Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1535 E. 2021/1573 K. 29.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 21/06/2017

İlk Derece Mahkemesinin dava dosyası istinaf yasa yolu incelemesi yapılmak üzere Dairemize gönderilmiş olmakla, istinaf incelemesi HMK’nın 356. vd. maddelerince duruşmalı olarak yapılan açık yargılama sonucunda dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi. Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACI VEKİLİNİN İDDİALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkili tarafından yangın ticari esnek paket sigorta poliçesiyle 16/11/2013 tarihinde sigortalanan sigortalı … ait işyerinde 03/09/2014 tarihinde davalılardan …’nden satın alınan ve diğer davalının üreticisi olduğu … serinletici cihazdan kaynaklanan yangın da serinletici cihazın tamamen yandığını ve işyerine zarar verdiğini, eksper raporu doğrultusunda hasar, onarım ve temizlik çalışmaları için 47.855,75 TL, hasar gören emtia için 67.037,25 TL ve 4.237,29 TL’nin sigortalıya ödendiğini ileri sürerek, toplam 119.130,29 TL tazminatın ödemenin yapıldığı 02/10/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALI … VEKİLİNİN SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davalı vekili, yangının çıktığı iddia edilen … serinletici cihazın kullanım kılavuzunun güvenlik kuralları başlıklı 3. maddesinde cihazda uzatma kablosu kullanılmaması gerektiğinin açıkça belirtildiğini, oysa serinletici cihazın teşhir edildiği bölgede uzatma kablolarıyla beslenmiş olduğunu, yine kullanım kılavuzun 14. maddesinde cihazın uzun süre gözetimsiz olarak çalışır halde bırakılmaması gerektiğinin belirtilmesine ve sigortalı işyeri çalışanlarının olay gecesi tüm sigortaların indirildiğini beyan etmişlerse de, teknik rapor ve enerji panosu üzerine düşülen notlar incelendiğinde işyeri kapanma saatinden sonra bazı hatların kesicilerinin açık bırakılarak enerjili kaldığı, yanan cihazlar incelendiğinde beyanların aksine bu bölgenin enerjili olduğunun anlaşıldığını, sigortalı şirketin kullanım kılavuzundaki teknik şartnamedeki yazılı tedbir ve uyarılara aykırı davranmasından dolayı sorumluluğun davacının sigortalısına ait olduğunu, müvekkilinin herhangi bir kusur ve sorumluluğunun olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
DAVALI … VEKİLİNİN SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davalı vekili, müvekkilinin portatif serinletici cihazı 04/07/2012 tarihli fatura ile davacının sigortalısına satmış olduğunu, satışın üzerinden üç yılı aşkın süre geçtiği ve yasal süresi içerisinde gizli ve ayıp ihbarında bulunulmadığından davanın öncelikle zamanaşımı nedeniyle reddini, ayrıca müvekkilinin olayda al sat şeklinde tedarikçi olması nedeniyle kullanım hatası ya da üretim hatasından sorumlu olmayacağından husumet yokluğundan da davanın reddi gerektiğini, öte yandan kullanım kılavuzunda cihazın uzatma kablosuyla kullanılmaması ve uzun süre gözetimsiz olarak çalışır halde bırakılmaması şeklindeki uyarılara uyulmadığını, dolayısıyla teknik şartname ve kullanım kılavuzuna uygun şekilde cihazın kullanılmamasının sorumluluğunun müvekkiline yükletilemeyeceğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
Mahkemece dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, yangının serinletici cihazın kullanım koşullarına aykırı olarak uzatma kablosu ile kullanılması bu kabloya da başka bir cihazın bağlanması ve gece saatlerinde elektrik enerjisinin kesilmemiş olmasından dolayı meydana geldiği, yangının salt serinletici cihazdan kaynaklanmadığı, bu nedenle davalıların yangın olayında kusurlarının olmadığı gerekçesiyle, ispatlanamayan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
DAVACI VEKİLİNİN İSTİNAF NEDENLERİ:
Davacı vekili; müvekkilinin sigortalısı … yangın rizikosundan kaynaklanan hasarın davalı …’nden satın alınan ve …’nin ithalatçısı olduğu … marka serinletici cihazdan kaynaklandığını, bilirkişi raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak karar verildiğini, müvekkilince alınan uzman görüşü ile bilirkişi raporunun birbirinin zıttı olduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürerek, mahkeme kararının kaldırılarak davanın kabulünü istemiştir.
DELİLLER:1-Davacı şirket ile sigortalı ..arasında 30/06/2013 tarihinde düzenlenen … Paket Sigorta Poliçesi,
2-Davacı … şirket tarafından …’e EFT yoluyla 11/11/2014 tarihinde 4.237,29 TL ödendiğine ilişkin dekont fotokopisi,
3-Sigortalı ….’nin davacı … şirketini ibra ettiğine ilişkin 02/10/2014 tarihli ibra ve temlikname,
4-Davacı … şirket tarafından …’e EFT yoluyla 02/10/2014 tarihinde 67.037,25 TL ödendiğine ilişkin dekont fotokopisi,
5-Sigortalı …’nin onarım tutarı 47.855,75 TL’ye ilişkin haklarına davacı … şirketine temlik ettiğine ilişkin temlikname,
6-…. tarafından davacı … şirketine hitaben 01/10/2014 tarihinde düzenlenen 47.855,75 TL bedelli fatura,
7-Davacı … şirket tarafından EFT yoluyla 02/10/2014 tarihinde …’ne 47.855,75 TL ödendiğine ilişkin dekont fotokopisi,
8-Ekspertiz raporu,
9-Ekspertiz raporuna ekli elektrik elektronik bilim dalı Doç. Dr. …’nın bila tarihli teknik inceleme raporu,
10-Antalya Büyükşehir Belediyesi İtfaiye Daire Başkanlığı tarafından imza altına alınan … tarihli yangın raporu,
11-Elektrik mühendisi …, hukukçu bilirkişi …, mali müşavir …’ın 07/03/2017 tarihli bilirkişi heyeti raporu,
12-Elektrik elektronik yüksek mühendisi Prof. Dr. …, Dr. … ve sigorta eksperi … 10/09/2018 tarihli bilirkişi raporu, 14/11/2018 tarihli ek raporu,
13-Dosya kapsamı.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Uyuşmazlık, davacının sigortalısının işyerinde yangın nedeniyle meydana gelen hasarda tarafların kusur oranlarının ve rücu edilecek tazminat miktarının tespiti hususunda toplanmaktadır.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE :
Dava, davacı … şirketinin sigortalısına ödediği hasar bedelinin TTK’nın 1472 (301) maddelerince rücuen tahsili istemine ilişkindir.
İlk Derece Mahkemesince 21/06/2017 tarihinde davanın reddine karar verilmiş olup, Dairemizce İlk derece Mahkemesince alınan kusur raporları arasındaki çelişkinin giderilmesi ve tarafların kusur oranlarının doğru tespit edilmesi için duruşma açılarak bilirkişi raporu aldırılmış olup aldırılan bilirkişi heyeti raporuna göre davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bu kararın davalılarca temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 17.Hukuk dairesinin 18/03/2021 tarih ….. Esas, …. Karar sayılı kararı ile davalı …’nin sair temyiz itirazlarının reddine, davalı ….’nin ise süresi içerisinde yapmış olduğu zamanaşımı definin değerlendirilerek bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle dairemiz kararının bozulmasına karar verilmiş olup, Yargıtay bozma ilamı taraflara tebliğ edilip yapılan duruşmada usul ve yasaya uygun Yargıtay bozma ilamına uyulmuştur.
Davacı …, bu davayı sigortalısının halefi olarak açtığına göre, zamanaşımı süresinin tayininde sigortalı ile davalı arasındaki ilişkinin hukuki mahiyeti nazara alınır. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu’nun 22.03.1944 tarihli 37 Esas ve 9 Karar sayılı kararında bu husus “sigortacının sorumlu kişi aleyhine açacağı dava, sigorta poliçesinden doğan bir dava değildir. Bu dava, aynen sigortalı kimsenin sorumlu kişiye karşı açmış olduğu bir dava gibidir. Sigortalının muhtelif mahkemelerde dava açma hakkı varsa aynı hak, sigortacının halefiyet hakkına dayanan rücu davası için de söz konusudur” şeklinde vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, sigortacının açtığı rücu davalarında zamanaşımı, sigorta ettirenin aynı şahıs aleyhine açabileceği davanın zamanaşımı süresine tabi olup zamanaşımı da aynı tarihte başlar. Dava konusu serinletici cihaz, 04.07.2012 tarihli fatura ile satılarak davacı … şirketine sigortalı dava dışı …’ye teslim edilmiş olup bu tarihten sonra serinletici cihazda gizli ayıp nedeniyle arızalar olduğu bilirkişilerce tespit edilmiştir. Dava konusu olayda alt ilişkinin tacirler arası ticari satışta ayıplı mal olduğu anlaşılmaktadır.
Satış tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu uyarınca ticari alım satımlarda alıcı, açık ayıplar için iki, gizli ayıplar için ise sekiz günlük olan yasal süreler içerisinde inceleme yükümlülüğünü yerine getirip ayıp ihbarında bulunmalıdır. Bu hak düşürücü sürelere tabi inceleme yükümlülüğünü yerine getirmeyen alıcının ayıba bağlı hakları da ortadan kalkmaktadır. 6102 sayılı TTK 23/c maddesinde; “Malın ayıplı olduğu teslim sırasında açıkça belli ise alıcı iki gün içinde durumu satıcıya ihbar etmelidir. Açıkça belli değilse alıcı malı teslim aldıktan sonra sekiz gün içinde incelemek veya incelettirmekle ve bu inceleme sonucunda malın ayıplı olduğu ortaya çıkarsa, haklarını korumak için durumu bu süre içinde satıcıya ihbarla yükümlüdür. Diğer durumlarda Türk Borçlar Kanunu’nun 223’üncü maddesinin ikinci fıkrası uygulanır.” hükmü öngörülmüştür. 6098 sayılı TBK 223. maddesinin ilgili fıkrasında ise; “(1) Alıcı, devraldığı satılanın durumunu işlerin olağan akışına göre imkan bulunur bulunmaz gözden geçirmek ve satılanda satıcının sorumluluğunu gerektiren bir ayıp görürse, bunu uygun bir süre içinde ona bildirmek zorundadır. (2) Alıcı gözden geçirmeyi ve bildirimde bulunmayı ihmal ederse, satılanı kabul etmiş sayılır.” hükmü düzenlenmiştir. Bu nedenle, açık ayıp niteliğinde olmayan ve 8 günlük inceleme süresinde tespit edilemeyen başka bir anlatımla kullanımla ortaya çıkan ayıplar yönünden 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun ilgili düzenlemeleri uygulanacaktır. Ticari satışlarda ayıba karşı tekeffül hükümleri malın alıcıya tesliminden itibaren 2 yıl geçince zamanaşımına uğramakla birlikte, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu 231. maddesine göre satıcı daha uzun bir süre bu sorumluluğu üstlenmiş olabilir.
Dairemizce Elektrik elektronik yüksek mühendisi Prof. Dr. …, Dr. … ve sigorta eksperi … ‘ye hazırlatılan 10/09/2018 tarihli bilirkişi raporundan , dosyada bulunan Doç. Dr. …’nın teknik inceleme raporu ve ekindeki fotoğraflar ile Yard. Doç. Dr. …’ın teknik raporu da dosya kapsamıyla birlikte değerlendirilerek yangının başlangıç noktasının … serinletici olduğu, cihazın kullanım kılavuzunda güvenlik kuralları bölümünde uzatma kablosuyla kullanılmaması gerektiği, gözetimsiz bir şekilde uzun süre cihazın çalışır olarak bırakılmaması gerektiğinin yer aldığı, yapılan incelemelerde davacının sigortalısı işyerinin bu iki uyarıya uymamış olduğu, cihazın timer özelliği sayesinde 7,5 saate kadar otomatik kapanma özelliğinin olduğu, bu süre sonunda standby konumuna geçtiği, olay günü güvenlik görevlisinin yangını sabah 06.40’da gördüğünü ifade ettiğine göre timer kurulmuş olsa bile cihazın standby konumunda olduğu ve içinde enerji olduğu, cihazın akşam marketin kapanmasından sabah yangın çıkma vaktine kadar uzun süre enerji altında bulunduğu, serinleticinin üç sene evvel satın alınıp çalıştırıldığı ve enerji altında olduğundan ayıplı mal niteliği taşımadığı, poliçenin hasar kapsamında olduğu, davacı … şirketinin hasar nedeniyle toplam 119.130,29 TL tazminat ödediği, hasarın meydana gelişi yönünden yapılan teknik incelemede cihazın üreticisi ve satıcısı durumunda olan davalılar ile cihazı kullanan davacının sigortalısı firmanın kusurları oranında sorumlu oldukları, cihaz kaynaklı hatalar için muhatap tarafın davalı firma iken tüketici kaynaklı hatalarda muhatabı bu riskin sigorta poliçesine dahil eden davacı … şirketinde olduğu, bu durumda kullanım kılavuzundaki güvenlik kurallarına uymayan dava dışı sigortalı …’nin %40 oranında yangının serinletici cihaz kaynaklı başlayıp çevreye yayıldığından davalıların %60 oranında kusurlu oldukları, kusur oranına göre davacı şirketin sigortalısına ödediği hasar bedelinin 71.478,17 TL’lik kısmını davalılara rücu edebileceği anlaşılmıştır.
Aynı bilirkişilerin 14/11/2018 tarihli ek raporundan, yangının uzatma kablosu kaynaklı olmadığı, uzatma kablosu kullanımının gerilimi düşürdüyse de şebekede kullanılan akımı yükselteceği, uzatma kablosuna yüksek akımına geçtiğine dahil belirti ya da deformasyon olmadığı, cihazın gece gündüz koşullarında şebeke kaynaklı voltajların değişken olduğu düşünülürse üretici tarafından satılan cihazın değişken voltaj değerlerini hesaba katarak korumalı bir cihaz üretimi yapması gerektiği, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 1. maddesine göre, gerilimin düşüp yükselmesi tüketicinin elinde olmayan, cihazda bağlantılı çevresel bir faktör olduğu için tüketiciyi korumak için satıcının gerekli koruma önlemlerini alması ve buna göre üretmesi gerektiğini, davaya konu cihaz standby konumunda dahi olsa enerji altında olduğu, cihazın teknik şartnamesine ve kullanım kılavuzuna uygun çalıştırılmadığı, güç birimindeki elektronik bir parçada kısa devre veya gereğinden fazla düşük direnç özelliği oluşmuş ise, parça yüksek ısı meydana getirerek bulunduğu yerdeki ısının artmasına ve ardından yangına sebebiyet verebileceği, 6502 Sayılı yasanın zamanaşımını düzenleyen 12. maddesi uyarınca satılan malın zamaşımına uğradığı ve satılan malda ağır kusur ya da hile ile gizlenmiş bir kusur olmadığının ağır kusur ya da hileli gizlenmiş kusurun cihazın çalışması ya da verimliliği ile ilgili problemlerde sorun olabileceği, cihazda timer (zamanlama) özelliği kuruluysa marketin gece 22.00’da düzenli kapandığı düşünülürse sabah 05.30’da kapanacağı ve standby konumuna geçeceği, timer kurulmadıysa cihazın marketin açılma saatine kadar çalışacağı, bu durumda kullanım kılavuzunda cihazın uzun süre çalışır halde yalnız bırakılmaması kuralına aykırılık teşkil edeceği, zira uzun süre açık bırakılmasının şebekeden gelen yüksek gerilimlerinin cihazın elektronik kartlarında deformasyona yol açabileceği, davacıya %40 oranında verilen illiyet bağının buradan kurulduğu, sonuç olarak davalıların %60 oranında davacının sigortalısının %40 oranında kusurlu olduğu görüşünün bildirildiği anlaşılmıştır.
Dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporlarına göre, davacının sigortalısı ….’nin 04/07/2012 tarihinde davalılardan …’den satın aldığı portatif serinleticinin sigortalının işyerinde üçlü prize takılı halde çalıştırılırken marketin kapanmasından sonra elektrik enerjisinin kesilmesi gerekirken sigortalı market çalışanlarınca elektrik enerjisinin kesilmediği, cihazın sigortalı işyerinin kapandığı saat 22.00’dan yangının çıktığı görevli tarafından tutanak altına alındığı 06.40 saatine kadar gözetimsiz şekilde çalıştırıldığı, cihazdaki timer özelliğinin çalışmaması sonucunda standby durumuna geçmeyerek çalışmaya devam ettiği ve bu nedenle yangının cihazdan kaynaklandığı, ancak davacının sigortalısının da elektrik enerjisini kesmeyerek yangının oluşumuna dahil olduğu, bu durumda portatif serinleticideki timer özelliğinin çalışmaması ve standby konumuna geçmemesi nedeniyle üretim ayıbının cihazı yurtdışından tedarik eden davalı …’ne ait olduğu, cihazdaki bu ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğundan cihazı satan davalı …’nin de yangın sonucu oluşan hasardan sorumlu olduğu, ancak cihazın 04.07.2012 tarihli fatura ile satılarak davacı … şirketine sigortalı dava dışı …’ye teslim edilmiş olup bu tarihten iki yıllık süre geçtikten sonra olayın 03/09/2014 tarihinde gerçekleştiği, davalı …’nin süresinde sunduğu cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunduğu hususları birlikte gözetildiğinde davalı … yönünden davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş olup elektrik enerjisinin yapı market kapatıldığı saatte kesmeyen sabaha kadar cihazı gözetimsiz çalıştıran davacının sigortalısı …’nin de yangının meydana gelmesinde kusurunun bulunduğu, bu nedenle en son tarihli bilirkişi raporunda alınan davacının sigortalısına %40 davalılara %60 oranında kusur izafe eden bilirkişi raporunun dosya kapsamına, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu anlaşıldığından, davacının da kendi sigortalısının %40 kusuru oranında ödenen zararı davalılardan rücuen isteyemeyeceği gözönüne alınarak, davanın davalı …’nin %60 kusuruna isabet eden 71.478,17 TL üzerinden kısmen kabulüne karar vermek gerekirken İlk Derece Mahkemesince eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, davacı vekilinin istinaf başvurusunun yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Bu nedenle, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi uyarınca esastan kabulüne, mahkemenin bu hatasının yeniden yargılama yapılmasını gerektirmemesi nedeniyle duruşma açılmaksızın İlk Derece Mahkemesinin kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş, aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas … Karar sayılı 21.06.2017 tarihli kararının KALDIRILMASINA,
a)Davacının davalı … aleyhine açtığı davanın zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
b)Davacının davalı … (… Şirket) aleyhine açtığı davanın KISMEN KABULÜ İLE, 71.478,17 TL alacağın 4.237,29 TL’sinin ödeme tarihi 11.11.2014, kalan 67.240,88 TL’sinin ödeme tarihi 02.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya VERİLMESİNE, Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,
c)492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 4.882,67 TL nispi karar harcından peşin alınan 2.034,45 TL harcın mahsubu ile bakiye 2.848,22 TL harcın davalı … (… Şirket)’den alınarak Hazineye gelir kaydına,
c-Davacı tarafından yatırılan 27,70 TL başvurma harcı, 2.034,45 TL peşin harç, 4,10 TL vekalet harcı olmak üzere toplam 2.066,25 TL harcın davalı … (… Şirket)’den alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı tarafından yapılan 160,00 TL tebligat gideri, 206,30 TL keşif gideri, 1.350,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 1.716,30 TL yargılama giderinden kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 1.029,80 TL’sinin davalılardan müştereken alınarak davacıya verilmesine, kalanının davacı üzerinde bırakılmasına,
e-Davalılar tarafından herhangi bir yargılama gideri yapılmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
f-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın kabul edilen kısmı üzerinden hesaplanan 10.092,16 TL vekalet ücretinin davalı … (… Şirket)’dan alınarak davacıya verilmesine,
g-Davalı … (… Şirket) kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan 6.994,78 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalı … (……)’ye verilmesine,
h-Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden Dairemiz karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca davanın reddedilen kısmı üzerinden hesaplanan15.267,38 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak bu davalı …’ye verilmesine,
ı-Davacı tarafça yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının İlk Derece Mahkemesince karar kesinleştiğinde davacıya iadesine,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a)İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40 TL harcın istek halinde davacıya İADESİNE,
b)İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 85,70 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 16,50 TL tebligat masrafı, 54,40 TL , istinaf posta gidiş-dönüş masrafı toplamı 156,60 TL’nin davalı … (… Şirket)’den alınarak davacıya VERİLMESİNE,
c)6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya/davalıya İADESİNE,
d)Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı 6100 Sayılı HMK’nın 356. maddesi uyarınca duruşmalı olarak oybirliği ile HMK’nın 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.29/09/2021

….