Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
KARAR TARİHİ : 16/10/2023
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 06/01/2021
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Rücuen Tazminat)
GEREKÇELİ KARAR
YAZIM TARİHİ : 16/10/2023
İlk Derece Mahkemesinin kararı süresi içerisinde istinaf edilmiş olduğundan dosya içerisinde bulunan belgeler okunup incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ: Davacı vekili,davacı şirkete, dava dışı Fransa’da … Şirketi’ne ve iş bu davada davalı olan … Tekstil San. Ve Tic. A.Ş’ye karşı fikri mülkiyet haklarının ihlali ile ilgili olarak Paris Ticaret Mahkemesi 2.Dairesinde 22/12/2016 tarihinde dava açıldığını, söz konusu davada davacıların İtalya merkezli … ve Fransa’daki iştiraki … şirketleri olduğunu, davacılardan şirket merkezi İtalya’da bulunan … şirketi, … şirketinin de sahibi olduğunu, … şirketinin banyo tekstil ürünlerinin ithalatını ve Fransa’da satışını gerçekleştirdiğini, işbu şirketin … markası adı altında “… ” markalı banyo tekstil ürünlerine ilişkin tüm telif haklarının münhasır sahibi olduğunu, müvekkili şirketlerin söz konusu “… ” modellerinin orijinal özelliklerinden bir kısmının taklit edilerek satışa sunulduğunu ve satıldığını tespit ettiklerini bu tespit ile ilgili olarak 08/08/2006 tarihinde bir tutanak tuttuklarını, bu tutanağa göre ürünlerin … şirketi tarafından üretilerek Paris’te mukim Paris Ticaret Mahkemesindeki diğer bir davalı olan ve … Şirketi’nin Fransa’daki acentesi olarak hareket eden … Şirketi tarafından davacı şirket … ’e verdiği, … ’in bu ürünleri ithal ettiği, yine dava dışı … ’ye pazarladığının tespit edildiğini bu hususta Paris Ticaret Mahkemesi 2.Dairesi’nin … esas sayılı dosyasında yapılan yargılama sonucunda; a-Davalılar, … , … ve … Tekstil şirketlerinin “… ” markasının “… ” markasının taklit niteliğinde olduğunu ve davacı şirketleri zarara sokacak biçimde taklitçilik eylemini gerçekleştirdiklerine, b-Davalılar … , … ve … Tekstil şirketlerinin bu taklitçilik eylemini sonlandırmasına, sonlandırmazlar ise kararın tebliğinden itibaren bir hafta sonrasını takiben tespit edilen her taklitçilik eylemi başına 100 EUR ödenmesine, c-… şirketinin stokundaki taklit olarak belirlenen 2.744 parça banyo tekstil malzemesine imha edilmek üzere el konulmasına, d-Masrafları daha sonra davalı … ile … şirketi tarafından ödenmek üzere davalılar tarafından yapılan ihlalin davacılar tarafından tercih edilen 3 gazete ve dergide ilan edilmesine, ilan masraflarının 5.000 EUR’u geçmemesine, e-Davalı … , … , … şirketlerinin müteselsilen davacıların her birine 20.000,00 er EUR tazminat ödemesine, …ve … şirketinin davacıların her birine 8.000’er EUR ödemesine, … A.Ş.’nin Viyana Andlaşması’nın 42. Maddesi ile (Fransız) Medeni Kanununun 1134/3 ve 1147. Maddeleri uyarınca … , … ve … şirketlerinin işbu kararda aleyhine hükmedilen tazminatlara karşı teminat sağlaması ve … ve … şirketlerine 3.000 EUR, … Şirketine ise 2.000 EUR ödemesine, h-Fazlaya ilişkin taleplerin reddine, i-269,75 EUR yargılama giderinin … ve … Şirketi üzerine bırakılmasına karar verildiğini, Kararın Paris İstinaf Mahkemesi … esas nolu dosyası ile onandığını, bu kararın ardından temyize gidilmediğini ve kararın kesinleştiğini, Paris Ticaret Mahkemesi 2.Dairesi’nin … dosya numaralı 03/06/2008 tarihli kararının tanınması amacıyla Denizli 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde açılan davada 06/05/2014 tarihinde … Esas … Karar sayılı karar ile kararın tanınmasına karar verildiğini, davalı şirketçe tanınma kararının temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.Hukuk Dairesince … Esas … Karar sayılı dosyası kapsamında 02/06/2015 tarihinde onanarak kesinleştiği belirtilerek; davacı …’nin … Şirketi hesabına Fransız İcra Müdürlüğü’ne ödemiş olduğu 36.165,80 Euro’nun, davacı şirketin … Şirketi hesabına Fransız İcra Müdürlüğü’ne ödemiş olduğu 36.277,47 Euro’nun, davacı şirketin Paris Ticaret Mahkemesi 2.Dairesinde görülen dava için ödemiş olduğu 3.955,00 Euro’luk mahkeme harç bedelinin, davacı şirketin Paris İstinaf Mahkemesinde görülen davada ödemiş olduğu 4.978,18 Euro avukatlık ücretinin, davacı şirket tarafından söz konusu ödemelerin Paris Ticaret Mahkemesindeki davacılara yapıldığı tarih olan 25/08/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalı şirketten tahsil edilmesine, davacı şirket tarafından Denizli 3.Asliye Ticaret Mahkemesi’nin … Esas sayılı tanıma davası nedeniyle ve mahkememizin iş bu dava dosyası nedeniyle davaya konu belgelerin yeminli tercüman ve noter tasdik işlemleri için yapılan, … Ltd. Şti.’nin … sıra nolu 01/02/2013 tarihli 463,74 TL tutarındaki çeviri ücretinin, Beyoğlu 19.Noterliği’nin … yevmiye numaralı belgesi için 01/02/2013 tarih ve … sıra numaralı ile hazırlamış olduğu 155,61 TL miktarındaki tasdik işlemi ücretinin, Beyoğlu Noterliğinin … yevmiye numaralı belgesi için 01/02/2013 tarih ve … sıra numarası ile hazırlamış olduğu 799,83 TL miktarındaki tasdik işlem ücretinin, Beyoğlu 19.Noterliği’nin … -… yevmiye numaralı belgesi için 01/02/2013 tarih ve … sıra numarası ile hazırlamış olduğu 257,02 TL miktarındaki tasdik işlem ücretinin, … Ltd. Şti’nin … sıra numaralı 03/04/2013 tarihli 728,65 TL tutarındaki çeviri ücretinin, Beyoğlu 19.Noterliğinin … yevmiyeli belgesi için 03/04/2013 tarih ve … sıra numarası ile hazırlamış olduğu 1.921,75 TL miktarındaki tasdik işlem ücretinin, … Şti’nin 22/01/2016 tarih ve … sıra numaralı 150,00 TL miktarındaki tercüme bedeli, Beşiktaş 11.Noterliği’nin … yevmiyeli belgesi için 22/01/2016 tarih ve … sıra numarası ile hazırlamış olduğu 388,04 TL tutarındaki tasdik işlem ücretinin davalı şirketten tahsil edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davalı vekili, davacının rücuen tazminat isteminin BK. 72 ve 73 maddeleri uyarınca zamanaşımına uğradığını, Paris Ticaret Mahkemesi’nce verilen kararın 10/06/2010 tarihinde kesinleştiğini, Fransız İcra Müdürlüğü’ne yapılan 36.165,80 Euro ve 36.277,47 Euro ödemeleri gösterir faturaların tarihinin 25/08/2010 olduğunu, dolayısıyla BK. 73.maddesi uyarınca tazminatın tamamının ödendiği tarihin 25/08/2010 olduğunu, BK. 73.maddesinde öngörülen zamanaşımı süresinin iki yıl olduğunu, davacının iki yıl içerisinde rücuen tazminat hakkını kullanmadığı gibi Paris Ticaret Mahkemesi kararının tanınması için tanıma davasını Denizli Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 06/09/2013 tarihinde açtığını, davalı müvekkili şirketin davaya konu ürünleri taklit etmediğini, müvekkili şirketin kusurlu olduğu yönündeki iddiaları kabul etmediklerini, hukuka aykırı hareket etmediğini ve kötü niyetli davranmadığını; mahkememizce aleyhlerine bir kanaat oluştuğu taktirde Paris Ticaret Mahkemesindeki bütün giderlerden tek başına sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davalıların kusurları oranlarında sorumluluklarının doğacağını belirterek davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, “…Davacının rücuen ödenmesini talep ettiği tazminatlar yönünden davalının kusur durumu ve davacının kendi kusurunun da bulunup bulunmadığı hususunda ise yine konusunda uzman 01/03/2018 tarihli bilirkişi heyet raporunda da belirtildiği gibi Paris Ticaret Mahkemesinde yapılan yargılamada davanın davacısı olan … şirketi tarafından telif ve ihracat hakkı bu şirkete ait olan … serisi banyo tekstil ürünlerinin eşantiyon numuneleri 2015 yılının sonunda davalı … Şirketine gönderilmiş, davalı … Şirketi bu ürünleri kendi ürünüymüş gibi Ocak 2016 da … Salonunda kendi ismi ile sergilemiş, akabinde kendi ürünüymüş gibi … serisi olarak Fransa da pazarlamıştır. … Şirketi bu taklit ürünleri Fransa da acentesi olan … şirketi aracılığı ile davacı … şirketine ihraç etmiş ve davacı şirket tarafından bu ürünler Fransadaki … şirketinin mağazalarına satmıştır. Ayrıca … şirketi 13/01/2016 tairihinde … Tekstile bir e-posta göndererek … Serisi modellerin çizimlerinin kendilerine ait olduğunu, hiç bir durumda Avrupa da ya da dünyada satılamayacağını ve tüm dünyada kendilerinden başka bir müşteriye bu ürünleri satmamaları gerektiği ürünlerin Avrupada koruma hakkına sahip olduğu, bu talebin yerine getirilmemesi halinde siparişin geçersiz sayılacağı bildirilmiş, … Tekstil bu e-postaya itiraz etmemiş ve siparişi … şirketinin ön gördüğü şekilde hazırlamıştır. Buna göre … Tekstil şirketinin … serisi banyo serisi tekstil ürünlerini bilerek ve isteyerek taklit ettiği, kendi ürünüymüş gibi Fransada pazarladığı, bu durumu Fransada acentesi olan … Şirketine dahi bildirmediği anlaşılmıştır. Dolayısıyla davalı … Tekstil telif haklarını bilerek ve isteyerek ihlal etmiş, mahkememiz konusunu oluşturan Paris Ticaret Mahkemesinin davacı şirketçe ödenmesine karar verdiği tazminat ve masrafların dosyamız davacısı … tarafından ödenmek zorunda kalınmasının münhasıran davalı … Tekstil’in kusurundan kaynaklandığı davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı bu nedenle yine bilirkişi raporları ile hesaplandığı gibi davacı şirketin ödemek zorunda kaldığı 81.376,45 Euro tazminat ile dosyaya delil olarak belgeleri sunulan tercüman, noter tasdik ücretleri olmak üzere toplam 4.864,64 TL’nin davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar vermek gerekmiş, davacı her ne kadar 81.376,45 Euro tazminat yönünden ödeme yapıldığı tarihten itibaren faiz talep etmiş ise de, davalının dava tarihinden önce temerrüte düşürüldüğüne dair dosyaya herhangi bir delil ibraz edilmediğinden dava tarihinden itibaren yasal faize hükmetmek gerekmiş, tercüman ve noter tasdik masrafları yönünden ise faiz talep edilmediğinden bu konuda herhangi bir karar verilmeyerek aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur. …” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Karara karşı, davalı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davalı vekili istinaf dilekçelerinde özetle; İlk Derece Mahkemesince tanıma kararının kesinleşmesinden sonra zamanaşımının hesaplanması gerektiği yönündeki gerekçesinin yerinde olmadığını, davacının rucen tazminat isteminin TBK 72 ve 773.maddeleri uyarınca zamanaşımına uğradığını, çünkü Paris Ticaret Mahkemesinde verilen kararın 10/06/2010 tarihinde kesinleştiğini, davacının rucu hakkının da dava dilekçesinin 30.paragrafında belirtildiği üzere bu tarihte doğduğunu, davacının delil listesinde gösterdiği Fransız İcra Müdürlüğüne yaptığı 36.165,80 Euro ve 36272,40 Euro ödemeleri gösteren faturalarının tarihinin de 25/08/2010 tarihi olması sebebiyle TBK 72.madde uyarınca tazminatının tamamının ödendiği tarihin 25/08/2010 tarihi olup zamanaşımı süresinin iki yıl olduğunu, ödemenin yapıldığı tarihten itibaren iki yıl içinde rücuen tazminat hakkını kullanmadığını, rücuen tazminat talebinde bulunabilmesi için Paris Ticaret Mahkemesi kararının tanınmasına da hukuken ihtiyacı bulunmadığını, tüm bu sebeplerle davanın zamanaşımı nedeniyle reddi gerektiğini, İlk Derece Mahkemesinin 01/03/2018 tarihli bilirkişi raporuna atıf yapmak suretiyle zamanaşımı itirazının reddine karar verilmesinin hatalı olduğunu, İlk Derece Mahkemesince tarafların sunduğu delilerin hiçbiri toplanmadan tanıkları dinlenmeden bilirkişi raporu alınıp hüküm tesis edildiğini, Paris Ticaret Mahkemesinin diğer davalıları da müteselsilen sorumlu tuttuğunu, diğer davalılardan herhangi bir tahsilat yapılıp yapılmadığının araştırılmadığını, müvekkilinin olaydaki kusuruna ilişkin bilirkişi heyeti değerlendirmesine katılmadıklarını, ürünlerin kullanımı ve pazarlanmasında müvekkilinin hiçbir kusurunun bulunmadığını, müvekkilinin yurt dışındaki davadan haberdar edilemediği için davaya katılıp savunmasını yapamadığını, 10 yıllık zamanaşımı değerlendirmesinin de yerinde olmadığını, bu tür davaların kabul anlamına gelmemek ile birlikte doğduğu anda itibaren 1 yıl içinde açılması gerektiğini, müvekkilinin kolaydaki kusuru ve sorumluluğunun bulunup bulunmadığının tartışılmadığını, Fransa daki mahkeme kararı ortaya çıktıktan sonra davacının kendi kusuru ile geç ödemeden kaynaklı faiz ve ilave masrafların müvekkiline yüklemesinin mümkün olmadığını, keza kendi avukatlarına yaptıkları ödemelerde müvekkilden isteyemeyeceğini, müvekkilinin davaya konu ürünleri taklit etmediğini, tanıklarının dahi dinlenilmediğini tanımaya konu yargılama Fransa da yapıldığı için müvekkilinin kendisini savunamadığını ve bu sebeple aleyhe karar çıktığını, bu nedenle illiyet ve kusur yönünden mahkeme delil toplanması gerekirken buna riyayet edilmediğini, davacının delil listesindeki 8 numaralı 36.277,47 Euro’luk faturadan da görüldüğü üzere 02/04/2009 ve 22/09/2009 tarihli ödemelerin davacı şirket tarafından yapılmadığını, davacı tarafın yabancı para cinsinden Euro olarak talepte bulunduğunu, ancak İlk Derece Mahkemesinin hükmedilen Euro bedelinin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile davalıdan tahsiline karar verdiğini, yabancı para birimi üzerinden %9 faiz uygulanmasının mümkün olmadığını, zaten kararda da faiz miktarının belirtilmediğini, 3095 sayılı yasanın 4-a maddesi uyarınca yabancı para borcu için faiz düzenlemesi yapıldığını , davacının yabancı uyruklu şirket olması sebebiyle İlk Derece Mahkemesinin MÖHUK 48.maddesi uyarınca teminat alması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE:
Dava, rücuen tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
01/07/2012 tarihinde yürürlüğe giren 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun rücu isteminde zamanaşımını düzenleyen 73. maddesinde; “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her hâlde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı, bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte işlemeye başlar” hükmü düzelenmiştir.
6101 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun Yürürlüğü ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun’un 5. maddesinde ise; “(1) Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girmesinden önce işlemeye başlamış bulunan hak düşürücü süreler ile zamanaşımı süreleri, eski kanun hükümlerine tabi olmaya devam eder. Ancak, bu sürelerin henüz dolmamış kısmı, Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen süreden uzun ise, yürürlüğünden başlayarak Türk Borçlar Kanunu’nda öngörülen sürenin geçmesiyle, hak düşürücü süre veya zamanaşımı süresi dolmuş olur. (2) Türk Borçlar Kanunu ile hak düşürücü süre veya özel bir zamanaşımı süresi ilk defa öngörülmüş olup da başlangıç tarihi itibarıyla bu süre dolmuşsa, hak sahipleri Türk Borçlar Kanununun yürürlüğe girdiği tarihten başlayarak bir yıllık ek süreden yararlanırlar. Ancak, bu ek süre, Türk Borçlar Kanununda öngörülen süreden daha uzun olamaz.” hükmü düzenlenmiştir.
818 sayılı Borçlar Kanunu’nda rücu davalarında zamanaşımına ilişkin özel bir düzenleme bulunmamaktadır. Ödeme tarihinden itibaren bir yıllık sürenin geçmesi ile rücuen tazminat davasının zamanaşımına uğrayacağı kuralı ise yargısal içtihatlar ile geliştirilmiştir. Ancak 6098 sayılı TBK’nın 73. maddesi ile rücu davalarında zamanaşımı süresi ilk defa olarak yasal düzenleme altına alınmıştır. Maddenin ikinci fıkrası ile de, tazminatın ödenmesi kendisinden istenilen kişinin, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmemiş olması halinde zamanaşımının, hangi tarihte işlemeye başlayacağı özel olarak düzenlenmiştir.
Somut olay, belirtilen bu yasal düzenlemeler ile birlikte değerlendirildiğinde; Paris 2.Ticaret Mahkemesinin 03/06/2008 tarihli kararı ile davalının ürettiği ürünler nedeniyle davalının acentesi ve davacı hakkında marka hakkına tecavüz nedeniyle tazminat kararı verildiği, bu karara karşı istinaf konusunun Paris İstinaf Mahkemesinin 30/06/2010 tarihli kararı ile istinaf isteminin reddedildiği, bu karara karşı temyiz yoluna başvurulmadığına dair 28/11/2012 tarihli belgenin düzenlendiği, Paris 2. Ticaret Mahkemesinde aleyhine tazminata hükmedilen eldeki davanın davacısı da olan davacılar tarafından eldeki dosyanın davalısı … A.Ş’ye karşı Denizli 3.Asliye Ticaret Mahkemesinde bu kararın tanınmasına ilişkin davanın 06/09/2013 tarihinde açıldığı, mahkemece 06/05/2014 tarihinde davanın kabulü ile tanıma kararı verildiği ve bu kararın davalı tarafça temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11.HukuK Dairesinin 01/06/2015 tarih … Esas, … Karar sayılı kararı ile onama kararı verildiği ve bu tanıma kararının 04/09/2015 tarihinde kesinleştiği görülmektedir.
Davacı tarafça rücu istemine konu eldeki dava ise, 08/02/2016 tarihinde açılmış olup rücu istemi için getirilen iki yıllık zamanaşımı süresi, 6098 sayılı TBK ile ilk kez düzenlendiğine ve davacının rücuen tazminat talebine dayanak tanıma kararının kesinleşme tarihi 6098 sayılı TBK döneminde olduğuna göre; dava tarihi itibariyle de bu sürenin dolmadığı anlaşılmakla İlk Derece Mahkemesince zamanaşımı açısından yapılan değerlendirme yerinde olup, davalı vekilinin zamanaşımına yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilince MÖHUK 48.madde uyarınca davacı Fransız şirketinden teminat alınması gerektiği istinaf sebebi olarak ileri sürülmüş ise de Denizli 3. Asliye Ticaret mahkemesinin, Yargıtay 11.Hukuk Dairesince onanan tanıma kararında da belirildiği üzere 05.10.1961 tarihli Lahey Anlaşmasına Türkiye ve Fransa imza koydukları gibi, uygulamada her iki ülke arasında mahkeme kararının tenfizi konusunda mütekabiliyet ilkesi gereği tenfiz kararı verildiği gözetildiğinde davalı vekilinin teminat alınması gerektiğine yönelik istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
Davalı vekilinin tanıma kararı verilen Paris Ticaret mahkemesi dosyasında müvekkilinin savunma yapamadığını, dosyadan haberdar olmadığını iddia ederek istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de bu husus tanıma davasında değerlendirilebilecek bir husus olup kararın tanınmasına karar verildiği Paris Ticaret Mahkemesince de davalıya tebligatının yapıldığının belirtildiği hususlar birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi yerinde görülmemiştir.
İlk Derece Mahkemesince aldırılan bilirkişi heyet raporlarına göre davalının, telif ve ihracat hakkı Paris Ticaret Mahkemesi davasının davacısı olan şirkete ait … serisi banyo tekstil ürünlerini, eşantiyon olarak bu şirketten aldıktan sonra kendi ürünüymüş gibi Fransa’da pazarladığının belirtildiği bu nedenle davalının tamamen kusurlu ve sorumlu olduğu anlaşılmakla, davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesince sorumluluk, kusur inceleme ve değerlendirmesi yapılmadığı yönündeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Paris Ticaret Mahkemesinin diğer davalısı tarafından davacıya ödeme yapılıp yapılmadığı araştırılmasının eldeki davaya bir etkisinin bulunmayacağı gibi davacının sorumluluğunu ve tazminat ödeme yükümlülüğünü azaltan veya ortadan kaldıran bir husus olmadığı birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebi de yerinde görülmemiştir.
Davalı vekili, davacının tanınmasına karar verilen Paris 2. Ticaret mahkemesi kararı nedeniyle ödemek zorunda kaldığı Paris İcra Dairesi mahkeme harç ve avukatlık ücretliklerine ait belgelere yönelik olarak bazı ödemeleri davacı tarafça yapılmadığını iddia etmiş ise de, 08/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda 4.978,18 Euro’luk avukatlık ödemesi dışındaki diğer ödemelerin davacı tarafça yapıldığını ve buna ilişkin delillerin sunulduğunun belirtildiği 03/01/2019 tarihli bilirkişi raporunda da avukatlık ücretine ilişkin belgenin dosyaya ibraz edilmesi sebebiyle bu miktarın davacının talep edebileceği alacağa eklendiği, davalı vekilinin bu rapora itirazında istinafa getirdiği iddiayı ileri sürdüğü , bilirkişi heyetinin 11/06/2020 tarihli ek raporunda bu hususu değerlendirdiği ve ödemelerin davacı tarafça yapıldığının, alacak talebinin yerinde olduğunun belirtildiği, davalı vekilince ek rapora itirazında bu ödemelerin davacı tarafça yapılmadığına ilişkin bir hususa yer verilmediği birlikte değerlendirildiğinde davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talepleri de yerinde görülmemiştir.
İlk Derece Mahkemesince, rücuen tazminatı talep edilen yabancı para miktarının yabancı para (Euro) üzerinden yasal faizi ile tahsili hüküm altına alınmıştır. Ancak, 3095 sayılı yasanın 4/a maddesinde, sözleşmede aksi kararlaştırılmadıkça, yabancı para borcunun faizinde, Devlet bankalarının o yabancı para ile açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranının uygulanacağı düzenlendiğinden, İlk Derece Mahkemesince, buna aykırı olacak şekilde yasal faize hükmedilmesi doğru olmamış olup, davalı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olduğu, diğer istinaf taleplerinin ise yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince esastan kabulüne, istinafa gelenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile bağlı olarak İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davalı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2. maddesi gereğince DENİZLİ 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’nin 06/01/2021 tarih ve … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
a-Davanın KABULÜ ile, 81.376,45 Euro’nun dava tarihinden itibaren Devlet bankalarının EURO için açılmış bir yıl vadeli mevduat hesabına ödediği en yüksek faiz oranı uygulanarak ve 4.864,64 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,
b-Alınması gerekli 18.544,69 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 4.599,62 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 13.945,07 TL harcın davalıdan alınarak hazineye irat kaydına,
c-Davacı tarafından yapılan peşin harç dahil 4.633,12 TL ilk masraf, 6.583,75 TL tebligat, müzekkere ve bilirkişi ücreti olmak üzere toplam 11.216,87 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.333 madde gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
e-Davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
f-Davalı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın HMK.333 madde gereğince hükmün kesinleşmesinden sonra iadesine,
g-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinafa gelen tarafın davalı olması gözetilerek karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince hesaplanan 27.453,49 TL nisbi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
3-İstinaf incelemesi yönünden;
a-Davalının istinaf başvurusu kabul edildiğinden 492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin olarak yatırılan 59,30 TL maktu ve 4.576,87 TL nispi istinaf karar harçların talebi halinde davalıya İADESİNE,
b-Davalı tarafından istinaf incelemesi için yapılan 162,10 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 60,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 122,60 TL yargılama giderinin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
c-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
d-İstinaf gider avansından kullanılmayan kısmının 6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi uyarınca İlk Derece Mahkemesince ilgilisine İADESİNE,
4-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1-b-2. bendi gereğince aynı kanunun 361/1. maddesi gereğince Dairemiz kararının tebliğinden itibaren İKİ HAFTALIK süre içinde Yargıtay nezdinde temyiz kanun yolu açık olmak üzere karar verildi.16/10/2023
…