Emsal Mahkeme Kararı Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/933 E. 2021/1521 K. 20.09.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
ANTALYA
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : ANTALYA 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
KARAR TARİHİ : 22/10/2019

DAVANIN KONUSU : Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali
YEREL MAHKEME KARARI : Davanın reddine

Taraflar arasındaki Kooperatif Üyeliğinden İhraç Kararının İptali davasının yargılaması sonucunda verilen kararın süresi içinde davacı vekilince istinaf edilmiş olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi.
Üye hakimin görüşü değerlendirildi.
DAVACININ İDDİALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, kooperatif yönetim kurulu başkanının kooperatif aleyhine faaliyetlerde bulunduğu yönündeki deliller nedeniyle kooperatif yönetim kuruluna noter aracılığıyla ihtar çekilerek seçimli olağanüstü kongre yapılmasını talep ettiklerini, yönetimin işbu talebe kayıtsız kalması üzerine denetim kuruluna genel kurulu olağanüstü toplantıya çağırması talebinde bulunulduğunu, bir sonuç alınamaması üzerine Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne müracaatta bulunularak genel kurulun olağanüstü toplanması talep edildiğini, dava yoluna başvurulması gerektiğinin bildirildiğinden mahkemenin … Esas sayılı dosyasında dava açılarak kooperatifin seçimli olağanüstü genel kurula çağırmak üzere yetki ve izin talebinde bulunulduğunu, davalı kooperatif yönetim kurulunca 12/10/2017 tarihinde davacı müvekkile usulsüz tebliğ ile kooperatif üyeliğinden haksız surette ihracına karar verildiğini, müvekkilinin üyelikten ihracının usulsüz olduğunu, Antalya CBS’ ni … sayılı soruşturması ile tahkikatın devam ettiğini, davalı kooperatifin müvekkilinin ortaklıktan çıkarılmasına ilişkin 12/10/2017 tarih ve 2017/165 nolu kararının iptaline, kooperatifin 20/05/2018 tarihinde yapılacak olan genel kurul toplantısına davacı müvekkilinin katılması yönünde tedbir kararı verilmesini talep ve dava etmiştir.
DAVALININ SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davalı vekili, kooperatif ortaklığından çıkarma kararının davacıya 26/10/2017 günü tebliğ edildiğini, 26/01/2018 günü itibariyle çıkarma kararının iptali ile ilgili üç aylık hak düşürücü sürenin dolduğunu, davacının davalı kooperatifin ortağı sıfatını yitirdiğini, davanın aktif husumet ehliyeti yokluğu nedeniyle esastan reddini, kötü niyet tazminatına hükmedilerek davacıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ :
Mahkemece, davacı asile tebliğ edilen birinci ihtarname dışındaki tebligatların da bu usule uygun olarak yapıldıkları, her ne kadar yargılama esnasında Yargıtay 2. Hukuk Dairesi’nin 2016 /25196 esas, 2018/11374 karar sayılı ilamı da bu yönde olmasına rağmen komşunun isim ve imzada imtina etmesi hususunun yanlış yorumlandığı, somut olayda tebliğ memurunun işleminin kanun ve yönetmeliğe uygun olduğu hususunun sehven gözden kaçırıldığı neticede davacıya üyelikten ihraç kararının haber kağıdının kapıya yapıştırıldığı tarih olan 26/10/2017’de yapıldığı, 1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. Maddesi uyarınca çıkarma kararının noterce üyeye tebliğ tarihinden itibaren üç ay içinde itiraz davası açabileceği, üç aylık süre içinde, genel kurula veya mahkemeye başvurmak suretiyle itiraz edilmeyen çıkarılma kararlarının kesinleşeceği, somut olayda davanın 18/05/2018’de açılmış olması karşısında 3 aylık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesiyle hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ :
Karara karşı, davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
Davacı vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkiline yapılan tebligatın usul ve kanuna aykırı olduğunu, muhatabın dışarıda olduğunun bilgisinin veren komşusunun açık kimlik tespit edilemeyen durumlarda tebligat işleminin memurun soyut beyanından ibaret olduğunu, bu şekilde yapılan tebliğlerin usulsüz olduğunu, Yargıtay Genel Kurul kararlarının da bu yönde olduğunu, diğer taraftan müvekkiline gönderilen aidat borcunun ödenmesini içeren iddianamelerdeki borç miktarının da gerçeği yansıtmadığının ortada olduğunu, davalı Kooperatifin kötü niyetli olup müvekkilini zora sokmak için hesabına intikal eden parayı geri gönderdiğini, bilirkişi raporunun da hatalı olduğunu, müvekkilinin 1.630,00 TL fazla ödemesi bulunduğunu, Cumhuriyet Savcılığının soruşturma dosyası getirtilmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, istinaf nedenleri olarak ileri sürmüştür.
UYUŞMAZLIK KONUSU OLAN HUSUSLAR :
Uyuşmazlık, davacının üyesi olduğu kooperatifin 12/10/2013 yılı yönetim kurulu kararı ile üyelikten çıkartılmasına ilişkin kararın iptalinin gerekip gerekmediği hususlarında toplanmaktadır.
DELİLLER :
1-Beyan dilekçeleri,
2-Dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ve GEREKÇE :
Dava, üyelikten ihraç kararının iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece yazılı gerekçeyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce istinaf incelemesi, 6100 sayılı HMK’nın 355. madde hükmü uyarınca istinaf dilekçesinde belirtilen sebeplerle sınırlı olarak ve kamu düzenine aykırı hususların olup olmadığı gözetilerek yapılmıştır.
1163 Sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 16. maddesinde çıkarma kararının, ortağa tebliğinden itibaren üç ay içinde iptali için dava açılmaması halinde bu kararın kesinleşeceği hükme bağlanmıştır. Dava açmaya ilişkin bu süre hak düşürücü niteliktedir. Mahkemece kendiliğinden dikkate alınması gerekir. Ancak sürenin başlayabilmesi için kararın tebliği zorunludur.
7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun bilinen adrese tebligatı düzenleyen 10. maddesinin 1. fıkrasına göre; tebligat muhatabın bilinen en son adresinde yapılır. 6099 Sayılı Yasa’nın 3. maddesi ile eklenen aynı maddenin 2. fıkrasına göre ise, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat bu adrese yapılır.
Aynı Kanun’un tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina başlıklı 21. maddesine, 6099 Sayılı Yasa’nın 5. maddesi ile eklenen 2. fıkrasında; “Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır” hükmü yer almaktadır.
Söz konusu 7201 Sayılı Yasa’nın 10. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde, kişilere getirilen adres kayıt sistemi zorunluluğu ile birlikte işleyişin kolaylaştığı dile getirilmiş, ancak yapılan yeni düzenlemeyle, öncelikle yine bilinen en son adrese tebligat yapılacağı, tebligatın yapılmasını isteyenin veya tebligatı çıkartan makamın bildirdiği adresin, tebligata elverişli olmadığının anlaşılması ya da bu adrese tebligat yapılamaması halinde, muhatabın 5490 Sayılı Kanun’a göre adres kayıt sistemindeki adresinin bilinen en son adresi olarak kabul edileceği ve tebligatın buraya yapılacağı açıklanmış, değişiklik ile birlikte adres kayıt sistemi dışında başkaca adres araştırması yapılmasının gerekmeyeceği vurgulanmıştır.
7201 Sayılı Yasanın 21. maddesi ile ilgili değişikliğe ilişkin kanun gerekçesinde ise, 21/1. maddeye göre bilinen en son adrese çıkartılan tebligattan sonuç alınamazsa, bu kanunun 10/2. madde gereği adres kayıt sistemindeki adres esas alınarak başkaca araştırma yapılmaksızın o adrese tebligat çıkarılacağı açıklanmıştır. Bunun yapılabilmesi için de tebligatı çıkaran merciin, muhatabın adresinin adres kayıt sistemindeki adresi olduğunu ve tebligatın TK’nun 21/2. maddesine göre yapılacağını tebliğ evrakında belirtmesi gerekmektedir.
Ayrıca Tebligat Kanunu’nun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 16/2. maddesinde “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması halinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır, ayrıca başkaca adres araştırması yapılmaz. 79. maddenin ikinci fıkrasına göre renkli bastırılan tebligat zarfında, adresin muhatabın adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresi olduğu belirtilerek bu adrese tebligat yapılacağına dair meşruhata yer verilir” denilmiştir. Bu yönetmeliğe göre 7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesi gereğince tebligat yapılabilmesi için, tebliği çıkaran mercice, tebligat çıkarılan adresin, muhatabın, adres kayıt sistemindeki adresi olduğuna dair tebliğ evrakı üzerine kayıt düşülmesi zorunludur. Yani; tebligatı çıkaran merci tarafından adres kayıt sitemine ilişkin olarak şerh verilmeden dağıtıcı tarafından 2l/2. maddesine göre tebliğ işlemi yapılamaz.
Tüm bu açıklamalar doğrultusunda kişiye önce bilinen en son adresi esas alınarak Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre tebligat çıkartılmalı, adres tebligata elverişli değilse ya da tebligat yapılamazsa adres kayıt sistemindeki adresine buna ilişkin şerh verilerek 21/2. madde uyarınca tebligat çıkartılmalıdır.
7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21/1. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memurlarına imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirilir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Madde metni, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır.
Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmelik’in 30. maddesinin birinci fıkrasında; “Adres kayıt sistemindeki yerleşim yeri adresine meşruhat verilerek çıkarılan tebligatlar hariç olmak üzere, muhatap veya muhatap adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste sürekli olarak bulunmazsa, tebliğ memurunun, adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar heyeti veya meclisi üyeleri, kolluk amir ve memurlarından araştırarak beyanlarını tebliğ mazbatasına yazıp imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde bu durumu yazarak imzalaması gerekir..” denildiği, Tebligat Kanunu’nun ”Tebligat Mazbatası” başlıklı 23.maddesinin 7.bendinde ”21 inci maddedeki durumun tahaddüsü halinde bu hususlara mütaallik muamelenin yapıldığını, adreste bulunmama ve imtina için gösterilen sebebi,”nin tebligat mazbatasına yazılmasını emrettiği,”Tebliğ mazbatasında bulunması gereken bilgiler ve tanzimi” başlıklı Tebligat Yönetmeliğinin 35.maddesinin (f) bendinde ise ”30 uncu ve 31 inci maddelerdeki durumların gerçekleşmesi halinde bu hususlarla ilgili hangi işlemlerin yapıldığını, adreste bulunmama ve kaçınma için gösterilen sebebi,” nin tebligat mazbatasına yazılacağının hüküm altına alındığı görülmüştür.
Burada Yönetmeliğin 30. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu Tebligat Kanunu’nun 23/7. ve Tebligat Yönetmeliğinin 35/f bendi gereğince tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır. Ancak bu şekilde, yapılan işlemin, usulüne uygun olup olmadığı, hakim tarafından denetlenebilir. Muhatabın, tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak, maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, 2 numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir. Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün veya tebligatın, tebliğ evrakında belirtilen tarihten önce yapılamayacağının anlaşılması halinde Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinin 2., 3., 4. ve 5. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır. Bu itibarla; Tebligat Yönetmeliğinin 30. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, imzadan çekinmeleri halinde, bu husus da belirtilerek, Tebligat Yönetmeliğinin 35.maddesi gereğince muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21/1. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.Tebligat Kanununun 21/1. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin, yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.
Somut olayda, davacıya yapılan Antalya 3. Noterliğinin … yevmiye nolu aidat borcunun ödenmesine ilişkin 2.ihtarname ve kooperatif yönetim kurulunun davacıyı ihracına ilişkin 12/10/2017 tarih 2017/16 karar sayılı kararının tebliğine ilişkin tebligat parçaları incelendiğinde, isimden imtina eden daire 2’deki hanımefendiye sorulduğu, muhatabın işte olduğunu beyan etmesi üzerine iki nolu haber kağıdının muhatabın kapısına yapıştırılarak isimden imtina eden hanımefendiye haber verildiği belirtilmiş olup, bu tebligatların geçersiz olduğu anlaşılmakla davanın ihraç kararının usulsüz tebliğ sebebiyle süresi içerisinde açıldığı ve ihraç kararının ikinci ihtarnamenin de usulsüz tebliğ edilmesi sebebiyle iptali gerektiği gözetilmeksizin yanılgılı hukuki değerlendirme ile tebligatların usulüne uygun olduğu kabul edilerek davanın reddine karar verilmesi hatalı olmuş olup, davacı vekilinin istinaf taleplerinin yerinde olduğu anlaşılmıştır.
Sonuç olarak, davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesince kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kabulüne karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-Davacı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun ESASTAN KABULÜNE,
2-6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-2 maddesi gereğince Antalya 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 22/10/2019 Tarih … Esas, … Karar sayılı KARARININ KALDIRILMASINA,
3-a-Davanın kabulü ile, davalı Kooperatifin davacıyı ihracına ilişkin 12/10/2017 tarih 2017/16 karar sayılı kararının İPTALİNE,
b-Alınması gerekli 59,30 -TL maktu karar ve ilam harcından peşin alınan 35,90.-TL harcın mahsubu ile bakiye 23,40-TL harcın davalıdan TAHSİLİ ile hazineye gelir KAYDINA,
c-Davacı tarafından yapılan yargılama gideri posta, tebligat ve başvuru harcı toplamı olan 698,90 TL’nin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
d-Davacı vekille temsil olunduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 4.080,00.-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya ÖDENMESİNE,
e-Gider avansının kullanılmayan kısmının hükmün kesinleşmesine müteakip davacı tarafa İADESİNE,
4- İstinaf incelemesi yönünden;
a)İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yatırılan 54,40 TL karar harcının istek halinde davacıya İADESİNE,
b)İstinaf başvurusunda bulunan davacı tarafından yapılan 148,60 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 48,50 TL tebligat masrafı ve istinaf posta gidiş-dönüş masrafı toplamı 197,10 TL’nin davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,
c)6100 Sayılı HMK’nın 333. maddesi gereğince peşin alınan ve harcanmayan gider avansının karar kesinleştiğinde davacıya İADESİNE,
d) İstinaf incelemesi dosya üzerinden yapıldığından davacı lehine istinaf vekalet ücreti taktirine YER OLMADIĞINA,
e)Kararın Dairemiz tarafından taraflara TEBLİĞİNE,
Dair, 6100 sayılı HMK.nun 361/1 maddesi uyarınca Dairemiz kararının tebliğ tarihinden itibaren İKİ HAFTA içinde Dairemize veya Dairemize gönderilmek üzere başka yer Bölge Adliye Hukuk Dairesine verilecek dilekçe ile Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde incelenmek üzere TEMYİZ edilebileceğine oybirliğiyle karar verildi. 20/09/2021