Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1201 E. 2023/712 K. 04.04.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 22/02/2021
DAVANIN KONUSU: Menfi Tespit
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 04/04/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili aleyhine Denizli 4.İcra Müdürlüğü’nün ….E sayılı takibine konu bonoyu davalının hile ile elde ettiğini, sahtecilik yoluyla senet haline getirdiğini, takip konusu bonoya ilişkin müvekkilinin borçlu olmadığını, senette müvekkilinin 9.300TL borçlu olduğunun göründüğünü, senedin gerçekliği olmayan, hiçbir borç ilişkisi içermeyen, hiçbir yasal dayanağı olmayan hile ile elde edilip sahte olarak düzenlenmiş ve imzalanmış bir belge olduğunu, müvekkilinin davalı alacaklı ile hiçbir borç ilişkisinin söz konusu olmadığını, davalı alacaklı aleyhine müvekkili tarafından sahte senet tanzimi suretiyle resmi belgede sahtecilik, hile ile elde edilen bedelsiz senedi takibe koyma ve nitelikli dolandırıcılık suçlamalarıyla Denizli Cumhuriyet Başsavcılığı’na 12.06.2018 tarihinde suç duyurusunda bulunulduğunu, soruşturmanın halen devam ettiğini, davalının …. A Car araç kiralama şirketinin sahibi olduğunu, müvekkilinin yaklaşık geçen 2 ay içerisinde davalıdan ihtiyaç duyduğunda araç kiraladığını, her kiralama sırasında da müvekkiline ayrı ayrı araçlar verilip kendisine de üç kez ayrı ayrı sözleşmeler imzalattığını, birer nüshalarını müvekkiline vermeden davalı tarafından alıkonulduğunu, müvekkilinin en son kiralama bedellerini peşin ödediğini, kira sözleşmesini de imzalayarak Ford marka …. plakalı aracı kiraladığını, kiraladığında aracın 126.373km de olduğunu gösteren fotoğrafını çektiğini, araçla aynı gün yaklaşık 45 dakika sonra …. İlçesi girişinde araç 126.415 km de iken yani 42km sonra arızalandığını, bir daha da çalışmadığını, müvekkilinin davalı şirketi arayarak davalının eşi … ile görüştüğünü, aracın yolda kaldığını söylediğini, kendisine kasko-sigorta şirketinden başka bir araç gönderileceğinin söylendiğini, yolda kalan aracın davalı tarafından Denizli 1.sanayi bölgesinde bulunan davalının tamircisine bırakıldığını, yerine de davacıya başka bir araç verildiğini, davalının yaklaşık iki gün sonra müvekkilini arayarak gelmesini istediğini, müvekkiline tamircide bulunan bazı parçaları göstererek meydana gelen hasardan müvekkilini sorumlu tutmaya çalıştığını, müvekkilinin aracın bozulmasıyla ilgili bir hatasının ve kusurunun olmadığını, daha kiralamadan itibaren 41.km de aracın kullanılamayacak hale gelmesinin imkansız olduğunu, araçta kiraya verilmeden önce mevcut bir problemin olduğunu, bunun aksini gösteren bir durum var ise bunun da bir tespit ve bilirkişi incelemesiyle ortaya çıkabileceğinin söylendiğini, müvekkilinin araç kiralama esnasında kendisine sözleşme olarak imzalattırılan belgenin alt kısmında bulunan ve senet muhteva ve bilgilerinin bulunmadığını, sözleşmenin alt kısmını keserek tamamen kendi irade ve isteği doğrultusunda doldurularak senet haline getirilmeye çalışıldığını, daha sonra haksız ve kötü niyetle haksız kazanç elde etme maksadıyla icra takibine konulduğunu, dava konusu senedin asla bir borç ilişkisinden kaynaklanmadığını, müvekkilinin hiç bir şekilde davalıya karşı borcunun bulunmadığını, müvekkili aleyhine başlatılan takipte yer alan senet fotokopisinden de açık ve net olarak anlaşılacağı üzere bu evrakın sözleşmenin bir bütün olarak yer aldığını, belgenin alt bölümünde bulunan, sözleşme olarak imzalattırıldığını, ancak sonradan kötü niyetle üst bölümünden kesilerek, ayrılarak sahtece oluşturulduğunu, dolayısıyla irade ve bilgisi dışında düzenlenmiş, doldurulmuş, sahtecilik yoluyla elde edilmiş yasal şartlara haiz olmayan bir senet olduğunu, davalının kötü niyetli olup daha sonra meydana getirmeyi planladığı senedi en baştan, sözleşme adı altında ancak senet bilgilerini ihtiva etmeyecek şekilde ve özellikle hile ile müvekkilini aldatarak boş olarak imzalattığını, bedel karşılığının nakden yada malen olarak yazılmamış olması ve bu senede ilişkin davalının ticari defterlerinde bu senede ilişkin ilgili kayıtların olmayışının iddialarını destekler nitelikte olduğunu, müvekkili tarafından hukuki bir ilişkiye dayanmaksızın, her hangi bir sözleşmeye bağlı olmaksızın TTK.’nın ilgili maddeleri gereğince öngörülen mücerret borç ikrarını içeren yasal şartlara haiz bir senet olmaması, dolayısıyla müvekkilinin irade, bilgi ve rızası dahilinde imzalayıp verdiği bir senet olmaması sebebiyle iş bu menfi tespit davasının açılması zaruriyetinin oluştuğunu beyanla müvekkili aleyhine hile ve sahtecilikle oluşturulan sahte senet ile icra takibi açılmış olması nedeniyle telafisi mümkün olmayan mağduriyetlerin meydana gelmemesi için hile ve sahtecilik iddiaları da dikkate alınarak teminatsız olarak davaya konu icra takibinin yargılama süresince HMK 209.madde gereği durdurulmasına karar verilmesini, müvekkilinin borçlu olmadığının tespitini, senedin hile ile alınan ve sahtecilikle oluşturulduğunun tespitiyle senedin ve icra takibinin iptalini, müvekkili aleyhine bilerek ve kötü niyetli olarak icra takibi yapıldığından %20’den aşağı olmamak üzere davalı aleyhine tazminata hükmedilmesini, yargılama giderleriyle vekalet ücretlerinin de davalı tarafa yükletilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, müvekkilinin tacir olmadığını, görevli mahkemenin Asliye Hukuk Mahkemeleri olduğunu, davanın görev yönünden reddinin gerektiğini, müvekkili tarafından davacı borçluya Denizli 4.İcra Müdürlüğü’nün ….E sayılı dosyası ile 10 Örnek ödeme emri gönderilerek icra takibi başlatıldığını, icra takibine itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, bunun üzerine 02/07/2018 tarihinde borçlunun adresine hacze gidildiğini, daha sonra borçlu tarafından icra dosyasına ödeme yapıldığını, borçlu tarafından senet üzerine atılan imzanın inkar edilmediğini, yasal süresi içerisinde imza inkarında bulunulmadığını, ispat yükünün davacıya ait olduğunu, davacı tarafın daha önce bir kaç kez müvekkilinden araç kiraladığını, aralarında samimiyet oluştuğunu, müvekkilinden 30/03/2018 tarihli ve 27/04/2018 tarihli araç kiralama sözleşmeleri ile araç kiraladığını, akabinde 24/05/2018 tarihinde de araç kiralandığını, aralarında oluşan samimiyete istinaden davacı borçlunun paraya ihtiyacının olduğunu söylediğini, müvekkilinden 9.300,00 TL borç istediğini, müvekkilinin borç vermeyi kabul etmesi üzerine davaya konu bononun tanzim edildiğini, davacı borçlu tarafından da imzalandığını, davacının sahte senede ilişkin iddialarının yersiz olduğunu beyanla öncelikle davanın görev yönünden reddini, davacının haksız ve kötü niyetli davasının reddi ile %20’den aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatına hükmedilmesini, yargılama gideri ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, “… davacı tarafın senete karşı her türlü iddiasını ve senedin anlaşmaya aykırı doldurulduğu yönündeki iddiasını yazılı delille ispatlaması gerekir. Somut olayda bu hususta yazılı delil sunulamamıştır. Yapılan soruşturma sonucu açılan kamu davasından da davalı tarafın beraat etmiş olduğu gözetildiğinde davacı tarafın dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı anlaşıldığından yemin teklif etme hakkı da hatırlatılmamış olup, ispatlanamayan davanın reddine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; karar öncesinde taraflarına esasa ilişkin taraflarına süre verilmediğini, savunma ve iddia haklarının kısıtlandığını, davalının hile ile oluşturduğu senedi kötü niyetle ve gerçeğe aykırı şekilde düzenleyip icra takibine koyduğunu, müvekkilinin davalıdan araç kiraladığını, en son araç kiralamasında 42 km gittikten sonra aracın arızalandığını, bu arızadan müvekkilinin davalı tarafça sorumlu tutulduğunu, davalının araç kiralama sözleşmesinin alt kısmını keserek senet haline getirdiğini, müvekkilinin davalıya herhangi bir borcunun bulunmadığını, davalının sanık olarak yargılandığı Denizli 3. Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında da müvekkiline elden borç para verdiği savunmasında bulunduğunu beyanlarının çelişkili olduğunu, ticari defterleri ile de alacaklı olduğunu ispatlayamadığını, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, menfi tespit istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, asliye ceza mahkemesince yapılan yargılama gereğince davalı hakkında beraat kararı verildiği ve bu kararın kesinleştiği, davacı vekilinin son celseye katılmaması sebebiyle son sözün davacı vekiline verilmesinin mümkün olmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL maktu istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 59,30 TL harcın mahsubu ile bakiye 120,60 TL istinaf karar harcının davacıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davacının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.04/04/2023