Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/961 E. 2021/1584 K. 30.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 17/12/2019
DAVANIN KONUSU : Tazminat
YEREL MAHKEME KARARI: Karar verilmesine yer olmadığına

Taraflar arasındaki Tazminat davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:

Davacı vekili, … şubesine vade tarihi geldiğinde müvekkili tarafından tahsili için teslim edilen senedin, vadesinde ödendiğinin dekontlarla sabit olduğunu, bu senetlerin senet borçlusu … teslim edildiğini, müvekkilinin senetleri hiçbir şekilde teslim almadığını, … yetkilisi ve senet borçlusu bulunan …’nin ilgili senetleri bankaya götürdüğünü, senetlerin banka tarafından tahsil edildiğini, ancak ilgili banka tarafından senetlerin tahsili aşamasında senetlere “ödendi” kaşesi vurmayarak senetleri usulüne aykırı bir şekilde senet borçlusuna teslim ettiğini, müvekkilinin hiç kimseye borcu olmamasına rağmen, bankanın kusurlu davranışı sebebi ile müvekilinin icra dosyasına ödeme yapmak zorunda kaldığını, müvekkilinin 60 yıllık hiç haciz uygulanmamış şirketinin ticari itibarının sarsıldığını, davalı bankanın tahsil ettiği senedi usulüne uygun şekilde senet borçlusuna iade etmemesi sebebi ile kötüniyetli borçlu …’nin bedeli ödenmiş senedi arkadaşının şirketine vermek sureti ile müvekkilini maddi ve manevi zor durumda bıraktığını, bankanın kusurunun açık olduğunu belirterek, ödenen bedelin ödeme tarihinden itibaren ticari faizi ile birlikte müvekkiline iadesine ve 20.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsili Antalya 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin … esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının, alacaklı olduğu senedin ödenmesi ile borçluya teslim edilmesi sonrasında senedin ciro ile devredildiğini ve hakkında icra takibine geçildiğini iddia ettiğini, bu işlemde de müvekkil bankayı sorumlu tuttuğunu, davacının, takibe itiraz edip makbuzu ibraz ederek takibi sonuçsuz bırakabileceğini, davacı tarafın 60 yıllık şirket olduğunu özellikle vurguladığını, 60 yıllık bir şirketin bu gibi işlemlerde basiretli davranması gerekeceğinin aşikar olduğunu, müvekkili bankanın fiil ile zarar arasında illiyet bağının mevcut olmadığını, davacı tarafından takibe itiraz edilmediğini, müvekkili bankanın senedin ödenmesi sonucunda ödendi kaşesi vurma zorunluluğu bulunmadığını, senet bedelinin ödendiğine dair makbuzun mevcut olduğunu, tarafları zarara uğratacak herhangi bir kusurlu davranış söz konusu olmadığını, senet bedelinin iadesi konusundaki talebin müvekkil bankaya karşı ileri sürülemeyeceğini, davacı tarafça açılan menfi tespit davası lehine sonuçlandığı takdirde icra müdürlüğünden bu parayı geri alabilecek olan davacının ,aynı tutarı müvekkil bankadan işbu dava ile talep etmiş olmasının açıkça hukuka aykırı ve de iyiniyetten uzak olduğunu, iş bu talep yönünden müvekkili bankaya husumet yöneltilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, davalı tarafça bedeli tahsil edilen bonoların, borçlusuna iade edilmesinin MK’nın 24 ve BK’nın TBK 58 maddeleri anlamında kişilik haklarının ihlaline neden olacağının kabulü mümkün bulunmadığı, her sözleşmeye aykırılık manevi tazminat gerektirmeyeceği gibi, davacı tarafça da meydana gelen olay nedeniyle ticari itibarının sarsıldığı ispat edilemediği, davacının kişilik haklarına saldırı bulunmadığı, TBK 58 maddesinde öngörülen manevi tazminat şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; davalı tarafça bonoların ödendi kaşesi vurulmaksızın iade edildiğini, kötü niyetli borçlu bonoda yazılı olan miktarı ödedikten sorna bonoyu bankadan ödendi kaşesi vurulmadan teslim aldığını, daha sonra borçlu bonoyu cirolayarak hiçbir ilişkisi olmayan … isim şirkete verildiğini, bahsi geçen şirkette müvekkili hakkında icra takibi başlattığını, davalı bankanın “ödendi” kaşesi vurmayarak bonoları teslim etmesi nedeniyle zor durumda kaldığını, müvekkili şirketin bugüne kadar hiçbir zaman haciz ile ilgili bir durumda olmadığını, bu nedenle müvekkili şirketin itibarının zedelendiğini, bonolara kaşe vurmaksızın borçluya iade eden … müvekkili şirketin haklarını ihlal edildiğini ve manevi tazminat isteme hakkı doğduğunu, maddi tazminat miktarı belirlenirken dosyalara yatırılan paralara işleyecek ticari faiz ve iş kaybı ile birlikte hesaplanması gerektiğini, İlk Derece Mahkemesince dosyanın bilirkişi incelemesi yapılmadığını, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Dava, tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Davacı maddi tazminat talebi açısından; talebini belirlemek ve belirlenen değerine göre eksik harcı yatırmak üzere İlk Derece Mahkemesince 19/11/2019 tarihli 3.celsenin 1 nolu ara kararında iki haftalık kesin süre verildiği, kesin süre içerisinde bu eksikliğin yerine getirilmemesi halinde davanın açılmadığının kabul edileceğinin davacı vekilinin yüzüne karşı ihtar edildiği, buna rağmen davacı vekilince kesin süre içerisinde maddi tazminat talebinin açıklanıp gerekli harcın yatırılmaması nedeniyle maddi tazminat yönünden davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf talebinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Davacının manevi tazminat talebi yönünden istinaf talebinin ise İlk Derece Mahkemesi kararında belirtildiği üzere bono üzerine tahsil için ibraz edildiği halde davacı tarafça temlik cirosu şeklinde cironun yapıldığı cironun tahsil için yapıldığının yazılmadığı ve TBK 58.madde gereğince davacının kişilik haklarına yönelik bir eylemin bulunmadığı hususları birlikte değerlendirildiğinde İlk Derece Mahkemesince manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin İlk Derece Mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 59,30 TL maktu istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL istinaf karar harcının mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davalı lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,
5-6100 Sayılı HMK’nun 333. maddesi gereğince davacı tarafından peşin yatırılan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince davacıya iadesine,
6-Kararın İlk Derece Mahkemesi tarafından taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve 362/1-a maddesi gereğince dava değeri 78.630,00 TL’nin altında olduğundan KESİN olmak üzere karar verildi.30/09/2021