Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1159 E. 2023/554 K. 21.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 21/03/2023

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 01/12/2020
DAVANIN KONUSU : Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 21/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, davacı şirket ile davalı şirket arasında imzalanan elektrik enerjisi satış sözleşmesi ile anlaşmaya varıldığını, sözleşmenin imzalanmasından sonra 01/07/2016 tarihinde yapılan ek protokol ile iskonto oranının %19,4 olarak yeniden düzenlendiğini, piyasa mali uzlaştırma merkezine ödenecek bedellerin (sıfır bakiye düzeltme kalemi tutarı, yekdem borç/alacak farkı tutarı) tedarikçi tarafından karşılanacağının hükme bağlandığını, taraflar arasında sözleşmenin 6. Maddesine göre yeni ücret ve tarifeler yürürlüğe girmeden önce tüketiciye yazılı olarak bildirilmesi gerektiğini, bu bildirime karşı tebliğden itibaren en geç 5 iş günü içinde yeni fiyatın onaylanıp onaylanmadığını tüketicinin tedarikçiye yazılı olarak bildirmesi gerektiğini, bu süre içerisinde bildirimde bulunulmamasının yeni fiyatın onaylanmadığı anlamına geleceğinin sözleşmede açık bir şekilde belirtildiğini, davalı şirketin müvekkiline fiyat artışı ile ilgili bir bildirimde bulunmadığı gibi müvekkilinin de yeni fiyatları kabul ettiğine dair bir yazılı iradesinin bulunmadığını, bu durumda sözleşmenin açık hükmü gereği fiyat değişikliği yapılamayacağını ancak davalı tarafın sözleşmeyi feshetmekte özgür olacağını, davalı yanın ise sözleşmeyi feshetmediğini bilakis tek yanlı ve sözleşmeye aykırı olarak 2017 yılı ocak ve şubat aylarının faturalarındaki iskonto oranını düşürerek 0.178294 TL/KW olan aktif enerji bedelini 0.195 TL/KW olarak artırdığını, bu artışla faturadaki diğer bedellerin de yükseldiğini, bu artışın kabul edilmediğinin davalıya noterden çekilen ihtarname ile bildirildiğini, davalının usule, yasaya ve taraflar arasındaki sözleşme ve ek protokole aykırı Denizli 4. Noterliği’nin 06/03/2017 tarih … yevmiyeli ihtarnamesi ile taleplerini reddetmesi nedeniyle davalı yanın sözleşme ve ek protokole aykırı olarak tahsil ettiği Ocak ve Şubat 2017 fatura bedellerinden şimdilik 5.000,00 TL sinin sözleşmeye göre e-posta yoluyla ihtarların geçerli olması nedeniyle temerrüt ihtarının e-posta ile yollandığı 24/03/2016 tarihinden itibaren 3095 sayılı kanunun 2/2 maddesine göre işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalı şirket ile davacı şirket arasında imzalanan Elektrik Enerjisi Satış Sözleşmesinin 6.2 maddesinde “Sözleşme süresi içerisinde piyasa koşullarını, maliyeti etkileyen bileşenleri, PMUM ve/veya alım fiyatlarını, tarife kategorilerinde gerçekleştirebilecek esasa ilişkin değişiklikleri göz önünde bulundurarak indirim oranını yeniden belirleme ve sözleşmeyi feshetme yetkisi tedarikçiye ait olacağı” düzenlendiğini, sözleşmenin imzalanmasından sonra taraflarca imzalanan 01/07/2016 tarihli ek protokolde Piyasa Mali Uzlaştırma Merkezine ödenen bedellerin (Sıfır Bakiye Düzeltme Kalemi Tutarı, Yekdem Borç/Alacak Farkı Tutarı) tedarikçi yani davalı şirket tarafından karşılanacağının hükme bağlanmışsa da PMUM a ödenen bedellerden başka sözleşmenin 6/2 maddesinde anılan piyasa koşulları ile maliyeti etkileyen bileşenleri göz önünde bulundurarak indirim oranını yeniden belirleme yetkisinin davalı şirkette kalmaya devam ettiğini, 2016 Kasım ayından bu yana tüm piyasalarda yurtiçi ve yurtdışı kaynaklı oluşan belirsizlikler nedeniyle müvekkili şirketin piyasa koşullarını ve maliyetini etkileyen bileşenlerinin değişikliklerden dolayı iskonto oranını yeniden belirleme hakkını kullandığını, davalı şirketin yeni iskonto oranını davacı şirkete yazılı olarak bildirdiğini ancak davacı tarafça revize bildirimine yönelik yazıya davacı-tüketicinin herhangi bir itirazı olmaması nedeniyle tahakkuk eden faturaların revize edilen aktif enerji birim fiyatı üzerinden hesaplandığını, davacının dilekçesinde iddia ettiği sözleşmenin 6.3 ve 6.4 maddelerinde düzenlenen bildirim yükümlülüğünün sözleşme süresinin 1 yıldan uzun olduğu durumlarda geçerli olabileceğini, davacının 2017 yılı Ocak ve Şubat ayına ait faturalardaki uyuşmazlığa istinaden işbu davayı açmış olduğundan tarafların bu süre zarfında geçerli olan 01/07/2016 tarihinde imzalanan ve 1 yıl süre ile geçerli olan Ek Protokol uyarınca yükümlülüklerini yerine getirmek durumunda olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere davalı şirket tarafından revize edilen fiyat üzerinden tahakkuk ettirilen fatura bedellerini davacının ihtirazı kayıtla itiraz etmeksizin ödediğini, ihtirazı kayıt olmaksızın yapılan ödemenin istirdadının mümkün olamayacağına ilişkin pek çok Yargıtay kararı bulunduğunu belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, “… taraflar arasında imzalanan sözleşmenin 6.maddesi hükmü gereği yeni ücret ve tarife yürürlüğe girmeden önce tüketiciye yazılı olarak bildirilmesi gerektiği, bu bildirime karşı tüketicinin herhangi bir bildirimde bulunmaması halinde yeni fiyatın tüketici tarafından onaylanmadığının kabul edileceği ve sözleşme hükümleri gereği tedarikçi olan davalının bu durumda sözleşmeyi fesih hakkı bulunduğu, somut olayda davalı tedarikçinin taraflar arasındaki sözleşme hükümlerine aykırı olarak ve tek yanlı olarak iskonto oranını azalttığı ve buna göre fatura düzenlediği, davalı tarafça davacının bu faturaları herhangi bir itirazi kayıt olmaksızın ödediği bu suretle yeni indirim oranını kabul etmiş sayılacağı iddia edilmiş ise de, ödemenin elektrik kesintisi mağduriyeti yaşamamak adına yapıldığı, kaldı ki taraflar arasındaki sözleşme hükmü gözetildiğinde fiyat değişikliklerinin ancak tüketicinin yazılı onayı ile yapılabileceği halde davalı tarafından tek taraflı revize edilen dava konusu ilk fatura olan ocak ayı faturasının 17/02/2017 tarihinde düzenlendiği halde son ödeme tarihinin 18/02/2017 tarihi olduğu dava konusu şubat ayı faturasının ise 09/03/2017 tarihinde düzenlendiği ve son ödeme tarihinin 18/03/2017 olduğu, davacının otomatik ödeme talimatı olması, faturaların aynı gün (her ayın 18 inde) son ödeme tarihi olmasına rağmen Ocak ayı faturasının bir gün önce düzenlenmiş olması karşısında yeterli ödeme süresi bulunan, dolayısıyla ihtirazı kayıtla ödenebilecek bir faturanın söz konusu olmadığı, davacının itiraz imkanlarının ortadan kaldırıldığı kanaatine varıldığından hüküm kurmaya elverişli 02/06/2020 havale tarihli bilirkişi raporun ile fazla tahsil edildiği anlaşılan dava konusu aylara ilişkin tutarın istirdatı talebini kabul etmek gerekmiş, davalı tarafça enerji piyasasında yaşanan olumsuzluklar sebebiyle maliyet girdilerinin katlanamayacak derecede arttığı, bu nedenle elektrik tarifesinde değişiklik yapıldığı ileri sürülmüş ise de sözleşme süreleri ve tarafların tacir olduğu gözetildiğinde tarafların basiretli bir tacir gibi hareket etmeleri ve imzaladıkları sözleşmelerin etkilerini iyi değerlendirmeleri gerektiğinden ve ayrıca imzalanan sözleşme hükümleri ile tarife değişikliğinin yazılı olarak kabul edilmemesi halinde davalıya fesih hakkı tanınmış olup davalı şirket bu durumda fesih hakkını kullanabileceği halde bu hakkını kullanmadığından, davacının davasının kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, 3095 sayılı yasanın 2/2 bendine göre taraflar tacir olduğundan davacı tarafın bu yönde talebi bulunduğundan, davalının ihtarname ile temerrüde düşürüldüğü 26/03/2017 tarihinden itibaren avans faizine …” şeklinde karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; bir yıldan uzun süreli sözleşmelerde ticari şartlardaki değişiklik nedeniyle iskonto oranındaki değişiklik yapılmasının sözleşmenin 6/3 ve 4.maddelerinde düzenlendiğini, buna göre yeni ücret tarifesinin tüketiciye bildirilmesi mecburiyetinin getirildiğini, piyasa şartları ve maliyet bileşenlerindeki değişiklik olduğunda sözleşmenin 6/2. Maddesince bir bildirimde bulunulması yükümünün getirilmediğini, davaya konu faturaları ticari defterlerine işleyen ve ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin ödeyen davacının eldeki davayı açamayacağını, piyasa koşulları ve maliyeti etkileyen bileşenlerdeki belirsizliklerin incelenmediğini, sözleşmenin 6/2. Maddesince fiyat artışı yapmak zorunda kaldıklarının sundukları uzman raporuyla da sabit olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydı ile usulüne uygun olarak yapılan bir temerrüt ihtarı bulunmamasına rağmen 26/03/2017 tarihinden itibaren temerrüt faizi işletilmesi ve faiz oranlarının da hukuka aykırı olduğunu, ıslah dilekçesiyle hem davanın konusunun hem de parasal değerinin artırılamayacağını, istinaf nedeni olarak ileri sürmüştür.
Dava, elektrik satış sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı gerekçe ile, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 Sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasındaki elektrik enerjisi satış sözleşmesinin 6. maddesinin 4. bendinde “yeni ücret ve tarifeler yürürlüğe girmeden önce tüketiciye yazılı olarak veya e-posta ve faks yoluyla bildirileceği, bu bildirime karşı tebliğden itibaren en geç beş iş günü içinde yeni fiyatın onaylanıp onaylanmadığını, tüketicinin tedarikçiye yazılı veya e-posta ile bildirmek zorunda olduğu, bu süre içinde herhangi bir bildirimde bulunulmaması halinde yeni fiyatın tüketici tarafından onaylanmadığı kabul edilecektir.” hükmü kararlaştırılmıştır.
Bu durumda, davalının cevabı ihtarnamesinden de anlaşılacağı üzere, davacı tüketicinin revize fiyat teklifini reddetmemesi halinde revize fiyattan faturalandırma yapılacağı yönündeki beyanı sözleşmenin 6/4.maddesi kapsamındaki uygulamayı gerektirmektedir. Davalı kendi ihtarnamesi ile sözleşmenin 6/4 maddesindeki uygulamayı kabul ettiğine göre, 6/2 maddenin uygulanması yönündeki istinaf başvurusu yerinde değildir.
HMK m. 359/3 uyarınca; dosya kapsamındaki yazı, belge ve bilgilere, yasaya uygun gerektirici nedenlere, İlk Derece Mahkemesi kararının gerekçesinde dayanılan delillerle, delillerin tartışılması sonucu maddi olay ve hukuki değerlendirmede usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, bilimsel verilere uygun yargı denetimine elverişli bilirkişi heyeti raporu ve davacının tek bir ıslah dilekçesi verdiği davanın tamamını da ıslah edebileceği, 24/03/2017 tarihli e-posta ile davacının talepte bulunduğu bir günlük mehil müddetinin tanındığı, tarafların tacir olması sebebiyle davacının avans faizi isteyebileceği hususları birlikte gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesi kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğunun anlaşılmasına göre; davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmediğinden HMK m. 353/1-b-1. gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar vermek gerektiği anlaşıldığından aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 555,41 TL nispi istinaf karar harcından peşin olarak yatırılan 79,50 ve 59,30 TL harçların mahsubu ile bakiye ‭‭416,61‬ TL istinaf karar harcının davalıdan tahsili ile Hazineye GELİR KAYDINA, harç tahsil müzekkeresinin ilk derece mahkemesince YAZILMASINA,
3-Davalının istinaf başvurusu nedeniyle yapılan yargılama masraflarının kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
4-Kullanılmayan istinaf gider avansının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince talebi halinde ilgilisine İADESİNE,
5-İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.21/03/2023