Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/139 E. 2022/1638 K. 10.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 28/10/2020
DAVANIN KONUSU : Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 10/11/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, 26.06.2015 tarihli acentelik sözleşmesi ve 13.07.2016 tarihli acentelik sözleşmeleri ile, davalı sigorta şirketinin 03.11,2017 tarihine kadar Antalya Bölge Müdürlüğüne bağlı olarak sigorta acenteliğini yapmış olduğunu ve davalının önce Beyoğlu 16 Noterliğinin 3L07.2017 tarih ve … yevmiye no.lu ihtarnamesi ile acenteliğin 3 ay sonunda feshedildiğini, vekaletnameden azledildiğini ve tüm numaralı ve boş poliçelerin iade edilmesini davacıya tebliğ edildiğini, her ne kadar ilk ihtarname de acentelik sözleşmesi 3 ay sonunda feshedileceği belirtilmişse de tüm numaralı ve boş poliçelerin iadesi de İstenildiğinden İlk ihtarname gerçekte bir fesihname olduğunu, Davalının gerek ihtarname ve gerekse fesihnamede herhangi bir fesih sebebi de ileri sürmediğini, davacı kayıtlarından tespit edilebildiği kadarı ile acentelik olarak görev yaptığı yaklaşık 2 yıl 4 aylık süre boyunca yaptığı prim üretimi ile komisyon kazancına dair belgelerin ekte sunduğunu, TTK 122. Md. Göre son 5 yılda kazanılan prim tutarının yıl bazında ortalaması denkleştirme bedeli olarak ödenmesi gerektiğini, davacının, 25.06.2015 ile 31.10.2017 tarihleri arasında toplam 2.010.000TL tutarında prim üretimi yapmış olduğunu ve bu tutardan 275,074 TL komisyon kazandığını, yıllık ortalama komisyon tutarının 113.000 TL civarında olduğunu. Davalı şirketin ticari defter, muhasebe, bilgisayar kayıtlarında yapılacak olan inceleme ile bu tutarın belirleneceğini, bu miktarın denkleştirme tazminatı olarak ödenmesi gerektiğini, davanın kabulüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, taraflar arasında akdedilen sözleşme içerisinde delil şartı getirilmiş olduğunu, sözleşmenin ilgili maddesinde açıkça davalı şirketin defter ve bilgisayar kayıtlarının münhasır delil olarak kabul edileceğinin hüküm altına alındığının belirtildiğini, sözleşmenin gerek … sigorta gerekse Acente tarafından feshedilmesi durumunda tebligatların TTK m. 18 gereğince noter aracılığı ile veya taahhütlü mektupla yapılması zorunlu olduğunu, her ne sebeple olursa olsun sözleşmenin … Sigorta veya Acente tarafından feshi halinde … Sigortadan herhangi bir nam altında hiçbir hak ve tazminat talep edemeyeceğinin belirtildiğini, feshi sonrasında … sigorta bir satış kaynağını doğrudan acentenin müşterisine yönlendiremeyeceğini, acentenin portföyünde bulunan müşterilerin çalışma taleplerini … sigorta serbest piyasa koşulları içinde değerlendirilebilir ifadesini tarafların kabul ettiğini, Portföy tazminatı bilindiği üzere acente-bayilik sözleşmesi benzeri bir sözleşmenin sona erdirilmesi halinde; ana firmanın, bayi veya acentenin sağladığı müşteri çevresi nedeniyle elde ettiği kazancın bir miktarının, bayi veya acenteye ödemesi olduğunu. müşterilerin ilgili acentelere, acenteler sebebiyle değil acentelerin temsil ettiği ana şirketler İçin gitmekte olduğunu. Bu kapsamda olası portföy tazminatı iddiasında Acentenin, müvekkil şirketin marka değeri ve sunmuş oldukları dışında portföy oluşturabilmek için müşteriler nezdinde yapmış olduklarının ispatının gerekmekte olduğunu, sigorta yaptıran kişilerin ne kadarın m bir sonraki sene sigorta yaptırdığı hususu irdeleme yapılması ve bu irdeleme neticesinde portföy tazminatı hazırlaması ve somut olaya göre değerlendirilmesi gerektiği kanunen açıkça ifade edildiğini, davacı yanın bu kapsamda portföy tazminatı taleplerinin kabulü mümkün olmadığını. İhtarnamenin “.. Acentelik sözleşmesinin feshinden sonra derhal…” şeklinde keşide edildiğini, yani ihtarname içeriğinden de açıkça anlaşılacağı üzere sözleşmenin feshinin ardından derhal ilgili poliçelerin, evrakların iadesi istendiğini, fazlaya dair talep ve dava haklarının saklı kalması kaydı ile, haksız ve hukuka aykırı davanın reddini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin karşı tarafa yükletilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, sigorta şirketinin herhangi bir sebep ileri sürmeksizin acentelik sözleşmesini feshettiği, yani haklı bir nedene dayalı fesih olmaması şartının sağlandığı görülmüştür. Diğer yandan alınan ve hüküm kurmaya elverişli görülen bilirkişi raporuna göre davalı şirketin fesihten sonra da önemli bir menfaat elde ettiği düzenlenen poliçe sayısı ve komisyon oranın yüksekliğinden anlaşılmaktadır. Bu halde denkleştirme şartlarının oluştuğu anlaşılmaktadır. Artık yapılması gereken tazminatın nasıl hesaplanacağının belirlenmesidir. Bilirkişi kurulu seçenekli rapor düzenlemiş bir seçenekte davalı şirketin fesihten sonra düzenlediği poliçeler üzerinden hesaplama yapılmış diğer seçenekte ise sözleşme süresi içerisinde akdedilen poliçelere göre hesaplama yapılmıştır.
TTK 122 m. uyarınca, acentenin talep edebileceği denkleştirme tazminatı miktarı, son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı tüm ödemelerin (komisyon, prim vs.) yıllık ortalamasını aşamaz. Beş yıldan daha az süren acentelik ilişkilerinde talep edilebilecek denkleştirme tazminatında azami miktar, faaliyet gösterilen sürenin yıllık ortalamasıdır. Davacının sözleşmesi 5 yıldan kısa sürmüştür. Bu halde hesaplamanın faaliyet süresinin yıllık ortalamasına göre yapılması gerektiği anlaşılmış ve davacının talebi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; taraflar arasında münhasır nitelikte yetki sözleşmesinin bulunduğunu, yetki itirazında bulunmalarına rağmen mahkemece olumlu ya da olumsuz bir karar verilmediğini, bilirkişi raporunun hükme esas alınmasının doğru olmadığını, mahkemece tek cümle ile feshin haklı nedene dayalı olmadığının belirtildiğini, feshin haksız olduğunu açıklar bir gerekçe belirtilmediğini, bilirkişi raporuna itirazlarının hükme esas alınmadığını, bilirkişi raporlarında hakkaniyet indirimi uygulanmadığı gibi mahkemece de hesaplanan tazminat miktarından herhangi bir hakkaniyet indiriminin uygulanmadığını, davacının sözleşmedeki yetkilerini aşarak sözleşmeye aykırı hareket ettiğini istinaf sebepleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMSİ ve GEREKÇE:
Dava, portföy tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dava dilekçesi davalıya 05/02/2018 tarihinde tebliğ edilmiştir.
Davalı vekili, yasal iki haftalık süre geçtikten sonra 21/05/2018 tarihinde cevap dilekçesi vermiştir. Süresinden sonra verdiği bu dilekçede ayrıca yetki itirazında da bulunmamıştır. Yetkiye ilişkin itirazın süresinde olmaması nedeniyle davalının yetki yönünden istinaf istemi yerinde değildir.
Davalı vekili, sözleşmenin haklı nedenle feshedildiğini, TTK’nın 122. maddesinde düzenlenen portföy (denkleştirme) tazminatının koşullarının oluşmadığını ileri sürmüştür.
Davacı, haksız fesih nedeniyle portföy tazminatı talep etmektedir. Taraflar arasında 13.07.2016 tarihli acentelik sözleşmesinin düzenlendiği, davalı tarafça sözleşmenin 31/07/2017 tarihli ihtarname ile tek taraflı olarak feshedildiği ve davacının azledildiği anlaşılmaktadır. Taraflar arasında düzenlenen sözleşme süresiz düzenlenmiştir. Davalı taraf sözleşmenin davacının kusuru nedeniyle feshedildiğini, davacının acentelik faaliyetlerini gereği gibi yapmadığını, ortalamanın altında üretim yaptığını, bu hususu düzeltmediğini, gerekli özeni göstermediğini, şirketin menfaatlerinin zedelendiğini ileri sürmüştür.
Portföy tazminatı acentelik sözleşmesi sona erdikten sonra bu ilişkinin devamı boyunca acentenin kişisel gayreti ile yarattığı müşteri çevresinden akidinin halen yararlanması, acentenin ise yararlanması nedeni ile uğradığı kaybın karşılığıdır. 6102 Sayılı TTK’nın 122. maddesi ile 5684 Sayılı Sigorta Kanunun 23/16. maddesi uyarınca sözleşme ilişkisinin sona ermesinden sonra sigorta şirketi acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde ediyor ve hakkaniyet gerektiriyorsa sigorta acentesi, sigorta şirketinden tazminat talep edebilecektir.
TTK’nın 121(1) maddede belirsiz bir süre için yapılmış olan acentelik sözleşmesinin, taraflardan her birinin üç ay önceden ihbarda bulunmak şartıyla feshedebileceği, ancak sözleşme belirli bir süre için yapılmış olsa bile, haklı sebeplerden dolayı her zaman fesholunabileceği hükmü düzenlenmiştir. Somut olayda, sözleşme belirsiz süreli olup, davalı sözleşmeyi davacının acentelik faaliyetlerini gereği gibi yapmaması, ortalamanın altında üretim yapması, bu hususu düzeltmemesi, gerekli özeni göstermemesi, şirketin menfaatlerinin zedelenmesi ve davacının kusuru nedeniyle feshettiğini ileri sürmüştür.
Davacı yanın talep ettiği portföy tazminatı talebi TTK’nın 122(1) – a – c maddeleri ve (2) maddesine dayanmaktadır.
Somut olayda; yargılama sırasında alınan 05/11/2018 tarihli bilirkişi raporuyla davacının talep edebileceği portföy tazminatının 117.923,26 TL olduğu tespit edilmiştir. Rapora itiraz üzerine İstanbul Nöbetçi Asliye Ticaret Mahkemesi vasıtasıyla konusunda uzman 3 kişilik bilirkişi kurulunun vermiş olduğu 06/05/2019 tarihli bilirkişi kurulu raporuyla portföy tazminatının 105.845,17 TL tutarında olabileceği tespit edilmiştir. Bu rapora da itiraz üzerine alınan 17/09/2020 tarihli ek bilirkişi kurulu raporuyla sözleşme devam etseydi davacının elde edeceği ücretin 55.523,32 TL tutarında olup, bu sonuca göre portföy tazminat tutarının 55.523,32 TL tutarında olabileceği, davacının itirazı doğrultusunda mahkeme karar verir ise, sözleşme süresinde hesaplanan ortalama tazminat tutarının 117.923,26 TL olduğu tespit edilmiştir. Bu raporlara da itiraz edilmiştir. Mahkemece yazılı şekilde ve hangi rapora itibar edildiği kararda belirtilmeden davanın kabulüne karar verilmiş ise de, Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 2019/2876 Esas 2020/3326 Karar sayılı ilamında da açıklandığı üzere, 5684 sayılı Sigortacılık Kanununun 23/16 hükmüne göre, sigorta acentesinin denkleştirme talep edebilmesi için, sigorta acentelik ilişkisinin sona ermesi nedeniyle sigortacının acentenin portföyü sayesinde önemli menfaatler elde etmesi, hakkaniyetin tazminat verilmesini gerektirmesi, acentenin haklı bir nedene dayanmaksızın sözleşmeyi feshetmemiş olması yada kendi kusuruyla sözleşmenin feshine neden olmaması şarttır. Bu şartlardan birinin mevcut olmaması halinde sigorta acentesi denkleştirme talep edemez. Bu şartlar, sigortacının acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da sigorta acentesinin portföyü sayesinde önemli menfaat elde etmesi, acentenin aracılık ettiği veya akdettiği sözleşmeler dolayısıyla acentelik ilişkisinin sona ermesinden sonra da prim elde etmeye devam etmesini ifade eder. Sigortacı tarafından önemli menfaat elde edilip edilmediğinin tespitinde, sigorta acentesinin akdettiği yeni ya da yeni sayılabilecek sigorta sözleşmelerinin sayısı yanında bu sözleşmeler dolayısıyla elde edilen prim miktarı da esas alınmalıdır; zira sigortacının önemli menfaat elde edip etmediği hususunda acentenin portföyünün ekonomik değeri de belirleyicidir. Acentenin portföyünün ekonomik değeri acentenin aracılık ettiği veya ahdettiği sigorta sözleşmeleri dolayısıyla tahsil edilen veya edilecek olan prim miktarına göre belirlenir.
Sigorta acentesi, hakkaniyet gerektirdiği takdirde ve oranda denkleştirme talep edebilir. Bu koşul, somut durumun tüm özellikleri dikkate alınarak denkleştirme ödemesinin adil bir sonuç olup olmayacağının belirlenmesini ifade eder. Denkleştirme isteminin sınırları; sözleşmeden kaynaklanan menfaatler, sözleşmenin tarafları arasındaki risk paylaşımı, acentelik sözleşmesinin süresi, acentenin gelir miktarı, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek için harcanan emek ve zaman, sözleşme dışı kazanç ve kayıplar, tarafların mal varlığı ve gelir ilişkileri, kişisel durum (Yaşlılık, sağlık durumu, çalışma yeteneği), işin önemi, acentenin tek firma-çok firma acentesi olması, markanın etkisi (unvanın), rekabet yasağının ihlal edilmesi, sözleşmenin sona erme nedeni ve varsa kusur oranları gibi hususlar göz önüne alınıp çizilir. (…, …, Acentenin Denkleştirme İstemi, s. 90).
TTK 122 m. uyarınca, acentenin talep edebileceği denkleştirme tazminatı miktarı, son beş yıllık faaliyeti sonucu aldığı tüm ödemelerin (komisyon, prim vs.) yıllık ortalamasını aşamaz. Beş yıldan daha az süren acentelik ilişkilerinde talep edilebilecek denkleştirme tazminatında azami miktar, faaliyet gösterilen sürenin yıllık ortalamasıdır.
Somut olayda, hükme esas alınan raporlara itiraz olduğu gibi raporlar arasında kısmi çelişki bulunduğu, itirazlarında karşılanmadığı anlaşılmıştır. Bu nedenle mahkemece portföy tazminatı konusunda uzman bir başka 3 kişilik bilirkişi kurulundan bilirkişi raporları arasındaki kısmi çelişki giderilerek itirazlarda karşılanarak ayrıntılı, gerekçeli, denetime elverişli usul ve yasaya uygun rapor alınarak ve ayrıca sonucuna göre tazminatı belirleme noktasında, sözleşmeden kaynaklanan menfaatler, sözleşmenin tarafları arasındaki risk paylaşımı, acentelik sözleşmesinin süresi, acentenin gelir miktarı, sözleşmeden kaynaklanan yükümlülükleri yerine getirmek için harcanan emek ve zaman, sözleşme dışı kazanç ve kayıplar, tarafların mal varlığı ve gelir ilişkileri, kişisel durum (Yaşlılık, sağlık durumu, çalışma yeteneği), işin önemi, acentenin tek firma çok firma acentesi olması, kazandırılan müşteri sayısı, markanın etkisi (unvanın), rekabet yasağının ihlal edilmesi, sözleşmenin sona erme nedeni ve varsa kusur oranları gibi hususlar bir bütün olarak dikkate alınarak oluşacak duruma göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi yerinde görülmemiştir.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ilk derece mahkemesi kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, dosyanın İlk Derece Mahkemesine geri gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/10/2020 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 2.020,00 TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde ilk derece mahkemesince davalıya İADESİNE,
5-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderinin ilk derece mahkemesinde yapılacak yargılama sonucunda dikkate ALINMASINA,
6-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
7-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince ilgiliye İADESİNE,
8-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.10/11/2022

……