Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 08/09/2021
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: DENİZLİ ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ: 17/02/2021
DAVANIN KONUSU: A.Ş Kayyım Atanması
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın yetkisizlik nedeniyle usulden reddine
Taraflar arasındaki Kayyımlık davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili, müvekkili …, …nin ortağı ve Kalp Damar Hastalıkları üzerinde Uzman Cerrah olduğunu, davalı …’nın da şirketin diğer hakim ortağı ve yönetim kurulu başkanı olduğunu, bu iki kişi haricinde şirket ortaklarının da mevcut olduğunu, davalı … aynı zamanda müvekkilinin kuzeni olduğunu, davalı … tarafından ve onun talimatı ile müvekkiline hiç bir zaman şirketin mali kayıtlarının gösterilmediğini, şirketin ve hastanenin işleyişi sırasında hiç bir zaman zarar etmediğini, sürekli olarak kar ettiğini, buna rağmen müvekkilinin kendi çabaları ile, … tarafından 2013 ve 2014 yıllarında şirket için yaklaşık 3.445.000 EURO kredi çekildiğini öğrendiğini, bu kredinin şirket ortağı olan … üzerinden çekilip ihtiyaç olmadığı halde hastaneye kullandırıldığından bahisle ortak şirkete borçlandırılmış olduğunu öğrendiğini, ancak defter ve kayıtlarda görme imkanı olmadığını, bu krediden sonra davalı … tarafından Azerbaycan’da Bakü şehrinde kendisine ait … isimli hastaneyi kurup, … hastanesi ve müvekkilin ortağı olduğu şirketten para transferi, cihaz ve hastane sarf malzemeleri gönderildiğinin yeni öğrenildiğini, daha sonra bu hastaneyi ve Azerbaycan’daki şirketi devrettiğini ancak müvekkilin ortağı olduğu şirkete hiç bir para dönüşü olmadığını kendi çabaları ile öğrendiğini, tüm bu işlemler sırasında kullanılan paravan olarak yer alan … Şirketi üzerinden yapıldığının öğrenildiğini, … .nin sahibinin de …’ olduğunu, davalının … Şirketi üzerinden şaibeli şişirme faturalar ile adeta şirketi boşaltıp zarara uğratarak bugüne kadar da hiç bir kar payı ödemediğini, bunun yanında Şüpheli … tarafından Ukrayna’da da Şirket Kurulup Ukrayna’daki şirket üzerine de yasal olmayan yollar ile para aktarıldığını, hatta orada malikhane yapıldığının müvekkili tarafından haricen öğrenildiğini, davalı …’ın müvekkilin de ortak olduğu hastaneden elde edilen gelirleri, davalı yukarıda belirtilen ve kendi kızları ve boşandığı eşi ile birlikte ve irade birliği içerisinde muhasebeciler ve mali müşavirler ile birlikte hareket ederek kendi uhdelerine, şüpheli … boşandığı eşi, … , kızları … ve … üzerine de aktarmaları ile malvarlığına çevirdiğini, davalı … tarafından uhdesine geçirmiş olduğu paralar ile İzmir Kordon’da lüx daire, İzmir’de …Sitesinde triblex daire, textil fabrikasının yerini, Isparta Keçiborlu’da fırın ve arsalar, Ukrayna’da şirket ve malikhane, üç tane lüx ceep, Marmaris …Marina’da 2010 yılından beri kayıtlı … yat edindiğini, şu an itibariyle bu edindiği taşınır ve taşınmaz malları devrettiğini ve şirket hisselerini de devretme aşamasında olduğunun öğrenildiğini, daha önce Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin …E. sayılı dosyası ile açılan davada da kayyım tayini talep edildiğini, bu dosyada tarafımıza kayyım tayin dilekçesi için 2 haftalık süre verilerek birleştirilmesine karar verildiğini, tüm bu anlatılan ve hastane defter kayıt ve belgeleri ile Şirkete ait defter ve kayıtlarının incelenmesinden de anlaşılacağı üzere temadi şekilde zimmet, dolandırıcılık ve görevi kötüye kullanma suçun işlendiği görülmekte olduğu gibi incelemelerden de anlaşılacağını, bu nedenle aynı zamanda Denizli Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulunulduğunu, takipsizlik kararı üzerine itiraz edildiğini, itirazın reddi üzerine de şu anda Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunulduğunu, bu nedenlerle davalı …’ın şirket yönetiminde el çektirilerek öncelikle müvekkilin ve uygun görülecek kayyımların tayinine karar verilmesini, davalının ve boşandığı eşi, … , Kızları … ve … üzerine de aktarmaları nedeniyle bu kişilerin adına kayıtlı taşınır ve taşınmaz malvarlıkları ile şirket hisseleri üzerine tedbir konulmasına karar verilmesini, Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin … E sayılı dosyası ile birleştirme kararı verilmesini, yargılama giderleri ile ücreti vekaletin davalıya yükletilmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalılar vekili; davacının Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı dosyada kendilerine verilen süre uyarınca ve birleştirme istemli olarak huzurda görülen davayı birleştirme istemli olarak açtıklarını beyan ettiğini, öncelikle açılan davaya ilişkin olarak yetki itirazlarının bulunduğunu, davalılardan …’nın adresinin … diğer davalı müvekkil … nin adresinin ise … olduğunu, her iki davalının da adresinin Bornova/İZMİR olması nedeniyle yetkili mahkeme HMK uyarınca İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davanın yetki yönünden reddinin gerektiğini, bununla birlikte davalılardan …’ya ilişkin olarak yine derdestlik itirazlarının bulunduğunu, davacının dava dilekçesinde belirttiği üzere huzurda görülen dava Denizli Asliye Ticaret Mahkemesinin … Esas sayılı dosyasında davacının aynı maddi olgulara dayanarak aynı istemlerini sayın mahkemeye sunduğu ancak yasal olarak hasım olarak göstermek zorunda olduğu … nin davalı olarak gösterilmediği ve davacıya bu eksikliği gidermek için birleştirme talepli olarak ikame ettiği dava olduğunu, dolayısıyla derdestlik nedeniyle davanın reddi gerektiğini, davacı tarafından neredeyse … nin kuruluşunda itibaren şirketi davalı müvekkilin yönettiğinin iddia edildiğini, ancak bu iddianın da gerçeği yansıtmadığını, 24.12.2005 tarih ve 114 sayılı … yaptığı olağanüstü Genel Kurul toplantısı sonrasında alınan karar ile davacı tarafın şirketin Yönetim Kurulu Başkanı olduğunu, yine 29.05.2009 tarih ve 2009/5 Yönetim Kurulu Kararı ve 27.07.2012 tarih ve 2012/9 Karar sayılı Yönetim Kurulu Kararları ile Yönetim Kurulu Başkanı olarak çalışmasına devam ettiğini, dolayısıyla davacı tarafın davalı müvekkilin öteden beridir devam eden kusurlu davranışlarıyla zarara uğrattığını iddia ettiği … nin yönetiminin neredeyse 9 yıl bizzat davacı tarafından yapıldığını, davacının dava dilekçesindeki tüm iddialarının da gerçek dışı olduğunu, bu nedenlerle haksız ve hukuki dayanaktan yoksun davanın reddine, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacı üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, Anonim şirketlere kayyım atanmasına ilişkin düzenleme TTK’nda mevcut olmayıp, TMK’nın “Temsil” başlıklı 426. maddesinin 3. bendinde “Yasal temsilcinin görevini yerine getirmesine bir engel varsa” ve TMK’nın “Yönetim” başlıklı 427. maddesinin 4. bendine göre ise;”Bir tüzel kişi gerekli organlardan yoksun kalmış ve yönetimi başka yoldan sağlanamamışsa” kayyım atanabileceği, düzenlemeleri bulunmadığı, TMK’nun 430. maddesinin temsil kayyımı kendisine kendisine kayyım tayin edilecek kimsenin yerleşim yeri mahkemesi tarafından atanır hükmü gereğince davalı şirketin merkezinin İzmir ilinde bulunması nedeniyle yetkisizlik nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; aynı mahkemenin … Esas sayılı dosyası kapsamında ara karar ile bu konuda dava açmaları için taraflarına süre verildiğini, bu ara kararda birleştirilmek üzere dava açılması için kendilerine yetki verildiğini, dolasıyla … Esas sayılı dosyanın açılış tarihindeki şartlara bu davanın tabi olduğunu, bu tarihte ise şirketin merkezi Denizli olduğunu, bu nedenle verilen kararın yasaya aykırı olması sebebiyle istinaf etme zaruretlerinin doğduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, Anonim şirkete kayyım atanması istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın yetkisizlik sebebiyle usulden reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Dairemizce davacı vekilinin adli yardım talebi 07/06/2021 tarihli ara kararımızda reddedilmiş olup, davacı vekiline gerekli istinaf harç ve masraflarını yatırması için çıkartılan muhtıranın 17/07/2021 tarihinde tebliğ edildiği, davacı vekilinin istinaf başvuru ve karar harcını 13/07/2021 tarihinde yatırdığı anlaşılmakla dosya istinaf incelemesine alınmıştır.
Türk Medeni Yasasının 430. maddesinde; “temsil kayyımı, kendisine kayyım atanacak kimsenin yerleşim yeri vesayet makamı tarafından atanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
Somut olayda; kayyum atanması istenen şirketin İzmir Ticaret Sicil müdürlüğü’nün 13/11/2020 tarihli yazısına göre merkezinin 06/12/2019 tarihinde Bornova/İzmir adresine taşınarak İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne tescil edildiği, eldeki davanın ise bu tarihten sonra 05/10/2020 tarihinde açıldığı, her davanın açıldığı tarihteki şart ve koşullara göre değerlendirme yapılması gerektiği, bu nedenle İlk Derece Mahkemesi yetkisizlik kararında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 maktu istinaf karar harcı peşin alındığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince davacı tarafından peşin yatırılan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 6100 Sayılı HMK’nın 361/1-a. maddesi gereğince gerekçeli kararın tebliğinden itibaren 2 haftalık yasal süre içerisinde TEMYİZ yolu açık olarak karar verildi. 08/09/2021
…