebiyle bu kişinin para tahsilatı sebebine dayalı olarak davalı sıfatı ile gösterildiğini, Antalya 4.İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı takip dosyası ile yürütülen takibin müvekkili açısından davanın esası hakkındaki karara kadar takibin durdurulmasını ve devamında takibin müvekkili açısından iptalini, borçlu ve sorumlu olmadığımızın tespitini, itiraz edilen borç tutarının yüzde yirmisinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesini taleple menfi tespit davasını açma gereği hasıl olduğunu, bu nedenlerle müvekilinin borcunun bulunmaması/kalmaması sebebi ile haksız ve kötü niyetli icra takibinin iptalini, borçlu olmadığının tespitini (menfi tespiti) iptal edilinceye kadar takibin tedbiren durdurulmasına, dava değerinin % 20’si oranında kötü niyet tazminatının tarafına verilmesini vekaleten talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, “…davacı tarafından sunulan ödeme belgesindeki ödemenin 30/05/2017 vade tarihli ve 15.000,00 TL bedelli bono borcunun ifasına yönelik yapıldığına ilişkin bir açıklama bulunmaması, ödemenin senet alacaklısı değil bonoda taraf olmayan 3. Kişiye yapılması hususları dikkate alındığında; davacı tarafın davalı …’a bonodan kaynaklı borcu nedeniyle ödeme yaptığı ve senedin bedelsiz kaldığı yönündeki iddiasını ispatlamaya elverişli yazılı delil ibraz edemediği ” gerekçesiyle senet alacaklısı … aleyhine açtığı davanın esastan reddine, davalı …’ın bonoda veya takipte herhangi bir sıfatının bulunmadığı, bu davalıya davaya konu menfi tespit talebinin yöneltilmesi mümkün olmadığının anlaşıldığından bahisle bu davalı yönünden taraf sıfatı (pasif husumet) yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı alacaklının duruşmada ki beyanı ile senedi talil ettiğini, ispat külfetinin yer değiştirdiğini, baba oğulun birlikte hareket ettiğini, yemin teklifinin reddedildiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, davacı aleyhine davalı … tarafından Antalya 4. İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı takip dosyası ile 15.000,00 TL bedelli bonoya dayanılarak başlatılan icra takibi nedeniyle davacının davalılara borçlu olmadığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın Davalı … yönünden, husumet yokluğu nedeniyle reddine, Davalı … yönünden esastan reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
6100 Sayılı HMK m. 201/1 maddesinde “Senede bağlı her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler ikibinbeşyüz Türk Lirasından az bir miktara ait olsa bile tanıkla ispat olunamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
Buna göre, senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetine ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikte bulunan hukuki işlemler, ispat sınırından az bir miktara ait olsa bile, tanıkla ispat olunamaz. Kural olarak, senet ile ispat edilebilir. (Prof. Dr. Baki Kuru, Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 4. Baskı, 2020, sh 283).
Kambiyo senedine dayalı borcun ödendiğini ispat yükü bono borçlusundadır. Bonoya dayalı bir borç bononun ibrazı karşılığında ödenir. Kıymetli evrak hukukunda bu husus “kötü ödeyen iki kere öder” kuralı olarak açıklanmıştır. Davacı söz konusu senet bedelinin davalı alacaklının babasına ödenmek suretiyle borcun sona erdiğini iddia etmiş, davalı takip alacaklısı ise duruşmadaki beyanında, davaya konu senedin davacı ile babası arasındaki araç satışı nedeniyle düzenlendiğini ancak babasının parayı alıp almadığını bilmediğini, kendisine bir ödeme yapılmadığını savunmuştur. Yine davalı babanın beyanlarından ve tarafların soruşturma dosyasındaki beyanlarından aralarında araç alım satımı ile ilgili birden fazla ticari ilişki bulunduğu anlaşılmış ve ödemenin davalı babaya hangi borç için yapıldığı hususunda herhangi bir açıklama yapılmamıştır. Davacı tarafından ödeme belgesi olarak sunulan 09/06/2018 tarihli belgede de davalı …’ın parayı neden aldığına ilişkin bir açıklama yapılmadığı sabittir. Bu durumda ispat külfetinin yer değiştirdiğinden söz etmek mümkün değildir. Somut olayda ispat külfeti üzerinde olan davacı 6100 Sayılı HMK m. 201/1 maddesi uyarınca senetle ispat kuralı gereği ödemenin dava konusu bonoya ilişkin olduğunu yazılı delille ispat edememiştir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.30/03/2023

….