Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/132 E. 2022/1674 K. 18.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 15/09/2020
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 18/11/2022

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacının davalılardan … ile 04/09/1984 yılından beri evli olduğunu, davacının eşi …’ün davacının haberi olmadan oğlu … adına …bank’tan çekilen 112.000,00 TL’lik krediye kefil olduğunu ve bu doğrultuda aile birikimlerinden olan Denizli ili, … ilçesi … Mah. … Mevkii … ada … parseldeki (… Mah. … Sok. No:… … Denizli ) taşınmazı ipotek verdiğini, davacının, davalı eşinin ailenin ekonomik geleceğini karartacak şekildeki bu işlemlerinden haberi olmadığını, bu işlemlerden eve gelen ihbardan sonra haberi olduğunu, yaptığı araştırmada çekilen krediden aylık 2.700,00 TL den 7 taksidin ödendiğini ve daha sonraki kısmının ödenemediğini öğrendiğini , davalı …’in çok büyük bir miktar kefaletin altına girerek ve evi ipotek vererek bir ömürlük birikimi yok olmakla karşı karşıya bıraktığını belirterek Denizli ili, … İlçesi, … Mah. … Mevkii … ada … parseldeki (… Mah. … Sok. No:… … Denizli) taşınmazın üzerinde tesis edilen ipoteğin iptali ile kaldırılmasına, telafisi imkansız zararların meydana gelmemesi, icra takibine henüz başlamamış olması nedeniyle İ.İ.K’nun 72 mad. uyarınca teminatlı veya teminatsız olarak davaya konu taşınmazın kaydı ve icra takibine başlanmaması, iyi niyetli 3.kişilere devir ve temlik edilmemesi açısından ihtiyati tedbir konulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, dava dışı …’ün davalı bankadan kullanmış olduğu kredi için davalı …’ün kefil olma durumunun mevcut olmadığını, zira davalı …’ün maliki bulunduğu taşınmazın ipotek işlemi sırasında imzalamış bulunduğu kefil olmayan üçüncü kişilerden alınacak ipotek için dilekçe kapsamına göre davalı …’ün dava dışı …’ün kredi borcuna kefil olmadığını ancak davalı …’ün maliki bulunduğu taşınmazı kredi borcuna karşılık teminat olarak verdiğini, davalı …’ün maliki bulunduğu ve davalı bankaya ipotek verdiği taşınmazdan ayrı olarak aynı binada Bodrum, Zemin Kat, Birinci Kat, İkinci Kat ve Çatı Katı taşınmazlar bulunduğunu, bu durumda ipotek veren …’ün davalı bankaya ipotek verdiği taşınmazdan başkaca taşınmazları bulunduğunu, davacının davasını kötüniyetle ikame ettiğini,davalı …’ün davalı bankaya ipotek verdiği taşınmazda dava dışı …’ün oturduğunu, diğer ikinci katta davacı … ve davalı …’ün oturduğunu belirterek davanın ve davacının ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … , haberi ve bilgisi olmadan kendisinin müşterek oturdukları konutlarını oğlu …’ya kefil ettiklerini, kendisine kefil olduğunu söylemediklerini ve kimsenin kefalet miktarına ne için alındığını kendisine anlatmadığını, zaten kendisinin okuması yazmasının az olduğunu, kendisine hiçbir şeyin izah edilmediğini, kendisinin el yazısı ile kefaleti kabul ediyorum diye bir şey yazmadığını, oğlu …’nın kendisini kandırdığını, bu sebeple oğlu ve kocası ile arasının açıldığını beyan etmiştir.
Mahkemece, “…davacının menfi tespit ve kefilliğin, ipoteğin iptali ile kaldırılması talebi ile açtığı ve 28/01/2020 tarihli ıslah dilekçesi ile dava konusu taşınmazın Denizli 8. İcra Müdürlüğünün … Esas sayılı icra dosyasında satılmış olması göz önünde bulundurularak davaya tazminat davası olarak devam edilmesi yönündeki dava ve taleplerinin hukuka ve kanuna uygun olmadığı kanaatine varılarak davacının davasının reddine…” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; İlk Derece Mahkemesinin ipoteğin geçerli olduğuna ilişkin gerekçesine katılmadıklarını, çünkü müvekkilinin cahil, eşi …’in ise ev hanımı olduğunu, her ikisinin de tacir olmayıp bankanın basiretli tacir olarak hareket etmediğini, üçüncü kişi lehine verilen ipoteklerin kefalet olarak dikkate alınması ve kişi evliyse TBK 584.madde gereğince eşinin muvafakatinin alınmasının mecburi olduğunu, zaten ipotek senedinde de ipotek talep yazısının alt yazısında kefalete ilişkin hükümler bulunmakta olup, gerekli işlemler tarafımızca yerine getirilmiştir ibaresinin bulunduğunu, olayda ailenin manevi bütünlüğünün bozulduğunu, müvekkilinin mali sorumluluk altına girdiğini, mahkemenin borçlunun eşi olmayıp müvekkilinin oğlu olduğunu dikkate almadığını, ipotek senedinde de kredilerden doğmuş ve doğacak asalet ve kefalet borçlarının demek suretiyle müvekkili ile banka arasında kefalet ilişkisi kurulduğunu, müvekkilinin ihtarname tebliğ edilmeyip temerrüte düşürülmediğini, …’ün kefalet ilişkisinden kaynaklı borcu dışında tüm kredi borçlarından dolayı müvekkilinin sorumlu tutularak evinin satıldığını, müvekkilinin sorumlu olduğu miktarın diğer kredileri kapsamadığını, taşınmaz maliki eş kefalet yada herhangi bir kişisel güvence ile yükümlü kılınıyorsa iş bu ipoteğin tesisi için yazılı rızanın bulunmasının zorunlu olduğunu, bu rızanın sözleşmenin kurulmasından önce veya en geç sözleşmenin kurulması esnasında yazılması gerektiğini, aksi takdirde yapılan tescilin yolsuz olacağını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit ve ipoteğin fekki ile istirdat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
İpotek resmi senedinin incelenmesinde davacının eşi olduğu belirtilen davalı …’ün resmi senedi ipotek veren taşınmaz maliki sıfatıyla imzaladığı, Resmi senet içinde yer alan sözleşmede davalı …’ün kefaleten de sorumluluğuna ilişkin bir düzenleme yer almadığı, davacı 6098 sayılı TBK’nın 584. Maddesine dayanmış ise de, söz konusu hükümler şahsi güvence verilmesine ilişkin düzenlemelere yönelik olup ipotek akdinde ise ayni güvence söz konusu olduğundan bahse konu kanuni düzenlemeler ipotek akdi yönünden uygulanamayacağı, TMK’nın 881 ve devamı maddelerinde düzenlenen ipotek akdinin kurulması yönünden eş rızası gerektiğine dair herhangi bir kanuni düzenleme de yer almadığı, dava dışı … ile davalı banka arasında kredi genel sözleşmesinin imzalandığı, diğer davalı …’ün ise 01/09/2016 tarihinde taşınmazı üzerinde davalı banka lehine ipotek tesis ettiği, kredi sözleşmelerinde ipotek veren …’ün kefaleti bulunmadığı, davacının, davalı …’ün eşi olduğunu beyan etmiş olup işbu davasında TMK’nın 194. maddesindeki aile konutu iddiasına dayanmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 80,70 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 26,30 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-1. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.
18/11/2022