Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/955 E. 2021/1546 K. 24.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 26/11/2019

DAVANIN KONUSU : Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan)
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın reddi

Taraflar arasındaki Alacak (Ticari Nitelikteki Hizmet Sözleşmesinden Kaynaklanan) davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacılar vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACILARIN İDDİALARININ ÖZETİ:
Davacılar vekili, müvekkillerinin 2011-2017 tarihleri arasında davalı şirkete profesyonel yönetim kurulu danışmanlığı yaptıklarını, danışmanlık ücreti olarak en son ayda 6.050,00 Euro ödenmekte olduğu, davalıya 26.12.2017 tarihli danışmanlık bedeli adı altında 6.050,00 Euro tutarlı fatura gönderildiğini, fatura bedelinin ödenmemesi nedeniyle 17.01.2018 tarihli ihtarnamenin düzenlendiğini, ancak fatura iade edilmediği gibi karşılığında ödeme de yapılmadığını, tarafların 20.10.2015 tarihli ek sözleşme ile müvekkiline prim ödenmesi ve ödüllendirme yapılacağının düzenlendiğini, davalının 13.01.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmeyi feshettiğini bildirip danışmanlık bedeline ilişkin faturayı ödemeyeceğini bildirip 2017 yılı primi 25.000,00 TL’nin ödenebilmesi için bu tutara ilişkin faturanın düzenlenip gönderilmesinin bildirildiğini, taraflar arasında düzenlenen sözleşmede danışmana ücret dışında şirketin faaliyetlerinden yaratılan mali performans üzerinden yönetim kurulunun takdir edeceği, genel müdüre ödenecek primden az olmamak üzere performans primi ödeneceğinin kararlaştırıldığını, davacının 2017 yılı için prime hak kazandığını, 2016 yılı için 80.150,00 Euro prim ödendiğini, şirketin karlılığının artmasına, 2017 ve 2018 yılında ortaklara dağıtılan kar paylarının tutarına göre önerilen prim tutarının sözleşmeye aykırı ve hakkın kötüye kullanımı niteliğinde olduğunu, sözleşmenin 2. Maddesinde de müvekkiline ortaklık/ hisse satış işlemlerinde gerçekleşen değer üzerinden ayrıca özel prim ödemesi yapılacağının kararlaştırıldığını, prim tutarının güncel şirket değeri ile 2014 değeri arasındaki farkın % 15’i oranında olacağı ve müvekkilinin payının bu değerin % 50’si kadar olacağının belirlendiğini, davalı şirketin bu satışlarının gerçekleşmesi için davacı danışmanın aracı kurumlar ile anlaşıp yetki verdiğini ve satışlar konusunda yol alındığını, sözleşmenin feshi ile davacının sözleşmeden kaynaklı haklarının talep edilebilir hale geldiğini ileri sürerek 26.12.2017 tarihli faturadan kaynaklanan 6.050,00 Euro’nun temerrüt tarihinden itibaren belirsiz alacak niteliğinde olmak üzere 5.000,00 Euro yıllık primin dava tarihinden itibaren ve 100,00 Euro özel ödülün dava tarihinden itibaren dövize uygulanan en yüksek banka mevduat faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davalı vekili, belirlenebilir olan prim alacağı ile ilgili belirsiz alacak davası açılamayacağını, sözleşmenin 27.11.2017 tarihi itibari ile feshedildiğini, bu nedenle davacının 2017 Aralık ayına ait danışmanlık ücretine hak kazandığı iddiasının doğru olmadığını, davacıya önceki yıllarda ödenen primin aynı veya daha fazla olacağına ilişkin yazılı bir düzenleme bulunmadığı gibi protokolde nihai kararın yönetim kurulu tarafından verileceğinin kararlaştırıldığını, davacının prim alacağının çalıştığı süre ile sınırlı olması nedeniyle 2017 yılına ilişkin prim alacağının yönetim kurulu tarafından 25.000,00 TL olarak belirlendiğini, 29.03.2018 tarihinde 2017 yılına ait genel kurul toplantısında yönetim kurulu kararı uyarınca davacıya 25.000,00 TL prim ödenmesinin kararlaştırıldığını, protokole göre davacı için özel ödüllendirme koşullarının gerçekleşmediğini, özel prime hak kazanabilmek için ortaklık/ hisse satışının gerçekleşmesi gerektiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ:
İlk Derece Mahkemesi tarafından, hizmet ilişkisinin 12.01.2018 tarihinde 27.11.2017 tarihi itibari ile sona erdirildiği, davacının 2017 Aralık ayına ilişkin danışmanlık hizmeti verdiğini ispatlaması gerekirken bu hususu ispat için yazılı delil bildirmediği, yemin delilini hatırlatılmasına rağmen kullanmadığı, 20.10.2015 tarihli protokol uyarınca yönetim kurulu üyelerine ve danışmanlarına prim miktarının belirlemenin yönetim kurulunun takdirine bırakıldığı, özel ödüllendirme için de davalı şirketin sermaye piyasası aracılığı ile yatırım fonları ya da girişim sermayeleri gibi özel araçlarla ya da doğrudan stratejik ortaklarla gerçekleşen bir hisse ya da ortaklık satış işlemi bulunmadığından özel ödüllendirme koşulunun gerçekleşmediği gerekçesi ile davacı taleplerine yönelik davanın ayrı ayrı reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ:
Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; taraflar arasında uyuşmazlık konusu olmayan protokolde yönetim kurulu üyeleri ve/ veya danışmanlara ücretleri dışında şirketin faaliyetlerinden yaratılan mali performans üzerinden yönetim kurulunun takdir edeceği, ancak genel müdüre ödenecek net prim ödemelerinden az olmamak kaydıyla yönetim kurulu üyelerine/ danışmanlarına performans primi/ ödüllendirmesi yapılacağının kararlaştırıldığını, sözleşmede açıkça prim ve ödüllendirmenin şirketin faaliyetlerinden yaratılan mali performans üzerinden yapılacağının belirtildiğini, önceki yıllarda protokole uygun prim ödemesi yapıldığını, davalı şirketin yönetim kurulu tarafından 2017 yılında 2016’dan daha yüksek kar elde etmesine rağmen davacıya 2016 yılı için ödenen tutarın % 10’unu takdir etmesinin takdir yetkisinin kötüye kullanıldığı anlamına geldiğini, bilirkişi raporunda net satışlara göre müvekkilinin hak ettiği başarı priminin 438.586,28 TL, net kar tutarlarına göre ise 349.988,56 TL olduğunun tespit edildiğini, müvekkiline ödenmesi kararlaştırılan 25.000,00 TL’nin protokole aykırı olduğunu, davacıların 2011-2018 tarihleri arasında davalı şirkete profesyonel yönetim kurulu danışmanlığı yaptığını, danışmanlık hizmeti karşılığında son olarak ayda 6.050,00 Euro ödendiğini, bu nedenle 26.12.2017 tarihinde danışmanlık bedeli için 6.050,00 Euro tutarlı fatura düzenlenip gönderildiğini, davalının fesih beyanının müvekkili şirkete ulaştırılmadığını, bu nedenle fesih bildirimi sonuç doğurmayacağından sözleşmenin 13.02.2018 tarihine kadar feshedilmediğinin kabulü gerektiğini, müvekkili şirketin şirket satışlarının gerçekleşmesi için danışman aracı kurumlar ile anlaşıp yetki verdiğini, satış konusunda yol alındığını, bu nedenle özel ödüllendirme koşullarının gerçekleştiğini, buna rağmen mahkemece davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf başvuru sebepleri olarak bildirmiştir.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR:
Uyuşmazlık, davacının Aralık ayı danışmanlık ücretini talep edip edemeyeceği, davalı şirketin yönetim kurulu tarafından belirlenen prim tutarının protokole uygun olup olmadığı, özel ödüllendirme koşullarının gerçekleşip gerçekleşmediği konularındadır.
DELİLLER:
1-Beyan dilekçeleri,
2-17.01.2018 tarihli ihtarname,
3-13.02.2018 tarihli ihtarname cevabı,
4-30.05.2018 tarihli ihtarname,
5-06.06.2018 tarihli ihtarname,
6-20.10.2015 tarihli protokol,
7-12.01.2018 tarihli fesih ihtarnamesi,
8-Ticaret sicil kayıtları,
9-Ticari defter ve belgeler,
10-Bilirkişi raporu ve ek raporu,
11-Dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE: Dava, davacının davalı şirkete profesyonel yönetim kurulu danışmanlığı hizmeti vermesi nedeniyle hizmet bedeline ilişkin faturadan kaynaklı alacak ile 20.10.2015 tarihli protokol kapsamında davacının prim ve özel ödül koşullarının gerçekleştiği iddiasına dayalı alacak istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraf1ar arasında yazılı sözleşme olmaksızın davacının davalı şirkete yönetim kurulu danışmanlığı hizmeti vermesi şeklinde hizmet ilişkisinin varlığı ve 20.10.2015 tarihli protokolün düzenlendiği konularında uyuşmazlık bulunmamaktadır.
20.10.2015 tarihli protokolün 2. Maddesinde davalı şirketin gelecek stratejisi doğrultusunda değerini arttırmak, yatırım yapılabilir hale getirmek ve görevdeşlik sağlamak adına sermaye piyasaları aracılığı, yatırım fonları ve/ veya girişim sermayeleri gibi özel araçlarla veya doğrudan stratejik ortaklara gerçekleşen ortaklık/ hisse satış işlemlerinde gerçekleşen değer üzerinden yönetim kurulu üyelerine ve/ veya danışmanlarına özel prim ödüllendirmesi yapılacağı kararlaştırılmış ve bu koşulun gerekleşmesi halinde ödenecek özel ödülün miktarının nasıl belirleneceği de düzenlenmiştir. Dosya kapsamındaki ticaret sicil kayıtlarından davalı şirketin sermaye piyasası aracılığıyla yatırım fonları ya da girişim sermayeleri gibi özel araçlarla ya da doğrudan stratejik ortaklarla gerçekleşen bir hisse ya da ortaklık satışının bulunmadığı, davacı tarafından bu yönde anlaşmaların sağlanıp yetki alındığı ileri sürülmüş ise de, protokoldeki açık düzenleme nedeniyle davacının talep ettiği özel ödüllendirmenin koşullarının bulunmadığı, İlk Derece Mahkemesinin davanın bu alacak talebinin reddine ilişkin kararının dosya kapsamına ve taraflar arasındaki sözleşmeye uygun olduğu anlaşılmıştır.
Davalı tarafça 12.01.2018 tarihli ihtarname ile sözleşmenin 27.11.2017 tarihi itibari ile feshedildiğini, davacının Aralık ayı danışmanlık hizmetine ilişkin ücret talep edemeyeceği savunulmuş, mahkemece davacının fatura içeriğindeki hizmeti yerine getirdiğini ispatlaması gerektiği, ispat külfetini yerine getirmediği gerekçesi ile faturadan kaynaklı alacak talebinin reddine karar verilmiştir. Ancak fesih bildiriminin tek taraflı irade beyanı ile gerçekleşeceği tartışmasız ise de, fesih bildiriminin hukuki sonuç doğurması için karşı tarafa bildirilmiş olması gerekir. 12.01.2018 tarihli ihtarname davacının danışmanlık ücretini talep ettiği Aralık 2017 tarihinden sonra olduğuna ve davalının danışmanlık ücretinin tutarına bir itirazının bulunmamasına göre mahkemece fesih bildiriminin karşı taraf davacıya ulaşıp, davacı yönünden hukuki sonuç doğurduğu tarih belirlenip, sözleşme ilişkisinin 2017 Aralık ayı itibari ile halen ayakta olup olmadığı değerlendirilerek sözleşmenin halen geçerli olduğu sonucuna ulaşılması halinde bu kez hizmetin verilmediğini ispat külfetinin davalı tarafa ait olduğu gözetilerek karar verilmesi gerekirken ispat külfetinin davacıya ait olduğu gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Taraflar arasında düzenlenen 20.10.2015 tarihli protokolün 1. Maddesinde “Yönetim kurulu üyeleri ve/veya danışmanlarına ücretleri dışında şirketin faaliyetlerinden yaratılan mali performans üzerinden yönetim kurulunun takdir edeceği, ancak genel müdüre ödenecek net prim ödemelerinden az olmamak kaydıyla yönetim kurulu üyelerine/ danışmanlarına performans primi/ ödüllendirmesi yapılacaktır. Bu prim ödemeleri her mali yıl sonunu takip eden yeni yıl içerisinde yasal süresinde yapılacak genel kurul sonrası ay içerisinde gerçekleştirilecektir. Bu prim tutarları kontratlar devam ettiği sürece belirlenen koşullarda ödenmeye devam edecektir. Eğer herhangi bir nedenden dolayı yönetim kurulu üyesi/ danışmanı bütçe yılı sona ermeden kuruldan ayrılır ise çalışmaya devam ettiği zamana karşılık gelen kısım oransal olarak hesaplanacaktır.” düzenlemesinin yer aldığı, davalı şirketin 29.03.2018 tarihinde gerçekleştirilen 2017 yılına ait genel kurulunda davacıya 25.000,00 TL tutarında prim ödenmesinin kararlaştırıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisinin devam ettiği süre boyunca protokolün 1. Maddesine göre yapılan ödemeler ve protokolde ücret dışında şirketin faaliyetlerinden yaratılan mali performans üzerinden yönetim kurulunun takdir edeceği prim tutarının ödeneceğinin kararlaştırılmış olmasına göre davacı danışmanın yarattığı mali performansın değerlendirilmesi ile davacının talep ettiği prim tutarının tespiti ile ulaşılacak sonuca göre, 25.000,00 TL’nin davalının dahi kabulünde olduğu gözetilerek davacının prim alacağı ile ilgili karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ve hatalı değerlendirme ile bu alacak kalemine ilişkin davanın reddine karar verilmesi doğru olmamıştır.
Bu nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulüne, İlk Derece Mahkemesinin kararının 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince kaldırılmasına, davacıların 27.12.2017 tarihli faturadan kaynaklanan alacak iddiası ve protokolün 1. Maddesi uyarınca talep ettiği prim alacağı ile ilgili yukarıda açıklandığı şekilde taraf delilleri toplanıp değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre karar verilmek üzere dosyanın İlk Derece Mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacılar vekilinin İlk Derece Mahkemesinin kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi gereğince ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİnin 26/11/2019 tarih ve … Esas … Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-6100 Sayılı HMK’nın 353/1-a-6. maddesi gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ’ne GÖNDERİLMESİNE,
4-İlk Derece Mahkemesi kararı kaldırıldığından davacılar vekilinin diğer istinaf nedenlerinin şimdilik incelenmesine YER OLMADIĞINA,
5-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince peşin alınan 54,40 TL maktu istinaf karar harcının davacılara İADESİNE,
6-Davacılar tarafından istinaf incelemesi için yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 5,50 TL tebligat gideri, 48,50 TL posta gideri olmak üzere toplam 202,60 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacılara VERİLMESİNE,
7-İstinaf incelemesi duruşmasız yapıldığından davacılar lehine vekalet ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
8-6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan istinaf gider avansının İlk Derece Mahkemesince davalara İADESİNE,
9-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-a-6 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 353/1-a. maddesince kesin olarak karar verildi.24/09/2021