Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1493 E. 2023/769 K. 10.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 10/03/2021
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 10/04/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacı ile davalının uzun yıllardır yoğun bir ticari faaliyet içerisinde ticari ilişkileri mevcut olduğunu, bu ticari alışveriş kapsamında davacı tarafından ödeme amacıyla verilen keşidecisi … İnş. Proje Cam. ve Metal San. Tic. Ltd Şti olan 06.09.2015 keşide tarihli … numaralı 30.000,00TL bedelli çekin ciro yoluyla karşı yana aktarıdığını, ancak çekin karşılıksız çıktığını ve yazıldığını, akabinde çek bedelinin davacı tarafından ödenmesine rağmen gerek keşideci gerekse davacı hakkında icra takibi başlatıldığını, davacının söz konusu çek bedelinin davalıya eksiksiz ödediğini, hatta bu takipten sonra uzun yıllar taraflar arasındaki ticari ilişki devam etmiş ve sık sık yapılan hesap mutabakatları ile davacının bu çek nedeniyle borçlu olmadığı da karşı yanca kabul edildiğini, aynı çeke dair bu dosudan çek keşidecisinden de tahsilatlar yapılmasına rağmen bu tahsilatların davacının cari hesabından düşülmediği gibi ödenen çek nedeniyle mükerrer tahsilat yapılmak suretiyle de haksız kazanç elde edildiğini, taraflar arasındaki ticari ilişkinin 2020 yılında bozulduğunu bunun üzerine karşı yanın davacıdan haksız fiyat farkı faturaları ile talepte bulunduğunu ve bu şekilde taraflar arasında ihtilaf doğduğunu, yine davalının gönderdiği ihtarnamede cari hesap ilişkisi nedeniyle 15.406,51TL borçlu olunduğunu beyan ettiğini, takibe konu çekin davacı yönünde zamanaşımına uğradığını, çek alacaklarında yasal zamanaşımı süresinin 3 yıl olarak belirlendiğini, öncelikle Antalya 4. Asliye Ticaret mahkemesi … D.İş sayılı dosyadan verilen tedbir kararının devamına, haklı davanın kabulü ile davacının icra takibine konu çek nedeniyle borçlu olmadığının tespitine, takibe dayanak çekin davacıya iadesine, kötü niyetli davalı alacaklının %20’den az olmamak üzere kötü niyet tazminatı ödemesine, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin karşı yana yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının davasının mevcut kambiyo evrakı ilişkisi ve yasaya aykırı olduğunu, bu nedenle davayı kabul etmediklerini, davacının kayıtsız şartsız borç ikrarı niteliğinde olan kambiyo senedini ödediğini yazılı belge ile ispat etmesi gerektiğini, zaten icra takibine konu edilmiş bir çekin ödendiği iddiasının ancak senet kuvvetinde yazılı belge ile mümkün olduğunu, davacının dava konusu çekin lehdarı olduğunu, çekin keşidecisinin icra takibindeki diğer borçlu olan … İnşaat Ltd.Şti olduğunu, davalının ise çekin hamili durumunda olduğunu, davacının bir delil ile borçlu olmadığını kanıtlaması gerektiğini, davalının elinde yukarıda açıklandığı üzere icraya konu 1 adet çek olduğunu çekin ödeme vasıtası olduğu gözetildiğinde davalının alacaklı olduğunu yazılı belge ile anlaşılmasına göre, davacının aynı şekilde yasal delille borçlu olmadığını kanıtlaması gerektiğini, davacının böyle bir ispat delili olmadığını, davacının çekin zamanaşımına uğradığını iddia ederek de borçlu olmadığını ileri sürdüğünü, aynı gerekçe ile davacının Antalya 7. İcra Hukuk Mahkemesi’nin … E.Sayılı dosyasında da dava açtığını, dava dilekçesinde davacı, “müvekkil adına konulan hacizlerin kaldırılması için 08.01.2019 tarihinde icra müdürlüğüne talepte bulunarak hacizlerin kaldırılmasını istemiştir.” Dendiğini, davacı kendi ifadesi ile zaman aşımının geçmediğini ikrar ettiğini. icra dosyası ve çek bir tane olduğu için işlemlerin dosyaya özgü yapılmakta olduğunu, dolayısıyla borçlular arasında bir tercih ya da seçim yapılmamakta olduğunu, bu nedenle de alacaklının alacağına bir an önce kavuşması için icra işlemi yapılmış olup icra işleminin birden çok borçlusu olan dosyada kişi ayrımı yapılarak yapıldığının kabulünün mümkün olmadığını, bu nedenle icraya konu çekin zamanaşımına uğramasının söz konusu olmadığını, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “dava Antalya 8 İcra müdürlüğünün … E sayılı dosyasına konu çekin ödenmiş olması nedeniyle borçlu olmadığından bahisle açılmış menfi tespit davasıdır. Öncelikle usule ilişkin iddialar ele alınmış, takibin zamanaşımına uğrayıp uğramadığı hususu değerlendirilmiştir. TTK 751 uyarınca zamanaşımını kesen işlem kimin hakkında meydana gelmişse ancak ona karşı hüküm ifade eder. Ticaret yasasındaki bu özel hüküm nedeniyle TBK 154 hükmü kambiyo senetlerine ilişkin takiplerde uygulanmaz. Bu nedenle ciranta hakkında zamanaşımını kesen işlem avalist veya keşideci için zamanaşımını kesmez. İcra takibi ile zamanaşımını kesildikten sonra alacaklı takibi sürdürmez ve dosya işlemden kaldırılırsa ( İİK 78/2, 4, 5 ) son işlem tarihi ile yenileme talebinin bulunduğu tarih arasında zamanaşımı süresinin geçmemiş olması gerekir. Eğer bu süre geçmişse icra hakimliğince başvuru üzerine takibin iptaline karar verilir. İcra takibinde yapılan her işlem ile zamanaşımının kesileceği yerleşik içtihatlara göre kabul edildiğinden somut olayda davalı yönünden 03.02.2016 da takibin başlatılması ile zamanaşımının kesildiği ve 3 yıllık sürenin yeniden işlemeye başladığı, 28.07. 2017 tarihinde davalının şekerbank hesabına haciz ve bloke konmuş olduğu, takip kesinleşmemiş olduğundan haczin kaldırılması talep edilmiş, müdürlükçe talep doğrultusunda işlem yapılmış olması hususunun mahiyeti itibariyle haciz işlemini başından itibaren hüküm ve sonuçlarını ortadan kaldıracak mahiyette ”geri alma ” işlemi olmadığı bu nedenle her iki işlemin de zamanaşımını kesceği kanaatine varılmakla bu yöndeki iddiaya itibar edilmemiştir. Esas yönünden yapılan değerlendirmede davacı çekten borçlu olmadığını dair delillerini sunmuş, davalı ise verilen süre içinde defterlerini sunmamış ve illetten mücerretlik gereği ticari defter kayıtlarının incelenemeyeceğini savunmuştur. Davacının iddiası ödemeye ilişkindir. Taraflar tacir olup birbirini doğrulayan ticari defter kayıtları kesin delil hükmündedir. Bilirkişi raporunda davalının 01.04.2020 tarihli ihtarnamesine paralel olarak 31.12.2019 tarihinde 15.406,51 TL borç bulunduğu, davacının ticari defter kayıtları ile doğrulanmıştır. Davalının sunduğu kararlar ise ödeme iddiasına ilişkin olmayıp, çekin bedelsiz oluşu ve çekin ticari defterlerde kayıtlı olmamasına dayalı iddia ve savunmalara ilişkindir. Davaya emsal teşkil edecek mahiyette değildir. Davacı kayıtlarında çekin iade kaydı girilmiş şekli ile davalıya 18.885,41 TL olduğu, bu borcun kaynağının 10.01.2016 tarihinden kalan bakiye olduğu, yani dava konusu çekin verildiği dönemde borç olmadığı görülmüş, 01.04.2020 tarihli ihtarname uyarınca bu husus davalının da kabulünde olmakla 10.10.2015 tarihinde davalıya … bankası kanalıyla yapılan 30.000,00 TL ödemenin davaya konu çek borcuna istinaden yapıldığı vicdani kanaatine varılmakla, borç ödendiği kabul edildiğinden koşulları oluşan İİK 72/5 uyarınca %20 kötüniyet tazminatının da tahsili ile birlikte davanın kabulüne” karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme tarafından senede karşı senetle ispat kuralının geçerli olduğu iş bu davada adeta bir ceza davası mantığı ile “vicdani kanaate varılmakla” şeklinde gerekçe ile karar verilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davalının ticari defterlerini sunmadığını, davacının defter kayıtlarının aksinin senet delili ile ispatlandığını, cari hesap ilişkisi ile kambiyo evrakı kavramının birbirine karıştırıldığını, taraflar arasında ki cari hesap ilişkisi ile kambiyo evrakında kaynaklı alacak ilişkisinin aynı olmadığını, yerel mahkemenin bedelsizlik iddiası içerisinde ödeme, geçersizlik, teminat verilme gibi kavramların bulunduğunu gözden kaçırdığını, kötü niyet tazminatının ispatlanamadığını, ilk derece mahkemesi kararının hukuka aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, HMK m. 355/1. gereği incelemenin istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak yapılıp, re’sen gözetilmesi gereken, kamu düzenine herhangi bir aykırılığın da bulunmamasına, davalı tarafa ticari defter ve belgelerin ibrazı için usulüne uygun ihtaratlı kesin süre verilmesi ile davalı yanca ticari defter ve belgelerin ibraz edilmemesine, bu durumda Yargıtay 11. HD’nin … Esas … Karar sayılı ilamı da dikkate alınarak verilen kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 2.061,90 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 515,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.546,40 TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.10/04/2023