Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/131 E. 2022/1755 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 17/11/2020
DAVANIN KONUSU : Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ Ç 01/12/2022
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dilekçesinde özetle; oto alım satımı ile uğraşan müvekkilinin oğlu …’in toplam 26.000 TL karşılığı davalı ve ortağından iki adet araç satın aldığını, karşılığında davalının ortağı … tarafından hazırlanan ilki 26/01/2011 tanzim, 20/04/2011 vade tarihli; ikincisi 30/05/2011 vade tarihli her biri 13.000,00 TL bedelli iki adet bono keşide ederek davalıya verdiğini, davalının aracın 2011 yılı şubat ayında noter devrini verdiğini; ikinci aracın devrini ise 28/06/2011 tarihli noter senedi ile verdiğini;
Oğlunun 20/04/2011 vadeli bono bedelini vadesinde ödeyemememisi üzerine davalı ve ortağının işyerine gidildiğini, davalı ve ortağının müvekkilinin oğlu …’in başına silah dayadığını ve davalının …’e yumrukla vurduğunu, bunun üzerine müvekkili ve oğlunun davalıya ait işyerinden gitmek istediklerini, davalı ve ortağının ise buna izin vermediğini, bundan sonra ilk olarak müvekkiline silah zoru ile 08/05/2011 tanzim tarihli ve fakat vade tarihi yazılı olmayan 26.000,00 TL bedelli bir bono imzalatmak istediklarini, sonra bu bono bedelini az bularak bu kez 08/05/2011 tanzim ve 30/05/2011 vade tarihli 27.000,00 TL bedel- li ikinci bir bono hazırlayarak müvekkiline imzalattıklarını, herbiri 13.000,00 TL bedelli iki adet bonoyu yırtarak, davalıya ait iş yerinde bulundukları sırada ilk olarak hazırladıkları 26.000 TL beddelli imzasız bonoyu da müvekkili …’a geri verdiklerini;
Müvekkilinin oğlu İbrahim’in 01/06/2011 tarihinde 27.000,00 TL bedelli bonoya karşılık 20.000,00 TL yi davalının personeli olan … isimli kişiye teslim ettiğini, kalan 7.000,00 TL için ise … tarafından doldurulan 01/06/2011 tanzim ve 25/06/2011 vade tarihli 7.000,00 TL beddelli bonunun müvekkiline imzalatılıp davalının ortağı …’ya verildiğini, karşılığında ise sahte olarak hazırladıkları müvekkili tarafından daha önce imzalanan 08/05/2011 tanzim 30/05/2011 vade ve 27.000,00 TL bedelli bononun iade edildiğini, müvekkilinin oğlunun bu 7.000 TL bedelli bonoyu da …’in iş yerinde elden ödediğini ve bu bononun davalı ve ortağı tarafından üzerinin “iptal” ibaresi yazılıp üzeri çizilerek müvekkilinin oğluna iade edildiğini, hatta bir gün sonra da … plakalı Hundai aracın satışının davalı tarafından yapıldığını;
davalı ve ortağının sahtesini müvekkiline iade edip gerçeğini sakladıkları 08/05/2011 tanzim ve 30/05/2011 vade tarihli 27.000,00 TL bedelli bonoya dayalı olarak müvekkili hakkında Denizli 4.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyası üzerinden takibe giriştiklerini belirterek;
Denizli 4.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası nedeni ile borçlu olmadığının tespitine ve %40 tan az olmamak üzere tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde özetle; davacının oğlu İbrahim tarafından müvekkiline ait iki adet aracın haricen satın alındığını karşılığında İbrahim’in keşide ederek müvekkiline 26/01/2011 tarihinde 20/04/2011 vade tarihli 13.000,00 TL bedelli ve 30/05/2011 vade tarihli 13.000,00 TL bedelli bonoları verdiğini, müvekkili tarafından bono bedelleri tahsil edilmeden güvene dayalı olarak ilk aracın mülkiyetinin devrinin sağlandığını, davacı tarafın toplam borç için ek vade istemesi sebebiyle dava konusu bononun 27.000 TL üzerinden düzenlendiğini, yenilenen ve davacı tarafından imzalanan bu senedin vadesi gelip ödenmediği halde davacının arada olması nedeniyle müvekkilinin ikinci aracın devrini de verildiğini, davacının elinde olan ve mahkemeye sunulan senetlerin tarafların pazarlık ve anlaşma aşamasında yapılan imzasız senetler olduğunu bir geçerliliğinin bulunmadığını, davacının kendisi ve oğlunun silahla tehdit edilerek senet imzalatıldığı iddiasının doğru olmadığını, müvekkili ve ortağı …’in kimseyi tehdit etmediğini, kimseden zorla senet almadığını, bütün bu senetlerin pazarlık ve anlaşma aşamasında davalının ortağı … tarafından hazırlanmış senetler olduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkeme istinafa konu kararında özetle; takibe dayanak bonodaki imzanın davacıya ait olduğunun, araçların doğrudan davacının oğlunun müşterilerine devredilerek ödenmesinin bonodaki malen kaydını teyit ettiği, bononun karşılıksız düzenlenmediğinin anlaşıldığı, bono bedelinin ödendiğine ilişkin iddianın Denizli 3.Ağır Ceza Mahkemesi’nin … Esas … Karar sayılı dosyasında ayrıntılı olarak mahkeme huzurunda alınan tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde ispat edemediğinin anlaşıldığı, yine belirtilen Ağır Ceza dosyasında davalı hakkında yaralama ve yağma suçlarına ilişkin yapılan yargılama neticesinde çelişkili tanık anlatımları dışında şüpheden uzak yeterli delil elde edilemediğinin anlaşılması ve bu sebeple davalının ve diğer sanıkların beraatine karar verildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden geçerek kesinleştiği, ödeme iddiasını ispat yükünün davacıda olduğu, davacının ödeme iddiasını yazılı bir delille ispat edemediği gibi yemin deliline de dayanmadığı gerekçeleri ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı ve davalı vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; mahkemenin Ağır Ceza Mahkemesinde yapılan yargılamaya bağlı kalarak karar verdiğini, dava dilekçesinde belirttikleri hususların gözardı edildiğini, dava konusu senetler üzerinde imza incelemesi yaptırmadığını, müvekkilinin ceza yargılaması sırasında takip dayanağı bonodaki imzanın kendisine ait olduğunu kabul etmesine rağmen mahkemece bu bonodaki imzanın müvekkili davacıya ait olup olmadığı yönünde bir imza incelemesi yaptırması gerektiğini, müvekkilinin iş bu davayı açmakta ve tedbir istemekte kötü niyetli olmaması sebebiyle hakkında tazminata hükmedilmesinin doğru olmayacağını belirterek kararın kaldırılmasına ve davanın kabulüne kararar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkili hakında açılan menfi tespit davası üzerine mahkemenin İİK.nun 72/3 maddesi gereğince verdiği tedbir kararı teminat yatırılıp fiilen uygulandığı ve davanın da reddine karar verildiği halde tedbir kararının verildiği tarihte geçerli % 40 oranındaki tazminata hükmedilmediğini belirterek; kararın kaldırılması ve tazminata hükmedilmesini talep etmiştir.
Dava, davalı alacaklı tarafından girişilen takibe dayanak bono bedelinin davacı tafından ödendiği iddiasına dayanan menfi tespit davasıdır.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Uyuşmazlık konusu husus, takibe dayanak bono bedelinin ödenip ödenmediği, davalının bu bono bedelini tahsil edip makbuz yerine geçecek bir bonoyu sahte olarak düzenleyip davacıya verip vermediği, davacının bir hileye maruz kalıp kalmadığıdır.
Davacının, … tarafından doldurulup müvekkiline imzalatılarak davalının ortağı …’ya verilen, bedelinin ödenmesi üzerine davalı ve ortağı tarafından üzerine “iptal” ibaresi yazılıp üzeri çizilerek müvekkilinin oğluna iade edildiği belirtilen 7.000 TL bedelli bono üzerinde savcılıkça yaptırılan incelemede “tanzim yazılarının” …’in eli ürünü olmadığı yönünde rapor düzenlendiği görülmüştür.
Davalı Ağır Ceza Mahkemesindeki savunmasında, davacının kendisinin hazırladığı 26.000 TL ve 27.000 TL bedelli bonoları davacının imzalamadan alarak oğlu ile işyeri dışında görüştüğünü sonra yeniden işyerine gelerek kendisinden yeni bir 27.000 TL bedelli bir bono hazırlamasını istediğini, bu yeni bononun imzalanması üzerine kendisinde bulunan her biri 13.000 TL bedelli bonoları iade ettiğini, kendisinin davacının sözünü ettiği 7.000 TL bedelli senet hakkında bilgisinin olmadığını; …’nun da ifadesinde, bu 7.000 TL bedelli bonodan haberdar olmadığı ve bu bono üzerindeki karalamayı kendisinin yapmadığını, senetlerin … tarafından hazırlandığını beyan ettiği görülmüştür. … da ifadesinde bu 7.000 TL bedelli bononun … tarafından değil babası … tarafından hazırlandığını belirtmiştir. Ağır Ceza Mahkemesinde dinlenen …, davacı beyanlarını teyit etmemiştir.
Buna karşın dinlenen … ise, sanıklarla müştekiler arasında alacak borç meselesi olduğunu bildiğini, tarihini hatırlamadığı bir gün İbrahim ve …’ın oğlu … ile birlikte yanına geldiklerini, sanıklara olan 27.000 TL’lik borçlarından 20.000 TL’sini ödeyeceklerini söylediklerini, iş yerinden oğlu … ile beraber sanıklara ait iş yerine gitmek üzere çıktıklarını ancak müdahillerin sanıklara ödeme yapıp yapmadıklarını bilmediğini, bu ödeme konusunun konuşulduğu günlerde kendisinden 7.000 TL bedelli bir senet hazırlanmasının istendiğini masada oturduğu için 7.000 TL’lik bonoyu hazırladığını, 25/06/2011 vade tarihli 7.000 TL’lik bono fotokopisi üzerinde yer alan yazıların kendisine ait olduğunu, bu senedin nerede ve kim tarafından imzalandığını hatırlamadığını, senedin yazılması ve imzalanması sırasında sanıkların iş yerine gelip gelmediklerini hatırla- madığını, bu 7.000 TL’lik senedin ödendiği günü hatırlamadığını, oğlu … tarafından müdahillere 27.000 TL’lik senedin verilip verilmediğini, hatta 7.000 TL’lik senedin aynı gün yazılıp yazılmadığını dahi hatırlamadığını ifade etmiştir.
Taraflar arasında harici araç alım satımı konusunda bir ihtilaf yoktur. Davacı gerçekte borcunun 26.000 TL olduğunu, tehditle kendisinden 27.000 TL bedelli bono alındığını, önce 20.000 TL sinin ödendiğini, kalan 7.000 TL si için yeni bir bono düzenlendiğini, bilahare bu bono bedelinin de ödendiğini, davalının ortağı …’in bu bonoyu iade ettiğini ve bu iadeyi yaparken üzerini çizip “iptal” ibaresi yazdığını, davalı tarafın bu bono bedelini tahsil ederken müvekkiline, müvekkili tarafından imzalanmış bono aslını değil, sahte olarak düzenlenmiş örneğini verdiği, aslını da takibe dayanak ettiği iddiasındadır. Tehdit ve ödeme iddiasının ispatı davacı borçludadır. Davacı borçlunun müştekisi olduğu ceza dosyasında davalı hakkında verilen beraat kararı kesinleşmiştir. Dolayısıyla tehdit iddiası ispatlanmamıştır.
Davacının belirttiği 7.000 TL bedelli bono üzerindeki “iptal” ibaresinin davalının ortağı tarafından yazılıp yazılmadığının sonuca bir etkisi yoktur. Bu üzerine iptal ibaresi yazılan senet ile davacı hakkındaki takibe dayanak senet arasında bir irtibat olduğu davacı tarafça ispatlanmamıştır. Bu yüzden davacının istinaf talebi yerinde değildir.
Davalı alacaklının istinaf talebine gelince: İİK.’nun 72/4 maddesine göre ” Dava alacaklı lehine neticelenirse … Alacaklının uğradığı zarar aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar herhalde yüzde yirmisinden aşağı tayin edilemez.” Mahkeme bu halde alacaklının ayrıca bir tazminat talebi olmasa bile tazminata hükmetmelidir. Dosya incelendiğinde davacı tarafça 28/07/2011 tarihinde toplam 11.101,60 TL teminat yatırıldığı, davacının aynı zamanda tüm dosya borcunu ödediği, davacının yaptığı bu ödemenin davalıya tedbir kararı sebebiyle verilmediği anlaşılmıştır. Bu durumda, tedbir kararının verilmiş ve uygulanmış olması karşısında davalı lehine tazminata hükmedilmemesi yerinde olmamıştır. Bu yönden davalının istinaf talebi yerindedir.
Sonuç olarak, davacının istinaf talebinin reddine, davalının istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
3-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 17/11/2020 tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
A- Davacıların davalı alacaklı tarafından haklarında Denizli 4.İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı icra takip dosyası üzerinden girişilen takip sebebiyle borçlu olmadıklarına dönük davalarının REDDİNE,
Davanın alacaklı davalı lehine sonuçlanması, tedbir kararının fiilen uygulanması karşısında dava konusu 27.000 TL nin %20 oranındaki 5.400 TL tazminatın davacılardan alınarak davalıya verilmesine,
b-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
c-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 3.900,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
d-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 96,53 TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,
b-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcının davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
c-Davacı tarafından istinaf incelemesi için yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
d-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
e-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgililerine İADESİNE,
4-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oy çokluğuyla, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 107.090,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi. 01/12/2022

KARŞI OY

Davacının, takipten önce yaptığını iddia ettiği 20.000 TL lik ödemeyi ispatlayamadığı yönündeki çoğunluk görüşü yerinde ise de, davacının kalan 7.000 TL si için yeni bir bono düzenlendiği, bilahare bu bono bedelinin ödendiği davalının ortağı …’in bu bonoyu üzerini çizip “iptal” ibaresi yazarak davacı tarafa iade ettiği yönündeki iddiası ise mahkemece araştırılmamıştır. Çoğunluğun bunun araştırılması gerekmediği yönündeki görüşü ise yerinde değildir. Zira bu ibarenin davalının ortağı tarafından yazıldığının anlaşılması halinde daha önce böyle bir senedi inkar eden davalının ödemenin bu senet için yapılmadığını da ispatla ması gerekecektir. Bu yüzden mahkeme kararının eksik inceleme sebebiyle kaldırılması gerektiği kanaatinde olduğumdan çoğunluk görüşüne katılmadım.

….