Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1581 E. 2023/649 K. 30.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 25/03/2021
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 30/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, işletmesi müvekkili …’e ait olan “… ” isimli işyerinin, davalı …’a 10/09/2019 tarihinde “İşyeri Devir Sözleşmesi” ile devredildiğini, ayrıca … marka sahibi … Ltd. Şti.’e (…. verene) söz konusu işyerinin ve ….’nin devredildiğine ilişkin “Devir Protokolü”nün franchise verene de taraflarca imzalanarak gönderildiğini, müvekkili …’in devir sözleşmesinden kaynaklanan edimlerini yerine getirdiğini ve işyerini sözleşmeye uygun şekilde davalıya devrettiğini, ancak davalı …’ın, devir sözleşmesinden kaynaklanan ödemesi gereken bedel edimlerini yerine getirmediğini, bunun üzerine davalı hakkında Antalya Genel İcra Müdürlüğü’nün … sayılı dosyasıyla taraflar arasındaki sözleşmeye binaen icra takibi yapıldığını, takibe haksız olarak itiraz edildiğini, bu sebeplerle davanın kabulünü, davalı tarafın %20 ‘den az olmamak üzere icra inkar tazimatına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir
Davalı vekili, davacı tarafın delil olarak dayandığı sözleşmede geçersizlik kaydı bulunduğunu, geçersiz olan bir sözleşmeye dayanarak edimin ifasnın istenemeyeceğini, davacı tarafın, müvekkili ve …. veren firma ile imzalanan “Devir Protokolü” başlıklı sözleşmenin 4. Maddesinin altındaki paragrafta yer alan “Bu maddelerden…” şeklinde başlayan maddeye göre sözleşmenin geçersiz olduğunu, sözleşme metninden aynen alınan hükme göre “Bu maddelerden en az birinin gerçekleşmemesi halinde işbu protokol ve devralan ile yapılan franchising sözleşmesi geçerliliğini kaybedecektir.” şeklinde olduğundan, müvekkili ile davacı taraf arasında eski tarihli bir sözleşme daha yapıldığını, bu sözleşmede bir geçersizlik şartı olmadığını, fakat eski tarihli (10.09.2019) bu sözleşme ile yeni yapılan (01.10.2019) ve franchise verenin de tarafı olduğu sözleşmeyle aynı özel hükümleri ve ödeme planını içerdiğini, zira karşı tarafın delillerinde yeni tarihli sözleşmeyi dayanak göstererek bu sözleşmenin varlığını kabul ettiğini, dolayısıyla içeriği birbiriyle aynı olan bu iki sözleşmeler birbirinden farklı ve bağımsız olmayıp, ayrı ayrı değerlendirilemeyeceğini, hukukun temel ilkelerinden olan “lex posterior derogat priori” ilkesine göre eşit dereceli hukuk normlarının, çatışmaları halinde yeni tarihli olanın eskisinden üstün olduğu, borçlar hukukuna hakim olan irade özerkliği ilkesi gereği sözleşmelerin tarafları bağlayıcı olduğu ve taraflar arasında yapılan yeni sözleşmenin geçersizlik hususunda mevcut olaya uygulanması gerektiğini, müvekkilinin, karşı tarafın dava dilekçelerinde de belirttikleri üzere sözleşmeden kaynaklı para borcunu ifa edemediğini, devrin gerçekleşmesinden sonra vaat edilen müşteri kitlesinin olmaması sebebiyle gelir elde edilememesi ve pandemi süreciyle beraber spor salonlarının kapatılmış olmasıyla taksitleri ödeyemeyen müvekkilirir, sözleşmeye konu spor salonunu kapatarak, başka bir işyeri açtığını, sanılanın aksine sözleşmeye konu işyerinin işletilerek, devralanın devirden kaynaklı parasını vermeyerek kazanç elde edilmesi gibi bir durumun söz konusu olmadığını, ödemede acze düşen müvekkili bakımından taksitleri ödeyemediği için sözleşmeye konu geçersizlik hali meydana geldiğini, geçersiz bir sözleşmeye dayanarak sözleşmede devir bedeli için takip başlatılması ve itirazın iptali davası açılmasının kötü niyetli olduğunu, karşı tarafın sözleşmenin geçersiz olduğunu ve müvekkilimin adı geçen spor salonundan ayrıldığını bilerek takip başlatıldığını, davacı …’in, müvekkilinin Antalya’da yaşadığını bilmesine rağmen ödeme emrini Finike’deki ailesinin evine gönderdiğini, üstelik müvekkilinin o zamanki adresinin sözleşmede de yazıyor olmasına rağmen yanlış adres gösterilerek icra takibi başlatıldığını, takipten geç haber alınarak itiraz edilmemesi, yahut ailesinin başlatılan takibi öğrendikten sonra ödemesi amaç edinilerek yapılan bu girişim davacı tarafın kötüniyetli olduğunun bir başka ispatı olduğunu, ayrıca müvekkilinin, sözleşme uyarınca davacı taraftan satın almış olduğu spor aletleri için franchise veren şirkete ekstra bedel ödendiğini, oysa sözleşmede franschise firmasına ait malzemelerin de devredileceği hükmü yer almasına karşın bu aletler için mükerrer bir ödeme gerçekleştirildiğini, bu sebeplerle davanın reddine, davacı aleyhine %20’den aşağı olmamak üzere kötüniyet tazminatına hükmedilmesine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının sözleşme konusu iş yeri devir borcunu yerine getirmesine rağmen davalının bakiye borcu ödemediği ve bu hususu kabul ettiği, sözleşmenin geçersiz olduğu iddiasının da yersiz olduğu anlaşıldığından haklı görülen davanın kabulüne, takibin bakiye 33.427,00 TL asıl alacak üzerinden devamına ve alacağın sözleşmeyle belirli ve likit oluşu dikkate alınarak davacı lehine icra inkar tazminatına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde; Davacı …’in, Franschise veren …’un işletmesini bir dönem işlettiğini ve 2019’un ekim ayında işletmeyi müvekkiline devretmek istediğini, bu sebeple marka sahibi Franchise veren … , davacı … ve müvekkili arasında bir sözleşme imzalandığını, bu sözleşmeye göre müvekkilinin, davacıya devir bedeli ödemeyi kabul ettiğini, sözleşme metninde geçersizlik kaydının mevcut olduğunu, taksitlerin ödenmemesi halinde sözleşmenin geçersiz olacağını, salgın sebebiyle müvekkilinin spor salonunun kapandığını, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.283,39 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 570,84 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.712,55 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.30/03/2023