Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1484 E. 2022/1843 K. 19.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 25/12/2020
DAVA: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 19/12/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Asıl davada davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davacının ağabeyi …. nın birden fazla yapı denetim şirketi olduğunu, … Denetim isimli şirketini 200.000,00 TL karşılığında devretmesi için anlaştıklarını, davacının kararlaştırılan tutarı ödediğini, ancak şirketin devrinin gerçekleştirilmediğini, davacının … ya yapı denetim şirketini vermiyorsa ödediği 200.000 TL’yi geri vermesini söylediğini, ancak bu talebinin de yerine getirilmediğini, davacının kardeşinden bu parayı almak üzere Antalya’da her iki tarfında tandığı bir takım eş ve dostları araya koyduğunu şirketin devri veya ödemiş olduğu bedelin iadesini ve talep ettiğini bu sırada kendisine“madem kardeşin … sana vekaletname vermiş o halde sana sattığı … Şirketi adına senetleri imzala kendisinden (…. ) peyderpey bu senetleri tahsil ederek parayı alırsın” şeklinde söylendiğini, davalı … ile birlikte bir arkadaşının ofisinde bu bonoların düzenlendiğini, davacının … şirketi adına ve kendi adına tanzim, vade, bedel olmayan bonoları imzaladığını, bonolarda …’ın alacaklı gösterildiğini, davacının bonoyu kardeşi … dan olan alacağını tahsil amacıyla imzalayıp verdiğini beyanla hile yolu ile kendisinden alınan bono nedeniyle borçlu olmadığının tespiti ile, bonoya dayalı olarak İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün …. E. Sayılı dosyasında yapılan takibin iptaline, davalıların kötü niyetli olması nedeni ile aleyhlerine %20 oranında tazminata hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davacının, davalı …’a husumet yöneltemeyeceğini, İstanbul Anadolu 9.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin …. Esas sayılı dosyası ile aynı bono nedeniyle davalı … aleyhine menfi tespit davası açtıklarını, açılan davanın tarafları ve konusu aynı olduğundan mahkememiz dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ettiğini, davalı … ile dava dışı …. , diğer kardeşi … ’nın yanında bir araya geldiklerinde, davacı …’ya, açığa imza attırararak elinden hile ile alınan boş senedi davacı … ile … aleyhine İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğü’nün … E. sayılı dosyası ile takibe koyduğunu, … aleyhine Cumhuriyet Savcılığına başvurulduğunu, davacı ile … arasında hiç bir alacak borç ilişkisinin bulunmadığını, haksız ve dayanaksız açılan davanın reddine karar verilmesini ve İstanbul 9. Asliye Ticaret Mah.’nin … E. sayılı dosyası ile iş bu dava dosyanın birleştirilmesine karar verilmesini, … yönünden talep edilen % 20 kötüniyet tazminatına ilişkin şartların oluşmadığından reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; dava dilekçesinin usul ve esasa aykırı olduğunu, davanın 1 yıllık zamanaşımına tabi olup bu sürenin dolduğunu, …’nın senette ciranta olduğunu, senedin diğer davalı …’dan olan alacağına istinaden kendisine ciro edildiğini, dava dilekçesinde geçen hukuki ilişkileri bilmediğini, bilme ihtimalinin de bulunmadığını, ancak icra dosyasına esas teşkil eden senet incelendiğinde senedin davacının vekaletname ile yetkilendirildiğini belirttiği … Denetim isimli şirketin kaşesinin üstünde bu şirketi temsilen ve şirket kaşesi dışında kendisinin açığa atılmış imzasının bulunduğunu, davacının hile iddiasına dayanıyor ise bu senetlerin tazmininden hemen sonra menfi tespit davası açması gerektiğini, davacının suç duyurusunda da bulunmadığını, …’nın iyi niyetli üçüncü şahıs olduğunu ayrıca davacının dava dilekçesi incelendiğinde senetteki imzayıda inkar etmediğini, senetleri kendisinin imzaladığını ikrar ettiğini, … ile davacının hesap ekstrelerinin incelenmesi gerektiğini, davacının …’ı tanımadığını beyan ettiğini, ancak …’ın davacı …’nın kardeşi … ile ortak olduğunu, bu dava öncesinde …’ın …’ya yüklü miktarda para transferi yaptığını, senette …’ın …’dan alacaklı konumunda olduğunu, …’nın davaya esas teşkil eden icra dosyasına konu edilen 675.000,00TL bedelli senedi, …’dan olan alacağına istinaden teslim aldığını, müvekkilinin bu alacağını tahsil etmek amacıyla İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğünün … E. sayılı dosyası ile icra takibi başlattığını, bu icra dosyasına istinaden diğer davalı ve borçlu …’ın Antalya’da bulunan bir kısım mal varlığı üzerine haciz konulduğunu ve bir kısım taşınmazlarında ihale yolu ile satıldığını, …’ın, müvekkilinin alacağına kavuşmasını engellemek amacıyla her türlü yolu denediğini, Kadıköy 5. İcra Hukuk Mahkemesi …. E. ve Antalya 1. İcra Hukuk Mahkemesinin …. E. sayılı dosyası ile kötü niyetli olarak ihalenin feshi talebinde bulunduğunu, ancak bu davalının reddedildiğini ve … aleyhine de %10 oranında para cezası uygulandığını, …’ın tehdit ve hakaret mesajları nedeniyle yapılan suç duyuruları neticesinde … aleyhine, Antalya 14. Asliye Ceza Mahkemesinin …. E. sayılı dosyasında açılan davanın halen derdest olduğunu beyanla, öncelikle davanın zamanaşımı nedeni ile mahkeme aksi kanaatte ise esastan reddine, davacı aleyhine icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – ….Karar sayılı dava dosyasında davacı vekili tarafından sunulan dava dilekçesinde özetle; davalı … tarafından davacı ve diğer senet borçluları aleyhine İstanbul Anadolu 4. İcra müdürlüğünün ….esas sayılı dosyası ile kambiyo senetlerine dayalı icra takibinde bulunulduğunu, iş bu takibe yasal sürede itiraz edilerek icranın geri bırakılması ve takibin iptali talebiyle İstanbul Anadolu 15. İcra Hukuk Mahkemesinin …. esas sayılı dosyaları ile takibin iptali ile icra takibine itiraz davası açıldığını, mahkemece 2.5.2013 tarihinde itiraz ve şikayetlerin reddine karar verildiğini ve bu kararın kanun yollarından geçerek kesinleştiğini, davacının davalıya borcunun bulunmadığını, davacının davalıya tanzim ederek ederek verdiği tek bir kambiyo senedi olduğunu bu senedinde 15.11.2005 tanzim tarihli 360.000.00 TL tutarlı teminat senedi olduğunu, başkaca …’ya hiçbir borcu bulunmadığı gibi takip konusu senede dayalı da borcunun bulunmadığını, davalının dava dışı …’yı ve davacıyı ayrı ayrı kandırarak kendisine ait taşınmazları elde etmeyi amaçladığını, …’nın kendisini alacaklı kılarak hile ile düzenlettiği bu senetleri icra takibine koyduğunu, davacıya karşı olmayan alacak nedeniyle haksız yapılan takip ve taşınmazlar üzerine konulan hacizler ve ihale neticesinde …’nın bu olayı öğrenerek Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyası ile menfi tespit davası açıldığını, davacının Antalya ilinde bulunan tüm taşınmazlarının sahte senedin takibe konulması yolu ile ele geçirildiğini ve satış işlemlerine da başlandığını belirterek teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini ve hileli yollardan elde edilen zor ve baskı kullanılarak davalının alacaklı olarak göründüğü İstanbul Anadolu 4. İcra müdürlüğünün …. esas sayılı dosyası ile takibe konulan 10.12.2009 tanzim 10.12.2012 vade tarihli 675.999,00 TL lik senet nedeniyle alacaklıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline ve karşılığı olmayan bononun iptaline ayrıca icra takibinin yapıldığı tarih itibariyle % 20 tazminata hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas – … Karar sayılı dava dosyasında davalı vekili tarafından sunulan cevap dilekçesinde özetle; davanın bir yıllık zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını belirterek zamanaşımı itirazında bulunmuş esasa ilişkin beyanlarında da, davacının da ikrar ettiği gibi davacı ile uzun yıllar ticari ilişki içinde olduğunu, davacının bu ilişkilerde hep kendisine borçlu konumunda yer aldığını, davacının davaya konu senedi hiçbir baskı altında kalmaksızın kendi iradesi ile ciro ederek teslim ettiğini, … ile … arasındaki hukuki ilişkiyi bilmediğini, bilme ihtimalinin de olmadığını, bu senedin tanzimi ve ciro silsilesinde iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğunu, davacının iddialarının doğru olmadığını, …’nın alacağını tahsil amacıyla icra takibi başlattığını, davacının amacının borcuna karşılık kendisinden alınan taşınmazları geri almak olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece asıl dava dosyası yönünden, davacı tarafından İstanbul Anadolu 4. İcra Müdürlüğünün …. Esas sayılı takip dosyasındaki takibe dayanak 675.000,00 TL bedelli bononun rızası dışında hile ile kendisinden alındığı beyan edilmiş ise de; yargılama sırasında 02/06/2017 havale tarihli dilekçe ile davacı tarafından dava dilekçesindeki iddiaların gerçeğe aykırı olduğu beyan edildiği, davacının maddi bir hatadan da kaynaklanmayan bu ikrarının kendisini bağlayacağı gerekçesiyle ana dava yönünden davanın reddine, birleşen dava dosyası yönünden, dava konusu bono yönünden davacı …’ın …’ya borçlu olmadığı hususunun ispatlanamadığı, aksine aynı bono nedeniyle borçlu olan … tarafından açılan ana dava dosyasında 02/06/2017 tarihli davacı tarafından verilen dilekçe ile dava konusu bononun …’ın söylemleri ile düzenlendiğinin belirtildiği, bunun aksinin de birleşen dosyada davacı tarafça ispat edilemediği anlaşıldığından birleşen dava dosyası yönünden de davanın reddine, İcra İflas Kanunun 72/3 maddesi uyarınca ihtiyati tedbir kararının verildiği ve tedbir kararının uygulandığı gerekçesiyle davacı … aleyhine %20 oranında kötü niyet tazminatına hükmedilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı birleşen dosya davacısı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı birleşen dosya davacısı vekili istinaf dilekçesinde özetle; dava dilekçesini tekrarla soruşturma dosyasında … Müdürlüğü tarafından düzenlenen fezleke ile iddialarının doğruluğunun tespit edildiğini, ancak mahkemece iddialarına itibar edilmediğini, davaya konu senedin müvekkiline zorla ve hile ile imzalattırıldığını, mahkemece verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, asıl davanın ve birleşen davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Birleşen dosyada davacının borçlu olmadığını talep ettiği icra takibine dayanak bono altındaki imzaya bir itirazının olmadığı, ancak bu bononun hile ve ikrah ile kendisinden alındığının iddia edildiği gözetildiğinde ispat yükü davacı taraftadır. Davacı taraf hile ve ikrah iddiasında bulunmuş ise de, dayandığı deliller hile ve ikrah iddiasını ispata elverişli olmadığı ve uyap sisteminden yapılan incelemede davacının şikayeti üzerine şüpheliler davalı … ile dava dışı … ve …. hakkında Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının …. numaralı Soruşturma dosyası üzerinden yapılan soruşturma neticesinde, Antalya Cumhuriyet Başsavcılığının 29/04/2021 tarih, …. Karar Sayılı kararıyla şüpheli davalı … hakkında var olan suç örgütlerini oluşturdukları korkutucu güçten yararlanarak silahla yağma, şüpheliler … ve …. hakkında ise, var olan suç örgütlerini oluşturdukları korkutucu güçten yararlanarak silahla yağma ve silahlı terör örgütüne üye olma suçlarından Kovuşturmaya Yer Olmadığına karar verildiği hususları da birlikte gözetildiğinde birleşen dosya davacısının hile ve ikrah iddialarını ispat edemediği İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Asıl dava dosyasında ve birleşen dava dosyasında davacı vekilleri ayrı ayrı verdikleri beyan dilekçeleri ile, ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasını talep etmiş iseler de, İİK.’nın 72/4. maddesinin birinci cümlesi uyarınca davanın alacaklı lehine neticelenmesi halinde ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkacağından ve bunun için kararın kesinleşmesine gerek olmadığından anılan talep yönünden bir karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
Sonuç olarak, birleşen dosyada davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Birleşen dosyada davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Asıl dava dosyasında ve birleşen dava dosyasında davacıların ihtiyati tedbir kararının kaldırılması talepleri hakkında bir karar verilmesine YER OLMADIĞINA,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 21,40 TL istinaf karar harcının birleşen dosya davacısından tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA,
4-Birleşen dosya davacısının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
5-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
6-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından birleşen dosya davalısı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-Kararın dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi. 19/12/2022