Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 16/09/2019
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
Taraflar arasındaki İtirazın İptali davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davalı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, davalı borçlu aleyhine Antalya 1. İcra Müdürlüğünün … esas nolu dosyası ile takibe geçildiğini, davacı banka ile davalı borçlu arasında 26/10/2010 – 12/08/1998 tarihli kredi sözleşmesi imzalandığını, borçlunun takibe itiraz ettiğini, ileri sürerek haksız itirazın iptalini talep ve dava etmiştir,
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davalı vekili, taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmesine istinaden Antalya 1. İcra Müd. … esas sayılı dosyasında davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının icra dosyasına itiraz ettiğini, takibe konu alacağın zaman aşımına uğradığını, açılan davada görevli mahkemenin tüketici mahkemesi olduğunu savunarak davanın usulden reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, davanın temelini oluşturan kredi ilişkisinin tarihi itibariyle 818 Sayılı B.K.’nun 125. Maddesinde belirtilen 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu, somut olayda taraflar arasındaki kredi ilişkisinin 1998 ve 2000 tarihli sözleşmeler ile kurulup banka tarafından davalı kredi hesabının 2001 yılında kat edildiği, davacı tarafça dosyaya sunulan müşteri hesap ekstresine göre davalının hesabından 08/12/2006 tarihinden başlamak üzere 01/04/2010 tarihine kadar çeşitli tarihlerde kesintiler yapıdığı, 6098 Sayılı TBK.’nun 154. Maddesi gereği borçlunun borcunu ikrar etmesi, faiz ödemesi veya kısmen ifada bulunması halinin zamanışımı sebepler olduğu, bu hali ile 2010 yılından itibaren 10 yıllık zamanışımı süresinin dava tarihi itibariyle dolmadığı, borçlu hakkında ipoteği aşan kısım yönünden yapılan takipte usül ve yasaya aykırı bir yön bulunmadığının kabulü ile 21/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen hesaplamaya göre 17.637,77 TL asıl alacak ve 74.761,56 TL temerrüt faizi ve gider vergisinden, ipotek limiti olan 30.000 TL’nin düşülmesi ile toplam 62.448,70 TL yönünden itirazın iptaline karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Karara karşı, davacı ve davalı vekillerince istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; yerel mahkeme kararına esas alınan 21/06/2019 tarihli bilirkişi raporunda asıl alacağa hesabın katedildiği 01/12/2001 tarihinden 14/02/2002 tarihine kadar aktif faiz ve 15/02/2002 tarihinden takip tarihine kadar değişen oranlarda temerrüt faizi işletildiğini, bilirkişi tarafından yapılan faiz hesaplamasının hatalı ve eksik incelemeye dayalı olduğunu, aktif faiz başlangıç tarihinin hatalı olduğunu, temerrüt tarihinin de raporda belirtilenin aksine 15/02/2002 değil 08/02/2002 tarihi olduğunu, ayrıca uygulanan faiz oranlarının hatalı olduğunu, raporda itirazlarına rağmen eksik inceleme sonucu karar verildiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle;
Bankanın 01/12/2001 tarihinde muaccel kıldığı borcun kaynağı sözleşmeye dayalı olup, BK 125/TBK 146 hükümlerine tabi olduğunu, 01/12/2001 tarihinden 28/04/2015 tarihine kadar 13,5 yıllık dönem için zamanaşımının gerçekleştiğini, 08/12/2006 tarihinden başlamak üzere 01/04/2010 tarihine kadar çeşitli tarihlerde kesintiler yapıldığı gerekçesinin davacı bankanın kesinti uyguladığının ortada olup talep ettiği alacak yönünden zamanaşımının kesilmesinin söz konusu olmadığını, davacı bankanın 2001 yılında toplam alacağı 31.233,78 TL belirtirken itiraza konu icra takibinde tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile farklı faiz oranları ile toplam 95.285,96 TL alacak talep ettiğini, farklı faiz oranları ile alacak talep etmesinin mümkün olmamasına rağmen hatalı bilirkişi raporuna göre karar verildiğini, talep edilen alacak miktarları arasında fahiş fark bulunduğunu, haksız hukuka aykırı olarak karar verildiğini, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR : Uyuşmazlık, davacının davalı hakkında başlattığı icra takibi kadar alacaklı olup olmadığı, davalının itirazında haklı olup olmadığı hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
1-Beyan dilekçeleri,
2-Dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, İtirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
Taraflar arasında, 12.08.1998 tarihli on milyar eski TL limitli tarımsal kredi genel sözleşmesinin ve 26.10.2000 tarihli başka bir tarımsal krediler genel sözleşmesinin daha imzalandığı, kredi borçlarının teminatını oluşturmak üzere davalının maliki olduğu taşınmaz üzerine 12.08.1998 tarihinde otuz milyar eski TL limitli üst sınır ipoteğinin tesis edildiği, 01.12.2001 tarihi itibari ile banka alacağının muaccel olduğuna ilişkin ihtarnamenin davalıya tebliğ edildiği, davacı banka tarafından öncelikle ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatılıp ipoteği aşan kısım için de 28.04.2015 tarihinde eldeki davanın konusu takibin başlatıldığı anlaşılmaktadır.
Taraflar arasında alacağı doğuran kredi ilişkisi 818 Sayılı BK’nın yürürlüğü sırasında başlamış olduğundan zamanaşımı def’inin bu kanun hükümlerine göre değerlendirilmesi ve 818 Sayılı BK’nın 125. maddesine göre, 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerekir.
Zamanaşımı süresi işlemeye başladıktan sonra borçlunun bazı eylemleri, borçla ilişkisinin devam ettiğini ve bu ilişkiyi devam ettirdiğini, alacaklının bazı eylemleri ise alacakla ilişkisinin devam ettiği ve hakkının peşinde olduğunu ortaya koyabilir.
Zamanaşımının kesilmesi, borçlunun veya alacaklının veya hakimin belli fiillerinin sonucu olarak, işlemiş bulunan zamanaşımı süresinin yanması ve kesilmeye neden olan olaydan itibaren yeni bir zamanaşımı süresinin işlemeye başlamasıdır.
Zamanaşımının kesilmesi için, zamanaşımının işlemekte olması gerekir. Zamanaşımı süresi dolmuşsa, zamanaşımının kesilmesi söz konusu olmaz.
Zamanaşımını kesen sebepler BK m.133 ve 136’da (TBK m.154 ve 157’de) gösterilmiştir. Bu maddelere göre zamanaşımı: borçlunun bir fiili ile; alacaklının bir fiili ile; yargılama ve takibe ilişkin bir işlemle; yargıcın emir ve hükmüyle kesilebilir.
BK m. 133/1 (TBK 154/1)’e göre borçlunun borcunu kabul ettiğini gösteren, borcun kısmen ödenmesi, güvence verilmesi gibi fiiller bizzat borçlu tarafından veya onun onayı ile üçüncü şahıs tarafından yapıldığı takdirde zamanaşımı kesilir. Üçüncü şahsın, borçlunun bilgisi dışında alacaklıya ödemede bulunması zamanaşımını kesmez.
Somut olayda, taraflar arasındaki kredi ilişkisinin 1998 ve 2000 tarihli sözleşmeler ile kurulduğu, banka tarafından davalı kredi hesabının 2001 yılında kat edildiği sabit ise de, davacı vekilinin yargılama sırasında ibraz ettiği dilekçesine ve istinaf başvuru dilekçesine eklediği müşteri hesap ekstresine göre davalının hesabından 08.12.2006 tarihinden başlamak üzere 01.04.2010 tarihine kadar çeşitli tarihlerde tahsilatlar yapıldığı anlaşılmaktadır.
Dairemizin 05/03/2019 tarihli kararı gereğince zamanaşımı kesen sebeplerin arasında sayılan kısmen ifada bulunmanın somut dosya kapsamında gerçeleşip gerçekleşmediğinin anlaşılması için bankacı bilirkişiden rapor aldırılması talebini içerir dosya kapsamında bankacı bilirkişi … tarafından hazırlanan 21/06/2019 tarihli raporda özetle, 01/04/2010 tarihinde 47,01 TL’nin davalının vadesiz TL/mevduat hesabına banka bir vadesiz hesaptan takip hesaplarına aktarılması açıklaması ile aktarıldığı aynı gün bu paranın takip hesabına aktarılarak aracılık kredilere faiz taahakkuna aktarıldığı görüldüğü belirtilmiş olup, davacının iradi bir ödemesinin bulunmadığı davacı bankanın davalının hesapları arasında yaptığı virmana ilişkin bir işlem olduğu bu nedenle zamanaşımının kesilmediği anlaşılmakla hesabın katedildiği 2001 yılından takibin başladığı 2015 yılına kadar BK 125.madde gereğince 10 yıllık zamanaşımının dolduğu gözetilerek davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olmuş olup, davacı vekilinin istinaf talebinin yerinde olmadığı, davalı vekilinin istinaf talebinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Antalya 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 16/09/2019 tarih … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-a-Davacının davasının zamanaşımı nedeniyle REDDİNE,
b-Davalının kötü niyet tazminat talebinin yasal şartlar oluşmadığından reddine,
c-Alınması gerekli 59,30 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye kalan 23,40 TL harcın davacıdan tahsili hazineye gelir kaydına,
d-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerine bırakılmasına
e-Davalı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden istinafa gelen tarafın sıfatı gözetilerek AAÜT gereğince 9.287,14 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
4- İstinaf incelemesi yönünden;
a)Alınması gereken 59,30 TL istinaf karar harcından peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 4,90 TL harcın davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
b)Davacı Banka harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına,
c)İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yatırılan 1.012,06 TL karar harcının istek halinde davalıya İADESİNE,
d)İstinaf başvurusunda bulunan davalı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı,54,50 TL tebligat masrafı ve istinaf posta gidiş-dönüş masrafı toplamı 203,10 TL’nin davacıdan alınarak davalıya VERİLMESİNE,
e)6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde taraflara İADESİNE,
f) İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davalı lehine istinaf vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
5-Kararın İlk Derece Mahkemesince taraflara tebliğine,
Dair, 6100 Sayılı HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda oybirliğiyle ve HMK’nın 362/1-a maddesince kesin olarak karar verildi. 30/09/2021
….