Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2021/1074 E. 2023/526 K. 20.03.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
KARAR TARİHİ : 18/02/2021
DAVANIN KONUSU : Alacak
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 20/03/2023

İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili şirketin inşaat müteahhitliği alanında faaliyet göstermekte olduğunu, müvekkili şirkete 2 adet Düzenleme Şeklinde Taşınmaz Satış Vaadi ve Arsa Payı Karşılığı İnşaat Sözleşmesinden de görüleceği üzere Antalya ili Muratpaşa İlçesi … Mahallesinde kain ve tapunun … ada … parsel numarasında bulunan gayrimenkulün ve yine Antalya ili Muratpaşa İlçesi … Mevkiinde kain ve tapunun … ada … parsel numarasında kayıtlı bulunan gayrimenkullerin müteahhidi olduğunu, müvekkili yükleniciliği altında bulunan bu inşaatlara dilekçeleri 60* 60″Ultra beyaz Nano parlak Decovita” markalı granitlerden aldığını, bahsi geçen granitleri satan … Mobilya İnşaat ve İnş. Mazl.San.Tic.Ltd Şti. olup bu şirket ise davalı konumunda olan üretici diğer şirketin bayisi konumunda olup o şirketten sipariş edip sonrasında tedarik ettiği ürünleri satmakta olduğunu, müvekkilinin aldığı malzemelerin bedelini de davalı … Mobilya İnşaat ve İnş.Mazl.San.Tic. Ltd. Şti’ne ödemiş olduğunu, fatura içeriklerinde belirlenen 60*60″Ultra Beyaz Nano Parlak Decovita” markalı granitlerin müvekkilinin müteahhitliğini üstlendiği inşaatlara gelmesinden sonra müvekkili adına çalışan ustalar bu malzemeyi dairelerin zeminlerine ve mutfağa uygulamış olduklarını fakat uygulama bittiğinde renk farklılıklarının olduğunu, malzemelerin birbiri ile uyumlu olmadığını, müvekkilinin talep ettiği ve kendisine gösterilen malzeme olmadığını, ciddi bir renk farklılığı olduğunun anlaşıldığını, meydana gelen bu durumun çözüme ulaştırılması için müvekkilinin davalılar ile görüşmüş ise de bir çözüm bulamadığını, zeminde renk farklılığı ve şekil bozukluğuna sebep olması sebebiyle bu farklılığın tespiti için meydana gelen bu durumun düzeltilmesi için gerekli işçilik, malzeme bedellerinin tespiti ve bu işlemlerin yapılması için gerekli sürenin belirlenmesi amacıyla Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.iş sayılı dosyasında tespit yapıldığını, müvekkilinin alacağına konu işlemlerin yapılabilmesi için bahsi geçen malzemenin uygulandığı zeminden yani iki inşaattaki tüm dairelerden belirtilen malzemenin sökülmesi, tekrar en yeni bir malzemenin uygulanması hem ek işçilik hem de ek malzeme bedeli ortaya çıktığını, sökme ve yeniden yapma işlemlerinin yapılabilmesi için kapıların sökülüp yeniden takılması gerektiğini, buna ek olarak mutfak dolaplarının alt kısımlarının da işlemlerin yapılabilmesi için yeniden sökülmesi ve tekrar takılması gerekmekte olduğunu, mutfak dolaplarının alt dolaplarının sökülmesi sonucunda granit tezgahların da yerinden sökülmesi ve yeniden monte edilmesi gerekmekte olduğunu, fazlaya ilişkin talep ve dava haklarının saklı kalmak kaydıyla, müteahhitliğini müvekkilinin yaptığı binalarda kullanılan; davalıların satış ve üretimini yaptığı “Ultra Beyaz Nano Parlak Decovita’’ markalı ürünlerin fatura içeriklerinden farklı olması; zemine uygulanan bu malzemenin zeminde renk farklılığı ve şekil bozukluğuna sebep olması sebebiyle meydana gelen 47.790,00 TL zararın Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin … D.İş sayılı tespit dosyası dikkate alınarak davalılardan müştereken ve müteselsilen tespit tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı … Mobilya İnşaat ve İnş. Malz. San. Tic. Ltd. Şti. vekili, müvekkilin ticaretle iştigal ettiği ürünlerin üreticisi ve esas sorumlusu olan diğer davalı … Yapı Ürünleri San ve Tic A.Ş ikamet adresi Başakşehir/İstanbul olup bu kapsamda yetkili mahkemenin, İstanbul Bakırköy Ticaret Mahkemeleri olduğunu, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul/Bakırköy Asliye Ticaret Mahkemelerine gönderilmesini, zamanaşımı yönünden davanın reddinin gerektiğini, müvekkili şirketin davaya konu olayda, sadece ürünlerin satışını gerçekleştirdiğinden ve hukuken edimlerini tam olarak yerine getirmiş bulunduğundan, başkaca herhangi bir sorumluluk altına sokulması mümkün olmadığını, müvekkili şirketin herhangi bir kusuru olmadığından ve hukuken sorumluluğu bulunmadığından davanın bizim yönümüzden husumet nedeniyle reddine karar verilmesini, davacı tarafın yaptırmış olduğu tek yönlü tespitlere ve neticesinde alınan bilirkişi raporları tarafımıza tebliğ edilmediğini, bu nedenle davaya dayanak yapılan, taraflı bilirkişi raporlarının da kabulünün mümkün olmadığını, tespitte alınan raporun, hayatın olağan akışına uygun olmadığını, dava dilekçesinin 9. bendinde de davacı tarafça açıkça kabullenilmiş olduğunu, her halükarda davacı tarafın, basiretli bir tacir olarak satın almış olduğu ürünleri zemine uygulamadan önce bina müteahhidi olarak 3. kişilere satmayı planladığı dairelerdeki tüm iş ve işlemleri tüm aşamalarda kontrol etmeli, kalifiye ustaları ile birlikte seramikleri uygulamadan önce yere serip; çıplak gözle renk farklı , şekil bozukluğu olup olmadığını kontrol etmeli ve sonrasında uygulama yapmalı olduğunu, bunları yapmayan davacı tarafın, kendi kusuru nedeniyle davalılardan talepte bulunma hakkı olmadığını, yetkiye itirazlarımızın kabulü ile, mahkemenizce yetkisizlik kararı verilmesini, dosyanın görevli ve yetkili İstanbul Bakırköy Ticaret Mahkemeleri’ne gönderilmesini, zamanaşımı ve husumet itirazlarımızın kabulü ile, davanın usulden reddine karar verilmesini, mahkeme aksi kanaatte ise; davaya cevaplarının kabulü ile; haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, davacı aleyhine %20 kötü niyet tazminatına hükmedilmesini talep etmiştir.
Davalı … Yapı Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. vekili, davacı tarafın husumet itirazımız dahilinde müvekkiline karşı davayı yetkisiz mahkemede açtığını, yetkili mahkemenin İstanbul Bakırköy Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davacının yaptırdığı tespite dair konu HMK 400 kapsamında kaybolması veya aciliyeti olan bir husus olmadığından bu konu hakkında yapılan delil tespiti açılacak dava yönüyle dikkate alınamaz olduğunu, çünkü amir yasa hükmüne aykırı yapıldığından ve tarafımıza konu tebliğ edilmeden tek taraflı olarak yapıldığından kabulü mümkün olmadığını, ayrıca söz konusu delil tespiti raporunun taraflarını halen tebliğ edilmemiş olduğunu, kabul anlamına gelmemek üzere; davacının basiretli tacir olduğunu, bu kapsamda malı 2 günlük muayene külfeti altında olduğunun açık olduğunu, 2 günlük ihbar süresi içinde söz konusu durum ihbar edilmemiş olduğunu, süresi içinde ihbarı yapılmayan mal, bu hali ile kabul edilmiş sayılacağını, davacının ayıp iddialarına ilişkin itirazlarımız saklı kalmak üzere; davacı taraf süresinde içinde, tarafımıza veya diğer davalıya ayıp ihbarında bulunmadığını, süresi içinde yapılmış bir ayıp ihbarı bulunmadığı durumda, alıcı malı o haliyle kabul etmiş sayılacağını, davacı basiretli tacir olmasının gereği olarak, söz konusu ürün üzerinde gerekli kontrolu yapmayıp, malı kabul etmiş olduğunu, süresi geçtikten sonra açılan bu davanın ise; usul hukuku bakımından geçerliliği bulunmadığını, diğer taraftan davacı tarafın, ihbarı yükümlülüğünü ihlal etmiş olsa bile ilk uygulama sonrasında 10 metrekarelik bir uygulama yaptığı döşeme işlemi sonrasında, bahsettiği renk tonu gibi bir ayıbı görmesi mümkün olduğunu, tespiti ilk anda yapması ve zararı arttırmayarak uygulamaya devam etmeden malları sarfetmeden veya işçilik ve diğer maliyetlerin altına girmeden, ayıba ilişkin haklarını öne sürmesinin gerektiğini, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, “…davacı şirketin tacir olduğu, davacının iştigal ettiği faaliyet konusu dolayısıyla da davacıdan davaya konu ürünlerin farklı tonda olduğunu tespit etmesi ve açık ayıp niteliğinde olan bu hususu satıcı …’ne bildirmesi ve farklı tondaki ürünleri zemine uygulanmaması gerektiği, ürünlerin uygulandığı 12 adet dairenin 3. Kişilere satıldığı, bu husus davacının davaya konu ürünleri mevcut haliyle kabul ettiği anlamına geldiği” gerekçeleriyle davalı … Yapı Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne açılan davanın bu davalı ile davacı arasında bir sözleşme ilişkisi bulunmadığından pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine ve davalı Davalı …’ne açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; seramiklerdeki farkın güçlü ışıkta belli olduğunu, ışıklar takılınca ayıbın anlaşıldığını, bu nedenle mahkemenin değerlendirmesinin yerinde olmadığını, ayrıca davalı üretici yönünden husumetten red kararının yerinde olmadığını belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Dava, satım sözleşmesinden dolayı ayıplı ifa nedeniyle tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın Davalı … Yapı Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi’ne açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, Davalı …’ne açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Yargıtay HGK 27.11.1996 gün 1996/4-588 esas ve 1996/831 karar, 13.02.2002 gün 2002/4-114 esas ve 2002/84 karar, 15.04.2011 gün 2011/4-58 esas ve 2011/176 karar sayılı kararlarında da belirtildiği üzere, üretici ile alıcı arasında bir sözleşme ilişkisi yoktur. Ancak öğretide ve uygulamada üretici ile zarar gören arasında böyle bir bağ olmasa bile üreticinin sözleşme dışı sorumlu tutulabileceği, Türk Hukukunda üreticinin sorumluluğuna ilişkin özel bir sorumluluk düzenlenmemişse de (Yasa koyucu bu konudaki yasa boşluğunu görerek 12.03.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7223 sayılı Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu ile üreticinin sorumluluğu hüküm altına alınmış ve bu konudaki yasa boşluğu giderilmiştir.) bu konuda Borçlar Kanunu’nun 41. (6098 sayılı TBK’nın 49. ) maddesinin 1. fıkrasındaki hükmün uygulanabileceği kabul edilmiştir. Bu madde hükmü uyarınca kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı gidermekle yükümlüdür. Üreticinin buradaki sorumluluğu kusur sorumluluğudur. Üretici bulunduğu faaliyet gereği hukuk düzenince gerekli olan ve kendisinden beklenebilen tüm özeni göstermesi, önleyici tedbirler alması gerekir.
Üreticinin sorumlu tutulabilmesi için taraflar arasında akdi ilişki bulunması da zorunlu değildir. Üretici BK’nun 41. madde hükmü uyarınca meydana gelen haksız fiilden sorumludur. Ürün ile üretici (Üreticinin fiili ile üründeki ayıp nedeniyle meydana gelen zarar.) arasında uygun illiyet bağı bulunduğu takdirde üretici meydana gelen zararı tazminle yükümlüdür.
Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin 16.04.2015 gün, 2014/8733 esas ve 2015/5518 karar, 16.03.2011 gün 2010/9917 esas ve 2011/3356 karar, 11.10.2016 gün 2016/4075 esas ve 2016/13270 karar, 11. Hukuk Dairesi’nin 05.03.2014 gün 2014/1814 esas ve 2014/2165 karar, 23.10.2014 gün 2013/14654 esas ve 2014/16363 karar, 4 Hukuk Dairesi’nin 11.04.2000 gün, 2000/517 esas ve 2000/3348 karar, 27.03.1995 gün 6256 esas 2596 karar sayılı kararlarında da üreticinin ayıplı maldan dolayı meydana gelen zarardan sorumlu olduğu belirtilmiştir.
Tüm dosya kapsamı değerlendirildiğinde, davalı … Yapı Ürünleri Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin üretici firma olması nedeniyle üretici sıfatı ile üründen kaynaklı bir zarar oluşması halinde satıcı ile birlikte müteselsilen sorumlu olacağı, bu nedenle davalı üretici firmaya husumet yöneltilmesinde hukuki yararın bulunduğu anlaşılmakla, bu yönden davacı vekilinin istinaf talebinin kabulüne, diğer istinaf taleplerinin ise verilen kararın usul ve yasaya uygun olup denetime elverişli bilirkişi raporu doğrultusunda karar verilmiş olması nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve davalıların istinafı olmadığından usuli kazanılmış haklar gözetilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 18/02/2021 Tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a-Davalılar … Mobilya İnşaat ve İnş. Malz. San. Tic. Ltd. Şti. ile … Yapı Ürünleri San. ve Tic. A.Ş. ‘ye karşı açılan davanın ayrı ayrı esastan REDDİNE,
b-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gerekli 179,90 TL harçtan peşin olarak yatırılan 816,14 TL harcın mahsubuyla fazla alınan bakiye 636,24 TL harcın davacıya İADESİNE,
c-Arabuluculuk aşamasında sarf edilen 1.320,00 TL’nin yargılama gideri olarak 6183 sayılı kanuna göre tahsil edilmek üzere davacıdan alınarak Hazineye İRAT KAYDINA,
d-Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 7.012,70 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalılara VERİLMESİNE,
e-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince İlk Derece Mahkemesince davacıya İADESİNE,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davacının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu istinaf karar harcının talebi halinde davacıya İADESİNE,
b-Davacı tarafından istinaf incelemesi için yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle, 6100 Sayılı HMK’nın 362/1-a. maddesi gereğince dava değerinin karar tarihi itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 238.730,00 TL’nin altında kalması nedeniyle kesin olarak karar verildi.
20/03/2023