Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1549 E. 2023/714 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 04/04/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 31/03/2021
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit (Alım Satım)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 04/04/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkiline karşı, davalı … tarafından Çumra İcra Dairesinin … sayılı dosyası ile 32.407,12.-TL üzerinden kambiyo denetlerine özgü haciz yoluyla takip yapıldığını, müvekkilinin davalı/alacaklıya herhangi bir borcu bulunmadığını, takibin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin Kırşehir ilinde ikametgah ettiğini, meslek itibariyle ticari ilişkisinin çok az olduğunu, yaz aylarında kendi halinde köyünde çiftçilik yaptığını, …’ın fide ilanlarını görerek, icraya konu çek karşılığında fide alımı talebinde bulunduğunu, fidelerin tesliminin yapılmadığını, çekin de iade edilmeyerek icraya konulduğunu belirterek borçlu olmadığının tespiti ile davalının % 20’sinden aşağı olmamak üzere kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmesi talep ve dava edilmiştir.
Davalı vekili, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, icra takibinin yapıldığı Çumra mahkemelerinin yetkili olduğunu, ayrıca mahkemenin de görevli olmadığını, taraflar tacir olmadığını, davacının çiftçi olduğunu, davanın asliye hukuk mahkemelerinde görülmesi gerektiğini, davacının iddia ve beyanlarırır soyut ve ispattan yoksun olduğunu, müvekkilinin yetkili ve iyi niyetli hamil olduğunu, keşidecinin ve cirantanın temel ilişkiye dayanarak dava açması, ancak bononun temel ilişkinin tarafı lehtar tarafından ibraz edilmesi halinde söz konusu olduğunu, senet metninden anlaşılamayan defilerin kendilerine karşı ileri sürülmesi ve taraflar arasındaki hukuki ilişkinin müvekkili için sonuç doğurmasının mümkün olmadığını, kambiyo senetlerinin mücerretliği ilkesinin bulunduğunu, asıl borç ilişkisinden bağımsız bir varlığı olduğunu, müvekkilinin yetkili hamili olduğu çekten doğan ve borçlularca ödenmemiş olan alacağının tahsilini icra yoluna başvurmak suretiyle talep ettiğini, davacının davasını ve iddialarını yazılı belge ile ispatlamak zorunda olduğunu, ispat külfetinin de davacının üzerinde olduğunu, tanık dinletmesine de muvafakat etmediklerini belirterek davanın reddi ile her türlü hukuki dayanaktan yoksun olarak, takibi sürünceme de bırakma, borcu ödemeyi geciktirme amacına yönelik olarak yapıldığından alacağın %20’sinden aşağı olmamak üzere karşı taraf aleyhine icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “…; davacı taraf, dava ve icra takibine konu çeki davalıya mal teslimi karşılığı verdiğine dair hiç bir belge sunamamıştır. Bu nedenle iddiasını ispatlayamadığından davanın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin Kırşehir’de ikamet ettiğini, yaz aylarında çiftçilik yaptığını, davalının Fide ilanlarını görerek takibe konu çeki cirolayıp fide alımı için davalıya verdiğini, ancak davalının fideleri müvekkiline teslim etmediğini, davalının Antalya’da büyük çaplarda fide üretimi ve ticareti yapan tacir sıfatına haiz bir insan olduğunu, HMK 222/5 maddesi gereğince davalının defterini ibraz etmemesi sebebiyle müvekkilinin iddiasını ispat ettiğini, cevap dilekçesinde de davalının tacir ve şirket ortağı olduğunun belirtildiğini, davalının çekteki ciro zincirindeki ticari ilişkiyi ispat edemediğini, ispat külfetinin davalı üzerinde bulunduğunu, münhasıran davalının defterlerine dayandıklarını, kesin süreye rağmen defterlerini ibraz etmemesi nedeniyle davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, dosya içerisine alınan belgelere göre davalının tacir olduğuna ve defter tutma yükümlülüğü bulunduğuna dair dosya içerisine alınan bir belgenin bulunmadığı, Vergi Dairesi ve Ticaret Sicil kayıtlarına göre davalının gerçek kişi tacir olarak kaydının bulunmadığı sadece şirket ortağı olduğu hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.04/04/2023