Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1114 E. 2023/1008 K. 30.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 11/12/2020
DAVANIN KONUSU: Tanıma Ve Tenfiz
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ: 30/05/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili, müvekkili ile davalı şirket arasında 4000 metrik ton 2014 yılı mahsulü Ukrayna ayçiçeği posasının metrik tonu 256.000ABD Doları bedelle 5-31/03/2015 tarihleri arasında teslimi hususunda 10/02/2015 tarihli satış sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmede CİF Antalya olarak ve satıcıya sözleşme bedeli üzerinden hesaplanmak üzere %10 oranında eksik veya fazla teslimat opsiyonu da tanımak suretiyle anlaştıklarını, müvekkilinin ürünü Kanton adlı gemiyle Ukrayna limanından Antalya limanına gönderilmek üzere hazırladığını, alıcının ise ürünün gönderilmesine müteakip sözleşmeyi fesih ettiğini bildirdiğini, müvekkilinin alıcı temerrüdü nedeniyle uğradığı zararın tazmini için faturayı alıcıya ilettiğini, ancak alıcının herhangi bir ödeme yapmadığını, bunun üzerine GAFTA (Hububat ve Yem Ticaret Birliği Tahkim Mahkemesi) nezdinde tahkim başvurusunda bulunduklarını, GAFTA tarafından 13/01/2016 tarihli …nolu karara hükmedildiğini, 04/04/2016 tarihinde kesinleşerek nihai hüküm haline geldiğini beyanla, müvekkilinin alacağa kavuşması maksadıyla 5718 sayılı MÖHUK uyarınca GAFTA tahkim kararının Türkiye’de tenfizini talep etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, şirketin yerleşim yeri adresinin Ankara olması nedeniyle yetkiye itiraz ettiklerini, ayrıca müvekkilinin tahkim yargılamasından ve hakem kararından haberdar olmadığını, savunma hakkının engellendiğini, MÖHUK 62/1.maddesine göre yabancı hakem kararlarının tenfizini engelleyen hallerin tek tek gösterildiğini, sunulan sözleşmedeki evrakların altında müvekkil şirket yetkilisine ait imzayı kabul etmediklerin, zira bu imzanın şirketin asıl yetkililerine ait olmadığını, bu nedenle sözleşmenin şirketi bağlamadığını, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Davanın konusu, GAFTA (Hububat ve Yem Ticaret Birliği Tahkim Mahkemesi)’nin kesinleşen kararının tenfizinden ibaret olup, toplanan deliler ve orijinal tahkim mahkamesinin kesinleşen ilamına göre 5718 sayılı MÖHUK 62/1.maddede sayılan herhangi bir olumsuzluk bulunmadığından, davanın kabulüne …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yetkili bir kişi tarafından imza altına alınmış bir sözleşmenin bulunmadığını, sözleşme ve tahkim şerhinin geçersiz olduğunu, davaya konu sözleşmede bulunan imzanın müvekkili şirketi temsil ve imza unsurlarını taşımadığını, müvekkili ş,irkete tebligat yapılmayıp savunma hakkının sınırlandırıldığını, tahkim kararının kamu düzenine aykırılık teşkil ettiğini, tenfiz talep eden tarafça gönderilmek istenilen ürünün sözleşmede belirtilen özellikleri taşımamakta olup ürüne ait yağ değerinin laboratuvar sonuçlarına göre %10’bnun üzerine çıktığını, bu miktardaki yağ oranın Türkiye Cumhuriyeti tarafından kabul edilmediğini, tahkim tarafından hükmedilen birleşik faiz uygulaması yönündeki kararın Türk Hukukuk Düzeni ve kamu düzenine aykırı olup uygulanabilirliğinin bulunmadığını, davacı yanın iddia ettiği gibi teslim esaslarında bir ürün sevkıyatı hazırlamadığını, İlk Derece Mahkemesince nispi ve harç nispi vekalet ücreti hükmedilmesinin hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, yabancı hakem kararının tenfizi istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
5718 sayılı Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun’un 60-63. maddeleri arasında yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi düzenlenmiştir. Türkiye’nin taraf olduğu milletlerarası andlaşmalar kapsamında bulunmayan uyuşmazlıklarda adı geçen kanun hükümlerinin uygulanması söz konusu olmakla birlikte, “Türkiye’de Yabancı Hakem Kararlarının Tanınması ve İcrası Hakkındaki 10 Haziran 1958 tarihli New York Sözleşmesi” 08.05.1991 tarih ve 3731 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiş olduğundan ve yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizinde, bu sözleşme hükümlerinin öncelikle uygulanması gerekli olduğundan, MÖHUK kapsamına giren hakem kararlarının alanı oldukça daralmıştır. Bununla beraber, Türkiye’nin New York Sözleşmesine taraf olduğu 08.05.1991 tarihinden itibaren ve bugün itibariyle, bu sözleşmeye taraf olmayan bir devlet ülkesinde verilen ve yerli olmayan hakem kararları, MÖHUK kapsamına giren hakem kararlarıdır(Banu Şit, Kurumsal Tahkim ve Hakem Kararlarının Tanınması ve Tenfizi, Ankara 2005, sh.194).
Öte yandan 21.06.2001 tarihinde 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu (MTK) kabul edilmiş ve 05.07.2001 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Tahkim usulüne uygulanacak kuralları düzenleyen söz konusu kanunun, “amaç ve kapsam” başlıklı 1. maddesi gereğince, yabancılık unsuru taşıyan ve tahkim yerinin Türkiye olarak belirlendiği veya anılan kanun hükümlerinin taraflar ya da hakem veya hakem kurulunca seçildiği uyuşmazlıklarda, MTK’nın uygulanması zorunludur. 05.07.2001 tarihinden itibaren yasa kapsamına giren uyuşmazlıklarda MTK uygulanacaktır. (“Yabancılık Unsuru Kavramı ve ICC Tahkimi” Prof. Dr. Ziya Akıncı, 6.4.2004 Milletlerarası Tahkim Semineri, Ankara 6.4.2004 sh.39.) Tahkim şartını içeren sözleşme tarihinin, MTK’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce olması halinde ise uyuşmazlığın söz konusu kanun kapsamına girmediği kabul edilmektedir(Yargıtay HGK. 08.02.2012 tarih, 2011/13-658 E. 2012/47 K.).
Yukarıda açıklanan mevzuat hükümlerinin yürürlük tarihleri ve kapsamları dikkate alındığında dava konusu olayda, tenfizi talep edilen hakem kararı taraflar arasındaki 10/02/2015 tarihli sözleşmeye ilişkin olup, New York Sözleşmesine taraf olan İngiltere’de verilmiş olduğundan, uyuşmazlığa tenfiz şartları bakımından Türkiye’nin de taraf olduğu “New York Sözleşmesi” hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında imzalanan 10/02/2015 tarihli Ukrayna Ayçiçeği Çekirdeği Eksperler Küspesi 2014 yılı mahsulüne ilişkin sözleşmede tahkim maddesi başlığı altında tahıl ve yem ticareti birliğinin …. sayılı tahkim kuralları uyarınca tahkim ile çözüleceği, tahkim yerinin Londra/İngiltere olarak kararlaştırıldığı, sözleşmede hakem sayısının belirtilmediği, tahkim ve tenfiz talep eden davacı satıcı tarafından 17 Haziran 2015’de hakem adayı gösterildiği, davalı alıcının hakem tayin etmediği, satıcının GAFTA’ya 6 haziran 2015’de başvurusundan sonra ikinci hakemin tayin edildiği, 10 Ağustos 2015’de üçüncü hakemin heyet başkanı olarak tayin edildiği anlaşılmaktadır.
Yabancı hakem kararlarının Türkiye’de icra edilebilmesi, tenfiz prosedürüne tabi olduğundan, GAFTA Hakem kararının New York Sözleşmesine göre, tenfiz şartlarının gerçekleşip gerçekleşmediğinin incelenmesine gelince; yabancı hakem kararlarının tenfizini engelleyen haller New York Sözleşmesinin (V). maddesinde düzenlenmiştir. Sözleşmenin (V). maddesindeki şartlardan bir kısmını tenfiz mahkemesi re’sen dikkate almak zorundadır. Diğer şartları ise tarafların iddia ve ispat etmesi gerekir.
Mahkeme tarafından re’sen dikkate alınacak şartlar şunlardır:
1- Hakem kararının konusunu teşkil eden uyuşmazlığın tanıma veya tenfiz istenilen ülkenin hukukuna göre tahkim yoluyla çözümünün mümkün olmaması,
2- Hakem kararının kamu düzenine aykırı olmasıdır.
Taraflarca iddia ve ispat edilecek tenfiz engelleri ise;
1- Tahkim anlaşmasının taraflarının ehliyetsiz olması veya tahkim anlaşmasının geçersiz olması,
2- Hakkında hakem kararının tenfizi istenen tarafın hakem seçiminden veya tahkim yargılamasından usulen haberdar edilmemiş olması veya delillerini sunma imkânından mahrum edilmesi,
3- Hakem kararının, tahkim anlaşmasında yer almayan bir hususa ilişkin olması veya tahkim anlaşmasının sınırlarını aşması,
4- Hakemlerin seçimi veya hakemlerin uyguladıkları usulün, tarafların anlaşmasına, böyle bir anlaşma yok ise hakem hükmünün verildiği yer hukukuna aykırı olması,
5-Hakem kararının tabi olduğu veya verildiği yer hukuku hükümlerine göre kesinleşmemiş veya icra kabiliyeti kazanmamış veya verildiği yer mahkemesi tarafından iptal edilmiş olmasıdır (Nuray Ekşi, Yargıtay Kararları Işığında ICC Hakem Kararlarının Türkiye’de Tanınması ve Tenfizi, 25.11.2008 tarihinde İstanbul Sanayi Ticaret Odası’nda yapılan ICC Tahkimine İlişkin Milletlerarası Seminer’de sunulan tebliğ, Ankara Barosu Dergisi, Yıl:67, sayı:1,Kış 2009, sh.58,59).
Davalı vekili, sözleşmede müvekkili şirket yetkilisinin imzasının bulunmadığını, şirket temsilcisinin tahkim anlaşması yapabilmesi için özel yetkisinin bulunması gerektiğini ileri sürmüş ise de, İngiltere ve Türkiye’nin yabancı hakem kararlarının tanınması ve tenfizi hakkında New York Konvansiyonuna taraf olması ve MÖHUK’un 1/2. maddesi uyarınca Milletlerarası Antlaşmaların Türk Hukukundan önce tutulması nedeniyle hakem kararının tenfizinde New York Konvansiyonuna ilişkin hükümlerin değerlendirilmesi gerektiği, tenfizi istenen hakem kararında taraflardan satıcının sözleşmenin ifa edilerek yerine getirmesinden sonra yaptığı tahkim başvurusunda davalı alıcının sözleşmenin geçersizliğine ilişkin bir savunmasının bulunmadığı gibi davacı tenfiz isteyenin sözleşmenin şartlarını yerine getirmediğine ilişkin de savunmada bulunarak davalının geçersizliğini ileri sürdüğü sözleşmeyi kabul eder şekilde sözleşmenin geçersizliğine ilişkin savunması ile çelişecek beyanda bulunduğu, kaldı ki bu hususun tahkim aşamasında ileri sürülerek tahkimce değerlendirilmesi gerektiği hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sözleşmede yer alan tahkim şartında tahkim yargılamasına ilişkin tebligatların şekline ilişkin bir hüküm yer almadığı, bu nedenle tahkim yeri İngiltere olduğundan İngiliz Tahkim Kanunu hükümlerine göre tebligat yapılacağı, infazı istenen tahkim kararında davalıya bildirimlerin yapıldığı 4 nolu prosedür başlığında belirtilmiş olup, bu nedenle davalı vekilinin tebligatların geçersizliği ve savunma haklarının sınırlandığı yönündeki istinaf başvuru sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
İlk Derece Mahkemesince, somut olayda uygulanacak mevzuat doğru belirlenip tenfiz şartlarının değerlendirildiği, tahkim kararının kesin karar olduğu, hakem kararının maddi ve hukuki olgular yönünden yeniden gözden geçirilmesinin yasak olduğu, bu nedenle tahkim sözleşmesinin, imzanın, ehliyetin, savunma hakkının ve tebligat usulünün yeniden incelenmesinin mümkün olmadığı, bileşik faizi kabul eden hakem kararlarının tenfiz edilebileceği Yargıtay kararlarıyla da kabul edildiğinden hakem kararında yer alan bileşik faiz uygulamasının kamu düzenine aykırılık oluşturmadığı (aynı yöndeki içtihat için bknz. Yargıtay 11. Hukuk Dairesi’nin 16/06/2022 Tarih 2020/7985 Esas, 2022/4932 karar sayılı ilamı) hususları birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin bu yöndeki istinaf taleplerinin de yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Ancak, İlk Derece Mahkemesince, davaya konu hakem kararının tenfizine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmasa da davanın dava açılırken maktu harçla alınmasına rağmen kararda nispi harç ve vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığı anlaşılmakla, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır(Aynı yöndeki içtihat için bknz. Yargıtay 11. HukuK Dairesinin 06/12/2021 Tarih 2020/4516 Esas, 2021/6853 Karar sayılı ilamı).
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 11/12/2020 tarih ve …. Esas, ….Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-a-1-Davanın KABULÜ ile;
-GAFTA (Tahıl ve Yem Ticaret Birliği Tahkim Mahkemesi’nin ) 13 Ocak 2016 tarih ve …numaralı tahkim kararının TENFİZİNE,
b-Alınması gerekli 29,20 TL harçtan 22.086,11 TL peşin alınan harcın mahsubu ile bakiye 22.056,91 TL’nin davacıya iadesine,
c-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 9.200,00 TL maktu vekalet ücretinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
d-Davacı tarafından yapılan 29,20 TL’nin dava ilk masrafının davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
e-Davacı tarafından yapılan 278,75 TL tebligat ve müzekkere gideri, 500,00 TL bilirkişi gideri olmak üzere toplam 778,75 TL yargılama giderinin davalıdan tahsili ile davacıya VERİLMESİNE,
f-Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde istek aranmaksızın taraflara İADESİNE,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 5.529,00 TL nispi istinaf karar harcının talebi halinde davalıya İADESİNE,
b-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 60,50 TL posta masrafı gideri olmak üzere toplam 222,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın Dairemizce taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.30/05/2023